Gelişmiş Arama
Ziyaret
82086
Güncellenme Tarihi: 2010/04/24
Soru Özeti
Öldükten sonra insan ruhu hayvan şekline mi bürünür yoksa berzahta mı kalır?
Soru
1. Öldükten sonra insan ruhu hayvan şekline mi bürünür? 2. Berzahta başıboş mu kalır? 3. Kur’an’da insanın öldükten sonra başka bir yere intikal ettiği belirtilmiştir, insan nereye ve hangi zamanda intikal eder?
Kısa Cevap

Öldükten sonra insan ruhunun başka bir insan veya hayvan şekline bürünmesi reenkarnasyona inanan kişilerin görüşüdür ve bu İslam’ın bakışında yanlış ve geçersiz bir görüştür. Ruh, dünya bedeninden ayrıldıktan sonra berzah âleminde misali bedende yer edinir ve kıyametin başlamasına dek berzah hayatını sürdürür. Bazen kabir âlemi ve bazen de ruhlar âlemi olarak tabir edilen berzah âlemi, dünya ve ahret arasındaki bir âlemdir. Böyle bir âlemin varlığını bazı ayet ve rivayetler ispatlamaktadır.

Ayrıntılı Cevap

1. Öldükten sonra insanın akıbetinin ne olacağı hususu her zaman insanın zihnini meşgul eden ve onu ikna edici ve kanıtlı bir yanıt bulmaya yönlendiren meselelerdendir. Ölüm ve ruhun intikal etmesi hakkında bulunan açıklama ve yorumlar arasında reenkarnasyon teorisi olarak meşhur olan bir yorumla karşılaşıyoruz. Bu teoride ruhun beden ile ilişkisinin kesilmesi ve onun başka bir insan veya hayvan şekline bürünmesinden söz edilmektedir. Bu inanç kadim zamanlardan beri dünyanın bazı bölgelerinde yaygındı. Bazı Hint ve Yunan bilgeleri, insan ruhunun ilk bedenden çıktıktan sonra şahsın ahlak ve huyu ile uyuşan başka bir bedene girdiği inancını taşırlar. Bu görüşün tüm dünyada taraftarları vardır. İslam dünyasında da bazı bilge, mütekellim ve fırkalar daha değişik biçimde bu inancın takipçileri olmuşlardır. Arap dünyasının sınırlı bölgelerinde ve özellikle bugünkü Suriye ve Lübnan’da Dürzîler (İsmaillilikten ayrılmış bir fırka) reenkarnasyona inanan bir grup sayılabilir. Reenkarnasyon, tarih boyunca aşırı fırkaların ortak özelliklerinden biri olmuştur. Bu aşırı grupların liderleri reenkarnasyona dönük taşıdıkları bakış aracılığıyla kendilerini taraftarlarına imam, peygamber ve hatta tanrı olarak tanıtmaktaydılar. Reenkarnasyona inananlar beş kısma ayrılır:

1. Nasuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar insanın öldükten sonra ruhunun başka bir bedene gireceğine inanır. Eğer ölen şahıs iyi bir insansa bedeni iyi bir insana ve eğer kötüyse bedeni inkârcı ve günahkâr bir kimsenin bedenine girer.  

2. Masuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar öldükten sonra insan ruhunun iyilerden olması halinde bülbül ve kumru kuşu gibi beğenilen hayvanlara ve eğer kötülerden ise köpek, domuz vb sevilmeyen hayvanların bedenine gireceğine inanır.

3. Fasuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar öldükten sonra insan ruhunun iyilik ve kötülük kriteri esasınca gül ve meyveler gibi yararlı bitkilere veya acıhıyar ve benzeri acı ve kötü kokulu bitkilere gireceğine inanır.

4. Rasuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar öldükten sonra insan ruhunun cansız varlıklara gireceğine inanır. Eğer ruhlar hayırsever ise mücevherler gibi kıymetli madenlere ve eğer kötü iseler değersiz madenlere girerler.

5. Reenkarnasyona inanan başka bir grup ise insan ruhunun ilk önce cansız varlıklara, sonra bitkilere, ardından hayvanlara ve en son olarak da insan bedenine gireceğine inanır.[1]

Reenkarnasyona inananlar açısından bu intikal sürekli ve sonsuzdur. Gerçekte bu düşüncede insanın cennet ve cehennemi ödüllendirilmek veya cezalandırılmak için iyi veya kötü bedenlere intikal etmesidir. Bedenlerdeki ruhun bu gezintisi, ruh erginliğe erişene, göklere çıkıp melekler şekline bürününceye ve meleklerden oluncaya dek sürer.[2] İslam açısından reenkarnasyon geçersiz ve yanlıştır. Reenkarnasyonun geçersiz olduğunu belirten delilleri öğrenmek için 1099 (Site: 1154) sayılı soruya ve “İslam’ın Reenkarnasyon Hakkındaki Görüşü” başlıklı konuya müracaat edebilirsiniz. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen uzun bir hadiste kendisi şöyle buyurmuştur: Reenkarnasyona inananlar dinin yol ve yöntemini kenara atmış, sapıklığı seçmiş ve nefislerini yeryüzüne mahkum kılmışlardır. Onlar açısından ne bir cennet ve cehennem ve ne de bir peygamberlik ve uyarı vardır. Onların nezdinde kıyamet ruhun kendi bedeninden çıkması ve bir başka bedene girmesidir.[3] İslam’ın bakışında ölüm dünya hayatının son noktası ve ruhun maddi bedenden ayrılışıdır. Bu zamanda ruh misalî şekle bürünerek berzahta başka bir hayata başlar. Misalî cisim ve beden maddi cisme benzer, lakin maddi bedenin birçok özelliğini taşımaz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Allah müminin ruhunu aldığı zaman onu dünyevi bedenine benzer bir şekle büründürür…[4]    

2. İnsanın öldükten sonra nasıl bir akıbet ile karşılaşacağı konusunda şöyle söylemek gerekir: Gerçekte insan iki ölüm ve iki hayatı tecrübe eder. Kur’an-ı Kerim bu konuya şöyle işaret eder: Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa da dirilttin. Günahlarımızı kabulleniyoruz. Şimdi (bu ateşten) bir çıkış yolu var mı?”.[5]

Bazı müfessirler ayeti şerifede belirtilen iki defa öldürme ve diriltmeden maksadın dünya hayatının son günündeki öldürme ve berzahta diriltme ve de ardından berzahta öldürme ve kıyamette hesap için diriltme olduğunu söylemişlerdir.[6]

Berzah Nedir?

Berzah iki şey (madde ve ruh) arasındaki fasıla, sınır ve vasıtaya denir. Misal âlemine berzah âlemi denmesinin nedeni onun madde âlemiyle soyut ruhlar âlemi arasındaki ve dünya ile ahiret ortasındaki bir alanda yer almasıdır.[7] Bazen kabir âlemi ve ruhlar âlemi olarak tabir edilen berzah âlemi, dünya ve ahiret arasındaki bir âlemdir. Böyle bir âlemin varlığının delili bazı ayet ve rivayetlerdir. Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinde öldükten sonra berzah hayatından söz edilmiştir. Bu ayetlerden birinde şöyle buyrulmaktadır: Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır.[8] Bu ayetin zahiri dünya ve ahiret âlemleri arasında bulunan böyle bir âlemin varlığını ispat etmektedir. Böyle bir âlemin varlığını açıkça ispat eden ayetlerin bir kısmı şehitlerin hayatıyla ilgili ayetlerdir: Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar.[9] Şehitler gibi makamı yüce müminler için berzah âlemi olduğu gibi, firavun ve yarenleri gibi tuğyan eden kâfirler için de berzahın varlığı açıkça Kur’an’da dile getirilmiştir: (Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir.[10]

İşaret edildiği gibi yukarıdaki ayetler öldükten sonra berzah hayatını onaylar ve buna ek olarak az bir dikkatle bu ayetlerin içeriğinden salihler ve günahkârların yaşam niteliğini de anlayabiliriz. Bu hususta temiz imamlardan nakledilen ve insanların berzah hayatının niteliğini beyan eden birçok rivayet mevcuttur. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir hadiste şöyle okumaktayız: “Berzah, dünya ve ahiret arasındaki ödül ve cezadan ibaret olan kabir âlemidir. Allah’a yemin olsun ki biz sizin hakkınızda ancak berzahtan korkmaktayız.”[11]  Aynı şekilde bir başka hadiste İmam Sadık (a.s) müminlerin ruhları hakkında sorulan bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Onlar cennet odalarında yer alır, cennet yemeklerinden yer, içeceklerinden içer ve şöyle derler: Ey Rabbimiz çabucak kıyameti gerçekleştir ve bize verdiğin vaatlere vefa et.”[12] Elbette berzah âlemi kıyamet günü ve ebedi cennet ve cehennem için geçici ve güzergâh niteliğinde bir menzildir. Berzah âleminde tam bir şekilde hiç kimsenin hesabına bakılmaz ve yaptıkları hakkında kesin bir hüküm ve ceza verilmez. Kıyamette gerçekleşecek olan ebedilik meselesine ek olarak azap ve ödüllendirmenin niteliği bu iki âlemin farklılıklarındandır. Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır: (Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir.[13] Ayet-i kerime berzahtakilerin azabını ateşe sunulmak ve kıyamet azabını ise onun içine girmek olarak belirtmektedir. Bu farklılık berzah âlemi ve cennetteki nimetler hakkında da geçerlidir. Bazı rivayetlerin belirttiği üzere Hakka inanan ve dünyada günaha bulaşmış ve de tövbe etme başarısı elde etmemiş müminlerden bir grubun berzah azabına çarptırılması, varlıklarının günahtan arındırılması ve ebedi cennete girme liyakatini elde etmeleri bu âlemde gerçekleşir.[14] Berzah hakkında daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki başlıklara müracaat edebilirsiniz:       

Berzah âlemindeki ölülerin hallerinden haberdar olmak, 1150 (Site: 1172).

Berzah tekâmülü, 21038 (Site: tr20315).

Berzah ve berzah hayatı, 3891 (Site: 4160).

Berzahta sevap ve ceza, 19576 (Site: tr18939).

 


[1] Tayyib, Seyyid Abdu’l Hüseyin, Kelimu’t Tayyib der Tagriri Akaidi İslam, s. 638, çapı sevvum, intişaratı kitapfuruşiyi İslami.

[2] Hasani, Razi, Seyyid Murtaza, Tebsireti’l Avam fi marifeti makalati’l Enam, s. 89, çapı dovvum, intişaratı esatir, 1364 h.ş.

[3] Tebersi, Ahmet bin Ali, El- İhticac, c. 2, s. 344, neşri El- Murtaza, Meşhedi Mukaddes, 1403 h.k.

[4] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi, c. 3, s. 245, çapı çaharum, daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[5] Gafir Suresi, 11. ayet.

[6] Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, El- Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, c. 17, s. 475, çapı pencum, defteri intişaratı İslami, Kum, 1417 h.k.

[7] Seyyid Cafer Seccadi, Ferhenği Ulumu felsefi ve kelami, çap 1357; neşri Tuba ya dairetul Mearif lugatı Kur’an.

[8] Mu’minun Suresi, 100. ayet.

[9] A’li İmran Suresi, 169. ayet.

[10] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 14, s. 316, çapı evvel, daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1374 h.ş.

[11] Kâfi, c. 3, s. 242.

[12] Kâfi, c. 3, s. 244.

[13] Gafir Suresi, 46. ayet.

[14] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 7, s. 81, Müessesetü El- Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar