Gelişmiş Arama
Ziyaret
13315
Güncellenme Tarihi: 2010/01/27
Soru Özeti
Hz. Adem (a.s)’ın cennetten inişi ne manaya gelmektedir?
Soru
Hz. Adem (a.s)’ın cennetten inişi ne manaya gelmektedir?
Kısa Cevap

Hubut yüksekten aşağı inmek (nüzul) manasında olup, Suud’un (yukarı çıkmanın) karşıt anlamlısıdır. Bazen bir mekanda yerleşme manasında da kullanılmıştır.

Hz. Adem (a.s)’ın hubutu konusu ve hubut olayı, her şeyden önce Hz. Adem (a.s)’ın bulunduğu cenneti nasıl mana ettiğimize bağlıdır. Acaba bu cennet bir dünya cenneti miydi, yoksa ahiret cenneti mi? Kesin olan şu ki o cennet ebedi cennet değildi. Buna göre hubut (inme) manası, makamdan hubut idi; yani Adem (a.s)’ın cennetten hubutundan kasıt, Onun (a.s) cennetten çıkarılması ve cennetlik bir yaşamdan (Dünyalık cennetten) mahrum olması, yeryüzüne yerleştirilmesi, bir çok ayetin işaret ettiği zorluk ve sıkıntılı bir yaşama düşmesidir.

Ayrıntılı Cevap

Hubut, lügatte yüksekten aşağı ve düşük bir mekâna düşmek olup suud’un (yükselmenin) karşıtırdır.[1]

Kur’an’ın bir çok ayetinde Hz. Adem (a.s)’ın cennetten çıkarılması ve yeryüzüne yerleştirilmesine hubut denmiştir:

1- ‘Biz (onlara), ‘İnin, (Hubut edin) birbirinize düşmansınız ve bir süreye kadar sizin için yeryüzünde yerleşim yeri ve (yaşayıştan) yararlanma imkânı olacaktır.’ dedik.[2]

2- ‘Hepiniz oradan inin, dedik, ‘Eğer benden size bir hidayet gelirse, benim hidayetime uyanlara ne bir korku vardır, ne de üzüleceklerdir onlar.’[3]

3- ‘(Allah) dedi ki: Birbirinize düşman olarak (yere) inin. Size yeryüzünde bir süre için yerleşme ve yararlanma imkânı vardır.’[4]

Hubut, (İnmek) Kur’an’da hulul etmek, bir yerde (şehirde) istikrar bulmak manasında da kullanılmıştır. Kur’an Hz. Musa (a.s) ile Ben-î İsrail kıssasını şöyle anlatıyor:

‘(Musa), ‘İyi olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? O halde bir şehre inin, (orada) size istediğiniz var.’ demişti.’[5]

Hz. Adem (a.s)’ın hubutu (inişi) konusu ve hubutun manası ilk bakışta, Hz. Adem (a.s)’ın bulunduğu cennetin ne manaya geldiğine bağlıdır. Acaba bu cennet bir dünya (yeryüzü veya berzah) cenneti miydi, yoksa ahiret cenneti mi? Kesin olan şu ki o cennet ebedi cennet değildi. Buna göre bu hubut, makamdan hubut idi. Bu konu hem müfessirlerin ele aldığı bir konudur, hem de filozofların. Onların her biri bu konuda çeşitli görüş ve ihtimaller öne sürmüşlerdir. Biz burada sadece müfessirlerin görüşlerine yer vereceğiz.

Merhum Tebersi, Mecme-ul Beyan’da şöyle diyor: Hubut, nüzul ve vuku aynı şeylerdir (aynı manadadırlar), üçüde ‘Yukarıdan aşağıya hareket…’ demektir. Hubut bazen de ‘O halde bir şehre inin.’ ayetinde olduğu gibi bir mekânda hulul manasında da kullanılmaktadır.[6]

Allame Tabatabai bu konuda şöyle diyor: Hubut, cennetten çıkma, yeryüzüne yerleşme ve sıkıntılarla dolu bir yaşama geçmek demektir. ‘Biz (onlara), ‘İnin, birbirinize düşmansınız ve bir süreye kadar sizin için yeryüzünde yerleşim yeri ve (yaşayıştan) yararlanma imkânı olacaktır.’ dedik.’ ayetinin zahiri ve ondan sonra ki ayet hubuttan sonraki yaşam şekliyle hubuttan önceki yaşamın (cennet yaşamının) farklı olduğunu göstermektedir. Bu yaşam zorluk ve sıkıntılarla doludur, cennetteki yaşam ise açlık, susuzluk ve zorluğun olmadığı semavi bir yaşamdı.

Allame şöyle devam ediyor: Adem’in cenneti ahiret ve ebedi cennet (ki oraya giren kimsenin bir daha çıkmadığı cennet) değildi.

Burada şu soru cevapsız kalıyor: Göğün manası nedir? Gökteki cennetten kasıt nedir?[7]

Değerli üstad bir başka yerde şöyle diyor: ‘Adem’in cenneti dünya cennetlerindendi.’ sözünün manası onun berzah cennetlerinden olup ebedi cennet olmadığıdır.[8]

Şeytanın, secde etmeye yanaşmamasından sonra meleklerin içinden çıkarılıp hubut edilmesini anlatan ‘Dedi ki: Oradan aşağı in; orada büyüklük taslamak sana düşmez; hemen çık; şüphesiz, sen aşağılık kimselerdensin.’[9] ayeti hakkında da şöyle diyor: ‘Hemen çık; şüphesiz, sen aşağılık kimselerdensin.’ cümlesi ‘Oradan aşağı in’ cümlesine tekittir. Çünkü hubut çıkmaktır. Hubutun çıkmaktan farkı hubut yalnızca makamdan çıkmak ve aşağı dereceye düşmektir. Bu mananın kendisi gösteriyor ki, hubuttan kasıt yüksek bir mekândan aşağı gelmek değildir, aksine bulunduğu makamdan düşmektir. Bu da bizim iddiamız olan ‘minha’ (=ondan منها) ve ‘fiha’ (=onda فیها)’daki zamirlerin gök ve cennete değil de makama ait olduğunu onaylamaktadır. Zamirden kasıtın gök ve cennet olduğunu söyleyenlerde belki de makamı kastetmişlerdir.

Buna göre ayetin manası şöyle olur: Allah (c.c) buyuruyor: ‘Sana secde etmeyi emrettiğimde secde etmediğin için ceza olarak makamından düş. Çünkü senin makamın huzu ve itaat makamıydı, böyle bir makamda kibirlenmemen gerekirdi. Öyleyse çık, sen alçaklardansın.’[10]

Allame bir başka yerde önemli bir noktaya değinerek şöyle diyor: ‘Hubuta emretmek tekvini bir iş (tekvini görev) olup, cennette kaldıktan ve hataya düştükten sonra gerçekleşmiştir. Öyleyse bu ilahi yasağa muhalefette ve ağaca yaklaşmakta hiçbir borç ve ilahi görev yoktu. Dolayısıyla ubudi bir günah ve mevlaya isyan da yoktur.’[11]

Allamenin sözünü şöyle açıklamak gerekir: Özel ağaca yaklaşılmasını yasaklamak irşadi bir yasaktı. Tıpkı doktorun hastaya, ‘eğer falan yemeği yersen hasta olursun’ demesi gibidir. Burada da Allah Teala buyuruyor: ‘Bu ağaca yaklaşma ve onun meyvesinden yeme, eğer o meyveden yersen cennetten çıkarsın.’ Allame Tabatabai’nin bu sözünden hubut ve hubutun nedeninin mana ve maksadı ortaya çıkmaktadır.

Ayetullah Cevadi Amuli, berzah cennetinin Adem (a.s) ve Havva (a.s)’ın kaldıkları yer olarak kabul ederek şöyle buyuruyor: Hz. Adem (a.s) metafizik bir alemden sınırlı, fiziki bir aleme intikal etmiştir. Böyle bir intikal, Kur’an’ın Allah katından insanların hidayeti için nüzulu gibi varlık ve makam nüzuludur, bedensel ve mekân nüzulu değildir. Ayrıca hubut, Hz. Adem (a.s)’ın tövbe ve seçimiyle birlikte olduğu için ona velayet ve hilafet hubutuda denmektedir.[12]

İblisin hubutu, onun mertebesinden düşmesiydi, ama Hz. Âdem (a.s)’ın hubutu değerini koruyarak yeryüzüne gelmesiydi. Yani Âdem ve İblis’in ortak zemine yerleştirilmeleridir. İblis, derecesinden yoksun olarak yere gelirken, Hz. Âdem (a.s) ise önceki mertebesini koruyarak yere geldi.[13]

Demek ki Şeytanın iki tür hubutu vardı:

1) Adem (a.s)’a secde etmeme kibirinden dolayı meleklerin makam ve mertebesinden hubut etmesi. Cenetten hubutun gereği, menzilet ve üstün mertebe şeklinde idi: ‘Dedi ki: Oradan aşağı in; orada büyüklük taslamak sana düşmez; hemen çık; şüphesiz, sen aşağılık kimselerdensin.’[14] ayeti buna işaret etmektedir.

2-  Cennetten hubutun Âdem ve Havva’yı kandırmak için gittiği geçici bir meskenden olması. Bu hubut Âdem ve Havva’nın kandırılmasından sonra ve onlarla beraber gerçekleşti.[15]

Nümune tefsiri, ‘Âdem’in cenneti hangi cennetti?’ diye soruyor ve bu soruyu şöyle yanıtlıyor: Kimileri onun iyilere ve temizlere vaat edilen cennet olduğunu söylüyorlar, ama zahire göre o cennet değildi. Yeşillik ve nimetlerinin bol olduğu dünya bağlarından biriydi; zira, vaat edilen cennet ebedi bir nimet olup bir çok ayette onun ebediliğine, ondan çıkılmayacağına işaret edilmiştir. Öte yandan asi ve günahkâr İblise orada yer verilmez, çünkü orası ne şeytani vesveselerin yeridir, ne de Allah’a itaatsizliğin. Ehl-i Beyt (a.s)’dan gelen rivayetlerde de bu konuya açıkca değinilmiştir.

Ravilerden bir şöyle diyor: İmam Sadık (a.s)’dan Adem’in cenneti hakkında sorduğumda şöyle buyurdu: Orası güneşi ve ayı gören dünya bağlarından bir bağdı. Orası ebedi cennet olsaydı Âdem asla oradan çıkarılmazdı.[16]

Bundan anlaşılıyor ki, Adem’in yer yüzüne hubut ve nüzulundan kasıt makam nüzuludur, mekan nüzulu değil; yani o değerli makamından ve o güzel cennetten aşağı geldi.

Şöyle bir ihtimalde verilmiştir: Bu cennet ebedi cennet değildi ve başka bir gök cismindeydi. Bazı rivayetlerde bu cennetin gökte olduğuna işaret edilmiştir. Ama gök kelimesi böyle rivayetlerde mekâna değilde yüce bir makama işaret etmiş olabilir.

Her neyse, bu cennetin öteki dünyadaki cennet olmadığı bellidir, zira orası insanın seyrinin sonudur, bu ise o seyrin başlangıcı. Bu onun amel ve programlarının mukaddimesi, o ise amel ve programların neticesidir.[17]

Bu değerli tefsirin başka yerinde şöyle gelmiştir: Hubut, lügatte taşın yüksekten düşmesi gibi mecburi bir iniştir. İnsan için kullanıldığında ceza amacıyla aşağı kovulmak demektir.

Adem (a.s)’ın yer yüzünde yaşamak için yaratıldığı, cennetinde bu alemde yeşillik ve nimetlerle dolu bir bölge olduğu göz önüne alındığında Adem’in buradan hubutu mekan hubutu değil de makam hubutu olduğu anlamına gelir. Yani, Allah Teala Onun makamını evla olanı terk ettiği için aşağı getirmiş, onca cennet nimetlerinden mahrum ve bu dünyanın zorluk ve sıkıntılarına düçar etmiştir.[18]-[19]



[1] - İncil, el-Ayn, c.4, s.21; Lisan-ul Arap, c.7, s.421; Mecmau’l Beyan, c.4, s.279

[2] - Bakara/36

3] - Bakara/38

[4] - A’raf/24

[5] - Bakara/61

[6] - Hz. Adem ve Hz. Havva’nın cennetten çıkarılmaları ve yeryüzüne hubutlarında (inmelerinde) her hangi bir cezalandırılma söz  konusu değildir; zira peygamberlerin hiçbir şart altında kabih amel yapmayacaklarına dair delil var. Peygamberlerin cezalandırılmasını caiz bilenler Onlara cefa etmiş ve Allah-u Teala’ya en büyük töhmeti vurmuştur. Şüphesiz Allah (c.c) Hz. Adem (a.s)’ı cennetten çıkarmasının nedeni yasak meyveyi yediği için maslahat değiştiğinden dolayıdır. İlahi hikmet ve tedbir Onun (a.s) yer yüzüne gelmesini, dünyanın zorluklarına uğramasını gerektiriyordu. (Mecme-ul Beyan, c.1, s.196-197)

[7] - el-Mizan, c.1, s.135

[8] - el-Mizan, c.1, s.213 (Farsça tercümesi)

[9] - A’raf/13

[10] - el-Mizan, c.8, s.35 (Farsça tercümesi)

[11] - a.g.e. s.137

[12] - Tefsir-i Tesnim, c.3, s.383

[13] - a.g.e. c.3, s.374, 408 ve 466

[14] - Taha/117

[15] - Tefsir-i Tesnim, c.3, s.371-375

[16] - Tefsir-i Nur-us Sakaleyn, c.1, s.62

[17] - Tefsir-i Nümune, c.1, s.187

[18] - Tefsir-i Nümune, c.13, s.333

[19] - Bkz: Adem’in Cenneti, 273. soru, (Site: 112)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar