Gelişmiş Arama
Ziyaret
7962
Güncellenme Tarihi: 2008/05/25
Soru Özeti
Suhayb-i Rumi'nin kişiliği hakkında bilgi verir misiniz? Bu zat Ehl-i Beyt'in dostlarından mıdır? Hz. Ali'nin imametini kabul emiş midir?
Soru
Suhayb-i Rumi'nin kişiliği hakkında bilgi verir misiniz? Bu zat Ehl-i Beyt'in dostlarından mıdır? Hz. Ali'nin imametini kabul emiş midir?
Kısa Cevap

Suhayb b. Sinan, Irak asıllı ve Dicle’nin kıyılarında Musul şehrinin yakınlarında yaşayan kabilelere mensuptur. Babası ve amcası Kesra tarafından Ebelle şehrinin yönetimini üstlenmişler, İran ve Ruma arasında cereyan eden savaşlardan birinde Rumlulara esir düşmüş, onu Ruma’ya götürmüşler ve orada büyümüştür. Bu yüzden Suhayb-i Rumi diye anılılr. Bundan dolyayı dilinde peltek vardı, ne Araptı ve ne de Avrupalı. Kelp kabilesinin bazı büyükleri onu diğer bir kısım kölelerle birlikte Ruma’dan satın aldılar ve Mekke’de Abdullah b. Ce’dan’a sattılar. Abdullah da onu azat etti.[1]

Suhayb ve Ammar Yasir otuz kaç kişiden sonra Müslüman olmuşlardır. Peygamber (s.a.a) ve ashabından bir grubun Arkam’in evinde gizlendikleri bir sırada Ammar kapıda giriş için izin verilmesini beklerken Suhayb da oraya gelmiş, Ammar ona buraya, niçin geldin? diye sorunca o da: Peki sen ne için geldin? diye karşılık vermiş. Ammar Peygamber’in huzuruna çıkmak ve sözlerini duymak için geldim, demiştir. Suhayb benim maksadım aynı şeydir, demiştir. Bunun üzerine ikisi de içeri girerler, İslam Peygamberi onlara İslam dinini sunar ve onlar da Müslüman olurlar.[2]

Peygamber’in Medine’ye hicretinden sonra Suhayb de Medine’ye doğru hareket eder Kureyşli kâfirler onu takip etmeye koyulurlar. Şecaatli biri olan Suhayb yayına bir ok bırakır ve şöyle der: Hepiniz beni iyi tanıyorsunuz, ok atmada tam bir meharete sahibim. Eğer beni bırakmasanız bütün oklarımı size doğru atar sonra kılıçla sizinle savaşırırm. Üstelik benim size bir yararım da yoktur. Ama beni bırakırsanız ben mallarımın yerini size söylerim siz onları kendinize alırsınız. Onlar bu anlaşmaya razı oldular. Ve geri döndüler Suhayb de yoluna devam edip Kuba’da Peygamber’e ulaştı.[3]

Suhayb Bedir, Uhut, Handek ve diğer savaşlara katılmıştır.[4]

Suhayb ikinci halife’ye özel bir ilgi duyardı. Bazı kitaplarda kaydedildiğine göre Suhayb ikinci Halife yaralanıp yatakta olduğu sırada onun için ağlar ve ağıt söylerdi. Ölümünden sonra da onun cenaze namaz kıldı. İkinci halife de ona karşı özel bir muhabbet beslerdi. Yatakta yattığı sıralarda Suhayb’in halka namaz kıldırmasını emretmişti. O da bu emir üzere hilafet şürası işini tamamlayıncaya kadar halka imamlık yapmıştır.[5]

Her halukarda tarihi kaynaklarda onun Hz. Ali’nin imamlığını kabul ettiğini veya Ehl-i Beyt’e karşı muhabbet beslediğini gösteren bir şey bulunmamıştır.

Hatta bazı rivayetlere göre Suhayb yaptığı bazı kötü işlerinden dolayı Ehl-i Beyt tarafından azarlanmış ve kınanmıştır.[6]

Suhayb Şevval ayının 28’de yetmiş yaşında vefat etmiş ve Bakii mezarlığında toprağa verilmiştir.[7]



[1] İbn-i Abdu’l-Birr, İzziddin, Usdu’l-Gabe, c. 2 s. 418

[2] İbn-I Abdu’l-Birr, Ebu Ömer Ysusuf, El-İstiab fi Marifetus’-sehabe, c. 2 s. 728

[3] Adge. 732

[4] İbn- Sa’d, Muhammed b. Sa’d, Et-Tabaku’Kubra c. 3 s. 172

[5] Adge. 173

[6] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 22 s. 142

[7] Tabakat c. 3. s. 173 El-İstiab fi Marifetus’-sehabe, c. 2 s. 733

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ehli kitabı öldürmekle irtibatlı olan tevbe suresinin 29. ayetini nasıl tefsir ediliyor?
    4862 Tefsir 2015/04/19
    kuranı kerimedeki ayet şöyledir: “Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslâm'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın”.[1] Ayeti kerimede savaş anlamını veren “katilu” kelimesi öldürmek ...
  • Namaz ve diğer ibadetler niçin Arapça okunmalıdır?
    14738 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2008/02/18
    İslam evrensel bir dindir ve Müslümanları bir cephede ve tek bir sıfatta karar vermek istiyor. Böyle bir topluluğu oluşturmak, herkesin birbirleriyle anlaşacakları bir tek dil olmadan mümkün değildir. Uzmanların itiraf ettiğine göre dünyanın en kapsayıcı ve geniş dillerinden biri olan Arapça dili, uluslararası bir dil olarak tanınabilir.Müslümanların namazı Arapça ...
  • İkamet ettiğimiz evimizin dışında iki parça da arsamız var. Sattıktan sonra onların humusunu vermemiz gerekir mi?
    4737 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Elde edilen kazançtan ticaret yapmak ve değerinin yükselmesi için satın alınmışsa satıldıktan sonra humusunun verilmesi gerekir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Şimdi de humusunu verebilirsiniz, ama sıkıntıdaysanız sattıktan hemen sonra da verebilirsiniz. Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin Cevabı: Arsa sahibi ...
  • Hz. Ali'yi Allah bilen bir kimsenin evinde İmam Hüseyin için düzenlenmiş merasime katılmak caiz midir?
    8758 Eski Kelam İlmi 2011/06/20
    İmam Hüseyin ve onunla birlikte şehit olan ashabı için yas tutmak ve bu doğrultuda düzenlenen merasimlere katılmanın Allah katında büyük sevabı ve mükâfatı vardır. Ama doğal olarak eğer bu tür merasimler ehlibeytin (a.s.) öğretilerine ters ve muhalif olan öğretilerin tebliğ ve güçlenmesine neden oluyor ise bu gibi merasimlere katılmanın hiçbir ...
  • Eğer abdestten önce insanın yüzü necis olursa necaset abdest suyu yoluyla diğer yerlere geçer mi?
    6854 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Eğer abdest alırken yüzünüzü yıkamışsanız ve abdest için yüzünüzü ikinci bir avuç suyla yıkamışsanız (genellikle hepimiz abdest esnasında bir avuçtan çok suyla yüzümüzü yıkamaktayız) hem yüzünüz temiz olmuş ve hem de abdestiniz sahih niteliğe kavuşmuştur. (Bu durumda) bedeninizin tüm kısmetleri temizdir, elinizi sürdüğünüz her yer aynı ...
  • Ubeydullah b. Ziyad’la İbn-i Mercane aynı kişiler olmalarına rağmen neden ‘vav’ (ve) ile atfedilmiştir?
    13931 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Bu iki cümlenin birlikte manası şudur: Ubeydullah, Ziyad’ın ve Mercane’nin oğludur. Yani anne ve babasının ismi beraber getirilmiştir. Ubeydullah b. Ziyad (bir iddiaya göre) Ben-î Ümeyye ve ‘Al-î Ziyad’dandır ve onlara edilen lanetler, ona da gelmektedir. Ama o, İmam Hüseyin (a.s) ve ashabının şehid edilmesinde önemli bir rol ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    6052 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    22432 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Nazil olduğu sırada yetmiş bin meleğin kendisine eşlik ettiği sure hangisidir?
    9412 Tefsir 2012/04/15
    Hadis kaynaklarında belirtildiğine göre, bu özellik En’am suresi için zikredilmiştir. İmam Sadık (a.s) bu hususta şöyle buyurmaktadır: En’am suresi hep birlikte ve ani bir şekilde nazil olmuştur ve yetmiş bin melek ona eşlik etmiş ve böylece bu süre Hz Muhammed’e (s.a.a) nazil olmuştur. O halde ...
  • Hz. Zeynep’in başını tabure tahtasına vurma olayı kendisinin “ben güzellikten başka bir şey görmedim” sözüyle çelişmiyor mu?
    9423 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2011/08/21
    Evvela Hz. Zeynep’in başını tahtaya vurması kesin değildir. İkincisi, bu iki vakıa arasında bir çelişki bulunmamaktadır; çünkü Kerbela vakıasının iki yönü vardır: Bir yönü dertli, acı verici ve kötüler tarafından gerçekleştirilen cinayettir. Bunun neticesinde insanlık ilahî önderlikten mahrum kalmıştır. Diğer yönünde ise velilerin Allah’ın dini yolunda canlarını feda etmesi, ...

En Çok Okunanlar