Gelişmiş Arama
Ziyaret
6933
Güncellenme Tarihi: 2011/04/13
Soru Özeti
eğer içinde yaşadığımız bu zamanda Müslüman bir ülke Müslüman olmayan bir ülkeye saldırırsa, o ülkenin koca sahibi olan kadınları Müslümanlara helal oluyor mu? Neden?
Soru
eğer içinde yaşadığımız bu zamanda Müslüman bir ülke Müslüman olmayan bir ülkeye saldırırsa, o ülkenin koca sahibi olan kadınları Müslümanlara helal oluyor mu? Neden?
Kısa Cevap

Günümüzdeki Müslümanlar cariye ve köle alma cevazı gibi ruhsata sahip değildirler.

Ayrıntılı Cevap

İlkin şunu söylemek gerekir ki, bazı kimseler İslam'ın zuhur ettiği dönemde dünyadaki toplumlara hâkim olan atmosferi ve şartları dakik bir şekilde tetkik etmeden İslam'ın çocukları ve kadınları esir alma konusundaki hükmünün gayri insani olduğunu sanmaktadırlar. Oysaki düşmanlardan geri kalan kimselere karşı Müslümanlar ile Müslüman olmayan camiaların sergiledikleri davranışları bir biriyle mukayese edilirse Müslümanların sergiledikleri davranışın en güzel ve en insani davranış olduğunu göreceklerdir. O zamanın imparatorları ve güçlüleri kendi düşmanlarına galip geldikleri zaman hepsini katleder ve öldürür ve şehirlerinin tamamını da ateşe veriyorlardı.[1] İslam ordusu ise kendi düşmanlarına karşı daha farklı insana yakışır bir muamelede buluyordu.

İmam sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "peygamber (s.a.a.) doğrudan savaşa katılmayan çocuk ve kadınların öldürtmesini yasaklıyor. Bunun hemen ardından şöyle bir beyan da söz konusudur ki, hatta eğer direkt savaşa katılıp Müslümanlarla savaşıyor kadınlar söz konusu ise yine mümkün derecede onları öldürmemeye gayret edilsin".[2]

Elbette göz önünde bulundurulmalıdır ki, her ne kadar İslam dini bazı durum ve yerlerde düşmanın efratlarını köle ve cariye alabilirsiniz şeklindeki cevaz hükmünü vermiş ise de, aslında bu cevaz hükmünün kendisini de bir anlamda köle ve cariye olarak alınanlar kimseler için sağladığı sosyal bir himaye türü şeklinde algılamıştır. Zira Onlara karşı insani olamayan hiçbir davranışta bulunmasına izin vermemiş, onların tüm haklarını göze almış ve farklı yöntemlerle onları tekrar özgürlüklerine kavuşturmaya çalışmıştır. Öyle ki, örneğin eğer birisi kabul görülür ve geçerli bir delili olduğu halde bile kendi kölesini cezalandırmış olsa kendi o kölesini azat etmesi kendisi için müstehap sayıyor İslam dini.[3] Eğer cariye çocuk doğursaydı kendiliğinden doğurmuş olduğu çocuğunun sahip olduğu irs payı miktarınca kadının kendisi (çocuğu doğuran anne) özgür olacağını söylüyor İslam dini. Zira cariye doğan çocuğun babasının malıdır o mala yani annesine kendisi de babasının diğer çocukları gibi varis olacaktır. İşte varis olacağı miktarca annesi azat oluyor. Çünkü annesine malik olamıyor. Hakeza köle ve cariyelerin azat etme eylemi işlenen birçok günahın bağışlanması için kefaret sayıyor. Bunun yanı sıra kuranda da işaret edildiği gibi[4] herhangi bir gerekçe olmaksızın gönüllü olarak köle ve cariyeleri özgür etmek insanı Allaha yakınlaştıran bir ibadet olarak kabul ediliyor. İşte bu mukaddime ve ön hazırlıklardan dolayıdır ki, İslami ülkeler İslami olmayan diğer ülkelerden önce kölelik sistemini ortandan kaldırdılar.

Ama acaba günümüzde de böyleli bir durum mümkün müdür? Sorusunun cevabına gelince, iki delil gereğince böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söylemek gerekir.

Birincisi: bir taraftan savaşta esir alınan kimseler olmak üzere savaş esnasında insan haklarına riayet edilmesi gerekir bağlamında İslami ülkeler de diğer ülkeler gibi kararlar almış ve bu bağlamdaki kararları onaylamışlardır. Alınan bu kararlar ve buna benzer diğer antlaşmalar gereğince köle ve cariye alınması tüm yöntemleriyle yasaklanmıştır. Diğer taraftan İslam dini yapılan antlaşmalara alınan kararlara riayet edilmesini tekitle vurgulamaktadır.[5] Dolayısıyla günümüz dünyasında her hangi birisini cariye olarak esir alınması kesinlikle imkansızdır.  

Buna binaen hali hazırda içinde bulunduğumuz şartlarda ve İran olmak üzere bütün ülkelerin bağlı kalması zorunlu olan uluslar arası kanunlara dikkatle cariye veya köle kastıyla esir almak caiz değildir. Bu nedenledir ki onların kadınları bu durumda esir düşerlerse Müslümanlara helal olmuyorlar.[6]

İkincisi: imamın (a.f.) gaybeti döneminde Müslümanlar tarafından cihadın başlatılması anlamında ve savunma mahiyetinde olan cihadın karşıtı olarak bilinen ibtida'i cihadı İslami ülkeler için caiz görmüyor ve diğer ülkelere saldıramayacağını savunan bazı fakihlerin anlayışıdır. İmam Humeyni hazretleri bu bağlamda şöyle buyuruyor: zamanın imamının (a.f.) gaybeti döneminde, imamın kendi vazifesi olan siyasi işlerini ve ibtidai cihat hariç diğer bütün meselelerinin uygulanması ve icra edilmesi gerekli şartlara haiz olan onun genel naibi konumundaki fakihlere aittir. (ama ibtidai cihat Onun kendisinin huzuruyla meşrut kılınmıştır).[7]

Elbette ibtidai cihadı caiz gören fakihler de söz konusudur. Örneğin Ayetullah Hameneyi veliyi fakih'in izniyle maslahat söz konusu olduğunda ibtidai cihadının caiz olma görüşünün daha güçlü olduğunu savunuyor olmasına rağmen[8] düşmanlardan köle ve cariye alınmasını caiz bilmiyor.[9]

Bu temel esasınca pratikte müşahede ettiğimiz gibi, açıklanan konu hiçbir şekilde konu edilmemiş ve aynen bu delilden ötürü muasır fakihlerin kaleme aldıkları teliflerde çok nadir kölelik sistemiyle ilgili konulara rastlıyoruz.

Ama meselenin nedeninden sorduğunuz sorunun cevabı çok geniştir ki, onun ele alınacak yer fıkıh âlimlerinin fıkıhsal kitaplardır.   



[1] Cemşit tahtı gibi İranlıların kültürel mirasının büyük bir kısmının ateşe verilmesi ve yok edilmesi bu davranışların göstergesidir.

[2] HUR AMULİ, Muhammed b. Hasan, "vesailu-şia" kum: müesesei alul-beyt, 1409 h. k., c. 15. S 64, 19993 numaralı rivayet.

[3] A. g. e., c. 419.

[4] Beled, 13.

[5] Söz konusu konu hakkında bilgi edinmek için "cevahirul-kelam" kitabının 21. cildine ve "İslam ve uluslar arası hukuk"la irtibatlı yazılan birçok kitap söz konusudur onlara müracaat edebilirsiniz.

[6] Ayetullahil-uzma Mekarim-i Şirazi hazretlerinin (Allah gölgesini devam ettirsin) defterinden yapılan açıklama: hali hazırdaki şartlarda küle edinmek caiz değildir. Dolayısıyla onların kadınları caiz değildir.

Ayetullahil-uzma Sistani hazretlerinin (Allah gölgesini devam ettirsin) defterinden yapılan açıklama: hayır hiçbir şekilde.

[7] HUMEYNİ, Ruhullah, "tahriru vesile", c. 1, s. 482, mesele numarası, 2.

[8] HAMENEY, Ali, "ecvibetul-istiftaat", üçüncü bakı, Beyrut: ed-darul islamiye, 1420 h.k., s. 187, 1051. Soru.

[9] A. g. e. 1054. Soru.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar