Gelişmiş Arama
Ziyaret
10556
Güncellenme Tarihi: 2009/04/08
Soru Özeti
Acaba 12 İmam Şiası olmayanlar da cennete gidecekler mi? Kıyamette cahil-i kasırların (hakkı öğrenmeye gücü yetmeyen kişiler) durumu ne olacak?
Soru
Acaba 12 İmam Şiasının dışında başkaları da cennete gidecekler mi? Diğer mezhep ve dinlere mensup olanların ahiretteki durumları ne olacak? cahil-i kasırların (hakkı öğrenmeye gücü yetmeyen kişiler) de çocuklar ve zihinsel özürlüler (deliler vb.) gibi cennete gidecekler mi?
Kısa Cevap

Cennete gitmenin şartı, 'İman' ve 'Salih ameldir.'

Şii olan birinin de cennete girebilmesi için yanlızca 'ben Şia'yım' demesi yeterli olmaz, Şialığın gereklerini yerine getirmeli veya kendisine şefaat edilebilmesi için gerekli liyakati kendinde oluşturmalıdır.

 

Semavi dinlere mensup olanlar, bir sonraki şeriat gelmeden kendi dinlerinin düsturlarına göre amel ederlerse cennete giderler. Ancak Resulullah (s.a.a)'in bi'setinden sonra Allah katında makbul olan din yanlızca İslamdır. Gerçek İslam ise Ehl-i Beyt mektebinde tecelli bulmuştur.

 

Kur'an ve rivayetlerden, mustazafların, yani bir hidayetçiye ulaşamayan, başka bölgeler hicret etme imkanı olmayan, ama insan fıtratına uygun şekilde yaşayan kimselerin ilahi rahmete mazhar olacakları anlaşılmaktadır.[i] Mustazaflık, hakkı öğrenmeye gücü yetmeyen cahillerin yanı sıra büluğa ermemiş (büluğa ermeden önce ölenler) ve zihinsel özürlüler (deliler vb.) gibi kimselere de şamil olmaktadır.

 

Buna göre, hakkı tanıdıktan sonra inatlarından dolayı onu kabul etmeyenler, yine hakikatı bulmakta gevşek davrananlar kurtuluş ehli olmayacaklardır. İnsanların çoğu mazeretli olup inatçı olmadıklarından ilahi rahmet ve lütufla kurtuluşa ereceklerdir.



[i] -Cehennem ve Gayr-i Müslimler, 47. soru (site 283)

Ayrıntılı Cevap

Cennete gitmek etiket ya da iddiayla olmaz. Cennete gitmek 'iman' ve 'salih amel'e[1] sahip olmayı gerektirir. Dolayısıyla dünyada bu iki özellik ve azığı alan herkes, ahirette cennet yolcusu olacak, yoksa cehenneme gidecektir. Ama mustazaf olursa geniş ilahi rahmet onu da kapsar veya bir şefaatçinin şefaatiyle azaptan kurtulur.

 

Kur'an-ı Kerim bu konuda şöyle buyuruyor:

 

'Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Hıristiyanlar, Sabiiler'den her kim Allah'a ve ahiret gününe iman edip salih iş yaparsa, şüphesiz mükafatları Rableri katındadır. Onlar için artık korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.' [2]

 

Bu ayet, Yahudi, Hıristiyan ve Sabiin olmanın cennete girmek için yeterli olmayacağını belirtmenin yanı sıra cennete girmenin iman ve salih amelle mümkün olacağını göstermektedir. Bir dine iman edebilmenin şartı o dinin, ondan sonra gelen din ve peygamber tarafından batıl edilmemesidir. Hz. Musa (a.s.)'a inanmanın süresi Hz. İsa (a.s) gelinceye kadardır. Aynı şekilde Hz. İsa (a.s)'a imanın meşruiyeti İslam Peygamberi (s.a.a) gelinceye kadardır.

 

Elbette yanlızca iddiada bulunmak yetmez, iman lazımdır. İman ise inanç, amel ve ahlaki gerekleri yerine getirildiği zaman gerçek iman olur. Buna göre Hz. Musa (a.s)'a iman, kendisinden sonra gelen peygamber ya da peygamberlere iman etmekle olur. Hz. İsa (a.s)'a iman etmek, Hatem-ul Enbiya (s.a.a)'in nübüvvetini kabul etmekle gerçekleşir. Ve Hatem-ul Enbiya (s.a.a)'e iman etmek ise ancak Onun (s.a.a) emir ve tavsiyelerine tam bir teslimiyetle mümkün olur. Hatem-ul Enbiya (s.a.a)'in emir ve tavsiyelerinden biri Mü'minlerin Emiri Hz. Ali (a.s)'ın ve onun (a.s) bir biri ardınca gelen on bir evladının imam olduklarını kabul etmektir. Bu teslimiyet gerçekleşmediği sürece hakiki anlamda iman gerçekleşmez, dolayısıyla cennete girilmeye de izin verilmez.[3]

 

Başka bir deyişle Hz. Muhammed (s.a.a)'în bi'setinden sonra meşru ve makbul din 'İslam'dır.[4] İslam ise imamet ve velayet olmadan gerçek ve kamil iman olmaz. Böyle olunca cennete giriş izni de verilmez. Ancak sırf 'ben şiayım' demekle de bu iş olmaz. Cennetlik olabilmek ve şefaate nail olabilmek için gerçek bir mü'min ve salih amele sahip olmak gerekir.

 

Fakat hakikatı bulamayan mustazaflar (kasır cahiller, zihinsel özürlüler, çocuklar vs.) ilahi hükmü ve büyük rahmete şamil olmayı bekleyecekler. Onlar için özel durum söz konusudur.[5]

 

Burada bir kaç şeyi belirtmekte fayda var:

 

1-Kasır cahil, hakkın kendisine ulaşmadığı ve hakkı bulmak için ihmalkarlıkta yapmayan kimsedir. Bu yüzden bir günahı yoktur. Zira bu durumda ona ilahi hüccet tamam olmamıştır ve ilahi hüccetin tamam olmadığı kimseyi de Allah-u Teala'nın cezalandırması mümkün değildir.[6]

 

Buna göre en az üç grup kasır cahil olarak düşünülebilir:

 

a) Kimileri var ki bulundukları muhit vb. durumlardan dolayı hak kendilerine ulaşmıyor.

b) Düşünce mustazafları; böyleleri hakikatleri derkedemeyen kimselerdir, onların düşünme ufukları açık değildir.

c) Kimileri de cehl-i mürekkeptir ve kesinlikle bildiklerini zannediyorlar. Oysa yanıgı içindedirler.

 

İlahi azaba düçar olacak olanlar mukassır cahiller, yani hakkın kendisine ulaştığı ve bilerek onu reddeden veya hakka ulaşma imkanı olupta bunda ihmalkarlık eden kimselerdir.

 

2-Şu noktaya dikkat etmek gerekir ki, iman ve küfür yanlızca düşünce ve ilmi çabalarla olmaz. Düşünce ve davranışların birlikteliği, bunda beraberce rol oynmaktadırlar. Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

 

'Sonra kötülük yapanların uğradıkları son, Allah'ın ayetlerini yalan saymaları ve onları alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok kötü oldu.' [7]

 

Öyleyse demek gerekir ki: Kötülük yapmayan veya siyasi, hizbi ve grupsal bağnazlıklara kapılmayan yani aklın ve mantığın kabul etmediği şeylerden kaçınan, aynı zamanda varlık aleminin hakikatını anlamak için çaba harcayan, ama Allah'ın varlığına yakin edemeyen veya din ya da hak mezhebi bulamayan, kimseler ilahi hüccet haklarında tamamlanmadığı ve bir çeşit mustazaf sayıldıkları için ilahi azaba duçar olmazlar.

 

Bu hususu akıl da idrak etmektedir.

Kur'an-ı Kerim, hidayet yolunda ciddi çabalar harcayanlara hidayet yollarını göstereceğini vaadetmiştir.[8]

 

3-Rivayetlerde çocuklukta ölenler hakkında şu hususlara yer verilmiştir:

 

a) Çocuklar eğer mü'minlerin çocukları ise:

Berzahta Hz. İbrahim ve Hz. Sara (a.s) veya Hz Fatıma'nın hizmetinde olurlar, gerekli eğitimi alırlar, ruhi tekamüle ulaşır ve kemale ererler.

2)Tur suresinin 21. ayetinde şöyle buyuruluyor: 'İman edenler ve soyları da imanda kendilerine tabi olanlar, biz onların soylarını da kendilerine katıp ekleriz.' [9]

 

b)Kafir ve münafıkların çocukları olursa:

1)'Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır.'[10] Ayetinin tefsirinde deniliyor ki, müşrik ve kafirlerin çocukları, kıyamette cennet ehlinin hizmetçileri olacaklardır. Ancak bu onlar için bir ceza sayılmaz, bu hizmet dünyada ki hizmet gibi olmadığı için aşağılanma, yorgunluk vb. şeyler onda yoktur. Aksine onlar orada mutlu, şen ve güzel olacaklar.

2)Bazı rivayetler bu konunun Allah'ın ilmi ile ilgili bir şey olduğunu söylüyor ve şöyle buyuruluyor: 'Allah onların ne yapacaklarını ve neye mürtekip olacaklarını biliyor.'[11]

3)Allah-u Teala bir meleğe ateş yaktıracak ve onlara ateşe girmeleri emredilecek. Onların bazıları ateşe girecek ve ateş onlar için soğuk ve selamet olacak, tıpkı Hz. İbrahim (a.s)'da olduğu gibi. Bazılarıda girmeyecekler. Yanlızca ateşe girenler kurtuluş ehli olacaklardır. Deliler ve fetret döneminde (peygamber ve hüccetin olmadığı zaman aralığında) olanlar ve hüccetin kendilerine tamamlanmayanlar da bu hükme tabidirler.[12]

4)Bazı kelamcılara göre de kafir ve müşriklerin çocukları ne cennette olacaklar, ne de cehennemde; onlar A'raf denen yerde olacak,[13] orada ne azap görecek, ne de cennet nimetleri kendilerine verilecek.[14]

 

Allame Tabatabai, çocuklar, zihinsel özürlüler vs. hakkında şöyle diyor: Kur'an-ı Kerim'de, çocuklar, zihinsel özürlüler vs. hakkında gelen konulardan onlarınn uhrevi saadet ya da azaba uğrayacakları gibi detaylı bir hüküm çıkartamayız. Zira insanların ahiretteki halleri öyle bir durum ki bu aklın içinden çıkabileceği bir şey değildir. Ancak, günah ve mağfiret şer'i vazifelerle sınırlı değildir denirse o zaman başka. Mağfiretin bazı merhaleleri kalbi hastalıklara ve kötü hallere aittir; yani kalbe arız oluyor, kalple Allah arasında hicap olmaktadır. Böyle insanlar her ne kadar akılları zayıf ya da sorumlu olmasalar da yine de kötü amelleri kalplerine etki etmeyecek, gönüllerini bulandırmayacak ya da hakkı örtmeyecek anlamına gelmez. Bu açıdan bakıldığında başkalarıyla eşittirler. Kısaca Allah'ın kurb nimetine ve ilahi dergaha yakınlaşmak için o hastalıkları iyileştirmeye ve perdeleri çekmeye ihtiyaç vardır. Allah'ın affından başka hiç bir şey bunları gidermez. 'Allah-u Teala bir meleğe ateş yaktıracak ve onlara ateşe girmeleri emredilecek...' hadisinden de maksadın bu mana olduğu uzak bir görüş değildir; yani ateşten kasıt perdelerin giderilmesi ve hastalıkların tedavisi olabilir.'[15]



[1] -Buruc/85

[2] -Bakara/62, Maide/69, Hac/17; el-Mizan, c.1, s.192-196

[3] -Şia ve Cennet, 248. soru

[4] -Al-i İmran/81-91

[5] -Nisa/97-99

[6] -'Biz, bir peygamber gönderinceye kadar (hiç bir topluma) azap edecek değiliz.' (İsra/15). Ancak peygamberleri göndermekle de iş bitmiyor, ulaşmakta gereklidir; yani eğer mesaj gönderilmiş ama muhataba ulaşmamışsa hüccet tamam olmamıştır ve hükmün nedeni ortadan kalkmayacaktır.

[7] -Rum/10

[8] -'Bizim yolumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz.' Ankebut/69

[9] -Bihar-ul Envar, c.5, s.290, bab:13, hadis:4

[10] -Vakıa/17

[11] -Bihar-ul Envar, c.5, bab:13, s.288 ve 297

[12] -a.g.e. c.6, s.292, hadis:14 ve c.5, s.295, hadis:22

[13] -Merhum Allame Tabatabai, çeşitli delillere dayanarak A'raf suresinin 48. ayetinde geçen 'A'raf Ehli'nden maksadın mustazaflar olmadığını söylüyor. Bkz: el-Mizan (Farça tercüme), c.8, s.154-156

[14] -Bihar-ul Envar, c.5, s.298, bab:13

[15] -el-Mizan (Farça tercüme), c.6, s.535-536

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar