Gelişmiş Arama
Ziyaret
7263
Güncellenme Tarihi: 2010/04/07
Soru Özeti
Çalıştığım kurumdan hakkımı alabilmem için nasıl bir yol izlemem gerekir?
Soru
Daha önce usta olarak bir kurumda üç ay çalıştım. Oranın yetkilileri bana belirlenmiş tarihte maaş vereceklerini söylediler. Bana yalan söylediler. Hakkımı almak için üç ay boşuna yalvardıktan sonra müdüre çıkıp şikayet ettim. Şikayette bulunduğum için beni işten çıkardılar, maaşımın tümünü de vermediler. ‘Sana anlaştığımız miktardan da az vermemiz gerekir’ demelerine rağmen o miktarı bile vermediler. Şimdi ben ne yapayım. Onlar bana zulüm ettiler. Onlardan razı değilim. Müslüman olduğunu iddia eden bir kurum neden böyle işler yapmaktadır. Onlar takvalı olduklarını iddia ediyorlar, ama bana zulüm edip kötü davrandılar.
Kısa Cevap

Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.

Ayrıntılı Cevap

İşçi ve işveren arasındaki karşılıklı haklar konusu İslam fıkhında kira ve cüale kitaplarında bahsedilen önemli konularındandır. Bu gibi meselelerin hükmü (işçi ve işverenin hakkı zayi olmadan) açıklanmıştır. Böyle durumlarda üzerinde durulan ilk şart bir ‘anlaşma’nın olması ve işçinin ücretinin belirlenmesidir. Resul-ü Ekrem (s.a.a) işçinin ücreti belirlenmeden onu çalıştırmaktan sakındırmıştır.[1] İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse işçinin ücretini belirlemeden onu çalıştırmaz.’[2]

İcare, cüale vb. anlaşmalarda dikkat edilmesi gereken şeylerden bir diğeri iki tarafın da aralarında yaptıkları anlaşma ve şartlara uymaları gerektiğidir. Kur’an buyuruyor: Ey inananlar, ahitlerinizi yerine getirin.[3] Yine şöyle buyurmaktadır: ‘Ahitlerinizde durun, şüphe yok ki ahitlerden sorumlusunuz.[4]

Resulullah da (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Müslümanlar ahitlerine uymalıdırlar.’[5]

Dolayısıyla bir ahit ve anlaşmada şart olunan şeye tarafların uymaları gerekir. Taraflardan biri belirlenen şartlardan birine uymazsa uyan tarafın itiraz hakkı vardır veya anlaşmayı bozabilir. Buna ‘Şarta uymamadan doğan feshetme hakkı denir.[6]

İslam’ın üzerinde durduğu bir başka nokta işçinin ücretinin hemen ödenmesidir. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘İşçinin alnının teri kurumadan onun ücretini ödeyin’[7] Yine şöyle buyurmaktadır: ‘İşçinin ücreti, ödeyinceye kadar işverenin boynundadır.’[8]

Buna göre İslam işçi ve işverenin arasında anlaşma yapılmasına ve yapılan bu anlaşmaya uyulmasına çok önem vermekte, herhangi bir tarafın yapılan anlaşmaya aykırı hareket etmesini asla kabul etmemektedir.

Açıkça belirtmek gerekir ki, görevini anlaşmaya göre yerine getiren işçinin hakkını vermemek zulümdür ve İslam bu zulmü reddetmektedir. İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Eğer bir karıncanın ağzından arpa kabuğunu Allah’a karşı günah işleyerek almam için yedi iklimi içindekilerle beraber bana verseler yine de böyle bir şeyi yapmam.’[9]

Bu esasa göre hiçbir yetkilinin işçinin de hakkını zerre miktarı kadarda olsa engellemeye hakkı yoktur.  Aksi takdirde adil bir yargılanma için hakkı zayi olan kişi yetkili bir mahkemeye gitmeli, ellerindeki muteber belge ve şahitlerle adil bir hakimin karşısında haklarını savunmalıdırlar. Hakim de delil, belge ve şahitlere dayanarak karar verir.



[1] - Vesail-uş Şia, c.19, s.105, hadis: 24249

[2] - el-Kafi, c.5, s.289; Tehzib, c.6, s.289

[3] - Maide/1

[4] - İsra/34

[5] - el-Kafi, c.5, s.169 ve 404

[6] - İmam Humeyni, Necat-ul İbad, s.25, mesele: 9

[7] - el-Kafi, c.5, s.288

[8] - Tehzib, c.6, s.289

[9] - Nehc-ul Belağa, 219. hutbe.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar