Gelişmiş Arama
Ziyaret
7119
Güncellenme Tarihi: 2012/05/12
Soru Özeti
Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
Soru
Dini mektep ve nizamlarını dini olmayan mektep ve nizamlardan ayırt eden veya birisini bir diğerine üstün kılan veya alt mertebede yer almasını neden olan niteliklerin ve ölçülerin neler olduğunu öğrenmek istiyorum?
Kısa Cevap

İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik.” Eğer benzer olan tek bu benzerliği nazara alırsak, hatta tevhit ve sadece bir olana tapma nidasında olan İsa (a.s) ve Musa (a.s) gibi Peygamberlerin her türlü tahriften uzak usulü evvelîsi ile Hıristiyanlık ve Yahudilik dini bile dini olmayan mektep ve ayinlere göre imtiyaz sahibidirler. Her ne kadar her asırda bu ilahi dinlerin taraftarları usulü evveliye ye itina göstermeksizin Tevrat ve İncili tahrif etmeye el attılar ve sonuç itibariyle de bu dinleri dini olmayan mekteplerle aynı yaptılar.

Dini nizam ve mekteplerin dini olmayanlardan en önemli değer ve imtiyazı, insanın fıtratını uyandırma ve onda saklı olarak emanet bırakılan bil kuvve olan manevi kemallerin fiiliyata ulaşmasıdır.  Başka bir tabirle insanda, sahih dini temel ve değerler esasınca “idim”den “olma”ya yâda bil kuvve vaziyetinden fiiliyata intikal etmede tedrici değişimin oluşmasına zemin hazırlamaktır. 

Ayrıntılı Cevap

İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidi ve Allah’a ibadet etmeyi yerleştirmek ve insanları başkalarının kulluğundan ve Allah’tan başkasına ibadet etmekten kurtarmaktır. Nitekim Kur’an’-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik.”[1] Eğer Peygamberlerde bulunan özellikleri nazara alırsak, hatta tevhit ve sadece bir olana tapma nidasında olan İsa (a.s) ve Musa (a.s) gibi Peygamberlerin her türlü tahriften uzak usulü evvelîsi ile Hıristiyanlık ve Yahudilik dini bile dini olmayan mektep ve ayinlere göre imtiyaz sahibidirler. Her ne kadar her asırda bu ilahi dinlerin taraftarları usulü evvelîye ye itina göstermeksizin Tevrat ve İncili tahrif etmeye el attılar ve sonuç itibari ile de bu dinleri dini olmayan mekteplerle aynı hale getirdiler.

Ama ilahi dinler arasında, İslam dini bütün öğretileri saadete ulaşmada bütün ferdi ve toplumsal boyutları kapsayan bir genelliğe sahiptir. İslam dininin kapsamlı olması onun sınırlarının genişliğinin göstergesidir. İslam dininin camiiyeti, Allah tarafından nazil olma hedefiyle aynı yöndedir ve dinin nazil olma hedefi de insanın yaratılış hedefidir; zira Allah insanı bir hedef doğrultusunda yarattığı için kesinlikle hüküm, ameli düsturlar ve o hedefe ulaşmak için gerekli maarifleri ona iblağ etmelidir. Allah-u Teâlâ bu programları farklı dönemlerde insanların ihtiyacı ve kapasitesi oranında göndermiş ve bütün o programları İslam adıyla, Hz Muhammed Mustafa (s.a.a) ve onun varisleri vasıtasıyla insanlığa sunmuştur.[2]

Netice itibari ile İslam mektep ve dini diğer ilahi dinlere göre üstünlüğü ve cami’iyeti vardır. Ama genel anlamda İlahi din ve mekteplerin dini olmayan mektep ve ayinlerden (ki asil ve her türlü tahriften uzak semavi dinlerden hiçbirinin usul ve yöntemlerine tabi olmamaktadırlar; örneğin liberalizm gibi) esasi imtiyaz ve değerleri bulunmaktadır ki aşağıda imtiyaz ve farklılıkların bazılarına (külli surette) işaret edilecektir:

A. Hedeflerde Farklılık ve İmtiyaz

Yaşamları dini usul ve yöntemlere dayalı olmayan mektep ve nizamlar, bütün dikkatlerini sadece “dünya” ve “hümanizmle” sınırlandırmaktalar. Başka bir tabirle onların en esaslı hedefleri sadece insan ve toplumun dünyevi ihtiyaçlarının temin edilmesidir ve bu hedeften daha öte hedefleri de bulunmamaktadır.[3] Ama dini nizam iki hedef gözetmektedir; birincisi bu dünyada saadet ve ihtiyaçlarını temin etme ve diğeri ise ebedi uhrevi saadet ve hayrı temin etmektir.

İslam dini ve mektebinin en önemli hedefleri şunlardan ibarettir:

1. Yeryüzünde tevhit ve Allah’a tapmanın istikrarı ve daha önce de belirtildiği gibi halkı Allah’tan başkasına kulluk etmekten uzaklaştırmak.

2. İlahi adalet ve hâkimiyeti icra ederek örnek bir toplum ve Medineyi Fazileyi kurmak: “Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler.[4]      

İnsani faziletlerin rüştü ve kemali ve ilahi kurba ulaşma zeminesini oluşturmak için toplumsal adaletin sağlanma meselesi, İslam dinin en özel işlerinden bilinmektedir. Oysaki dini olmayan hiçbir mektep, yüksek faziletlerin rüştü ve tealisini sağlamayı ve dünya ve ahiret saadetine uygun bir zemine oluşturmayı kendi programlarında yer vermemektedirler.

3. İnsan fıtratını uyandırma ve insanda bil kuvve olarak yerleştirilen manevi kemalatların fiiliyata ulaşması. Başka bir tabirle insanda, sahih dini temel ve değerler esasınca “bud” (idi) den “şuden” (olma) ya yâda bil kuvve vaziyetinden fiiliyata intikal etmede tedrici değişimin oluşmasına zemin hazırlamak. 

B. İyi ve Kötü Yöntem ve Değerlerinde Farklılık:

Dini olmayan mektep ve nizamlarda, onların program ve yöntemleri, iyiyi ve kötüyü, yapılmalı ve yapılmamalı şeklindeki konuların tesbiti genellikle dini ve vahyin temel usulleri ve değerleri göze alınmadan yapılıyor. Onların inancına göre vahye ihtiyaç duymaksızın akıl iyilik ve kötülüğü seçebilecek güce sahiptir. Bu bakış aşı “akılcılıkta ifratçı” akımı adıyla meşhurdur. Veya onlardan bazıları iyi ve kötü değerlerinin ölçüsünü sadece insanın ihsas ve duygularını ölçü olarak bilmekteler. İyi ve kötü değerlerinin ölçüleri hakkında başka görüşlerde bulunmaktadır.

Değerlere itinasız olmak “hedef, vesileyi tevcih eder” sanısını pratikte hakim olan esasa dönüşmesine neden olur ve ahlaki usul ve hedefleri görmemezlikten gelmek olur.

Ama İslam dininde ise, ahlaki ve ilahi insani kerametlerle uyuşmayan yöntem ve değerlerden yararlanılmamıştır ve yüce ahlaki değerler karşıtı ve beşerin kemal ve ebedi saadetini viran edecek şeylere izin verilmemiştir.[5]

C. İslam’ın, kendini yetiştirme meydanında insana iki eşit bakışı

İslam dini, kendini yetiştirme, insani kemal ve saadet mesirinde, insana bu yolda iki yönlü bakış şeklini sunmuş ve bu yolda başarılı olmayı bu bakış açısıyla sınırlı kılmıştır. Bu bakışta, insan cisim ve bedene sahip olmanın yanı sıra daha iyi olan can ve ruhunun da var olmasıdır. Dolayısıyla onun teveccühü kendi ruhundan gafil kalıp cisimle sınırlı kalmamalıdır. 

Kur’an-ı Kerim insanın yaratılış konusunda her iki özelliğe de değinmektedir: “O ki, yarattığı her şeyi güzel yaptı. İnsanı yaratmaya da çamurdan başladı.[6] Sonra “Sonra onun neslini bir öz sudan, değersiz bir sudan yarattı.”[7] Bu ayetler cismi boyut hakkındadır. Surenin devamında ruhi boyut ve hakikatine işaret ederek şöyle buyurmaktadır: “Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi.[8]

İlahi ruh, melekuti bir unsur olup şerif ve ebedidir. İslam dinin bakış açısına göre bu doğaüstü unsur insanın bedeninin yok olmasından sonra bile baki kalacak ve sonsuz yaşam ve ebedi saadet ya şekavetten (insanın işlediği amelleri doğrultusunda) yararlanacaktır. İlahi insan bilimi, insanın kemalinin ruhani tekâmülün ışığında ve en iyi insani değerlerin kazanılmasında olduğunu aşikâr etmektedir.[9]

 


[1] Nahl Suresi, 36. ayet.

[2] Daha fazla bilgi için aşağıdaki indeksleri mütalaa edebilirsiniz: “İslam’ın hakkaniyetinin delilleri”, soru: 3371 (Site: 3636);  “İslam dininin diğer dinlere üstünlük ve özellikleri”, soru: 18054 (Site: 17657).

[3] İndeks: “Halk ve Velayeti Fakih’e dayalı hükümet ve onun Liberalizme olan imtiyazı”, soru: 9981 (Site: 10127).

[4] Hadis Suresi, 25. ayet.

[5] İndeks: “Dini kaynakların ahlaktaki rolü”, soru: 8094 (Site: 8161); “Tekamüli Ahlak ve onun neticeleri”, soru: 563 (Site: 616); “Dine dayalı ahlak”, soru: 7078 (Site: 7327).

[6] Secde Suresi, 7. ayet, “ve bede’e halkel insani min tin

[7] Secde Suresi, 8. ayet, “ce’ale neslehu min sulaletin min maain mehin

[8] Secde Suresi, 9. ayet, “ve nefehe fihi min ruhihi

[9] İndeks: “İnsanın saadet ve kemalı”, soru: 1633 (Site: 7711); “İnsan ve din”, soru: 9 (Site: 1239); “İnsanın ebediyeti ve onun dünyadaki tecrübesi”, soru: 45 (Site: 281); “İnsan ve keramet”, soru: 1193 (Site: 1496); “İnsanın, din ve dünya ilişkisi”, soru: 11472 (Site: 11437).

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar