Gelişmiş Arama
Ziyaret
12739
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Bir Müslüman’ın yapabileceği en üstün müstehap amel nedir?
Soru
Bir Müslüman’ın yapabileceği en üstün müstehap amel nedir?
Kısa Cevap

Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.

Ayrıntılı Cevap

En üstün müstehap ameli beyan etmek zor ve belki de imkânsızdır. Bunun nedenini aşağıda belirteceğiz. Değişik rivayetlerde muhtelif hususlardan en üstün amel diye bahsedilmiştir. Fereci beklemek[1], namaz[2], Muhammed (s.a.a) ve âli Muhammed’e salâvat göndermek[3], susuzlara su vermek[4], Ali’yi (a.s) sevmek[5], sevindirmek[6], cihad[7], güzel amelde devamlı olmak[8], İmam Hüseyin’in kabrini ziyaret etmek[9], gece namazı[10], Allah için sevmek ve Allah için düşman olmak[11], vaktin başında namaz kılmak[12], anne ve babaya iyilik etmek[13], yemek vermek[14] ve en zor ameller[15] bu hususlardan bazılarıdır. Yanı sıra, zaman dilimlerindeki en üstün ameller (Cuma günü[16], mübarek Ramazan ayı[17], Şaban ayının on beşinci gecesi[18] gibi) gibi, bir kayıt ekleyerek en üstün amelleri sayan rivayetler de mevcuttur.

O halde en üstün amel gerçekten hangi ameldir?

Göründüğü gibi rivayetlerde en üstün amel sıfatıyla değişik hususlardan bahsedilmiştir. Bu rivayetleri mantıkî bir konu kalıbında bir araya getirmek nasıl mümkündür?

İki Delil:

1. Ölçüdeki Farklılık:

Rivayetlerde en üstün amel olarak zikredilen bu amellerin tümü, değişik ölçü ve miyarlar ile beyan edilmiştir. Daha açık bir ifadeyle, en üstün amel gece namazıdır diye buyrulduğunda bir dizi ölçü ve en üstün amel cihattır diye buyrulduğunda da başka ölçüler gözetilmiştir. Örneğin, Allah yolunda cihad etme vakti geldiğinde, en üstün amel Allah yolunda cihad etmektir. Gece namazının ölçüleri geçerli olduğunda da en üstün amel gece namazıdır. Anlaşıldığı kadarıyla İslam’ın ilk döneminde ve ikinci halife zamanında ezandaki “hayya âla hayru’l-amel” (en üstün amele gelin) cümlesini en üstün amellerden olan cihad ile birleştiremeyince ve her ikisini de ilmî ve reel olarak açıklayamayınca “hayya âla hayru’l-amel” cümlesini ezandan sildiler!.[19] Bu nedenle, ölçülerdeki farklılık bu gibi rivayetleri ilmî olarak açıklamak için iyi bir kanıttır. Cihad gibi bu hususların bazıları toplumsal ölçü ve etkiye sahiptir. Bazıları sadece şahsî boyuta sahiptir. Fereci beklemek gibi bazıları her iki boyutu taşımaktadır. Ali’yi (a.s) sevmek gibi bazıları ise esasen amel değil, inanç boyutuyla ilgilidir! Rivayetlerin bir bölümünde en üstün amelin ne olduğu hakkında bir husus belirtilmemiş ve sadece “en üstün amel en zor olandır”[20] diye buyrulmuştur.

2. Şartlardaki Farklılık:

Bazen yükümlü tarafından mevcut olan şartlar bu rivayetleri açıklar. Bunun birinci kısım ile arasındaki fark şudur: Birinci kısımda özel fiildeki (namaz, cihad vb.) mevcut ölçü ve miyarlar, ameller arasında fark ve ihtilafa neden olmaktadır. Ama ikinci kısımda ise özel zaman koşulları ve benzeri şeyler gibi fiil dışında kalan bazı şartların varlığı, amellerin hangisinin daha üstün olduğunu ilmî olarak açıklamaktadır. Örneğin Müslümanlar İslam’ın ilk yıllarındaki mücadelelerde zor şartlar taşırken veya Şiiler zor koşullar altındayken meyus olmamak ve fereci beklemek en üstün ibadetti; çünkü meyus olmaları durumunda onların her şeyi zeval olacaktı. Ama fereci beklemekle kendilerinde ümit ve direniş psikolojisi dirilmiş ve sorunlara galebe çalma ve zafer için yol açılmıştı. Diğer örnekler de bu genel kaideye tabidir. Cihad meselesi, zorunlu haller dışında kesinlikle kadınlar için en üstün amel değildir. “Gece namazı”, henüz farz namazları öğrenmemiş yeni bir Müslüman için en üstün amel sayılmaz. Diğer hususlar da bu kabildendir.

Netice:

Bu rivayetlerin bütününden İslamî buyruklarda en üstün amelin mutlak olmadığı anlaşılmaktadır. Mutlak olarak, her halde, her zamanda ve her mekânda filan amel en üstün ameldir diye bir şey söylenemez. Belirtildiği gibi, en üstün amel olarak sayılan bazı ameller, farklı ölçülere sahiptir. Bu örneklerin bazıları muhatabın hali gereği ve onun taşıdığı özel koşullar esasınca belirtildiğinden, mutlak hususlardan sayılamazlar. Ama her halükarda belirtilen örnekler bizim için sayılan en üstün amellerin cüzleridir.

Başarılar

[1] Biharu’l-Envar, c. 75, s. 208.

[2] Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 4, s. 70, Müessese-i Âlu’l-Beyt, 1408.

[3] Müstedrek, c. 5, s. 119.

[4] Müstedrek, c. 5, s. 331.

[5] Müstedrek, c. 5, s. 119.

[6] Vesailü’ş-Şia, c. 14, s. 499, Müessese-i Âlu’l-Beyt, 1409.  

[7] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Kafi, c. 5, s. 9, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, 1365.

[8] Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 1, s. 131, Müessese-i Âlu’l-Beyt, 1408.

[9] Vesailü’ş-Şia, c. 14, s. 499.

[10] Müstedrek, c. 6, s. 337.

[11]Müstedrekü’l-Vesail, c. 12, s. 220

[12] Müstedrekü’l-Vesail, c. 3, s. 98.

[13] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 75, s. 85, Müessese-i Vefa, Beyrut, 1404.

[14] Vesailü’ş-Şia, c. 24, s. 427.

[15] Biharu’l-Envar, c. 67, s. 191.

[16] Hür Amıli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, c. 7, s. 399, Müessese-i Âlu’l-Beyt, 1409.

[17] Vesailü’ş-Şia, c. 10, s. 313.

[18] Şeyh Tusi, Muhammed b. el-Hasan, Misbahu’l-Müçtehid, s. 829, Müessese-i Fıkhu’ş-Şia, Beyryt, 1411.

[19] Şerefuddin, Abdülhüseyin, İçtihad Der Mukabil-i Nas, tercüme-i Ali Devani, fasl-ı dovvom, bahş-i bist-u çahr (Bidat-ı Ömer Der Ezan Ve İkame), Deftrer-i İntişrat-ı İslamî, Kum.

[20] Biharu’l-Envar, c. 67, s. 191.


Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    24646 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Rivayetlerde işlerin sağ el ile yapılması üzerinde durulmasının sırrı nedir?
    11588 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/10
    Uygun bir neticeye ulaşmak için cevabı üç merhalede sunacağız. Bir. Amelleri sağ el veya sağ ayakla yerine getirmek ve onun önemi (dünya ile alakalıdır) İki. Ashab-ı yemin (Sağcılar) ve amel defterinin sağ ele verilmesi (ahiretle alakalıdır) Üç. Acaba bu şeyler itibari ...
  • İslamı tanımak için nereden başlamak gerekir? Dindarların onca riyakarlık ve yanlışlıklarını görünce kendi dindarlığımın akıbetinden korkuyorum.
    19137 Eski Kelam İlmi 2011/04/28
    İslam ve dini öğretileri öğrenmek diğer benzer konular gibi birbirine bağlı dalları olup, tam olarak hangisinden başlayacağınızı söylemek zordur. Eş zamanlı ve çaba göstererek bütün dallarda bilgi sahibi olmanız gerekir. Ancak Allah’ı tanımak dindarlığın en önemli merhalesi olduğu için ilk adımda araştırmaya oradan başlamalısınız. Fakat unutmayın ki, yeni ...
  • Mülk sahibi, mülkünün yarısını bir hayır kuruluşuyla sulh ediyor (anlaşıyor) ve orada veya ona bedeli olacak mekanda okul yapılmasını şart koşuyor. Bu kuruluş orada medresenin dışında bir şey yapabilir mi?
    5332 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/30
    Bu meselede üç nokta göz önüne alınmalıdır: 1. Akitteki söz konusu şarta aykırı davranmak caiz değildir. Yani o mekan veya bedel mekan okulun dışında bir şey için kullanılamaz. Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Şart, lazım akdin içindeyse ona amel etmek gereklidir ve aykırı davranmak caiz değildir.
  • Baba ve anne çocuğun yanında hangi yaştan itibaren cinsel konulara riayet etmelidir?
    93886 Pratik Ahlak 2011/09/21
    Terbiye sözlükte geliştirmek ve yetiştirmek anlamındadır ve ıstılahta ise derunî kabiliyetleri geliştirmek manasındadır. İslam, çocuğun hem bedensel ve hem de ruhsal ve manevî terbiyesine önem vermiştir; ancak ruh insanın gerçek kimliğini teşkil etmesi nedeniyle, ruhsal terbiyeye özel bir ihtimam göstermiştir. Çocuğun cinsel terbiyesi, terbiyenin en önemli ve kritik alanlarındandır; ...
  • İnsanların cennet ve cehennemde yaşları ne kadar olacaktır?
    7806 Tefsir 2012/02/22
    İnsanların yaşlarına göre bedende görülen değişiklikler bu dünyaya ait olan konulardandır. Ama ahirette özellikle cennette böyle şeyler söz konusu değildir. Yani öteki dünyada çocuk, orta yaş, yaşlı olmak diye bir şey yoktur. Hatta ahiretin maddi olduğuna inansak bile bugün bizim düşündüğümüz şekliyle yaş meselesi cennetlikler için olmayacaktır. ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    13242 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • erkek ve kızların gelecekteki evlilikleriyle ilişkin konuları onlara nasıl öğretebiliriz?
    6420 Pratik Ahlak 2011/04/13
    Çocuklar tarafından bağımsız ve yeni bir yaşam yuvasının kurulmasıyla ilişkin meseleler, duygusal, sosyal ve cinsel meseleler ile irtibatlı olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır, dolaysıyla bu bağlamda var olan meseleler iki bölümde ele alınmalı ve tahkik edilmelidir. Ailenin başarılı veya ta sorunlara kadar varan vücuda gelen ...
  • Şefaatin kıyametteki yeri ve önemi nedir?
    8891 Eski Kelam İlmi 2009/06/17
    Şefaat, zayıf birini güçlendirmek, takviye etmek demektir. Şefi' (şefaat edici) ise ihtiyacı olana yardım eden ve onu mutedil bir duruma getirip ihtiyacını gideren kimsedir. Kıyamette şefaat etmek Allah'a mahsustur. Elbette Yüce Allah bazılarına da başkalarına şefaat etmeleri için izin vermiştir. Bu konu hakkında gelen birçok rivayetten kıyamette şefi'lerin çok olacağı ...
  • İmam Ali (a.s) zamanında kimler humus toplamakla görevliydi?
    10035 تاريخ بزرگان 2011/11/13
    Müslümanların tamamı, humusun ilahi farzlardan bir tanesi olduğuna inanmış ve bunu herkesin zorunlu olarak kabul etmeleri gerektiğini söylemişlerdir. Bu hükmün, Bedir savaşından sonra bir kanun haline gelerek sürekli uygulanmıştır. Hz. Ali (a.s)’de bu ilahi farzın uygulanmasında Peygamber (s.a.a)’in yanında yer alıp Peygamberle (s.a.a) gerekli işbirliği içinde olan ve Peygamber (s.a.a)’in ...

En Çok Okunanlar