Gelişmiş Arama
Ziyaret
7300
Güncellenme Tarihi: 2012/07/09
Soru Özeti
Bazı ruhların başka bir bireyin varlığına girmesi mümkün müdür? Aynı şekilde savunma ışınları nedir?
Soru
“Dünya bağlılıkları olan insanlar, öldükten sonra zihni kalıp olarak adlandırılan kendi ruhlarına benzer bir şeyle başka insanların varlığına girer ve onlara etki eder.” Meta tedavi kurslarında dile getirilen bu husus doğru mudur? Eğer doğru değilse savunma ışınları ne manaya gelmektedir? Neden biz bu halde gerçekten de tam özellikler bildiren bir takım ruhlar görmekteyiz?
Kısa Cevap

İslam mektebinde hulul ve reenkarnasyon meselesi ahiret, cennet ve cehennemi inkar etmeyi getirmesi nedeniyle reddedilmiştir, ancak ruhların varlığını idrak etmek ve bir tür onlar ile irtibata geçmek her ne kadar tavsiye edilmemişse de imkan dâhilindedir. Aynı şekilde bireyin içinin ıslah edilmesi ve bu tür fenomenlerin ortaya çıkmasının kökünü kurutmak ile bir irtibatı olmayan dış bir etken sıfatıyla savunma ışınlarına sığınmak, gerçekte yanlış bir sürecin doğal neticesinden kaçmak ve yoldaki sapkınlığın getirilerinden uzaklaşmaktan ibarettir.

Ayrıntılı Cevap

İslam mektebinde hulul ve reenkarnasyon meselesi cennet, cehennem ve ahireti inkâr etmeyi gerektirdiğinden reddedilmiştir[1], ancak ruhların varlığını idrak etmek ve bir tür onlar ile irtibata kurmak her ne kadar tavsiye edilmemişse de imkan dâhilindedir. Bir takım ruhsal ve psikolojik fenomenlerin ortaya çıkması ve mistisizm iddiasında bulunan ekollerde onların anlaşılamaması reenkarnasyon vehmine neden olmuştur. Onlar, bazı ruhların başka insanların bedenlerine girdiğini sanmışlardır. Bu konu (hulul ve reenkarnasyon vehmi) hem Allah’ın ruhu, hem insan ruhları ve hem de cin ve şeytanlar hakkında dile getirilmektedir. Ayrıca mistisizmde dile getirilen tecelli ve zuhur konusu ve de ruhsal ve diğer irtibatlar meselesi reenkarnasyon dışındadır ve kendi yerinde bu konulara değinilmelidir.

Reenkarnasyon bu cihetten küfürdür ve batıl[2]

Bu, dar görüşlülüklerden olmuştur hâsıl…

….

Bu reenkarnasyon değildi

Tecelli halinde zuhurlardan ibaretti[3]

Ruhlar, gaybi varlıklar ve birçok zihni, ruhi ve psikolojik fenomenler ile irtibata geçmenin imkânı ve bunlardan hasıl olan sayılmayacak etki ve tesirler ayrı bir şekilde dile getirilmeli ve incelenmelidir. Ancak kesin olan şey, bu fenomenler ile bilerek uğraşmanın ve onları hedef karar kılmanın irfanın gayesinden çok uzak olduğudur. Bu meselelere girişmek, asıl hedeften sapmanın yanı sıra her türlü ruhsal ve psikolojik sorunları arttıracaktır; özellikle birey bu yolda salih bir ferdin ve kâmil bir arifin kılavuzluğundan yoksun olursa problemleri daha çoğalacaktır. Olumsuz dalgaların etkisi karşısında veya menfi fenomenleri def etmede bir muhafız tabakası icat ettiği iddiasını güden ve genellikle bu hususlara karşı koymak için öğrenci veya hasta veyahut isteyen şahsa bildirilen “savunma ışınları” teriminin mahiyeti bizzat iddia sahipleri için de meçhuldür ve pratikte bazı bireylerin ele geçirdiği ve başkalarına intikal ettirdiği bir tefviz unvanıdır. Bu intikal boyunca –bunu yanlışlıkla kutsal ruh ve tanrıya isnat etmeleri de muhtemeldir- istenmeyen ve menfi ruhsal fenomenlerin def edildiği iddiası güdülmektedir. Bununla birlikte bireyin başka bir defa daha benzeri sorunlara maruz kalması da muhtemeldir. Bazı ruhsal ve psikolojik fenomenlere karşı koymak için bireyin başka etkenler kanalıyla korunup korunamayacağı konusu ayrı bir şekilde ameli irfanın bir konusu olarak ruhsal yansımalar ve onun muhtemel neticeleri boyutunda incelenebilir; ancak burada iki önemli noktayı hatırlatmak gerekir: Birincisi, kamil bir tarikat esasınca müspet veya menfi hiçbir fenomen nedensiz değildir. Eğer birey herhangi bir nedenden ötürü bu cümleden olmak üzere ruhsal algılarında menfi konular ve bazı zararlar ile karşı karşıya gelirse bu direkt olarak bireyin kendi içindeki bağlılık ve sapmalar ile irtibatlı sayılır ve esasen irfanın asıl görevi bu bağlılıkları yok etmek için yolcuya yardımcı olmaktır. Bu yüzden kâmil üstat nefsin tezkiye edilmesi ve bağlılıklardan kurtulma noktasında itminan sahibi olmadan yolcuyu bu ruhsal meseleler ile yüz yüze getirmez; çünkü bu ona hiçbir fayda sağlamaz, aksine ruhsal bozukluklara veya bireyin ruhsal düzlemde daha şiddetli sapkınlıklara yönelmesine neden olur. Bu problemler bağdaşır tekâmülün yeri olmadığı ruhun tabii olmayan bir şekilde ve ters bir süreç içinde kendi özündeki kirlerin pençesinden kurtulmadan gerekli olmayan mavera tecrübeleri ile uğraşması yolunda ortaya çıkar. Bunun ortaya çıkma sebebi de genellikle şeytanidir. İkincisi, eğer birey herhangi bir delilden ötürü böyle sorunlara maruz kalırsa, elbette doğru yol vasıtasıyla bu sorunlardan kurtulmak imkân dâhilindedir. Gerçek irfanda şeriat ve takvaya kâmil bir şekilde bağlı olmaktan ve iman veya ilahi veliler kanalıyla ilahi hidayet ve velayet egemenliğine girmekten başka hiçbir korunak mevcut değildir. Bu yüzden takva sahibi temiz ve kâmil bir arifin terbiyesi altında bulunan kişiler, asla böyle ruhsal ve psikolojik tehlikelere maruz kalmaz ve savunma ışınları gibi şeylere de ihtiyaç duymazlar. Genel olarak bireyin karşılaştığı bu istenmeyen fenomenlerin tümü gerçekte bizzat kendisinin isteğiyle çağrılmıştır. Birey belirgin olarak böyle bir istekte bulunmamış olabilir, lakin metafizik güçleri elde etmek ve şahsi arzulara ulaşmaktan başka bir hedefi olmayan temizlenmemiş bir nefis ile kendini tanınmamış ve şüpheli güçlerin önüne bıraktığı vakit, gerçekte önceden böyle hadiselerin gerçekleşme iznini vermiş sayılır. Bundan dolayı giderilmesi için savunma ışınlarına sığınılan ruhsal muhtemel zarar, gerçekte bireyin içindeki sapma altyapılarında yer alır. Bu hususlar, bunun altyapılarını ortadan kaldırmayla, bireysel menfaatler elde etmek için dış güçlere sığınmaktan vazgeçmekle ve nefis tezkiyesi ve irfandan ibaret asıl hedefe varmaya çalışmayla tedrici olarak ortadan kalkar. Aynı şekilde bireyin içinin ıslah edilmesi ve bu tür fenomenlerin ortaya çıkmasının kökünü kurutmak ile bir irtibatı olmayan dış bir etken sıfatıyla savunma ışınlarına sığınmak, gerçekte yanlış bir sürecin doğal neticesinden kaçmak ve yoldaki sapkınlığın getirilerinden uzaklaşmaktan ibarettir. Bu, bir hastalığı temelden tedavi etmek yerine onun zahirdeki belirtilerini gidermemize benzer. İnsan ilahi şeriata ameli olarak bağlılık göstermek ihtiyacı duymadan, ahlaki yapılandırma ve nefis tezkiyesine önem vermeden, bir hastalığı tedavi etmek gibi menfaatleri elde etmek veya mistik tecrübeler elde etmek ümidiyle kendi özünü tamamıyla bilinmeyen, muğlak ve tanınmaz güçlerin inisiyatifine bırakıyorsa (öyle ki iddia esasınca hatta bu hususlara inanmak bile gerekli değildir), esasen şeytani güçlerin sızması için en olanaklı altyapı hazırlanmış olur. Bu, yolcu veya öğrenci veya hastayı sürekli giriftleşen bir takım hususlar ile çatışır kılar ve hiç kimse de buna maruz kalan kişiye kılavuzluk etme ve kendisini hidayete erdirmek sorumluluğu üstlenmez. Bugün birçok psikolojik, meta psikolojik ve mistik okul, değişik toplumların dinsel inançları, kültür ve kavramlarıyla koordineli bir halde sunulmaktadır. Bu, doğal olarak ilgi duyanlar için geniş çaplı ama sahte bir heyecan yaratmaktadır. Lakin bu dinsel kabuk ve deri çekicilikten başka reel vakıada pek önemli bir değişiklik yaratmamaktadır. Bildiğimiz üzere değişik toplumlarda bu gibi okullardan onlarca ekol ve üstat türemiştir. Neticede bazı ruhsal güçlerden istifade etmek ve müritler tarafından bunun pekiştirilmesinden başka bunların bir kanıtsallığı bulunmamakta ve insanların bilgisel ve mistik ihtiyaçlarını yanıtlayamamaktadırlar. Bu nedenle İslam irfanında kâmil üstat ve ermiş arif çok kere vurgulanmıştır; çünkü böyle bir fert doğru yolda mistik terbiyeyi üstlenir ve mistik hususların mahiyetine dair tam bir bilgi ve bilinç taşır. Böyle bir mistisizmin temel taşı, takva derecelerinde yükselmek ve tüm dünyevi isteklerden arınmaktır. Lakin bunun tersine eksik okullarda bir taraftan ruhsal ve psikolojik algılar ve öte taraftan da bunların mahiyetine yönelik katmerli cehalet bireyi müphem ve tanınmaz bir dünyada yalnız başına bırakır. Bu, genel olarak mistik tecrübe ve ruhsal meselelere geleneksel ve modern şekliyle ilgi duyan kimseleri tehdit eden bir tehlikedir. Önceki dönemlerde de irfan yolunda bu sorunlar mevcuttu. Bu yüzden irfan yolunda hareket etmek (veya metafizik tecrübelere ermek) için masum imam veya Allah’a doğru yapılan yolculuğu sona ulaştırmış kâmil bir arifin eksende bulunası ve irşadı yolun zorunluluklarındandır. Aksi takdirde birçok sapma ihtimali mevcuttur ve en sonda bunun zarar ve ziyanları faydalarından daha çok olacaktır.  

 


[2] Şeyh Mauhmut Şebisteri, Gülşeniraz.

[3] a.g.e.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar