Gelişmiş Arama
Ziyaret
78063
Güncellenme Tarihi: 2010/04/24
Soru Özeti
Öldükten sonra insan ruhu hayvan şekline mi bürünür yoksa berzahta mı kalır?
Soru
1. Öldükten sonra insan ruhu hayvan şekline mi bürünür? 2. Berzahta başıboş mu kalır? 3. Kur’an’da insanın öldükten sonra başka bir yere intikal ettiği belirtilmiştir, insan nereye ve hangi zamanda intikal eder?
Kısa Cevap

Öldükten sonra insan ruhunun başka bir insan veya hayvan şekline bürünmesi reenkarnasyona inanan kişilerin görüşüdür ve bu İslam’ın bakışında yanlış ve geçersiz bir görüştür. Ruh, dünya bedeninden ayrıldıktan sonra berzah âleminde misali bedende yer edinir ve kıyametin başlamasına dek berzah hayatını sürdürür. Bazen kabir âlemi ve bazen de ruhlar âlemi olarak tabir edilen berzah âlemi, dünya ve ahret arasındaki bir âlemdir. Böyle bir âlemin varlığını bazı ayet ve rivayetler ispatlamaktadır.

Ayrıntılı Cevap

1. Öldükten sonra insanın akıbetinin ne olacağı hususu her zaman insanın zihnini meşgul eden ve onu ikna edici ve kanıtlı bir yanıt bulmaya yönlendiren meselelerdendir. Ölüm ve ruhun intikal etmesi hakkında bulunan açıklama ve yorumlar arasında reenkarnasyon teorisi olarak meşhur olan bir yorumla karşılaşıyoruz. Bu teoride ruhun beden ile ilişkisinin kesilmesi ve onun başka bir insan veya hayvan şekline bürünmesinden söz edilmektedir. Bu inanç kadim zamanlardan beri dünyanın bazı bölgelerinde yaygındı. Bazı Hint ve Yunan bilgeleri, insan ruhunun ilk bedenden çıktıktan sonra şahsın ahlak ve huyu ile uyuşan başka bir bedene girdiği inancını taşırlar. Bu görüşün tüm dünyada taraftarları vardır. İslam dünyasında da bazı bilge, mütekellim ve fırkalar daha değişik biçimde bu inancın takipçileri olmuşlardır. Arap dünyasının sınırlı bölgelerinde ve özellikle bugünkü Suriye ve Lübnan’da Dürzîler (İsmaillilikten ayrılmış bir fırka) reenkarnasyona inanan bir grup sayılabilir. Reenkarnasyon, tarih boyunca aşırı fırkaların ortak özelliklerinden biri olmuştur. Bu aşırı grupların liderleri reenkarnasyona dönük taşıdıkları bakış aracılığıyla kendilerini taraftarlarına imam, peygamber ve hatta tanrı olarak tanıtmaktaydılar. Reenkarnasyona inananlar beş kısma ayrılır:

1. Nasuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar insanın öldükten sonra ruhunun başka bir bedene gireceğine inanır. Eğer ölen şahıs iyi bir insansa bedeni iyi bir insana ve eğer kötüyse bedeni inkârcı ve günahkâr bir kimsenin bedenine girer.  

2. Masuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar öldükten sonra insan ruhunun iyilerden olması halinde bülbül ve kumru kuşu gibi beğenilen hayvanlara ve eğer kötülerden ise köpek, domuz vb sevilmeyen hayvanların bedenine gireceğine inanır.

3. Fasuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar öldükten sonra insan ruhunun iyilik ve kötülük kriteri esasınca gül ve meyveler gibi yararlı bitkilere veya acıhıyar ve benzeri acı ve kötü kokulu bitkilere gireceğine inanır.

4. Rasuhilik: Bu fırkaya mensup olanlar öldükten sonra insan ruhunun cansız varlıklara gireceğine inanır. Eğer ruhlar hayırsever ise mücevherler gibi kıymetli madenlere ve eğer kötü iseler değersiz madenlere girerler.

