Gelişmiş Arama
Ziyaret
7939
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Ehl-i Sünnet alimlerinden biri: ‘Ey iman edenler, Allah\'a, peygambere ve içinizden ulu’l-emr’e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ayetinin imamet inancını reddettiğini söylüyor. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
Soru
Selamun Aleykum, sünni alimlerinden biri: ‘Ey iman edenler, Allah\'a, peygambere ve içinizden ulu’l-emr’e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ayetinin imamet inancını reddettiğini söylüyor. Zira eğer imamlar masum olsalardı ayette ‘Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü...’ ifadesi gelmemeli ve ‘Allah’a, peygambere ve peygamberin vasilerine itaat edin’ demeliydi. Ayet, ulu’l-emr (Peygamberin vasiyleri) konusunda niza edebileceğimizi ve onu reddedebileceğimizi ispatlamaktadır. Niza ederseniz Allah’a (Subhanehu ve Teala) ve peygambere müracaat edin demektedir. Yine imamet muteber bir inanç olsaydı ortaya çıkan çekişmelerin çözümü için şöyle demesi gerekirdi: ‘Allah\'a, peygambere ve sizden olan ulu’l-emre mürcaat edin.’
Kısa Cevap

Sorudaki ayet iki bölümden oluşmuştur. Birinci bölüm Allah'a ve Resule (s.a.a)  itaatın yanında kayıtsız ve şartsız olarak ulu'l-emr'e de itaat etme hakkındadır. Çünkü herhangi bir şart söz konusu olsaydı ilahi kelam bütün şartları zikreder. Ulu'l-emr'in hata yapma ihtimali olsa Allah Teala onu şartsız olarak değil mutlaka şartlı olarak getirirdi. Nitekim ebeveyne itaatte bu kurala uyulmuştur. Yani ebeveyn, Allah'ın emirlerine karşı gelirlerse orada onlara itaat edilmemelidir. Ayette herhangi bir şart koşulmadığına göre bundan ulu'l-emr'in de Resul gibi masum olduğu anlaşılmaktadır. Kimin ulu'l-emr olacağı konusunda ise Soru: 14187 (Site: 13924)'ye bakınız. Ulu'l-emr'in ayetin devamında yeniden gelmemesinin nedeni Ayrıntılı Cevap bölümünde gelmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuz Nisa suresinin 59. ayeti hakkındadır. Allah Teala bu ayette şöyle buyuruyor: 'Ey iman edenler, Allah'a, peygambere ve içinizden ulu'l-emr'e (emredecek kudret ve liyakata sahip olanlara) itaat edin. Bir şeyde ihtilafa düştünüzmü Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız o hususta Allah'a ve Peygambere müracaat edin; bu hareket, hem hayırlıdır, hem de sonu pek güzeldir.'[1] Görüldüğü üzere ayet iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Allah'a, Resule (s.a.a)  ve ulu'l-emr'e itaat konusundan, ikinci bölümde insanların anlaşmazlığa düştükleri konularda nereye başvuracaklarından bahsedilmektedir.

Ayetin baş tarafında Allah Teala, Resule (s.a.a) ve ulu'l-emr'e itaati kendi itaatinin yanında getirmiştir. Burada iki önemli nokta vardır:

1- Resule (s.a.a) ve ulu'l-emr'e itaatin herhangi bir şarta bağlanmaması.

2- Ulu'l-emrin kim olacağı ve onun Şianın on iki imamına uygulanması.

Birinci Nokta

Allah Teala, kullarına kayıtsız ve şartsız olarak Peygamberine itaat etmeyi emretmesinden anlaşılmaktadır ki nasıl ki Allah'a itaat etmenin herhangi bir şartı yoksa ve bu şüphe götürmez bir konu ise, Peygambere itatta aynı şekildedir. Eğer Peygamberde en küçük bir hata yapma ihtimali olsaydı hikmet sahibi ve alim olan Allah bu şekilde (koşusuz olarak) kullarını Ona itaat etmeye mecbur etmezdi.

Bundan Resul-i Ekrem'in (s.a.a) masum olduğu anlaşılmaktadır. Onun hiç bir emir ve yasağı Allah'ın emir ve yasağıyla çelişmez. Eğer öyle olsaydı yani peygamberin hata yapma ihtimali olsaydı Allah'ın, kayıtsız ve şartsız Ona itaati emretmesinin bir manası olmazdı. Demek ki Peygambere itaat, Allah'a itaatir. Nisa suresinin 80. ayeti buna açıkca değinmektedir: 'Peygambere itaat eden, gerçekten de Allah'a itaat etmiştir'

Peygamberin küçükte olsa günah işleme ihtmali olsaydı Allah ona itaati mutlaka şartlı ederdi. Nitekim ebeveyne itaat etme konusunda bu kurala uyulmuştur: 'İnsana, anasına babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik ve senin bilginin olmadığı birşeyde bana eş tutman için seninle çekişirlerse artık onlara itaat etme.'[2]

Buraya kadar Peygamberin ismeti ispat olmuş oldu. Ve bu konu Şia'nın tümünün, Ehl-i Sünnet'in ise çoğunluğunun ittifak ettiği bir konudur.

Ulu'l-emr'in Resul'e atfedilmesi, hatta 'İtaat Edin' emrinin tekrar edilmeden bu atfın yapılması (halbuki Peygambere itatta 'İtaat Edin' emri tekrar edilmiştir) açıkca gösteriyor ki Peygamber ve ismeti hakkında ispat edilen her şey ulu'l-emr içinde geçerlidir. Öyleyse ulu'l-emr'de masum olmalıdır ve öyledir.

İkinci konu

Kimlerin ulu'l-emr olduğu ve Onların Şia'nın on iki imamına uygulanması olan ikinci konu için Soru:3057 (Site:4302)'ye bakınız.

Gelelim ayetin ikinci bölümü olan niza ve anlaşmazlıklarda Allah'a ve Peygambere baş vurma konusuna. Burada sorulması gereken soru şudur: Birinci bölümde ulu'l-emr'in ismeti ve kendisine koşulsuz olarak itaat edilmesi gerekliliği ispatlandığı halde neden bu bölümde ondan bahsedilmemiş, 'Anlaşmazlıklarınızı Allah'a, Resule ve ulu'l-emr'e götürün' diye buyurulmamış ve yalnızca 'Anlaşmazlıklarda Allah'a ve Resulüne baş vurun.' denmiştir?

Cevap:

1- Bu soruyu Fahr-u Razi,[3] Zamehşeri,[4] Taberi[5] gibi Ehl-i Sünnetin bazı alimlerinden de sormak gerekir. Zira ulu'l-emr hangi manaya gelirse gelsin bu soru o mana içinde geçerlidir.

2- Anlaşmazlık ulu'l-emr hakkında olsa bunu gidip ulu'l-emr'den soramayız. Ayetinde devamında ulu'l-emr sözünün getirilmemesi onların masum veya layık olmadıklarına delil değildir.

3- 'Ulu'l-emr'in ayetin devamında zikredilmemesi imamet inancının batıl olduğunu gösterir.' sözü temelsiz bir sözdür. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi Peygamber masum olmasına rağmen Şura suresinde şöyle buyuruluyor: 'Bir şeyde ihtilafa düştünüz mü onun hükmü, Allah'a aittir.'[6] Sizin iddianıza göre Allah burada peygamberin ismini getirmemişse bu Peygamberin masum olmadığı anlamına gelir mi? Veya Onun peygamberliğine inanmanın -Allah'a sığınırız- temelsiz bir inanç olduğunu söyleyebilir miyiz? Hiç kimse böyle bir şey diyemez. Başka bir ifadeyle sorudaki ayetten imama müracaat etmeyin veya hakime gitmeyin manası çıkmaz.

Bütün bunların yanında Nisa suresinin 83. ayetinde ulu'l-emr'e müracaat etme konusuna da yer verilerek şöyle buyurulmuştur: '...Halbuki Peygambere ve içlerinden ulu'l-emre başvursalardı bu haberi arayıp duyarak yayanlar, elbette onlardan gerçeğini öğrenirlerdi.'[7] Görüldüğü üzere ayette ulu'l-emre müracaat etmekten söz edilmektedir.

İlgili dizin: Ulu'l-Emr'den Maksat: 12970 (Site: 13030)

 

[1] -Nisa/59

[2] -Ankebut/8

[3] -Razi, Fahreddin Muhammed, Mefatihu'l-Gayb, c.28, s.35, Daru'l-İhyai't-Terasi'l Arabi, Beyrut, 3. Baskı, HK.1420

[4] -Zemahşeri, el-Keşşaf, c.2, s.524, Daru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut, 3. Baskı, HK. 1407.

[5] -Taberi, Camiu'l-Beyan Fi Tefsiri'l-Kur'an, c.5, s.180, Daru'l-Marifet, Beyrut, 1. Baskı, HK.1412.

[6] -Şura/10

[7] -Nisa/83

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • cinsel sapıklık ve inhiraftan korkulmadığı taktirde evlilik bırkalabilinir mi?
    10114 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Evlilik olgusu bütün milletler arasında süre gelmiş bir gelenektir. Ancak islam dini evliliğe ve aile yuvasının ve teşkilatının kurulmasına çok önem vermiştir. Ayet ve rivayetlerdeki bütünlükten evliliğin ne kadar önemli olduğu çok güzel bir şekilde anlaşılıyor. Allahu teala kuranı kerimde bekar olanları evlendirin, şeklinde emr ...
  • İmam Musa Kazım’ın (a.s) hayatı, evlatları ve torunlarını özetle benim için açıklar mısınız?
    21759 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    13280 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Cennet ve cehennemde ölüm var mıdır?
    18303 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    Kur’an, rivayet ve aklî deliller, insanların cennete veya cehenneme gittiği zaman artık bir ölümün olmadığı hususunda müttefiktirler. Kur’an’ı Kerim bir taraftan kıyameti daimi gün (ebediyet günü) olarak adlandırmış ve öte taraftan da cennetlikleri daimiler (ebediler) sıfatıyla nitelemiştir. Rivayetlerde geldiği üzere cennetlik ve cehennemliklere şöyle ...
  • Yolculuktayım ve yolculuğumun müddeti belli değil. Lütfen seferî kılma ve tam kılma açısından namazımın durumunu belirtiniz.
    6948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Cemaat namazı niyetinde namaz rekâtlarının sayısı belirtilmeli midir?
    6376 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Asıl yanıta değinmeden önce niyette iki önemli konunun dile getirildiği noktasını hatırlamak gerekir:1. Niyette söz gerekli midir?2. Niyette muteber olan şeyleri dile getirmenin lazım olmadığı açıklığa kavuştuktan sonra[1] hangi şeylerin niyette gerekli ve muteber olduğu konusu ortaya çıkmaktadır. ...
  • Hicr suresi 91. ayetteki bölenlerden Allah’ın kasti nedir?
    11333 Tefsir 2010/11/27
    Bu ayet-i şerifede yer alan “el-muktesimin” kavramı bölen ve bölücüler anlamındadır. Bu ayetin nüzul sebebinin ne olduğu ve kimler hakkında nazil olduğu hususunda ise tefsirlerde birkaç ihtimal beyan edilmiştir. 1. Hac aylarında yolculara Muhammed adındaki bir şahsın bir takım iddiaları olduğunu ve kesinlikle kendisinin sözlerini dinlememelerini ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7310 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • Sigaranın orucu bozduğunu bilmeyen biri, sigara içerek tuttuğu oruçların kazasının yanı sıra keffarette vermeli midir?
    8350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İmam Humeyni (r.a) ve diğer büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: (Oruç tutan kişi) Meseleyi bilmediğinden dolayı orucu bozan bir şey yapsa, eğer meseleyi öğrenme imkanı vardıysa farz ihtiyat gereği üzerine keffaret gelir. Eğer meseleyi öğrenme imkanı yoktuysa veya meselenin farkında değildiyse yahut filan şeyin orucu bozduğunu kesin olarak ...
  • Hz. Müslim kimdi?
    19268 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2010/12/22
    Akil’in oğlu olan Müslim üç imam (müminlerin önderi Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin (a.s) ) ile aynı asırda olup onları yakından görmüş, İmam Hüseyin’in (a.s) imameti zamanında imamının hedefleri için canını feda etmiş ve Übeydullah b. Ziyad emriyle şahadete ulaşmıştır. O bu zamanda İmam Hüseyin’in (a.s) ...

En Çok Okunanlar