Gelişmiş Arama
Ziyaret
6706
Güncellenme Tarihi: 2012/07/09
Soru Özeti
Bazı ruhların başka bir bireyin varlığına girmesi mümkün müdür? Aynı şekilde savunma ışınları nedir?
Soru
“Dünya bağlılıkları olan insanlar, öldükten sonra zihni kalıp olarak adlandırılan kendi ruhlarına benzer bir şeyle başka insanların varlığına girer ve onlara etki eder.” Meta tedavi kurslarında dile getirilen bu husus doğru mudur? Eğer doğru değilse savunma ışınları ne manaya gelmektedir? Neden biz bu halde gerçekten de tam özellikler bildiren bir takım ruhlar görmekteyiz?
Kısa Cevap

İslam mektebinde hulul ve reenkarnasyon meselesi ahiret, cennet ve cehennemi inkar etmeyi getirmesi nedeniyle reddedilmiştir, ancak ruhların varlığını idrak etmek ve bir tür onlar ile irtibata geçmek her ne kadar tavsiye edilmemişse de imkan dâhilindedir. Aynı şekilde bireyin içinin ıslah edilmesi ve bu tür fenomenlerin ortaya çıkmasının kökünü kurutmak ile bir irtibatı olmayan dış bir etken sıfatıyla savunma ışınlarına sığınmak, gerçekte yanlış bir sürecin doğal neticesinden kaçmak ve yoldaki sapkınlığın getirilerinden uzaklaşmaktan ibarettir.

Ayrıntılı Cevap

İslam mektebinde hulul ve reenkarnasyon meselesi cennet, cehennem ve ahireti inkâr etmeyi gerektirdiğinden reddedilmiştir[1], ancak ruhların varlığını idrak etmek ve bir tür onlar ile irtibata kurmak her ne kadar tavsiye edilmemişse de imkan dâhilindedir. Bir takım ruhsal ve psikolojik fenomenlerin ortaya çıkması ve mistisizm iddiasında bulunan ekollerde onların anlaşılamaması reenkarnasyon vehmine neden olmuştur. Onlar, bazı ruhların başka insanların bedenlerine girdiğini sanmışlardır. Bu konu (hulul ve reenkarnasyon vehmi) hem Allah’ın ruhu, hem insan ruhları ve hem de cin ve şeytanlar hakkında dile getirilmektedir. Ayrıca mistisizmde dile getirilen tecelli ve zuhur konusu ve de ruhsal ve diğer irtibatlar meselesi reenkarnasyon dışındadır ve kendi yerinde bu konulara değinilmelidir.

Reenkarnasyon bu cihetten küfürdür ve batıl[2]

Bu, dar görüşlülüklerden olmuştur hâsıl…

….

Bu reenkarnasyon değildi

Tecelli halinde zuhurlardan ibaretti[3]

Ruhlar, gaybi varlıklar ve birçok zihni, ruhi ve psikolojik fenomenler ile irtibata geçmenin imkânı ve bunlardan hasıl olan sayılmayacak etki ve tesirler ayrı bir şekilde dile getirilmeli ve incelenmelidir. Ancak kesin olan şey, bu fenomenler ile bilerek uğraşmanın ve onları hedef karar kılmanın irfanın gayesinden çok uzak olduğudur. Bu meselelere girişmek, asıl hedeften sapmanın yanı sıra her türlü ruhsal ve psikolojik sorunları arttıracaktır; özellikle birey bu yolda salih bir ferdin ve kâmil bir arifin kılavuzluğundan yoksun olursa problemleri daha çoğalacaktır. Olumsuz dalgaların etkisi karşısında veya menfi fenomenleri def etmede bir muhafız tabakası icat ettiği iddiasını güden ve genellikle bu hususlara karşı koymak için öğrenci veya hasta veyahut isteyen şahsa bildirilen “savunma ışınları” teriminin mahiyeti bizzat iddia sahipleri için de meçhuldür ve pratikte bazı bireylerin ele geçirdiği ve başkalarına intikal ettirdiği bir tefviz unvanıdır. Bu intikal boyunca –bunu yanlışlıkla kutsal ruh ve tanrıya isnat etmeleri de muhtemeldir- istenmeyen ve menfi ruhsal fenomenlerin def edildiği iddiası güdülmektedir. Bununla birlikte bireyin başka bir defa daha benzeri sorunlara maruz kalması da muhtemeldir. Bazı ruhsal ve psikolojik fenomenlere karşı koymak için bireyin başka etkenler kanalıyla korunup korunamayacağı konusu ayrı bir şekilde ameli irfanın bir konusu olarak ruhsal yansımalar ve onun muhtemel neticeleri boyutunda incelenebilir; ancak burada iki önemli noktayı hatırlatmak gerekir: Birincisi, kamil bir tarikat esasınca müspet veya menfi hiçbir fenomen nedensiz değildir. Eğer birey herhangi bir nedenden ötürü bu cümleden olmak üzere ruhsal algılarında menfi konular ve bazı zararlar ile karşı karşıya gelirse bu direkt olarak bireyin kendi içindeki bağlılık ve sapmalar ile irtibatlı sayılır ve esasen irfanın asıl görevi bu bağlılıkları yok etmek için yolcuya yardımcı olmaktır. Bu yüzden kâmil üstat nefsin tezkiye edilmesi ve bağlılıklardan kurtulma noktasında itminan sahibi olmadan yolcuyu bu ruhsal meseleler ile yüz yüze getirmez; çünkü bu ona hiçbir fayda sağlamaz, aksine ruhsal bozukluklara veya bireyin ruhsal düzlemde daha şiddetli sapkınlıklara yönelmesine neden olur. Bu problemler bağdaşır tekâmülün yeri olmadığı ruhun tabii olmayan bir şekilde ve ters bir süreç içinde kendi özündeki kirlerin pençesinden kurtulmadan gerekli olmayan mavera tecrübeleri ile uğraşması yolunda ortaya çıkar. Bunun ortaya çıkma sebebi de genellikle şeytanidir. İkincisi, eğer birey herhangi bir delilden ötürü böyle sorunlara maruz kalırsa, elbette doğru yol vasıtasıyla bu sorunlardan kurtulmak imkân dâhilindedir. Gerçek irfanda şeriat ve takvaya kâmil bir şekilde bağlı olmaktan ve iman veya ilahi veliler kanalıyla ilahi hidayet ve velayet egemenliğine girmekten başka hiçbir korunak mevcut değildir. Bu yüzden takva sahibi temiz ve kâmil bir arifin terbiyesi altında bulunan kişiler, asla böyle ruhsal ve psikolojik tehlikelere maruz kalmaz ve savunma ışınları gibi şeylere de ihtiyaç duymazlar. Genel olarak bireyin karşılaştığı bu istenmeyen fenomenlerin tümü gerçekte bizzat kendisinin isteğiyle çağrılmıştır. Birey belirgin olarak böyle bir istekte bulunmamış olabilir, lakin metafizik güçleri elde etmek ve şahsi arzulara ulaşmaktan başka bir hedefi olmayan temizlenmemiş bir nefis ile kendini tanınmamış ve şüpheli güçlerin önüne bıraktığı vakit, gerçekte önceden böyle hadiselerin gerçekleşme iznini vermiş sayılır. Bundan dolayı giderilmesi için savunma ışınlarına sığınılan ruhsal muhtemel zarar, gerçekte bireyin içindeki sapma altyapılarında yer alır. Bu hususlar, bunun altyapılarını ortadan kaldırmayla, bireysel menfaatler elde etmek için dış güçlere sığınmaktan vazgeçmekle ve nefis tezkiyesi ve irfandan ibaret asıl hedefe varmaya çalışmayla tedrici olarak ortadan kalkar. Aynı şekilde bireyin içinin ıslah edilmesi ve bu tür fenomenlerin ortaya çıkmasının kökünü kurutmak ile bir irtibatı olmayan dış bir etken sıfatıyla savunma ışınlarına sığınmak, gerçekte yanlış bir sürecin doğal neticesinden kaçmak ve yoldaki sapkınlığın getirilerinden uzaklaşmaktan ibarettir. Bu, bir hastalığı temelden tedavi etmek yerine onun zahirdeki belirtilerini gidermemize benzer. İnsan ilahi şeriata ameli olarak bağlılık göstermek ihtiyacı duymadan, ahlaki yapılandırma ve nefis tezkiyesine önem vermeden, bir hastalığı tedavi etmek gibi menfaatleri elde etmek veya mistik tecrübeler elde etmek ümidiyle kendi özünü tamamıyla bilinmeyen, muğlak ve tanınmaz güçlerin inisiyatifine bırakıyorsa (öyle ki iddia esasınca hatta bu hususlara inanmak bile gerekli değildir), esasen şeytani güçlerin sızması için en olanaklı altyapı hazırlanmış olur. Bu, yolcu veya öğrenci veya hastayı sürekli giriftleşen bir takım hususlar ile çatışır kılar ve hiç kimse de buna maruz kalan kişiye kılavuzluk etme ve kendisini hidayete erdirmek sorumluluğu üstlenmez. Bugün birçok psikolojik, meta psikolojik ve mistik okul, değişik toplumların dinsel inançları, kültür ve kavramlarıyla koordineli bir halde sunulmaktadır. Bu, doğal olarak ilgi duyanlar için geniş çaplı ama sahte bir heyecan yaratmaktadır. Lakin bu dinsel kabuk ve deri çekicilikten başka reel vakıada pek önemli bir değişiklik yaratmamaktadır. Bildiğimiz üzere değişik toplumlarda bu gibi okullardan onlarca ekol ve üstat türemiştir. Neticede bazı ruhsal güçlerden istifade etmek ve müritler tarafından bunun pekiştirilmesinden başka bunların bir kanıtsallığı bulunmamakta ve insanların bilgisel ve mistik ihtiyaçlarını yanıtlayamamaktadırlar. Bu nedenle İslam irfanında kâmil üstat ve ermiş arif çok kere vurgulanmıştır; çünkü böyle bir fert doğru yolda mistik terbiyeyi üstlenir ve mistik hususların mahiyetine dair tam bir bilgi ve bilinç taşır. Böyle bir mistisizmin temel taşı, takva derecelerinde yükselmek ve tüm dünyevi isteklerden arınmaktır. Lakin bunun tersine eksik okullarda bir taraftan ruhsal ve psikolojik algılar ve öte taraftan da bunların mahiyetine yönelik katmerli cehalet bireyi müphem ve tanınmaz bir dünyada yalnız başına bırakır. Bu, genel olarak mistik tecrübe ve ruhsal meselelere geleneksel ve modern şekliyle ilgi duyan kimseleri tehdit eden bir tehlikedir. Önceki dönemlerde de irfan yolunda bu sorunlar mevcuttu. Bu yüzden irfan yolunda hareket etmek (veya metafizik tecrübelere ermek) için masum imam veya Allah’a doğru yapılan yolculuğu sona ulaştırmış kâmil bir arifin eksende bulunası ve irşadı yolun zorunluluklarındandır. Aksi takdirde birçok sapma ihtimali mevcuttur ve en sonda bunun zarar ve ziyanları faydalarından daha çok olacaktır.  

 


[2] Şeyh Mauhmut Şebisteri, Gülşeniraz.

[3] a.g.e.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Aşura duasında yer alan“esselamu aleyke ya Eba Abdillah ve âla’l-ervahi’l-leti hallet bifinaik” cümlesindeki ruhlar kimlerdir?
    19373 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/04/12
    “Ervahi’l-leti hallet bifinaik”ten kastedilen Kerbela coğrafyasında Şehidlerin Efendisi (a.s) ile birlikte şahadete eren şehidlerdir. Bu tespitin delili şu noktalardır:1. Genellikle ziyaretçi ve yaşayan kimselerden ruhlar diye söz edilmemektedir. 2. Bu dua, ziyaretçi tarafından yapılan bir hitaptır ve genellikle ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9766 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    46339 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3412 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • ayet ve rivayetlere göre imamların konu mu üstündür yoksa kuranın konumu mu?
    9342 Eski Kelam İlmi 2011/02/03
    farklı rivayetlerde, ehlibeytin (a.s.) konumu kuranın konumuyla aynı derecede ve aynı seviyede olduğu belirtilmektedir. Sakaleyn (iki değerli ve ağır emaneti açıklayan) rivayeti onlardan bir tanesidir. Evet! Bazı hadis kitaplarında sakaleyn rivayeti bazı nakillere göre kuranı kerim ağırlık bağlamında daha büyük (sıklı ekber), ehlibeyt (a.s.) ise ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12670 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21268 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...
  • Regaip gecesi veya Recep ayının diğer gecelerinde cemaat namazlarına katılmak mı daha faziletlidir yoksa namazları ferdi olarak yerine getirmek ve müstehap namazları kılmak mı?
    5670 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Bu konuda şu cevap taklit mercilerinin fetva bürolarından alındı:Ayetullah Uzma Hamenei:Her iki fazileti kazanmaya çalışabilirsiniz hem cemaat namazlarına katılın hem de müstehap namazları cemaatten sonra yerine getirin.Ayetullah Uzma Sistani: Cuma ve ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14732 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...

En Çok Okunanlar