Gelişmiş Arama
Ziyaret
9212
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
İmamları (a.s) ziyaret etme felsefesi nedir?
Soru
Temiz imamları (a.s) ziyaret etme felsefesi nedir? Lütfen tamamıyla felsefi bir cevap veriniz.
Kısa Cevap

Saygı ve tazim etme eşliğinde herhangi bir şahıs veya şeye yönelik duyulan içsel bir temayül ve eğilime ziyaret denir. İnsanın hakikati ruhu olduğundan ve o da hiçbir zaman fani olmadığından, bir büyük şahsı öldükten sonra ziyaret eden bir insan gerçekte diri bir varlığı ziyaret etmiş, ona eğilim ve temayül göstermiş ve ona saygı ve tazimde bulunmuş ve de ondan yardım dilemiştir gibidir. O halde ziyaret diri bir varlıkla başka bir diri varlığın ilişkisinden ibarettir. Ziyaretin birçok bireysel ve toplumsal eser ve faydası vardır. Kamil insanla irtibat, imanı ve Allah ile irtibatı dile getirmek, Ehli Beyte saygı ve tazimde bulunmak, yanlış amellerin azalması ve eksilmesi ve düşmanlar karşısında birlik ve beraberlik bunlardan bazılardır.

Ayrıntılı Cevap

Ziyaret Arap dilinde meyil etmek ve temayül manasında kullanılmıştır.[1] Istılahta ise saygı ve tazimde bulunmak için ziyaret edilenin yanında olma anlamındadır.[2] Ziyaret üç öğeden oluşmaktadır:

1.Ziyaretçi: Bir şahıs veya şeye meyil ve eğilimi olan kimseye denir.

2. Ziyaret Edilen: Ziyaretçinin meyil ve eğilim duyduğu şahıs veya şeye denir.

3. Ziyaretçinin saygı ve tazimiyle beraber olan içsel eğilim ve meyil.

Bu üç öğeden birisi eksik olduğu veya gerçek ve hakiki anlamıyla tahakkuk etmediği zaman gerçek ziyaret gerçekleşmez. Ziyaretçi, ziyaret edilen hakkında ne kadar çok marifet ve bilgiye sahip olursa ve ziyaret edilen de ne kadar çok kemal taşırsa, ziyaretin etkisi daha güçlü ve çok olacaktır. İnsan ruhu soyut bir varlık olduğundan ve fena ve yokluk onda geçersiz sayıldığından asla ölüm ile yok olmaz. Ruh küçük bir alemden daha büyük bir aleme göç eder. Gerçekte ruh tenin zindanından kurtuluşa erer. Bundan dolayı, ziyaretçi, bir şahsın bedeninin defnedildiği yer ve defin mahallini ziyaret ettiği ve onunla irtibat kurduğu zaman bile bu irtibat diri iki varlığın irtibatı türündendir. Şeyhü’l-Reis İbn. Sina şöyle söylemektedir: “Maddî ve ruhî varlığıyla ziyaret edilen kimsenin yanına giden ziyaretçi, ziyaret edilenden bir şeyi elde etmek veya bir zararı uzaklaştırmak için yardım dilemektedir. Ziyaret edilen kimsenin nefsi de madde âlemden ayrılması ve soyut akıllara benzemiş olması nedeniyle, çok ve daha kâmil eserlerin kaynağı olacaktır. Ziyaretçi cisim ve can ile ziyaret edilen kimsenin yanına gitmesi sebebiyle de hem maddî ve hem de ruhî faydalar elde edecektir.”[3] Ziyaretin bu manası göz önünde bulundurulduğunda ziyaret edilenin hayat ve ölümü ziyaretçi için bir olacak ve onu hazır ve şahit olarak bilecektir. Birçok rivayet masumun (a.s) hayat ve ölümünün bir olduğu hususunu açıkça veya işaret ile vurgulamaktadır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Öldükten ve vefat ettikten sonra beni ziyaret eden kimse, beni hayattayken ziyaret etmiş kimse gibidir. Ben iki halde de ona tanıklık ederim ve kıyamet günü kendisine şefaat etmek bana aittir.”[4] Aynı şekilde uzak ve yakınlık onun için fark etmeyecektir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Her kim beni ölümümden sonra ziyaret ederse, hayattayken bana ulaşmış gibidir. Eğer (bunu) yapamazsanız bana salat ve selam gönderin, sizin bu selamlarınız bana ulaşacaktır.”[5] Bazı ziyaret namelerde ziyaret edilenin hayatta olduğunun vurgulanması, ziyaretçinin diri bir insanla konuştuğunu ve diri birini ziyaret ettiğini bilmesi içindir. İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaret namesinde şöyle okumaktayız: “Sözümü işittiğine ve cevap verdiğine şehadet ederim.”[6] Ziyaret edilen şahsın soyut ruhunun yer ve mekanı olmadığı doğrudur ve bundan dolayı ziyaretçi her mekan ve zamanda ona yönelebilir ve ondan yardım talebinde bulunabilir. Ama ziyaret edilen şahsın kendi bedenine duyduğu özel ilgi nedeniyle o beden yanında özel bir durum meydana gelmektedir. Bu mekânlarda yakınlaşma ve faydalanma fırsatı daha çoktur; zira bedenden ayrıldıktan sonra ruhun maddî bedene yönelik bir çeşit ilgi ve irtibatı yine bulunur. Bunun için bazen bazı bedenlerin toprak altına girmesinden sonra bile çürümediği görülmektedir. Elbette bu irtibatın şekil ve niteliği hakkında değişik görüşler vardır.[7] Bu nedenle ziyaretgâhlarda insanda daha çok manevi bir hal meydana gelmekte, ruhsal irtibat için zemin oluşmakta, insan zihni günlük alışkanlıklardan temizlenmekte ve meşguliyetler minimum düzeye inmektedir. Bu haldeyken nefis taşıdığı artı güç ve şeref ile ziyaretten faydalanır. Kamil insan ve Allah’ın velileri sıfatıyla masum imamları (a.s) bilinçlice ve marifet ile ziyaret etmenin çok değerli maddî ve manevî faydaları vardır. Bu hususlar ziyaretin felsefesi olabilir. Biz burada onların bazılarına işaret edeceğiz:

1. Allah ile irtibat: İmamlara (a.s) itaat Allah’a itaat ve onlara itaatsizlik de Allah’a itaatsizlik olduğu ve onlara uyan herkesin Allah’a uymuş olması gibi, onları tazim eden herkes Allah’ı tazim edecektir.

2. Ziyaret Allah’a sevgi duymayı ilan etmek ve belirtmektir; çünkü din sevgi dışında başka bir şey değildir. İmamlar Allah’ın sevenler ve Allah’ın sevgilileridirler, Allah’ın sevgililerini sevmek de Allah’ı sevmektir. Ehli Beytin (a.s) temiz marketlerini ziyaret etmek bu aşk, sevgi ve gönül vermenin tecellileridir.[8]

3. Kamil insana saygı ve tazimde bulunmak: Mümkün olan her kemali eksiksiz taşıyan kâmil insan tipinin açık numuneleri temiz imamlardır (a.s). Bu yüzden onlar mütevatir iki emanet hadisinde Kur’an’ın dengi olarak tanıtılmışlardır; çünkü onlar Kur’an’ın amelî örnekledirler. Ehli Beyte saygı ve tazimde bulunmak insaniyet ve halifetullah makamına saygıda bulunmaktır. Onların kabirlerini ziyaret etmek bu saygının göstergelerinden biridir.

4. Kamil insana biat etmeyi yenilemek: Temiz imamlar (a.s) maddî hayatları boyunca kutsal vazifeleri yapmaya ve yüce hedefleri gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Ama bu iş o zaman çok az olan fedakâr yarenlerin yardımına ihtiyaç duyduğundan belirtilen yüce hedeflerin çoğu henüz gerçekleşmemiştir. Onları ziyaret etmek mezkûr hedeflerin gerçekleşmesine biat ve bağlılığın ifadesidir.

5. Ziyaret, kâmil insan ile irtibat ve insaniyetin özüne bağlanmaktır.

6. İmamları ziyaret etmek dine iman duymanın ve tevazu göstermenin ifadesidir.

7. Dünyadan uzaklaşmak, ölümü hatırlamak ve insanı kemal yolundan alıkoyan engelleri kaldırmaktır ziyaret.

8. İslam dini meselelerin toplumsal boyutuna önem atfeder; hac, cemaat namazı ve içtimada yer almak bunlardan sayılır. Bu toplanmaların birçok faydası olduğu apaçıktır. Biz bu meseleyi tahlil ettiğimizde bu meselenin (ziyaret) birçok fayda, eser ve berekete neden teşkil ettiğini gözlemlemekteyiz. Müslüman’ın İslam toplumunun taşıdığı değeri öğrenmesi bu eserlerden biridir. İslam toplumunda inanlar ile birlikte bir müddet yaşadığında İslam toplumuna yönelik itminan hali kendisinde hâsıl olur. Aynı şekilde inanmayan ve Müslüman olmayan bireyler bu toplulukları gözlemleme neticesinde en azından bir süreliğine yanlış işlere girişmekten el çekecektirler. Bu, İslam toplumu için meydana gelebilecek en az faydadır. Cinayet işlerindeki uzmanlar, Ramazan ayı gibi zamanlarda yanlış işlerin en aza düştüğünü bildirmektedir. Burada daha sayılamayacak bu tür birçok yarar vardır. Bu gibi meselelerden kaynaklanan siyasî faydalar ise çok açık ve belirgindir. Bunlardan birisi ittihat ve gönül birliğidir. Bu vahdet ve gönül birlikteliği düşmanlar karşısındaki temel bir etkendir. İkincisi, düşmanlar ziyaretçiler topluluğunu gördüğünde onlar için özel bir hesap açmaktadırlar. Bundan dolayı hatta laik partilerin bile kendi muhaliflerine karşı koymak ve onlar karşısında direnç ve güçlerini göstermek için miting ve gösteri yaptıklarını gözlemlemekteyiz.



[1] İsfahani, Rağıb, Müfredat, Elfazu’l-Kur’an, Tahkik-i Davudi, Sıfvan, Adnan, s. 387, çap-ı evvel, Eddaru’ş-Şamiye, Beyrut, 1416 h.k.

[2] Tarihi, Fahruddin, c. 3, s. 320, çap-ı dovvom, Mektebetü’l-Murtezeviye, 1365.

[3] Resail, İbn. Sina, s. 335, Cevadi, Mürteza, Felsefe-im Ziyaret Ve Ayin-ı An’dan nakledilmiştir.

[4] Kumi, İbn. Kuluye, Kamilu’z-Ziyarat, s. 45, çap-ı evvel, Mürtezeviye, Necef, 1365 h.k.

[5] Kumi, Abbas, Sefinetü’l-Bahar, c. 3, s. 518, çap-ı dovvom, sve, Kum, 1416 h.k.

[6] Kumi, Abbas, Mefatihü’l-Cenan, Ziyaret-i İmam Hüseyin Der Nime-i Mah-ı Receb, s. 798, çap-ı dovvom, Arman, Kum, 1380 h.ş.

[7] Bkz: Felsefe-i Ziyaret Ve Ayin-ı An, s. 27.

[8] Bkz: Cevadi Amuli, Abdullah, Sahbay-ı Hac, s. 489, çap-ı dovvom, İsra, Kum, 1378 h.k.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar