Gelişmiş Arama
Ziyaret
9771
Güncellenme Tarihi: 2010/02/25
Soru Özeti
Hz. İsa’nın (a.s) henüz hayatta olmasına rağmen niçin Kur’an’da onun hakkında “hayatına son vereceğim (müteveffike)” tabiri kullanılmıştır?
Soru
Allah-u Teâlâ Ali İmran Suresi’nin 55. Ayetinde şöyle buyurur: “Hani Allah şöyle buyurmuştu: "Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkâr edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” Bu ayet gereğince Hz. İsa (a.s) ölmüştür. Acaba ruhun kabzedilmesinin ölmekten başka manası olabilir mi? Siz onun ölmediğini ve Allah’ın yanında olduğunu söylüyorsunuz. Bu ayeti nasıl yorumluyorsunuz?
Kısa Cevap

Bu ayetin bazı yanlış tercümeleri bu sorunun söz konusu edilmesine vesile olmuştur. Bu sebeple ayetin doğru anlamı aydınlığa kavuşursa sorun da halledilmiş olacaktır. Bu konuda çeşitli Kur’an ayetlerinde her ne kadar “teveffi” kelimesi ölmek anlamında kullanılsa da Kur’an ayetlerinin çeşitli yerlerinde bu kelimenin başka manaya da geldiği söz konusudur. Bu sebeple söz konusu ayeti İsa’nın (a.s) öldüğünün kesin alameti olarak bilemeyiz ve bunun muhalifinde olan çeşitli rivayetlerle bu anlam nefyedilebilir. Ayetin doğru anlamı bu olabilir: “Allah’ın İsa’ya seni alıp katıma yükselteceğim dediğini hatırlayın.”

“Teveffi” kelimesinin bu şekilde mana edilmesi, masumların (a.s) rivayetlerinde de tekit konusu olmuştur ve bu anlamda Hz. İsa’nın (a.s) hayatta olmasıyla hiçbir çelişir tarafı olmayacaktır.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an mütercimlerinin bazılarının ayette geçen “müteveffike” kelimesini “öldürmek” şeklinde mana etmeleri böyle bir soruya sebebiyet vermiştir. Elbette mütercimlerin çoğu Hz. İsa’nın hayatta olmasıyla çelişmeyecek şekilde tercüme etmişlerdir. Bu tercümelerden birisini örnek verecek olursak: “(Hatırlayınız) Allah şöyle buyurmuştu: Ey İsa! Ben seni (yeryüzünden ve insanların arasından) alacağım ve kendi katıma yükselteceğim ve kirlenmiş kâfirler topluluğu içinden temizleyeceğim”.[1]

Bilinmesi gerekir ki “tevevvi” “v-f-y” kökünden türetilmiş olup “ölmek”, “almak”, “tamamlamak”[2] ve… gibi çeşitli anlamlarda kullanılır. Bu doğrultuda tamamlamak ve yerine getirmek anlamında verilen söze amel edilmesine de vefa derler. Bu sebeple başkasından alacaklı olan kimse, alacağını tamamen alırsa buna Arap dilinde “teveffa deynehü (borcunu aldı)” derler. Lügat kitaplarından birisi olan “Mecmeu’l Bahreyn” de bu ayetin açıklanmasında şöyle gelmiştir: Yani (ey İsa) ben senin ecelini istifa’ ederim yani seni kâfirlerin daracına çıkartıp zarar vermelerinden korurum ve senin tabii şekilde yazılmış ecelini ertelerim.[3]

Dolayısıyla “teveffa” kelimesi her ne kadar ölmek anlamında kullanılsa da ki bazı ayetlerde bu anlamda gelmiştir. Ama zorunlu olarak bu anlamı taşımaz ve bu kelimeyi başka anlamda sunan ayetlerin varlığı söz konusudur. Örneğin:[4] “O, geceleyin sizi ölü gibi kendinizden geçirip alan (uyutan) ve gündüzün kazandıklarınızı bilen, sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrar diriltendir (uyandırandır). Sonra dönüşünüz yalnız O'nadır. Sonra O, işlemekte olduklarınızı size haber verecektir.”[5]

Bu ayette “tevaffaküm” ibaretinin ölüm olmadığı, bilakis her gün tekrarlanan gece uykusu anlamına geldiği apaçıktır. Uykuda başka bir şekilde ruhun kabzedilmesini müşahede etmek mümkündür ve bu esasa göre soruda yer alan ayet, Hz. İsa’nın (a.s) kesin ölüm alameti olarak telakki edilemez. Hz. İsa’nın (a.s) sonunun ne olduğu konusunda aşağıda yer alan noktaların mütalaa edilmesi gerekir:

1. Mesihiler, İsa’nın (a.s) daracına asıldığına ve düşmanları tarafından öldürüldüğüne inanırlar. Ama Kur’an açıkça onun bu şekilde öldürüldüğünü reddeder: “Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler”.[6]

2. Kur’an her ne kadar İsa’nın (a.s) öldürülmesini inkâr etmiştir ama onu başka bir şekilde öldürüldüğünü veya hayatta olduğunu açıkça ortaya koyan bir ayete rastlayamıyoruz.

3. Âli İmran Suresinin 55. Ayeti ve Maide Suresinin 117. Ayeti örneklerinde olduğu gibi her ne kadar kati surette bu büyük peygamberin ölümüne delalet edecek birer delil olarak gösterilemez.  Ama bu ayetler İsa’nın (a.s) şimdiki haliyle madde âlemiyle olan irtibatı kendi takipçileri arasındayken doğrudan irtibatlı olduğundan farklı olduğunu göstermektedir.

4. Şia ve Ehli Sünnetin muteber kaynaklarında yer alan birçok rivayetler Hz. İsa ‘nın (a.s) hayatta olduğunu ilan etmektedir ve biz, bu konuyu açıkça ortaya koyan Kur’an ayeti bulamasak bile bu rivayetlerden yararlanarak onun hayatta olduğunu anlayabiliriz.

Bu rivayetlerden iki tanesine dikkat ediniz:

4-1. Peygamber Ekrem (s.a.a) Yahudilere hitap ederek şöyle buyurmuştur: “İsa ölmedi ve kıyamet gününden önce sizin aranıza dönecektir.”[7]

4-2. Peygamber Ekrem (s.a.a) buyuruyor: Mehdi benim soyumdandır ve zuhur ettiğinde Meryem Oğlu İsa ona yardım edecek ve arkasında namaz kılacaktır.[8]

5. Var olan rivayetlerin aksine ve “teveffi” kelimesinin başka manasını da göz ardı ederek işaret edilen ayetler esasına göre kesinlikle İsa’nın (a.s) öldüğüne inansak bile yinede bu konuyla İsa’nın (a.s) hayatta olmasının çelişik bir yanı yoktur. Çünkü Kur’an ayetleri esasına göre ölümünden yüz yıl geçtikten sonra dirilen şahsın varlığı söz konusudur.[9] Dolayısıyla böyle bir şeyin İsa (a.s) için de olması mümkündür.

 

 


[1] Âli İmran Suresi, 54, Ensariyan’ın tercümesi.

[2] İbni Manzur, Lisanü’l Arap, Kum Havzası: Edep Yayınları, Birinci baskı 1405, c. 15, s. 398 ve 399.

[3] Mecmeu’l Bahreyn, Tahran 1375, Murtazavi Kitabevi, “v-f-y” maddesi, c. 1, s. 444.

[4] Nisa Suresi, 97; Muhammed Suresi, 27; Yunus Suresi, 46; Secde Suresi, 11.

[5] En’am Suresi, 60.

[6] Nisa Suresi, 157.

[7] İbni Ebi Hatem, “Tefsiru’l Kur’an’i’l azim”, Suudi Arabistan 1419 h. K, Mektebetü nezaru’s-tafa el-baz, c. 4, s. 1110, hadis no: 6232.

[8] Şeyh Saduk, “El-emali”, Tahran h. K, Kitaphaneyi İslamiye Yayınları, c. 1, s. 218.

[9] Bakara Suresi 259: Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar