Gelişmiş Arama
Ziyaret
7978
Güncellenme Tarihi: 2010/07/18
Soru Özeti
Amellerle Allah’ın onlar için vadettiği mükafatlar arasında uygunluk gözetilmiş midir?
Soru
Deniliyor ki, filan müstehap namaz veya dua, şehidin, hacca gitmenin, köle azat etmenin vb. sevabına sahiptir. Bunlar Allah’ın adaletiyle bağdaşır mı? Amel ile Allah’ın vereceği mükafatlar arasında uygunluk gözetilmiş midir?
Kısa Cevap

Böyle mükafatları vadetmek ne İlahi adalete aykırıdır, ne de amelle sevap arasındaki uygunluğa; çünkü adaletin manasının, her şeyi kendi uygun olduğu yere koymak olduğunu söylersek, yani amelle sevap arasında uygunluk olması gerekli ise sözünü ettiğiniz yerlerde amelle sevap arasında uygunluk vardır. Zira:

1- Böyle rivayetlerin maksadı bu ibadetlerin (cihad, hac...) önem ve değerine dikkat çekmektir, onların değerini düşürmek değil. Hatta bu rivayetler dolaylı olarak cihad ve haccın önemini ortaya koymakta ve onların diğer ibadetleri değerlendirmek için birer ölçü olduklarını göstermektedir. Nitekim dünya işlerimizde de diyoruz ki: ‘F’lan şey altın gibidir.’

2- Böyle rivayetler, hac, cihad, vs. gibi şer’i görevlerin olmadığı yerlerdedir.

3- Uygunlukta yalnızca nicelik, miktar ve maddi zorluklar ölçü sayılmamalıdır. Niyet, huzu, inançlar ve insanın ilminin amelin karşılığındaki etkisi, amelin maddi zorluk ve azametinden daha fazladır. Dolayısıyla bir amel bu şartları taşırsa hac ve şehadet gibi amellere eşit olabilir.

Ayrıca bazı dua ve ziyaretler bir çok dini öğretileri içinde barındırdığı için inanç bakımından özel bir etkileri vardır. Bu yüzden bu etkinin olmadığı başka amellerden daha değerli olabilirler.

Unutmamak gerekir ki, cihadın olmadığı ve hac döneminin geçtiği zamanlarda genellikle şeytanın ve batıl güçlerin faaliyeti çoğalır ve insan daha çok şehvetlere yönelir. Böyle durumlarda insan şehvetlerine uymak yerine dua, ziyaret ve namazla kalp ve ruha sefa vermek isterse yüksek bir ilim ve ihlasa sahip olması gerekiyor.

Ama adaleti, zulmetmemek, başkalarının hakkını ayaklar altına almamak manasında tutarsak kimsenin hakkının yenmediğini göreceğiz. Çünkü, Allah-u Teala’nın bir amele onun değerinden fazla sevap verdiğini farzedersek bu, başka kulların hakklarının kaybolmasına neden olmaz. Çünkü sevaplar kul hakkettiği için değil, Allah’ın fazlından kaynaklanmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Birkaç noktayı açıklarsak söz konusu sevaplarla onlara ait amellerin uygunluğu ortaya çıkar:

1-İlahi sevaplar kullar hakkettikleri için değildir. Bunlar kulların dünyadaki amellerine göre Allah’ın inayeti ve kendi  kabiliyetlerine göre kazandıklarına karşılık Onun bir lütfudur.[1]

Kulların (Allah onlara vadetmemiş olsaydı) Allah’ın sevabını almak için hiçbir hakları yoktu. Çünkü yaptıkları amellerin tümü Allah’ın verdiği nimetlerinin vesilesiyle olmuştur. Allah, rahmet ve hikmeti üzerine kullarına mükafat vaadinde bulunmuş ve onu yerine getirmeyi kendisine hak bilmiştir. İşte Allah’ın bu sonsuz rahmeti ve kamil hikmetidir ki amellerin karşılığını belirlemektedir, yoksa amellerin zorluğu, kolaylığı, azlık ya da çokluğunun bunda etkisi yoktur. Dolayısıyla nimetlerin azlığı, hatta çokluğu ve Allah tarafından kullar için belirlenen mükafatlar İlahi adalete hiçbir zarar vermez. Çünkü kimsenin hakkı yitmemiştir, aksine kullara haklarından fazlası verilmiştir.

2- Dualar, ziyaretler ve müstehap namazların şartları vardır ve o şartların tümüne uyulursa o zaman bu sevaplara ulaşılabilir. Aşağıda bu şartlardan bazılarına değiniyoruz:

a) Bütün farzlar yerine getirilmelidir. Buna göre vazifesi cihad veya hacca gitmek olan bir kimse onların yerine dua etse, müstehap namaz kılsa sevap kazanmayacağı gibi ilahi azabada uğrayacaktır.

b) Marifet(bilinç), kalp huzuru ve ihlas olmalıdır. Bazı rivayetlerde bu gibi ziyaretlerin için zikredilen sevaplara ulaşmak için bir bilincin olması gerektiği belirtilmiştir.[2] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İnsanlar niyetlerine göre kıyamette haşrolunacaklardır.’[3] Buradan anlıyoruz ki, ilahi sevapların asıl kaynağı amelin zorluğu değildir. Sevap almakta kulun niyet ve inancı, amelin maddi zorluklarından daha etkilidir.

Marifet, kalp huzuru ve ihlası kazanmak ise cihaddan zor olmasada ondan daha kolay değildir. Bu yüzden bir çok kişi görünürde cihad edip, hacca gitmiş olsa da çok az kimse marifet ve ihlasın doruğuna çıkabilmektedir. Bir çok rivayette Şiiler, Masum İmamların (a.s) özelliklede İmam Rıza’nın (a.s) ziyeretine gitmeleri teşvik edimiştir.[4] Böyle rivayetlerden Masumların (a.s) ziyaretlerinin yapılma şekline göre iki tür sevabı olduğu anlaşlmaktadır. Yani ziyarete giden herkese eşit sevap verilecek diye bir şey yoktur. Böyle sevapları anlatmaktan maksat insanların kabiliyetlerini ortaya koymaktır. Yoksa amel edenlere her durumda verilecek sevabı göstermez.

3- Bir çok dua ve ziyaretin temel inançları açıklanmasında ve dini marifetin yayılamasında önemli rolleri vardır. Masum İmamlar (a.s) dua ve ziyaret kalıbında insanlığa çeşitli öğretileri hediye etmişlerdir; zira başka şekilde onları öğretmek mümkün değildi. Bu yüzden onlara önem vermek gerçekte cihad, şehadet kültürü, hac, din ve şeriatın canlı kalmasına neden olacaktır. Bu öğretilerdir ki hacı ve mücahid yetiştirmektedir.

4- Cihadın olmadığı ve hac döneminin geçtiği zamanlarda genellikle şeytanın ve batıl güçlerin faaliyeti çoğalır ve insanın doğası daha çok şehvetlere yönelir. Böyle durumlarda insan şehvetlerine uymak yerine dua, ziyaret ve namazla kalbini, ruhunu nurlandırmak isterse yüksek bir marifet ve ihlasa sahip olması gerekiyor. İşte bu yüzden Allah Resulü (s.a.a) zor bir savaştan dönen ashabına şöyle buyurdu: ‘Küçük cihaddan döndünüz, şimdi önünüzde büyük cihad vardır.’ Ashap ‘Büyük cihad nedir?’ diye sorduklarında: ‘Nefisle cihad!’[5] diye buyurdular.

Masum İmamların (a.s) namaz ve dualar için söyledikleri bunca sevabın nedenlerinden biri bu vesileyle toplumun ruhunu maneviyat ve ruhaniyete götürerek dünya ve ahiretin her türlü alçaklık ve zilletine sebep olan nefsani heveslerin bataklığından kurtarmak olabilir.

Kısacası böyle rivayetlerin maksadı, cihad ve hac gibi ibadetlerin değerini azaltmak değil, bu gibi ibadetlerin değer ve önemine dikkat çekmektir. Hatta bu rivayetler dolaylı olarak cihad ve haccın önemini ve diğer ibadetleri değerlendirmek  için onların birer ölçü olduklarını ortaya koymaktalar. Nitekim dünya işlerimizde de diyoruz ki: ‘Filan şey altın gibidir.’



[1] - Tefsir-i Nümune, c.23, s.361

[2] - Men La Yahduruh-ul Fakih, c.2, s.583

[3] - Tehzib-ul Ahkam, c.6, s.135

[4] - el-Kafi, c.4, s.585

[5] - Vesail-uş Şia, c.15, s.161

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar