Gelişmiş Arama
Ziyaret
20393
Güncellenme Tarihi: 2009/11/10
Soru Özeti
Namaz kılmayan birinin arkasından konuşmak gıybet sayılır mı?
Soru
Namaz kılmayan birinin arkasından konuşmak gıybet sayılır mı?
Kısa Cevap

Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.

Ayrıntılı Cevap

Şeyh Ensari (r.a) gıybeti şöyle tarif ediyor: Gıybet hakkındaki hadisler ve fakihlerin sözlerinden şu sonuç çıkıyor: İnsanların arkasından onların hoşuna gitmeyen sözler söylemek gıybettir.[1] Gıybet büyük günahlardan olup ayet ve rivayetlerde ondan şiddetle sakındırılmıştır.[2]

 

Masum İmamlar (a.s)’dan gelen rivayetlere göre gıybetin gerçeği şudur: Biri birinin hakkında öyle bir şey söyler ki, o bunu duyduğunda hoşuna gitmez. Bu hüküm, ister onun kendisine, bedenine veya din ve dünyasına ait olsun, ister onu ilgilendiren bir şeye ait olsun farketmez.

 

Acaba kimlerin gıybeti haramdır? Bir çok alim ve fakih bu sorunun cevabı için gıybet hakkındaki ayet ve hadislere dayanarak şöyle diyorlar: Başkalarının arkasından gıybet edip onların kötülüğünü söylemenin haram oluşunda esas olan dini yönden insanların kazandığı saygınlıktır. Dolayısıyla mü’min olmayan bir insan, imanın sınırlarına girmediği için saygınlığı da yoktur. Bu yüzden onların gıybeti reva görülmüştür.[3]

 

Hatırlatmak gerekir ki, gıybetin bazı şartları vardır, bu şartların oluşmasıyla ancak gıybet gerçekleşir. Örneğin:

1- Hakkında gıybet edilen kişi gıybet edilen yerde olmamalıdır.

2- Konuşulanlar kusur ve eksiklik olmalıdır.

3- Kusur gizli olmalıdır

4- Kişi, hakkında söylenenleri şayet duyarsa rahatsız olmalıdır. [4]

Namaz kılmayana gelince:

a- Birisi namaz kılmıyor, bundan dolayı endişe duymuyor ve hatta bazen başkalarına namaz kılmamayı tavsiye ediyor. Fıkhi deyimde söylendiği gibi açıkça fısk ediyor ve halkın arasında kendisini böyle tanıtıyor. Resul-u Ekrem (s.a.a)’in şöyle buyurduğu rivayet ediliyor: ‘Haya ve utanma perdesini yüzünden atan kimsenin gıybeti haram değildir.’[5] Bu rivayetten anlaşılıyor ki, bir kişi eğer yaptığı kötülüğe iftihar ediyor ve haya etmiyorsa kendi saygınlık ve şahsiyetini yitirdiği için, bu durumu onun hakkında kötü konuşmayı (gıybet edilmeyi) caiz kılmaktadır.

b- Bazıları da namaz kılmıyor, ama kendi içlerinde bundan dolayı utanç duyuyorlar. Şahsiyetlerinin düşmesini istemiyor ve gelecekte bunu telafi edip namazlarını yerine getirmek istiyorlar. Böyle birinin gıybeti caiz değildir. Hatta onların gıybetini etmek -gururlarından dolayı- namazı terk etmelerine de neden olabilir.

 

Beşinci şartın hususunda da söylemek gerekir ki, bir çok yerde birinin kusurunu söylemekten amaç kötülemek ve aşağılamak değildir, aksine bu amel kişinin hayırı ve salahı içindir; mesela doktorların bir hastanın iyileşmesini sağlamak için onun hastalığı veya gizli bir ayıbı hakkında kendi aralarında konuşmaları gibi.[6] Sonuçta böyle bir şartın olması, şer’i hükümlerde gıybet için bir yol olduğunu bize göstermektedir. Ancak böyle bir durumda önemli olan marufu emir ve münkerden sakındırma şartları göz önüne alınmalı ve ona göre amel edilmelidir.

Belirtmek gerekir ki, gıybet gerçi ahlaka ve topluma yönelik büyük günahlardan olup tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır, ama eğer bir yerde daha üstün bir maslahat söz konusu olduğu - örneğin meşveret eden kişiye bilgi vermek- gibi özel durumlarda şer’i yönden caiz sayılmıştır.

Gıybetin caiz olduğu bazı yerler:

1- Kendisine haksızlık edilen kişinin bu haksızlığı bildirmesi (zalim birinin yaptığı zulmü başkalarına haber vermesi)

2- Münkerden sakındırmak (günahkarı günahından ve yanlışından çevirmek için bu günah sorumlu kimseye veya onun yakınlarına yapılan hata söylenebilir.)

3- Meşveret için (evlenirken veya birine bir sorumluluk verilmek istendiğinde gerçeği söylemek gerekir)

4- Kendini bilginmiş gibi göstermek (yalan iddialarla başkalarından menfaat sağlamak isteyenlere).

5- Açıkça günah işleyenler.

Bu son şık hakkında Şii fakihlerin görüşü şudur: Böylelerinin yalnızca açıktan yaptıkları günahının gıybeti caizdir, gizlide yaptıklarının değil.[7] Çünkü insanlar masum olmadıkları için günah işlemektedirler. Her günah işleyenin gıybeti caiz olsaydı, toplumda kimsenin itibarı kalmazdı.

 

Sonuç olarak diyebiliriz ki, namaz kılmayan biri eğer açıkça namazını terk eder ve başkalarının yanında bunu söylemekten çekinmezse bu ayıbı söylemek caizdir. Bu ya gıybetin burada gerçekleşmediğinden dolayıdır veya açıktan günah işleyen kimsenin gıybetinin haram olmayışından dolayı.

 

Daha fazla bilgi için bakınız:

- Mekasib-i Muharreme (İmam Humeyni), s.370-480

- Mekasib-i Muharreme (Şeyh Esari), c.1, s.267-319

- Gıybet (Muhammed Taki Hallaci)

- Şeyh Ensari’nin Bakış Açısıyla Gıybet (Hüseyin Mirzahani)



[1] - Şeyh Ensari, Mekasib-i Muharreme, c.1, s.276

[2] - Hucurat/12; Hümeze/1

[3] - Muhammed Taki Halaci, Gaybet, s.128

[4] - Bkz: Muhammed Mehdi Neraki, Cami-us Saadet, c.2, s.293; Şehid-i Sani, Cami-ul Makasid, c.4, s.27 (Alu’l Beyt baskısı)

Şey Ensari, Mekasib kitabında şöyle yazıyor: Gıybet konusunda (gıybetin gerçekleşmesi konusunda) -ister rivayetlerde olsun, ister fakihlerin sözlerinde- söz konusu olan şeyleri, şu başlıklar altında toplayabiliriz: a) Başkasının arkasından söylenen şey eksiklik olmazsa, gıybeti edilen onu kendisine göre gıybet saysa bile gıybet sayılmaz. b) Gıybet edilenin arkasından söylenen şey şer’e ya da örfe göre eksiklik sayılıyorsa, dinleyende onu bilmiyor idiyse ve gıybeti edilen onun başkalarının yanında açılmasını istemiyorduysa, ayrıca gıybet eden de onu bir eksiklik olarak göstermek istiyorsa böyle konuşmalar kesinlikle gıybettir. c) Gıybet eden -belirtilen yerde- kusurlu etmeyi istememişse bu durumda da galiba haramdır; zira gerçekte yapılan iş mü’minin ayıbını ortaya çıkarmaktır. Her neyse, akla ve nakle göre mü’minin alçaltacak şeyin ortaya çıkmasına neden olan her şey haram olmasında tartışma yoktur. d) Başkasının arkasından söylenen söz, dinleyenin bildiği bir şey olursa bu durumda gıybet edenin kastı kötülemek değilse ve yaptığı vasıf da kötülemeye yönelik değilse galiba bu da gıybet sayılmıyor; zira gıybeti olunan ne izhar yönünden, ne söyleyenin kötülemesi yönünden, ne de bilgilendirme yönünden rahatsız değildir. Eğer bilgilendirme kötülemeye yönelikse veya gıybet edenin amacı kötülemekse bu durumda tereddütsüz haramdır. Hatta önceki durumda da mü’mine eziyet ve azarlama haram olmasından dolayı bu da haramdır. (Şeyh Ensari, Mekasib-i Muharreme, c.1, s.278-286)

Kısacası Şeyh Ensari’ye göre ayıplama kastının gıybet mefhumunda etkisi yoktur, yani eğer gıybet edenin ayıplama kastı olmasa da gıybet sayılır. Ama İmam Humeyni’ye (r.a) göre ayıplama kastı gıybetin mefhumunda etkilidir. Dolayısıyla başkasının ayıbını söylemekten kastı ayıplama olmazsa gıybet sayılmaz ve gıybet mevzusundan çıkar. (İmam Humeyni, Mekasib-i Muharreme, c.1, s.402-409, Nerm Efzar-ı Cami-ul Fıkh)

[5] - Cami-us Saadet, c.2, s.322

[6] - a.g.e. c.2, s.321

[7] - Muhammed Taki Behcet, Cami-ul Mekasid, c.2, s.404

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar