Gelişmiş Arama
Ziyaret
10099
Güncellenme Tarihi: 2010/11/09
Soru Özeti
Allahın sıfatları hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde neden günah işliyoruz?
Soru
Allahın, ilmi, kudreti ve hikmeti hakkında bilgi sahibi olduğumuz halde, neden ilahi emirlerden yüz çeviriyoruz?
Kısa Cevap

Allah amellerinizden haberdar ve Onun kadir ve hekim olduğunu bilmek insanı itaat yapmaya sürüklemez. Şeytan Allahın sıfatlarını biliyordu, ama Onun emrine sırt çevirdi.

İlahi sıfatlar hakkındaki ilim, itikat ve iman ile birlikte olunca, insanı amele sevk eder. Ama heva ve heveslere teslim olan kalpte, iman ve itikat için yer kalmaz. Dolayısıyla böyleli bir kalpte ilahi kulluk da söz konusu olamaz.

Netice itibariyle Allah'a kulluğun yapılması için, ilmin yanı sıra Ona iman getirmek gerekir. Kalpte imanın vücuda gelmesi için de, imanı zayıflatacak ve imanı selb edecek amilleri; (hevay-i nefis, dünyaya bağlılık, şeytani vesveselerin kalpten çıkartılması ve… ) aradan götürmek ve imanın vücuda gelmesi için de, ortamı yaratacak amilleri; (Allah'a itaatin, dünya ve ahret hayatı için getireceği olumlu eserleri ve Allah'a yapılacak isyanın da dünya ve ahret hayatı için getireceği olumsuzluklar üzerinde ve… düşünmeyi ve taşınmayı) kalpte vücuda getirmek gerekiyor.

Ayrıntılı Cevap

Kuranı kerim ve masumların (a.s.) rivayetlerinde, Hak Teâlâ'nın zatı için bazı sıfatlar zikir edilmektedir ki bu sıfatların her birisi, (dolaysız) bir şekilde insanın kendisiyle irtibatlıdır. Onlardan bir tanesi yaratıcı (halikiyet) sıfatıdır ki, bu sıfat insanın vücut bulmasıyla irtibatlıdır. Bu sıfat insanın vücut bulması için bir maya ve temel konumundadır. Allahın bir diğer sıfatı da, eğitici ve terbiye edici anlamında olan Rububiyettir. Her şeyi gerçekleştirmeye gücü yeten anlamında olan kadir ve her şeyi bilen anlamında olan âlim Allahın diğer sıfatlarıdır. Allahın bir diğer sıfatı da, insana karşı, herkesten ve hata insanın kendisinden, insan için daha çok şefkatli ve merhametlidir anlamını ifade eden Rauf sıfatı Allahın bir diğer sıfatıdır. Bu sıfatlar hakkında insanın bilgisi ne kadar fazla ve köklü olursa, o oranda ilahi emirleri yerine getirmek noktasında insan için yardımcı oluyor.

Ancak ilim tek başına insanı ilmin gerekliliklerini yerine getirmeye sürüklemiyor.[1] Firavunlar ve takipçileri ilim sahibi idiler, buna rağmen inkârcı oldular. Allah u Teala onlar hakkında şöyle buyuruyor: "Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri hâlde, sırf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkâr ettiler".[2] Allahın zikir ettiği bir diğer örnek Balam-i Bahura'dır. Balam-i Bahura âlim olmasına rağmen saptı. Kuranı kerim şöyle buyuruyor: "Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz hâlde, onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.[3] Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o, dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu".[4]

Bundan dolayıdır ki, ilim sadece gerekliliklerine bağlı kalmasının ortamını hazırlıyor. Ama bu ortamın tesirli olabilmesi ise, ondan sonra iman gelirse olabiliyor. İlim ve iman ile eylemin ve amelin yolu kolaylaşır. Elbette yolun üstündeki engeller de, kaldırılmalıdır. Kuran-i kerim bu engelleri zikir etmişi. Bizde burada onları hatırlatıyoruz:

 

a)   Hava ve hevese tabi olmak:

 

Akli ve şer'i kuralları dikkate almaksızın heva ve hevesin arzularının arkasından gitmek, doğru yoldan uzaklaşmaya ve Allahın emirlerine oranla teveccühsüzlüğe neden oluyor. Kuran kerim bu grup için şöyle buyuruyor: "Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?".[5] Başka bir yerde şöyle buyuruyor: "Eğer (bu konuda) sana cevap veremezlerse, bil ki onlar sadece kendi nefislerinin arzularına uymaktadırlar. Kim, Allah’tan bir yol gösterme olmaksızın kendi nefsinin arzusuna uyandan daha sapıktır".[6]

 

b)   Dünyaya gönül vermek ve dünyada hatalı bir yaşam anlayışına sahip olmak:

Dünya hayatından sonra her hangi bir yaşam söz konusu değil, dünya yaşamını nihai hedef olarak kedisi için seçmiş ve sadece ve sadece dünyevi ihtiyaçlarını temin etmek güdüsünde olan bir kimse, sonuçta uhrevi yaşamından ve Allaha kul olmaktan gafil kalıyor.[7] Bu tür bakışlar ve yönelişler iman getirmeye ve Allaha kulluk yapmaya engeldirler. Allah u Teala bu tür insanları şöyle vasıflandırıyor: "Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile ayetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir".[8] Başka bir ayette şöyle buyuruyor: "Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir".[9]

 

c)   Şeytansal vesveselere tabi olamak:

Şeytansal vesveseler kalp yoluyla,[10] kötü amelleri müzeyyen kılarak,[11] insana yalan vaatler vererek,[12] insanı geleceğinden korkutarak,[13] insanın iman getirmesini ve Allaha kulluk yapmasını engelliyor. Allah u Teala bu konuda insanları uyarıyor: " Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın".[14] Kulluğun gerçekleşmesi ve imanın meydana gelmesi için, (ilim yetmez belki ilmin yanı sıra) içten gelen bir itici güce ihtiyaç duyulmaktadır. İnsanın davranışlarının temel tahrikçisi (bir taraftan) lezzet ve kemale ulaşma umudu, (diğer taraftan) zararlardan ve hüsranlardan kaçmak duygusu olduğu için kuran-i kerim hem imanın ve kulluğun dünyevi mükâfatlarına hem küfrün dünyevi ve uhrevi cezalarına işaret etmektedir. Peygamberlerde kendilerini müjdeleyici ve korkutucu[15] olarak tanıtmışlardır. (örnek mahiyetinde birkaç tanesini hatırlatıyoruz).

1-   Amellerin dünyevi mükafatı

"Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik"[16]

 

2-   İman ve kulluğun dünyevi mükâfatı:

 

"Mü’min olarak, erkek veya kadın, her kim salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar".[17]

 

3-   Allaha karşı gelme ve küfrün cezası:

 

"Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder".[18]

4-   Allaha karşı gelme ve küfrün uhrevi cezası ise, bunlar için dünyada rezillik, ahrette de büyük bir azap vardır"[19]

 

Netice itibariyle şöyle diyoruz: Allah u Teâlâ için kulluğun yapılması için ilahi ve tevhidi ilmin yanı sıra, iman ve yakine sahip olmak gerekir ve Salih amelin yapılması için de engellerin ortadan kaldırılması lazım.



[1] İman ile ilim arasında var olan fark hakkında daha fazla bilgi edinmek için bkz. "Çıhıl hadis", İmam Humeyni, s. 37; Misbah Yezdi, "ahlak der kuran", s. 140.

[2] Neml, 14.

[3] Araf, 175.

[4] Araf,176.

[5] Casiye, 23.

[6] Kasas, 50; ayanı konu hakkında bkz. Araf 176, Kehf, 28, Taha, 16, Furkan, 43; Sad, 26; Muhammed, 16; Necm, 23.

[7] Elbette dünya yaşamı olmazsa uhrevi yaşamın da olamayacağı, Dünya olmazsa, cennettin olamayacağı açıktır. Dünya Allahın yaratığı bir yaratık olma itibarıyla kötülenecek bir şey değildir. Asıl itibariyle kötülenen şey dünya değil, dünyanın nimetlerinden yararlanma şeklidir.

[8] Yunus, 7-8.

[9] Enfal, 67.

[10] Şeytanın temel işlerinden birisi, insanları vesveselendirmektir. Taha, 120.

[11] Nahl, 63; Neml, 24.

[12] Nisa, 120.

[13] Bakare, 268.

[14] Araf, 27.

[15] Nisa, 165.

[16] Araf, 96.

[17] Nisa, 124.

[18] Şura, 30.

[19] Bakare, 114. Cennet ve cehennemin vasıfları için bkz. Misbah Yezdi, "amuzeşi akaid", s. 90-91.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Allah’ın yeryüzü ve gökyüzündeki kudret nişaneleri nelerdir?
    15244 Eski Kelam İlmi 2010/08/22
    Gökyüzü, yeryüzü, onlarda yer alan ve evrende olan her şey tümüyle Allah’ın kudret nişaneleridir. Bu nişaneler hiç kimsenin tümünü saymaya güç yetiremeyeceği kadar çoktur. Kur’an-ı Kerim defalarca inanları bu ayetleri görmeye davet etmiştir. Galaksiler, sistemler ve onlarda bulunan gezegen ve enteresan oluşumlar, çarpışmalar, ...
  • Müslüman olmayan birisinin kesmiş olduğu hayvandan yararlanıla bilinir mi?
    10175 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Ehl-i Beyt mektebinin fakihlerine göre, İslamî usullere göre kesilmemiş olan hayvanların etleri mundar (leş) hükmündedir. Bu hayvanların etleri haramdır ve yenmesi de caiz değildir. ...
  • Necis bir yerde yatmak bedeni necis eder mi?
    22414 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/19
    Eğer temiz bir şey necis bir şeye değerse ve onların her ikisi veya sadece biri ıslaklığını diğerine sirayet ettirecek şekilde ıslak olursa, temiz şey necis olur. Eğer ıslaklık diğer şeye ulaşmayacak kadar az olursa, temiz olan şey necis olmaz.[1]
  • Günümüz dünyasında kanaatın ölçüsü nedir? Orta halli ve kanaata dayalı bir yaşam nasıl olmalıdır?
    11225 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Değerli okuycumuz, Yazdığınız şeyler dini öğretilerde maddi ve geçim konularında bir tür tezat ve ikilemin olduğu yönünde olduğundan bize hatırlatma olması, sizin de şüphelerinizin giderilmesi için aşağıda İslamın fakirlik ve zenginlik meselesindeki görüşünü özetle ele alacağız. 1- Bildiğiniz üzere İslam tam ve kapsamlı ...
  • Gaybet döneminde ilahi velayet makamı kime aittir?
    10120 Eski Kelam İlmi 2010/04/07
    Gaybet ve Huzur döneminde ilahi teşrii velayet Masum İmam (a.s) tarafından uygulanır. Bu da ya doğrudan masumun kendisi tarafından ya da İmam tarafından belirlenen fakihler tarafından gerçekleşir. Çünkü Allah’ın itaati bize gerekli olduğundan Allah’ın velisinin itaati de Allah’ın itaati sayıldığından o da bize farzdır. Masum İmam’ın ister gaybet ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    8082 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    9466 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • Kehf suresinin Muhtevası ve okumasının fazileti nedir?
    55601 Tefsir 2012/04/19
    Kehf suresi kuranı kerimin diğer sureleri gibi faziletlere ve birçok nitelik ve özelliklere haizdir. Bu yücelik ve faziletler peygamberden (s.a.a.) ve İmamlardan (a.s.) nakledilen birçok rivayetlerde beyan edilmiştir. Peygamberden (s.a.a.) nakledilen bir rivayette şöyle denilmektedir: Bu sure nazil olduğunda yetmiş bin melek onunla birlikte imiştir. Her kim ...
  • Ehlisünnetten olan bir bayanın Şia bir kimseyle evlenmesinin hükmü nasıl ve onlardan doğan çocuklar kime aittir?
    8853 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/30
    Değerli taklidi merciler şöyle buyurmaktadırlar: Sünni olan bir bayanın Şia olan bir kimseyle evlenmesinin işkâlı yok.[1]Nikâh akdinin nerede kıyılması hususunda her hangi bir ayrıcalık söz konusu değildir. Bazı yerlerin bazı nedenlerden ötürü ...
  • İmam Ali (a.s) zamanında kimler humus toplamakla görevliydi?
    10908 تاريخ بزرگان 2011/11/13
    Müslümanların tamamı, humusun ilahi farzlardan bir tanesi olduğuna inanmış ve bunu herkesin zorunlu olarak kabul etmeleri gerektiğini söylemişlerdir. Bu hükmün, Bedir savaşından sonra bir kanun haline gelerek sürekli uygulanmıştır. Hz. Ali (a.s)’de bu ilahi farzın uygulanmasında Peygamber (s.a.a)’in yanında yer alıp Peygamberle (s.a.a) gerekli işbirliği içinde olan ve Peygamber (s.a.a)’in ...

En Çok Okunanlar