Gelişmiş Arama
Ziyaret
8327
Güncellenme Tarihi: 2012/04/15
Soru Özeti
Nisa suresinin 11. ayetinde ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ buyurulan cümlenin manası nedir?
Soru
Nisa suresindeki bir ayette ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ diye buyurulmakrtadır. Lütfen onun manasını açıklayınız.
Kısa Cevap

Nisa suresinin 11. ayetinde birinci dereceki kimselerin miras bölüşümünün nasıl olacağı göz önüne alınarak müfessirler ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ bölümünün manası hakkında çeşitli ihtimaller vermişlerdir. Buna göre bu cümlenin manası şunlardan biri olabilir:

1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size daha faydalı olduğunu bilemiyeceğiniz için ona mirastan hakkına düşeni veremezsiniz. Ama Allah hikmetine göre herkesin payını belirlemiştir.

2- Hangisinin dünya ve ahiret saadetinizde etkili olacağını bilemezsiniz, ama Allah bildiği için malı herkesin hayırına olacak şekilde bölüştürür.

3- Sizi eğiten anne babalarınızın mı faydası size daha çoktur, yoksa sizin mi hizmetinde olduğunuz anne babanıza faydanız daha çoktur bilemezsiniz.

4- Allah karşısında en itaatkar olan anne, baba ve evlatların kıyamet günü dereceleri de yüksek olacaktır. Allah, bazı müminlerin makamlarını bazılarının vasıtasıyla yükselteceğinden eğer babanın makamı yüksek olsa onun hatırına evladının da makamını yükseltecektir. Eğer evladın makamı yüksek olsa onun hatırına anne babasının makamlarını yükseltecektir.

5- Hanginizin daha önce öleceğini bilmediğiniz için ölenden kimin miras alacağını da bilemezsiniz. Dolayısıyla başkasının ölümünü arzu etmeyin, bunu istemeyin.

Ayrıntılı Cevap

Sorudaki ayetin meali şöyledir: ‘Evladınız hakkında Allah’ın size tavsiyesi, erkeğin payının, iki kızın payı kadar olduğudur. Kızlar, ikiden fazlaysa terekenin üçte ikisi onlarındır, kız bir taneyse yarısı onundur. Bir çocuğu varsa anayla babanın her birine, terekenin altıda biri kalır. Çocuğu olmadığından anasıyla babası mirasçı olursa üçte biri ananındır. Kardeşleri varsa bıraktığı maldan, vasiyeti yerine getirildikten ve borcu ödendikten sonra kalanın altıda biri anaya aittir. Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz. Bu, Allah'tan farzdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, hikmet sahibidir.’[1]

Ayetin son tarafının mana ve maksadına geçmeden önce ayette geçen miras meselesine kısaca bir göz atacağız.

Ayet-i Kerime miras derecelerinden birinci derecede olanların payını açıklamaktadır. Birinci derecede olanlar şunlardır: Evlatlar, baba, anne bütün farzlarıyla; çünkü onların alacağı paylar Kur’an’da açık bir şekilde gelmiştir. Örneğin:

1- Ölenin çocukları varsa anne babanın payına altıda bir düşer.

2-Ölenin çocukları ve kardeşi yoksa babanın payına altıda bir, anneye ise üçte bir düşer. Kardeşi varsa o da altıda bir alır.

3-Bir kızın payı malın yarısıdır.

4-Birkaç kızın payı, başka varis olmazsa üçte ikidir.

5-Hem kız hem de oğlanlar varsa oğlanların payı kızların iki katıdır.

6-Dördüncü şıkta geldiği gibi iki kız varsa üçte iki kısmına girer.

Buna göre ayetin son tarafındaki mirasın bölüşümü ve bu şekilde bir bölüşümün felsefesi hakkındaki cümlenin (Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz.) manası için müfessirler şu ihtimalleri vermişlerdir:

1- Baba, anne ve evlatlarınızdan hangisinin dünyada size daha faydalı olduğunu bilemiyeceğiniz için ona mirastan hakkına düşeni veremezsiniz. Ama Allah hikmetine göre herkesin payını belirlemiştir.

2- Hangisinin dünya ve ahiret saadetinizde etkili olacağını bilemezsiniz, ama Allah bildiği için malı herkesin hayırına olacak şekilde bölüştürür.

3- Sizi eğiten anne babalarınızın mı faydası size daha çoktur, yoksa sizin mi hizmetinde olduğunuz anne babalarınıza faydanız daha çoktur bilemezsiniz.

4- Allah karşısında en itaatkar olan anne, baba ve evlatların kıyamet günü dereceleri de yüksek olacaktır. Allah, bazı müminlerin makamlarını bazılarının vasıtasıyla yükselteceğinden eğer babanın makamı yüksek olsa onun hatırına evladının da makamını yükseltecektir. Eğer evladın makamı yüksek olsa onun hatırına anne babasının makamlarını yükseltecektir.

5- Hanginizin daha önce öleceğini bilmediğiniz için ölenden kimin miras alacağını da bilemezsiniz. Dolayısıyla başkasının ölümünü arzu etmeyin, bunu istemeyin.[2]

Allame Tabatabai şöyle diyor: ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ cümlesinde hitap gerçekte ölülerinden miras alan tüm Müslüman vereselerdir. Bu, babalar ve evlatların verasetinde pay farklılıklarının felsefe ve hikmetine işaret eden kelamdır ve ‘Bilemezsiniz’ diyerek Müslümanlara bir çeşit talim vermektedir.’

O şöyle devam ediyor: ‘Bundan da geçersek hitap aslında verese olmayana yani halka değildir. ‘Siz er geç öleceksiniz ve malınız babanıza, annenize ve evlatlarınıza kalacaktır; onlardan hangisinin size daha faydalı olduğunu bilmiyorsunuz.’ demek istemiyor, zira eğer böyle olsa ‘Hangisinin size faydası daha çoktur’ sözünün bir manası kalmaz. İbareden anlaşılan şey şudur: Faydadan maksat, ölünün vereselerden faydalanması değil, ölünün malıdır. Dolayısıyla vereseye demek istiyor ki yakınlardan hangisinin erken öleceğini ve onlardan size fayda geleceğini nereden bileceksiniz.

Buna göre miras meselesi ve onun bölüşümündeki anlaşmazlık, insanın yakınlarına duyduğu insancıl duyguların etkisi ve derecenin farklılığına göre düzenlenmiştir. Söz konusu ayetin ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ diye buyurması, Allah Teala’nın miras hükmünü diğer bütün hükümler gibi tekvini ve dış hükümlere göre kanunlaştırdığına delildir.’[3]

Kısacası, Allah Teala bu cümlede miras kanununun gerçek faydalara dayandırıldığını ve bu faydaları Allah’ın bileceğini buyurmaktadır. Zira insan hayırının nerede olacağını her zaman bilemez. Kimileri anne ve babaların onun ihtiyaçlarına daha fazla cevap verebileceklerini zannederek evlatlarından öne geçirirken kimileride bunun tersini düşünebilirler. Miras insanların elinde olsaydı niza çıkardı. Ama Allah işlerin iç yüzünü bildiği için miras kanununu herkesin hayırına olacak şekilde belli bir düzen üzerine oturtmuştur: ‘Bu, Allah'tan farzdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, hikmet sahibidir.’ Bu cümle insanların mirasın paylaşılması kanununu konusunda herhangi bir tartışmaya girmemeleri için önceki konulara tekittir.[4]

Son olarak İmam Sadık’tan (a.s) ayetin bu bölümünü delil getirerek erkek çocukların kız çocuklarından üstün olmadığını buyurduğu rivayet dikkat çekicidir. Çünkü sonuçta insanın maddi ve manevi menfaatlerini Allah bilir.[5] Bu rivayete göre ayetin asıl maksadının insanların, mirastaki pay gibi yalnızca maddi menfaatlerini düşünmemelerini ve ona ümit bağlamamalarını, aksine ister dünya, ister ahiret olsun gerçek menfaatin Allah’ın elinde olduğunu ve sizin zannetmediğiniz yerden onu verebileceğini çıkarabiliriz.

 

 


[1] -Nisa/11

[2] -Tabersi, Mecmau’l-Beyan Fi-Tefsiri’l-Kur’an, Nisa/11 tefsirinin Farsça çevirisinden, c.5, s.50, Ferahani, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1360.

[3] -Tababatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan Fi-Tefsiri’l-Kur’an, (Musevi Hemedani, Seyyid Muhammed Bakır’ın Farsça çevirisi), c.4, s.333, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 5. Baskı, HŞ.1374.

 

[4] -Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nümune, c.3, s.29, Daru’l-Kütübü’l-İslamiyye, 1. Baskı, Tahran, HŞ.1374.

[5] -Muhammed b. Yakup Kuleyni şöyle rivayet ediyor: ‘Şiilerden biri diyor ki: Medine’de evlendikten bir süre sonra İmam Sadık’ın (a.s) huzuruna vardım. Benden eşimi sordu. Arzettim ki: ‘Başkalarında ne hayır varsa onda da var, ama bir konuda bana ihanet etti.’ İmam (a.s): ‘O nedir?’ diye sordu. Dedim ki: ‘Bana bir kız verdi.’ İmam ona ‘Galiba hoşuna gitmedi.’ diye buyurdu ve şu ayeti okudu: ‘Babalarınızdan, oğullarınızdan hangisi, size daha faydalıdır, bilemezsiniz.’ (Usul-u Kafi, Bab-u Fazli’l-Benat... c.6, s.295, H.26, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, 1. Baskı, HŞ.1374.). Yine İmam Sadık (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Kızlar ne güzel evlatlardır: Şefkatli, çeyizli, sevecen, bereketli ve temizdirler.’

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar