Gelişmiş Arama
Ziyaret
11946
Güncellenme Tarihi: 2011/07/28
Soru Özeti
Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’nin (a.s) huzuruna takdim ediyorlar mı? İmam (a.s) onları imzalıyor mu?
Soru
Kadir gecelerinde minberlerde ve medyada yıllık işlerin takdir edilmesinden bahsedilmektedir; o gece de meleklerin amel defterlerini İmam Mehdi’ye (a.s) takdim ettikleri, O’nun da onları imzaladığı söylenir. Bu hususta birkaç nokta vardır:
1- Tevhid meselesinden, kulların takdiri yalnızca Allah’ın elinde olduğu anlaşılmaktadır. Oysa bazı kitaplarda yazılanlardan ve konuşmalardan, Allah’ın alemin idaresini Masum İmam’a (a.s) verdiği manası çıkmaktadır.
2- Kadir gecesi geçmiş ümetlerde de vardı; buna göre örneğin Hz. İsa (a.s) ile Resul-i Ekrem’in (s.a.a) arasında geçen 500 yıllık fetret döneminde amel defterlerini kim imzalıyordu?
3- el-Mizan ve Nümune gibi en az iki tefsirde yaptığım araştırmada Mübarek Kadir ve Duhan surelerinde bu meseleye (İmam Mehdi’nin (a.f) aracılığıyla mukedderatın imzalanmasına) işaret edilmemiştir. Söylenenler senetsiz rivayetlerdir. Lütfen bu konudaki görüşünüzü açıklayınız.
Kısa Cevap

Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Bu yüzden şu anda zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır.

Soruların cevabına gelince:

1- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesi yoktu.

2- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesinin olduğunu kabul etsek bile akli ve nakli delillere göre yeryüzü hiç bir zaman hatta fetret döneminde bile Allah’ın hüccetinden (peygamber veya vasisinden) boş kalmamıştır. Fetret döneminde yeryüzünün Allah’ın hüccetinden boş kaldığını söylemek doğru olmaz; yaklaşık 600 yıl süren dönemde ancak resul ve peygamberin olmadığını söyleyebiliriz. Hz. İsa’nın (a.s) vasileri şüphesiz yeryüzündeki hüccetlerdi. Buna göre diyebiliriz ki fetret dönemindeki kadir gecelerinde melekler ilahi hüccete yani Hz. İsa’nın (a.s) vasisine nazil olmuşlardır.

3- İmam’ın (a.s) kadir gecesindeki imzasının tevhide aykırı yönü yoktur. Çünkü İmam’ın (a.s) bütün tasarrufları Allah’ın izniyle olmakta ve zincirleme şeklinde işlere tesir etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzdan dört tane soru çıkmaktadır:

1- Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’ye (a.f) takdim ediyor ve İmam’da onları imzalıyor mu?

2- İslamdan önce kadir gecesi var mıydı?

3- İslamdan önce kadir gecesi var idiyse melekler fetret döneminde kime nazil oluyorlardı?

4- Kadir gecesinde kulların bir yıllık amellerinin takdirinin imzalanması tevhidle uyuşur mu?

1. Sorunun Cevabı: Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Şu anda da zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır.

İmam Cevad (a.s), Emir-ul Müminin’in İbn-i Abbas’a şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Her yılda kadir gecesi vardır ve Allah o gecede o yılın bütün işlerini nazil eder. Allah Resulü’nden sonra da bu işleri üstlenenler vardır.’ İbn-i Abbas ‘Onlar kimlerdir?’ diye sorduğunda İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Ben ve benim on bir evladımdır. Onlar imamdırlar ve meleklerle konuşurlar.’[i]

2. Sorunun Cevabı: Birçok rivayete ve ‘Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır’ ayetinin nüzul sebebi için söylenenlere bakılırsa[ii] bu ilahi nimet yalnızca bu ümmete verilmiştir. Resul-i Ekrem (s.a.a) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Allah-u Teala ümmetime kadir gecesini bahşetti; önceki ümmetlerden kimse böyle bir nimete sahip olamadı.’[iii]

Ancak Kadir Suresi’nin zahirinden onun Kur’an’ın nazil olduğu ve İslam Peygamberi’nin (s.a.a) yaşadığı döneme özgü olmadığı, her yıl (Peygamberimizden bu yana) kıyamete kadar olacağı anlaşılmaktadır.

Muzari fiili (şimdiki zaman) olan ‘Tenezzelü’ (İnerler) ibaresi onun devamlı olduğunu gösterir. Yine isim cümlesi olan ‘Esenliktir, o gece, gün ışığıncaya dek sürer.’ ayeti de süreklilik manasını vermektedir.

Tevtür haddinde olan birçok rivayet belkide bu manayı teyit etmektedir.[iv]

3.  Sorunun Cevabı: Bunu kabul etmez ve geçmiş ümmetlerinde kadir geceleri olduğuna inanırsak eğer, o zaman diyebiliriz ki akli ve nakli delillere göre yeryüzü hiçbir zaman hatta fetret döneminde bile hüccetsiz (peygambersiz veya vasisiz) kalmamıştır. Fetret dönemi, Allah’ın yeryüzünde hücceti olmaması demek değil, bu 600 yıllık boşlukta resul ve peygamberin olmadığı manasına gelir. Şüphesiz Hz. İsa’nın vasileri yeryüzünde Allah’ın hücceti idiler. Nitekim Allah-u Teala, Maide suresinde şöyle buyurmaktadır: ‘Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.’[v]

Hz. İsa’yla Hz. Resul-i Ekrem’in arasında geçen 600 yıllık süreye fetret dönemi denmektedir. Yukarıdaki ayettende anlaşılacağı üzere bu süre zarfında resul ve peygamber yoktu. Ancak dikkat etmek gerekir ki, peygamberin olmaması demek yeryüzünde Allah’ın hüccetinin olmaması ve insanın Allah’la ilişiğinin kopması demek değildir. Yeryüzü asla hüccetsiz kalmamıştır. İmam Ali (a.s) Kumeyl’e şöyle buyuruyor: ‘Evet, yeryüzü -ister açıkta ve görünen olsun, ister gizlide ve bilinmeyen- ilahi hüccete kıyam edecek birinden asla boş kalmayacaktır. Bunun nedeni Allah’ın ahkam, ferman, delil ve alametleri kaybolmasın diyedir. Allah onların vasıtasıyla kendileri gibi olanlara teslim etsinler ve kendilerine benzer kimselerin kalplerine tohumunu eksinler diye delil ve alametlerini korumaktadır.’[vi]

Bu yüzden biz inanıyoruz ki ilk insan Allah’ın hüccetiydi, son insanda Allah’ın hücceti olacaktır.

Şüphe yok ki fetret döneminde yani Hz. İsa’dan (a.s) Hz. Resul-i Ekrem’in (s.a.a) zamanına kadar geçen sürede Allah’ın hücceti vardı. Bir rivayette İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Hiçbir zaman ve asırda yeryüzü yaratılmışlar için Allah’ın hüccetinden boş kalmamıştır.’[vii] 124 bin peygamberden birkaçının dışında kimseyi tanımadığımız gibi fetret dönemindeki hüccetleride tanımamamız gayet doğaldır.

Kaldı ki, Allah’ın hücceti nebi veya onun vasisi olabilir; zira her peygamberin vasisi vardır. Şia ve Sünni, Allah Resulünün şöyle buyurduğunu rivayet ederler: ‘Her peygamberin vasisi vardır.’[viii] Bu yüzden Şii her zamanda alemde Allah’ın feyizine vasıta olan, dinini koruyan ve insanların ilmi mercii olan bir hücceti olduğuna inanır.

 Bu esasa göre fetret döneminde meleklerin kadir gecesinde Allah’ın hüccetine, yani Hz. İsa’nın (a.s) vasisine nazil olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak buradaki sorun, alemde her zaman Allah’ın yeryüzünde feyizinin vasıtası olan, dinini koruyan ve insanların ilmi mercii olan bir hüccetin olması değildir. Sorun, kulların amellerinin bütün vasilere sunulduğu hakkında bir delil bulmamızın zor olmasındadır.

Geçmiş ümmetlerin kadir gecesi olmadığı inancımız konusunda ise her hangi bir sorun yoktur.

4. Sorunun Cevabı: Allah’ın hücceti yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Yaptığı her şey bu makamla uygunluk gösterdiği, Allah’ın izin ve iradesiyle olduğıu ve zincirleme olarak işlerde etki ettiği için tevhidle asla çelişmez. Nitekim İmam Mehdi (a.f) şöyle buyuruyor: ‘Kalplerimiz Allah’ın istek ve iradesinin kabıdır. O isterse biz isteriz.’[ix]

Her yıl kadir gecesinde meleklerin amel defterlerini İmam Mehdi’ye (a.s) sunduklarına, İmamında onları imazaladığına inanıyorsak bunun nedeni Allah’ın irade ve meşiyyetine uyduğundan, tevhidle çelişmediğinden dolayıdır. Nitekim Hz. İsa’nın (a.s) buyurduğu: ‘Balçığı yoğurur, kuş şekline sokar, ona üflerim, Allah'ın izniyle kuş olur. Anadan doğma körü körlükten kurtarırım, abraş illetine tutulmuşu, Allah'ın izniyle iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüyü diriltirim,’[x] sözünün tevhidle asla çelişmediği gibi.[xi]                          



[i] -a.g.e. s.532

[ii] -Bazı tefsirlerde Peygamberimizin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Benî İsrail’den biri savaş elbisesini bin yıl boyunca Allah yolunda savaşmak için hiç üstünden çıkarmadan giyerdi (ya da savaşa hazır beklerdi).’ Ashap buna şaşırmış ve böyle bir fazilet ve iftiharın kendilerinede nasip olmasını arzu etmişler. Bunun üzerine ‘Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır’ ayeti nazil oldu.

Bir başka hadiste şöyle gelmiştir: ‘Allah Resulü (s.a.a) Benî İsrail’den dört kişinin 80 yıl isyan etmeden Allah’a ibadet ettikleri konusundan bahsettiler. Ashapta böyle bir iftiharın kendilerine nasip olmasını arzu ettiklerinde yukarıdaki ayet nazil oldu. (Tefsir-i Nümune, c.27, s.183)

[iii] -Tefsir-i Nümune, c.27, s.190, Dar-ul Kütüb-ü İslamiyye, Tahran, H.Ş. 1374, 1. Baskı.

[iv] -Daha fazla bilgi için bkz: 312. Soru (Site: 371), Dizin: Kadir Gecelerini Çokluğu

[v] -Maide/19

[vi] -Nehc-ul Belağa (Feyz-ul İslam), Kelimat-ı Kısar, Hikmet:139.

[vii] -Muhammed b. Ali Saduk, Uyun-u Ahbar-ur Rıza (a.s), c.2, s.121, İntişarat-ı Cihan,

.ş.1378.

[viii] -Taberani, el-Mucem-ul Kebir, c.6, s.221, Dar-u İhya-it Teras-il Arabi, H.K. 1405.

[ix] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.52, s.51, 1. Baskı, Müesseset-ül Vefa , Lübnan, H.K. 1404

[x] -Al-i İmran/49.

[xi] -Daha fazla bilgi için bkz: 612. Soru (Site: 669), Dizin: Şirkin Tarifi ve Kısımları; 1594. Soru (Site: 1589), Dizin: Tevhid ve Allah’tan Başkasından Yardım Dilemek .

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar