Gelişmiş Arama
Ziyaret
5602
Güncellenme Tarihi: 2012/03/18
Soru Özeti
Abdullah’ın Abdulmüttalip tarafından kurban olarak adanması akıl ve mantıkla çelişmez mi?
Soru
Bismillahirrahmanirrahim; Benim için Abdullah’ın Abdülmuttalip tarafından kurban olarak adanması anlaşılması ve kabullenilmesi zor bir şey. Gerçekten bu aklın ve mantığın kabullenebileceği bir şey mi?
Kısa Cevap

Tarihi nakiller göz önüne alındığında önceki dinlerde ve ümmetlerde adak ve kurban ritüellerinin farklı ve çeşitli şekillerde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bunlardan biride insanın kurban edilmesiydi. İslam dini bunu kaldırarak sadece hayvan kurban edilmesine izin verdi.

Aklın, fıtratın ve mantığın kabul ettiği desturları yerine getirmek gerçek imanın nişanesidir. Bunun yanında ilahi desturlara amel etmek kişisel bir tarzın taraftarlığını yapmak değil ki yadırgayalım. Örneğin Allah Teala’nın peygamberi İbrahim (a.s)’ı kendi evladını kurban etme desturuyla sınamasını o dönemin insanlarının yobaz ve bağnaz görüşleriyle denk görmek doğru olmayacaktır. Allah’tan uzaklaşan bu toplumlar evlatlarını put için kurban etmekte, açlık korkusundan ve kız erkek çocuklar arasında fark koyarak onları katletmekteydiler.  Hatta bazı müşrikler kız çocuklarını diri diri gömmekteydiler. Doğal olarak bu vahşete kurban ve adak gibi kutsal  değerlerin adını vermek yanlıştır.

Özet olarak Abdullah’ın Abdülmuttalip tarafından kurban olarak adanması zahiren akıl ve mantıkla çelişen bir olgudur. Ancak bu olayın ilham sonucu ortaya çıkmış ilahi bir sınama olma ihtimali göz ardı edilmemiş ve buna binaen yadırganmamıştır. Aksi taktirde İslam peygamberi Muhammed (s.a.a):«أَنَا ابْنُ الذَّبِيحَيْن‏» ‘Ben iki kurbanlığın oğluyum’ (İsmail ve Abdullah) diyerek iftihar etmezdi. Zira Abdülmttalip’in bu olaydaki tutumu da  bu görüşü onaylar niteliktedir. Çocuklarını diri diri gömen bir toplumda yeni doğmuş bir çocuğun yaşaması için yüz deve kurban etmek cahiliye vahşetine verilebilecek en doğru  cevap olmuştur.

Ayrıntılı Cevap

 ‘Kurban etme’ terim olarak dini bir merasime verilen addır. Ama sözlük anlamında ‘kurban’ Arapçada «قُرب» ‘kurb’ kökünden gelen yakınlaşma anlamında bir kelimedir.[1] Bu kelimenin anlamı bizlere kurban etmekle Allah yakınlaşma gayesi taşındığını göstermektedir. Başka bir tabirle ‘kurban etme’ belirli bir çerçevede İnsanın Allah Teala’ya yakınlaşma kastıyla fedakarlıkta ve bağışta bulunmasıdır.

Tarihi nakiller göz önüne alındığında önceki dinlerde ve ümmetlerde adak ve kurban ritüelleri farklı ve çeşitli şekillerde gerçekleştiriliyordu.[2] Örneğin Habil ve Kabil elde ettikleri mahsulü Allah Teala’ya yakınlaşma kastıyla kurban etmişlerdir.[3] Bu hadise Kuran’ı Kerimde şöyle geçer: “(Ey Muhammed!) Onlara, Adem'in iki oğlunun haberini hak olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti.”[4]

İslam öncesinde insanda kurban edilmekteydi.[5] İslam dini bunu kaldırarak kurban etme merasiminin aslını kabul edip sadece eti helal hayvanların kurban edilmesine izin verdi. Bu ameli Haç merasiminin bir parçası olarak Kurban bayramı günü amellerinden biri karar kıldı.

Şimdi gelelim Allah Resulü Muhammed Mustafa (s.a.a)’in dedesi hakkında nakledilen hadiseye: Bu kıssa Allah Resulünün babası olan Abdullah’ın Abdülmuttalip tarafından kurban edilmek için nezredilmesi olayı ve bu konuda İslam peygamberi Muhammed (s.a.a):«أَنَا ابْنُ الذَّبِيحَيْن‏»[6] ’Ben iki kurbanlığın oğluyum’ (İsmail ve Abdullah) hadisidir. Tarihçiler ve muhaddisler bu rivayeti küçük farklarla nakletmişlerdir.

Öncelikle Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah’ı kurban olarak nezretmesi hakkında birkaç noktaya değinmekte fayda var:

  1. Abdülmuttalib’in davranışından anlaşılan İbrahim (a.s)’ın şeriatında bunun haram olmadığı yönündedir.[7] Bir diğer tabirle önceki şeriatlarda böyle bir nezrin haram olduğu veya caiz olmadığı yönünde bir veri bulunmamaktaydı.
  2. Zahiren bu eylem Abdülmuttalib’e hastı ve ona ilham olmuştu.[8]
  3. Abdülmuttalib Hz. İbrahim (a.s)’in dinine tabi iyi bir mümindi. Öyle bir imana ve teslimiyete yetişmişti ki heybeti ‘Ebrehe’yi korkuya düşürmüştü. Halkı üstün ahlaka davet etmekte ve aşağılık işlerden alı koymaktaydı. İbrahim (a.s)’ın arkasından dosdoğru giden birisinin böyle bir sınamaya tutulması tabii değil midir? Sahip olduğu azametli ruhun ve imanının aşikar olması için Allah böyle bir adakta bulunmasını ona ilham etmiştir. Diğer taraftan ise çocuklarını diri diri gömen bir toplumda yeni doğmuş bir çocuğun yaşaması için yüz deve kurban etmesi cahiliye vahşetine verilebilecek en doğru cevap olmuştur.[9]
  4. İmam Rıza (a.s) konuşmasında Allah Resulünün «أَنَا ابْنُ الذَّبِيحَيْن‏» ‘Ben iki kurbanlığın oğluyum’ sözünü açıklarken şöyle buyuruyor:”Abdülmuttalib kendi döneminde bazı adetleri topluma benimsetmiştir. İslam dini bu adetleri kabul etmiştir. Eğer Abdülmuttalib’in amelinin bir hücceti olmasaydı ve kendi evladı Abdullah’ı İbrahim (a.s)’ın İsmail (a.s)’ı adadığı gibi aynı iradeyle kurban adamasaydı asla İslam Peygamberi bu iki insana nispet vererek ’Ben iki kurbanlığın oğluyum’ diyerek iftihar etmezdi. Allah Teala İsmail (a.s)’ın kurban edilmesine hangi sebepten ötürü razı olmadıysa Abdullah’ın kurban edilmesine de aynı sebepten ötürü razı olmamıştır. Bu ilahi inayetin sebebi Hatem’ul-Enbiya Muhammed Mustafa (s.a.a)’in ve Masum İmamların bu soydan gelecek olmasıydı. Buna binaen kurban kesmek sünnet olup müminler arasında yaygınlaşmıştır…”[10]
  5. Aklın, fıtratın ve mantığın kabul ettiği desturları yerine getirmek gerçek imanın nişanesidir. Bunun yanında ilahi desturlara amel etmek kişisel bir tarzın taraftarlığını yapmak değil ki yadırgayalım. Örneğin İmran’ın eşi karnında taşıdığı çocuğu Allah’ın evinde hizmetçi olması için Beyt’ul mukaddese adıyor.[11] Veya Allah Teala’nın Peygamberi İbrahim (a.s)’ı evladı İsmail’i kurban etmesi için destur veriyor.[12] Bu ilahi sınamaları o dönemin insanlarının yobaz ve bağnaz görüşleriyle denk görmek doğru olmayacaktır. Allah’tan uzaklaşan bu insanlar evlatlarını put için kurban etmekte, açlık korkusundan ve kız erkek çocuklar arasında fark koyarak onları katletmekteydiler. Hatta bazı müşrikler kız çocuklarını diri diri gömmekteydiler. Doğal olarak bu vahşete kurban ve adak gibi kutsal  değerlerin adını vermek yanlıştır.
  6. Bazı nezir ve adakların zahiren akıl ve mantıkla çeliştiği öngörülebilir. Lakin gerekli dikkat gösterilecek olursa bu vakıalarda ilahi sınav ve ilhamlar sonucu özel bir destur ve imtihanın söz konusu olduğu netice olarak ta akıl ve mantıkla çelişen bir durumun ortaya çıkmadığı görülecektir. Doğal olarak bunu zulüm ve haksızlık olarak görmek yanıştır. Bilakis bu vakıaların toplumsal ve sosyolojik etki ve sonuçları göz önüne alındığında insanlık için hayır ve kerametin kapıları aralanmıştır.
  7. İnsanın evladını adamasının önceki semavi dinlerde var olan bir sünnet olduğunu kabul etsek dahi rahmet ve merhamet sahibi Allah Teala’nın toplumların bağışlanma ve affolunma vesilesi karar kıldığını kabul etmeliyiz. Aklı selim toplumsal bir hayır ve maslahat söz konusu olduğu zaman bunu muhakkak edecek sünneti de hayır olarak görmektedir. Örneğin kısasta hayat olduğu gibi ilahi desturların birçok belanın önünü aldığını akli selim kabul etmektedir.

 

 

 

[1] İbni menzur, Muhammed bin. Mekrem, Lisan’ul-arap, 1.c, 662.s, dar’ul-fikr lit-tabaeti ve en-neşri ve tevzih- dar sader, Beyrut, 3.bk, 1414.h.

[2] Kadyani, Abbas, ferhengi camii tarih İran, 1.c, 30.s, intişarat averan, tahran, 6.bk, 1387.ş.

[3] Kuleyni, el-Kafi, 8.c, 113.s, dar’ul-kutub’ul-İslamiye, tahran, 2.bk, 1362.ş; İbni Kesir demeşki, İsmail bin. emir, tefsir Kuran’ul-Azim, 3.c, 75.s, dar’ul kutub’ul-ilmiye, Beyrut, 1.bk, 1419.h.

[4] Maide/27.

[5] Ferahani, Hasan, Kurbani der edyan, fasıl name marifet, 51.sayı.

[6] Allah resulü (s.a.a) den nakledilen «انا ابن الذبیحین » ‘Ben iki kurbanlığın oğluyum’ hadisi hem ehli sünnet hem de Şia kaynaklarında nakledilmiştir. İlk kurbanlıktan kasıt Hz. İsmail (a.s) ikinci kurbanlıktan kasıt Hz. Muhammed Mustafa (s.a.a)in babası Abdullah tır. Kaynaklar: Kummi, Ali bin. İbrahim, Tefsir Kummi, 2.c, 226.s, dar’ul-kitab, kum, 3.bk, 1404.h; Allame Meclisi, Bihar’ul-Envar, 36.c, 47.s, dar ihya-i et-tras el-arabi, Beyrut, 2.bk, 1403.h; Fahreddin Razi, Ebu Abdullah Muhammed ibn. Ömer, Mefatih’ul-Gayb, 26.c, 347.s, dar ihya-i et-tras el-arabi, Beyrut, 3.bk, 1420.h.

[7] Allame Meclisi, Hayat’ul-Gulub, 3.c, 73.s, neşri surur, kum, 6.bk, 1383.ş.

[8] Hayat’ul-Gulub, 3.c, 73.s.

[9] Yusuf Garevi, Muhammed Hadi, Muessetu  Tarih el-İslami, 1.c, 247-248.s, neşr mecmei endişei İslami, kum, 1.bk, 1417.h.

[10] Şeyh Saduk, El-Hisal, 1.c, 57.s, Camii Muderrisin, kum, 1.bk, 1362.ş.

[11] Ali-İmran/35: “Hani, İmran'ın karısı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti.”

[12] Saffat/101-102: “Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emir olunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi.”

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar