Gelişmiş Arama
Ziyaret
6405
Güncellenme Tarihi: 2008/05/19
Soru Özeti
Kur’an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok kez karşılaşmaktayız, bu iki kavramdan maksat nedir?
Soru
Kur’an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok kez karşılaşmaktayız, bu iki kavramdan maksat nedir?
Kısa Cevap

Kuran müfessirleri ayet ve rivayetlere dayanarak arş ve kürsî için değişik anlamlar ifade etmişlerdir. Bazıları arş ve kürsînin iki farklı kelime ama manalarının bir olduğunu söylemiş ve bundan maksadın kinaye yoluyla Allah'ın âlemi idare etmesidir demişlerdir. Fakat bazı âlimler ise şu anlamları söylemişlerdir:

1. Kürsîden maksat yüce Allah'ın ilmidir, yani Allah-ı Teala'nın ilmi yeryüzü ve gökyüzünde bulunan her şeyi kapsamaktadır ve hiçbir şey onun bilgisi dışında değildir.

2. Arş ve kürsîden maksat yüce Allah'ın hükümranlığı ve âlemin idaresine olan hâkimiyetidir. Kürsî, Allah'ın madde âlemine olan hâkimiyeti örneğin yeryüzü, yıldızlar, gezegenler, samanyolları. Arş ise, Allah'ın madde ötesi âleme yani ruhlar ve melekler âlemine hâkimiyetidir.

3. Arş özel ve gerçek bir varlıktır, bundan maksat kesinlikle benzetme değildir. Kürsî ise, yer ve gökyüzünden çok daha geniş olan ve her taraftan kuşatandır.

4. Arş bazı ayetlerde gerçek bir varlık manasında ve bazı ayetlerde ise benzetme / kinaye anlamında kullanılmıştır.

Ayrıntılı Cevap

Arşın sözlük manası tahttır,[1] Arş, hükümdarların üzerinde oturdukları taht demektir. Bu kelime, kimi zaman kinaye yolu ile hükümdarlık makamı anlamında kullanılır. Ragıp İsfahanî el-Müfredat adlı eserinde bu kelime hakkında şu açıklamayı yapıyor:

"Arş, aslında üstü örtülü ve gölgelikli şey demektir. Çoğulu "urûş"dur. Bazılarına göre arş, en üstteki felek ve kürsî de yıldızlar feleğidir. Bu görüşü ileri sürenler, Peygamberimizin (s.a.a), 'Yedi gök ve yedi yer, kürsîye nispetle uçsuz bucaksız bir çöle atılmış bir halka gibidir. Arşın yanında kürsî de öyledir.' şeklindeki hadisini delil göstermişlerdir."[2]

Öteden beri yerleşmiş olan geleneğe göre, toplumların önderleri, liderleri, hükümdarları özel oturma yerlerine sahiptirler. Bunlarla, sıradan halktan ayrılırlar. Minderler ve koltuk yastıkları gibi. Bu ayırımcılık, sonunda sedirlerin ve tahtların icat edilmesine vardı, hükümdarlar için arş yapıldı ki bu, en yüce, en yüksek oturma yeridir ve hükümdarlara mahsustur. Böylece taht ve egemenlik birbirinden ayrılmaz oldu. Sonuçta, taht denince hemen akla egemenlik geldiği için taht (arş), egemenlik anlamını taşıyan ve saltanat makamını simgeleyen bir kelime oldu. Ülkenin yönetimi ile ilgili bütün yetkilerin dizginleri buraya varıp dayanır, burada birleşir.

Kürsî ise; taht, ilim, mülk, Allah'ın kudreti ve onun idaresi anlamlarındadır.[3]

Kuran-ı Kerim'de yeryüzü, gökyüzü ve bu ikisinin arasında bulunan varlıklar dışında iki varlık için arş ve kürsî kavramları kullanılmıştır. Kuran müfessirleri, bu iki kavramdan maksadın ne olduğu hususunda ayet ve rivayetlere dayanarak değişik görüşler ortaya koymuşlardır. Onlardan bazıları şöyledir:

Bir grup âlime göre; arş ve kürsî iki farklı kelimedir ama manaları birdir ve maksat kinaye yoluyla Allah'ın âlemi idare etmesi, her şeyin onun isteği ve izni doğrultusunda hareket etmesidir.[4]

Arş kelimesi Kuran'da dört yerde taht manasında kullanılmıştır: Yusuf suresi ayet 100 ve Nahl suresinin 23,38,42. ayetlerinde. Allah'ın arşı manasında ise 21 yerde geçmiştir ki genellikle istiaridir, nitekim arş kelimesi Kuran'ın en önemli müteşabih ayetlerinden biridir. Bu ayetlerde gecen ilahi arştan maksadın ne olduğu hakkında ihtimaller şunlardır:

1. Arştan maksat Allah'ın saltanat ve âlemi idare makamıdır, bunu da özellikle ayetlerde arş kelimesinden sonra tedbir yahut ona benzer kelimelerin kullanılmasından anlamaktayız. Örneğin Yunus suresinin 3. ayetinde şöyle buyrulmuştur: "Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'tır."[5]

2. Bir diğer ihtimal ise, arştan maksadın gerçek ve özel bir varlık olduğunudur. Nitekim Tevbe suresinin son ayetinde şöyle geçmiştir: "O yüce Arş'ın sahibidir."[6] Görüldüğü gibi ayetin zahirinden de anlaşılan arşın bir varlık olduğu ve Allah'ın da onun rabbi olduğudur.

3. Arşın ne olduğu hakkında söylenen üçüncü açıklama; bu iki ihtimalin toplamıdır. Yani bazı ayetlerde arştan maksat gerçek bir varlık bazı ayetlerde ise Allah'ın idaresi kinaye yoluyla kastedilmiştir.[7]

Allame Tabatabai arş hakkında şunları yazmaktadır: Arş dışta olan hakikatlerden bir hakikattir. "Sonra arşa istiva etti" ayetinde yüce Allah'ın âlemin idaresini kapsadığı anlatıldığı gibi, bir diğer hakikat olan; âlemdeki tüm idare orada toplanmış ve her şey oradan kontrol edilmektedir gerçeğine de değinilmektedir. Ayrıca arşın hakiki bir varlık olduğu; Muminun:7,Hakke:17 ve Zümer:74'ten de anlaşılmaktadır.[8]

Masumlardan nakledilen bazı rivayetlerde, arşın gerçek bir varlık olduğu ve meleklerinde onu taşıdığı bildirilmektedir. İmam Sadık'a (a.s) arş ve kürsînin ne olduğu soruldu, İmam şöyle buyurdular: "Arşın birçok sıfat ve özelliği bulunmaktadır, Kuran'ın hangi ayetinde arş kelimesi kullanılmışsa onunla alakalı olan sıfat kullanılmıştır. Örneğin: "O yüce Arş'ın sahibidir" Ayetindeki yüce arştan maksat büyük ve yüce mülktür yahut "Rahman arşa istiva etti" ayetinden maksat da Allah'ın tüm mülküne ihata etmesi ve her şeyin niteliğini bilmesidir. Bu kelime kürsî ile birlikte kullanılacak olsa, kürsînin anlamının dışında bir anlam kazanacaktır. Zira arş ve kürsî gaybın iki büyük kapısıdır, ikisi de bizzat gaybdırlar ve gayb olmakta eşittirler. Şu farkla ki kürsî gaybın zahiri kapısıdır; her şeyin oluşumu ve doğuşu o kapıdandır, lakin arş gaybın batini kapısıdır yani oluşan varlıkların niteliğinin bilinmesi, sınır ve mekânlarının belirlenmesi, taktirleri, irade sıfatları ve tüm varlıkların başlangıcı-sonucunun bilinmesinin hepsi o kapıdandır."[9]Allah Resulünden (s.a.a) arş hakkında şöyle rivayet edilmiştir: "Güneş, ay ve yıldızlar yüce Allah'ın arşının ışığından yaratılmışlardır."[10]

Kürsîden maksadın ne olduğuna gelince:

Bu kelime Kuran-ı Kerim'de sadece bir defa kullanılmıştır, Bakara suresinde şöyle buyruluyor: "…O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır…"[11] Bu ayete gecen kürsîden maksadın ne olduğu hakkında âlimlerin farklı görüşleri bulunmaktadır:

1.Kürsî bölge ve hükümet demektir ki maksat Allah'ın hâkimiyetidir. Yani Allah her şeye hâkimdir, hiçbir şey onun hükümetinin ve hâkimiyetinin dışında değildir, dolayısıyla madde âleminde görülen her şey yüce Allah'ın kürsüsüdür.[12]

2. Kürsîden maksat Allah'ın bilgisinin ulaştığı yerlerdir. Yani Allah'ın bilgisi tüm yeryüzünü ve gökyüzünü kapsamaktadır, hiçbir şey onun bilgisinin dışında değildir.[13]

Bu görüş, İmam Sadık'tan (a.s) nakledilen rivayet ile de uyuşmaktadır. İmama: : "…O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır…" ayetinden maksat nedir, diye sorulduğunda İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın ilmidir."[14] Yine İmam Sadık (a.s) kürsî hakkında buyurmuştur: "Kürsî yüce Allah'ın özel ilmidir ki hiç kimse hatta peygamberler bile onun ne olduğunu bilmezler."[15]

3. Kürsî tüm yeryüzü ve gökyüzünden daha büyük olan ve her şeyi içine alan özel bir varlıktır.

Numune tefsirinin yazarlarına göre; bu üç ihtimal birbiriyle çelişmemekte ve her üçünü de kabul edebiliriz. Yani yüce Allah her şeyin hâkimi ve her şeyi bilendir.[16]



[1] Abdulkerim Safipur, Muntahal İrb, c.3/4,Ayn harfi, s.1716.

[2] Ragıb İsfahani, Müfredat, Arş kelimesi.

[3] Abdulkerim Safipur, Muntahal İrb, c.3/4,kaf harfi, s.1090.

[4] M.Taki Misbah , Maarifi Kuran, c.1/3,s.248

[5] Yunus,3.

[6] Tevbe,129.

[7] M.Taki Misbah, Maarifi Kuran, c.1/3,s.249-250.

[8] Muradali Şems, Ba Allame Der el-Mizan, c:2,s:165-167.

[9] Şeyh Saduk, Tevhid, c:1,s:321-322.

[10] ed-Durrul-Mensur, c:3,s:477. Biharu'l-Envar, c:55,s:210.

[11] Bakara,255.

[12] Tefsir-i Numune, c:2,s:200-201.

[13] el-Mizan, c:2,s:513.

[14] et-Tevhid, s:327.

[15] Meaniu'l-Ahbar, c:1,s:29. Tefsir-i Burhan, c:1,s:240.

[16] Tefsir-i Numune, c:2,s:200-201.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Aşura duasında yer alan“esselamu aleyke ya Eba Abdillah ve âla’l-ervahi’l-leti hallet bifinaik” cümlesindeki ruhlar kimlerdir?
    19373 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/04/12
    “Ervahi’l-leti hallet bifinaik”ten kastedilen Kerbela coğrafyasında Şehidlerin Efendisi (a.s) ile birlikte şahadete eren şehidlerdir. Bu tespitin delili şu noktalardır:1. Genellikle ziyaretçi ve yaşayan kimselerden ruhlar diye söz edilmemektedir. 2. Bu dua, ziyaretçi tarafından yapılan bir hitaptır ve genellikle ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9766 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    46339 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3412 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • ayet ve rivayetlere göre imamların konu mu üstündür yoksa kuranın konumu mu?
    9342 Eski Kelam İlmi 2011/02/03
    farklı rivayetlerde, ehlibeytin (a.s.) konumu kuranın konumuyla aynı derecede ve aynı seviyede olduğu belirtilmektedir. Sakaleyn (iki değerli ve ağır emaneti açıklayan) rivayeti onlardan bir tanesidir. Evet! Bazı hadis kitaplarında sakaleyn rivayeti bazı nakillere göre kuranı kerim ağırlık bağlamında daha büyük (sıklı ekber), ehlibeyt (a.s.) ise ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12670 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21268 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...
  • Regaip gecesi veya Recep ayının diğer gecelerinde cemaat namazlarına katılmak mı daha faziletlidir yoksa namazları ferdi olarak yerine getirmek ve müstehap namazları kılmak mı?
    5670 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Bu konuda şu cevap taklit mercilerinin fetva bürolarından alındı:Ayetullah Uzma Hamenei:Her iki fazileti kazanmaya çalışabilirsiniz hem cemaat namazlarına katılın hem de müstehap namazları cemaatten sonra yerine getirin.Ayetullah Uzma Sistani: Cuma ve ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14732 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...

En Çok Okunanlar