5. Reenkarnasyona inanan başka bir grup ise insan ruhunun ilk önce cansız varlıklara, sonra bitkilere, ardından hayvanlara ve en son olarak da insan bedenine gireceğine inanır.[1]

Reenkarnasyona inananlar açısından bu intikal sürekli ve sonsuzdur. Gerçekte bu düşüncede insanın cennet ve cehennemi ödüllendirilmek veya cezalandırılmak için iyi veya kötü bedenlere intikal etmesidir. Bedenlerdeki ruhun bu gezintisi, ruh erginliğe erişene, göklere çıkıp melekler şekline bürününceye ve meleklerden oluncaya dek sürer.[2] İslam açısından reenkarnasyon geçersiz ve yanlıştır. Reenkarnasyonun geçersiz olduğunu belirten delilleri öğrenmek için 1099 (Site: 1154) sayılı soruya ve “İslam’ın Reenkarnasyon Hakkındaki Görüşü” başlıklı konuya müracaat edebilirsiniz. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen uzun bir hadiste kendisi şöyle buyurmuştur: Reenkarnasyona inananlar dinin yol ve yöntemini kenara atmış, sapıklığı seçmiş ve nefislerini yeryüzüne mahkum kılmışlardır. Onlar açısından ne bir cennet ve cehennem ve ne de bir peygamberlik ve uyarı vardır. Onların nezdinde kıyamet ruhun kendi bedeninden çıkması ve bir başka bedene girmesidir.[3] İslam’ın bakışında ölüm dünya hayatının son noktası ve ruhun maddi bedenden ayrılışıdır. Bu zamanda ruh misalî şekle bürünerek berzahta başka bir hayata başlar. Misalî cisim ve beden maddi cisme benzer, lakin maddi bedenin birçok özelliğini taşımaz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: Allah müminin ruhunu aldığı zaman onu dünyevi bedenine benzer bir şekle büründürür…[4]    

2. İnsanın öldükten sonra nasıl bir akıbet ile karşılaşacağı konusunda şöyle söylemek gerekir: Gerçekte insan iki ölüm ve iki hayatı tecrübe eder. Kur’an-ı Kerim bu konuya şöyle işaret eder: Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa da dirilttin. Günahlarımızı kabulleniyoruz. Şimdi (bu ateşten) bir çıkış yolu var mı?”.[5]

Bazı müfessirler ayeti şerifede belirtilen iki defa öldürme ve diriltmeden maksadın dünya hayatının son günündeki öldürme ve berzahta diriltme ve de ardından berzahta öldürme ve kıyamette hesap için diriltme olduğunu söylemişlerdir.[6]

Berzah Nedir?

Berzah iki şey (madde ve ruh) arasındaki fasıla, sınır ve vasıtaya denir. Misal âlemine berzah âlemi denmesinin nedeni onun madde âlemiyle soyut ruhlar âlemi arasındaki ve dünya ile ahiret ortasındaki bir alanda yer almasıdır.[7] Bazen kabir âlemi ve ruhlar âlemi olarak tabir edilen berzah âlemi, dünya ve ahiret arasındaki bir âlemdir. Böyle bir âlemin varlığının delili bazı ayet ve rivayetlerdir. Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinde öldükten sonra berzah hayatından söz edilmiştir. Bu ayetlerden birinde şöyle buyrulmaktadır: Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır.[8] Bu ayetin zahiri dünya ve ahiret âlemleri arasında bulunan böyle bir âlemin varlığını ispat etmektedir. Böyle bir âlemin varlığını açıkça ispat eden ayetlerin bir kısmı şehitlerin hayatıyla ilgili ayetlerdir: Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar.[9] Şehitler gibi makamı yüce müminler için berzah âlemi olduğu gibi, firavun ve yarenleri gibi tuğyan eden kâfirler için de berzahın varlığı açıkça Kur’an’da dile getirilmiştir: (Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir.[10]

İşaret edildiği gibi yukarıdaki ayetler öldükten sonra berzah hayatını onaylar ve buna ek olarak az bir dikkatle bu ayetlerin içeriğinden salihler ve günahkârların yaşam niteliğini de anlayabiliriz. Bu hususta temiz imamlardan nakledilen ve insanların berzah hayatının niteliğini beyan eden birçok rivayet mevcuttur. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen bir hadiste şöyle okumaktayız: “Berzah, dünya ve ahiret arasındaki ödül ve cezadan ibaret olan kabir âlemidir. Allah’a yemin olsun ki biz sizin hakkınızda ancak berzahtan korkmaktayız.”[11]  Aynı şekilde bir başka hadiste İmam Sadık (a.s) müminlerin ruhları hakkında sorulan bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Onlar cennet odalarında yer alır, cennet yemeklerinden yer, içeceklerinden içer ve şöyle derler: Ey Rabbimiz çabucak kıyameti gerçekleştir ve bize verdiğin vaatlere vefa et.”[12] Elbette berzah âlemi kıyamet günü ve ebedi cennet ve cehennem için geçici ve güzergâh niteliğinde bir menzildir. Berzah âleminde tam bir şekilde hiç kimsenin hesabına bakılmaz ve yaptıkları hakkında kesin bir hüküm ve ceza verilmez. Kıyamette gerçekleşecek olan ebedilik meselesine ek olarak azap ve ödüllendirmenin niteliği bu iki âlemin farklılıklarındandır. Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır: (Öyle bir) ateş ki, onlar sabah akşam ona sunulurlar. Kıyametin kopacağı günde de, “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun” denilecektir.[13] Ayet-i kerime berzahtakilerin azabını ateşe sunulmak ve kıyamet azabını ise onun içine girmek olarak belirtmektedir. Bu farklılık berzah âlemi ve cennetteki nimetler hakkında da geçerlidir. Bazı rivayetlerin belirttiği üzere Hakka inanan ve dünyada günaha bulaşmış ve de tövbe etme başarısı elde etmemiş müminlerden bir grubun berzah azabına çarptırılması, varlıklarının günahtan arındırılması ve ebedi cennete girme liyakatini elde etmeleri bu âlemde gerçekleşir.[14] Berzah hakkında daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki başlıklara müracaat edebilirsiniz:       

Berzah âlemindeki ölülerin hallerinden haberdar olmak, 1150 (Site: 1172).

Berzah tekâmülü, 21038 (Site: tr20315).

Berzah ve berzah hayatı, 3891 (Site: 4160).

Berzahta sevap ve ceza, 19576 (Site: tr18939).

 


[1] Tayyib, Seyyid Abdu’l Hüseyin, Kelimu’t Tayyib der Tagriri Akaidi İslam, s. 638, çapı sevvum, intişaratı kitapfuruşiyi İslami.

[2] Hasani, Razi, Seyyid Murtaza, Tebsireti’l Avam fi marifeti makalati’l Enam, s. 89, çapı dovvum, intişaratı esatir, 1364 h.ş.

[3] Tebersi, Ahmet bin Ali, El- İhticac, c. 2, s. 344, neşri El- Murtaza, Meşhedi Mukaddes, 1403 h.k.

[4] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi, c. 3, s. 245, çapı çaharum, daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[5] Gafir Suresi, 11. ayet.

[6] Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, El- Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, c. 17, s. 475, çapı pencum, defteri intişaratı İslami, Kum, 1417 h.k.

[7] Seyyid Cafer Seccadi, Ferhenği Ulumu felsefi ve kelami, çap 1357; neşri Tuba ya dairetul Mearif lugatı Kur’an.

[8] Mu’minun Suresi, 100. ayet.

[9] A’li İmran Suresi, 169. ayet.

[10] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, c. 14, s. 316, çapı evvel, daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1374 h.ş.

[11] Kâfi, c. 3, s. 242.

[12] Kâfi, c. 3, s. 244.

[13] Gafir Suresi, 46. ayet.

[14] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 7, s. 81, Müessesetü El- Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Acaba gece namazına kalkabilmemi sağlayacak bir yöntem var mı?
    5628 Pratik Ahlak 2012/08/11
    Her sağlıklı insanın, sağlığını korumak için her gün belirli bir süre uyumaya ihtiyacı var. Düzenli ve sistemli bir hayat programı ile hem ihtiyacımız olan uyku ve dinlenmeyi hem de sabah namazından önce gece namazı için uyanmayı sağlaya biliriz. Böylelikle rahatlıkla bu değerli amelin faziletine ulaşabiliriz. Gece namazına ...
  • Neden Cevşen-i Kebir duasının seksen beşinci kısmında insanın sudan yaratıldığı buyrulmuştur?
    8728 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Evrendeki maddî varlıkların tümü “su” adındaki ortak bir madde taşımaktadır. Bu kategoride evren bahçesinin gülü olan insan da sudan yaratılmıştır. Su insan yaratılışının ilk madde tohumudur. Öte taraftan insan bedeninin %80’nini su teşkil etmektedir. Bu husus hem Kur’an ve rivayetlerde ve hem de modern bilim tarafından ispat edilmiştir. Elbette ...
  • Lütfen Kadının örtünmesinin sınırları hakkında bir hadis zikredin.
    13255 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2008/06/18
    Nur suresinin 31’inci ayeti ve birçok rivayetlerde örtünmenin sınırları açıklanmıştır. Allah-u Teala, zikredilen ayette şöyle buyurmaktadır: “Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olanı dışında süslerini açmasınlar.[i] Başörtülerini, yakalarının üzerine salıversinler. Süslerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6428 Eski Kelam İlmi 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Ehli Sünnete mensup bir Müslüman Şiilerin duasını okuyabilir mi?
    7502 Pratik Ahlak 2011/09/13
    Şiiler tarafından nakledilen duaların tümü Peygamberin (s.a.a) ailesi olan imamlardan bize ulaşması, Peygamberin (s.a.a) tavsiyesince onlara tutunma ve uymanın kurtuluşa neden olması ve buna ek olarak Şia ve Ehli Sünnetin itirafıyla imamların dua ve münacatta insanların önderi sayılması nedeniyle, onlar tarafından nakledilen duaların gerçeğe ve icabete daha yakın olacağı ...
  • Acaba içinde humus payı olan veya borç olarak verilen para değer kaybına uğrarsa zaminliğe neden oluyor mu?
    8153 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/04
    Aşağıdaki noktalara dikkat etmek sorulan sorulara cevap verme hususunda bize yardımcı oluyor: 1-   Ukala (akıl sahibi olanlar) nezdinde mal olarak kabul edilen her şey İslam anlayışında mal olarak kabul görülmekte ve şeraitin istisna ettiği yerler ...
  • “Ve necmu ve şeceru yescudan” ayetinde yıldız ile ağaç secde ediyor diyor ve bundan bahis edilmektedir, onların secde etiklerinden maksat nedir?
    16695 Tefsir 2012/04/07
    Necm yıldız anlamındadır. Bazen de sapı (sake) olmayan ot anlamına gelir. Bu ayette (rahman, 6) ise şecere (ağaç) karinesinden ötürü ikinci yani sapı (saka) olmayan bitki anlamına gelmektedir. Bu kelime asıl itibarıyla çıkmak (tuluu) anlamındadır. Eğer sapı olamayan bitkileri için “necm” kelimesi kollanılıyor ise bitkilerin yer altından ...
  • Amellerle Allah’ın onlar için vadettiği mükafatlar arasında uygunluk gözetilmiş midir?
    7639 Eski Kelam İlmi 2010/07/18
    Böyle mükafatları vadetmek ne İlahi adalete aykırıdır, ne de amelle sevap arasındaki uygunluğa; çünkü adaletin manasının, her şeyi kendi uygun olduğu yere koymak olduğunu söylersek, yani amelle sevap arasında uygunluk olması gerekli ise sözünü ettiğiniz yerlerde amelle sevap arasında uygunluk vardır. Zira:1- Böyle ...
  • Arapçayı bilmeyenlerin Kuran’a bakmalarının veya okumalarının ne gibi faydaları vardır?
    13233 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/23
    Kuran, sıradan bir kitap değildir. Aksine Allah’ın kelamı olması gibi birçok farklı konumlara sahiptir. Sözleri de Allah tarafından İslam Peygamberi’ne (s.a.a) vahiy edilmiştir. Birçok derin ilim ve öğretiler içerir. Yaşam kitabı, insanın tekâmülü, hidayet kitabı vb. ayrıca kutsaldır ve kendisine has bir değeri vardır. Bu esasa göre; ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11143 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar