Gelişmiş Arama
Ziyaret
11421
Güncellenme Tarihi: 2011/11/22
Soru Özeti
Beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssası hangi tarih kitabında nakledilmiştir?
Soru
Beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssası hangi tarih kitabında nakledilmiştir? Diğer peygamberler ve imamlar (a.s) hakkında çalışmış birkaç tarihçinin adını ve kitaplarını lütfen tanıtır mısınız? Müslüman olmayan tarihçilerin adını şüpheleri cevaplamak için istiyorum.
Kısa Cevap

Kur’an’ın birçok ayeti peygamberlerin mucizelerine, bu cümleden olmak üzere Hz. Musa’ya ve beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssasına değinmiştir. Aynı şekilde birçok tarihi kitapta bu konulara değinilmiştir. Örneğin, İbn. Kesir el-Bidaye Ve’n-Nihaye’de ve Yakubi kendi tarih kitabında buna değinmiştir. Tarihçiler ve biyografi yazarları diğer semavî kitaplar ve masumlar ile din büyüklerinden nakledilen rivayetlerden yararlanarak, onların çoğunun adını yaşam öyküleriyle birlikte beyan etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. en-Nuru’l-Mubin Fi Kısasi’l-Enbiya Ve’l-Mürselin, Muhaddis Cezayiri.

2. Kısasü’l-Enbiya, Fatıma Meşayih.

3. Dastan-ı Peygamberler Ya Kıssahay-i Kur’an Ez Adem Ta Hatem.

Sorunuzun ikinci bölümü hakkında ise, İslamî rivayetlerden istifade edildiği kadarıyla, hem Peygamber-i Hatem’in (s.a.a) ve hem onun hak halifesi İmam Ali’nin (a.s) ve hem de diğer imamların özellik ve erdemlerinin kutsal kitaplarda dile getirildiğini belirtmek gerekir. Ama Yahudiler ve Hıristiyanların elinde mevcut olan kutsal kitaplar değişiklik ve tahrife maruz kalmıştır. Bu yüzden rivayetlerde işaret edilen birçok konu mevcut “Ahitler”’de bulunmamaktadır. Bununla birlikte mevcut Tevrat’ta rivayetlerin muhtevasını onaylayan hususlar bulunmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Cevaba geçmeden önce bir noktayı hatırlatmak zorunlu gözükmektedir. Gayri Müslimlerin Kur’an’a yönelttikleri ve yöneltmekte oldukları tüm eleştiri ve tenkitlere ve de Kur’an’ın Allah’a ait olduğunu kabul etmemelerine rağmen, onun Peygambere müntesip olması hususunda asla kuşku duymamışlardır. Bu yüzden Kur’an en azından tarihi nakiller taşıyan en muteber bir kitap sıfatıyla referans alınabilir. Kur’an’ın birçok ayeti peygamberlerin mucizelerine, bu cümleden olmak üzere Hz. Musa’ya ve beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssasına değinmiştir.

Bu ayetlerin bazıları şunlardır:

Kısas Suresi, 31 ve 32. Ayetler.

Neml Suresi, 10 ve 12. Ayetler.

Taha Suresi, 17 – 23, 66 – 70 ve 78. Ayetler.

A’raf Suresi, 136. Ayet.

Zariyat Suresi, 40. Ayet.

Aynı şekilde birçok tarihi kitapta bu konulara değinilmiştir. Örneğin, İbn. Kesir el-Bidaye Ve’n-Nihaye’de[1] ve Yakubi kendi tarih kitabında[2] buna değinmiştir. Tarihçiler ve biyografi yazarları diğer semavî kitaplar ve masumlar ile din büyüklerinden nakledilen rivayetlerden yararlanarak, onların çoğunun adını yaşam öyküleriyle birlikte beyan etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1. en-Nuru’l-Mubin Fi Kısasi’l-Enbiya Ve’l-Mürselin, Muhaddis Cezayiri.

2. Kısasü’l-Enbiya, Fatıma Meşayih.

3. Dastan-ı Peygamberler Ya Kıssahay-i Kur’an Ez Adem Ta Hatem.

Sorunuzun ikinci bölümü hakkında da şunları söylemek gerekir: Eğer kastettiğiniz şey, imamların şahsiyetinin (a.s) tevhide dayalı dinlerin kitaplarına nasıl yansıdığıysa, bu durumda İslamî rivayetlerden istifade edildiği kadarıyla, hem Peygamber-i Hatem’in (s.a.a) ve hem onun hak halifesi İmam Ali’nin (a.s) ve hem de diğer imamların özellik ve erdemlerinin kutsal kitaplarda dile getirildiğini belirtmek gerekir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyuruyor: “Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler.”[3] Bu ayet önemli bir hakikati gün yüzüne çıkarmaktadır ve bu şudur: İslam Peygamberinin (s.a.a) ruhî, cismanî sıfatları ve diğer özellikleri önceki kitaplarda açık ve şeffaf bir şekilde belirtilmiş ve onun kâmil portresi bu kitaplar ile haşir neşir olan kimselerin zihninde yer edinmiştir. Bir rivayette nakledildiğine göre Yahudi bir fert İmam Ali’den (a.s) senin amcaoğlun Muhammed’in, senin ve evlatlarının Tevrat’taki adı nedir, diye sorar. İmam Ali (a.s) şöyle cevap verir: “Tevrat’ta Muhammed’in adı “Tab Tab”, benim adım “İlya” ve evlatlarımın adı da “Şübber ve Şebir”’dir. Yahudi bu cevabı duyunca hemen Müslüman olur ve iki şahadeti söyler. Allah’ın birliği ve Peygamberin (s.a.a) elçiliğine şahadet ettikten sonra İmam Ali’nin (a.s) vasiliği ve velayetine şahadet eder.[4] Bu rivayetten istifade edildiği üzere İmam Ali (a.s) Peygamberin (s.a.a) halifesi ve vasii sıfatıyla açık ve net bir şekilde Tevrat’ta geçmektedir. Eğer böyle olmasaydı, Yahudi hemen İmam Ali’nin (a.s) sözlerini kabul etmezdi. Aynı şekilde Ehli Beyt imamlarının (a.s) tümünün mübarek isimlerinin Tevrat’ta geçtiği ve İbranicede şöyle olduğu nakledilmiştir: Mizmiz (Mustafa), İlya (Ali Mürteza), Kayzur (Hasan Mücteba), İrytil (şehid Hüseyin), Meşfur (Zeynülabidin), Meshur (İmam Bakır), Meşmut (Cafer Sadık), Zumera (Musa Kazım), Hazad (Ali b. Musa Rıza), Teymura (Muhammed Taki), Nestur (Ali Naki), Nukaş (Hasan Askeri), Kadimunya (Muhammed b. Hasan) Zahibü’z-Zaman (a.c).[5] Ama Yahudiler ve Hıristiyanların elinde mevcut olan kutsal kitaplar değişiklik ve tahrife maruz kalmıştır. Bu yüzden rivayetlerde işaret edilen birçok konu mevcut “Ahitler”’de bulunmamaktadır. Bununla birlikte mevcut Tevrat’ta rivayetlerin muhtevasını onaylayan hususlar bulunmaktadır. Tevrat’ın var oluş seferinde şöyle belirtilmiştir: “Ey İbrahim senin İsmail hakkındaki duanı duydum. Şimdi ona bereketlendirecek, verimli kılacak ve yüce bir makama yükselteceğim. Onun evlatlarından on iki önder çıkacaktır.”[6] On iki önderin Ehli Beyt imamlarından (a.s) başka bir şeye uyarlanmadığı apaçıktır ve bu konuda bulunan rivayetlere bakıldığında kastedilenin kesinlikle bu yüce şahsiyetler olduğu söylenebilir. Hıristiyanların resmi İncillerinde İmam Ali (a.s) hakkında özel bir konuya rastlanmamaktadır. Elbette böyle bir beklenti içinde de olunmamalıdır; zira gerçek ve hakiki İncil elde mevcut değildir ve mevcut İnciller gerçekte bazı havarilerin görüşleri olup İsa’nın (a.s) göğe yükselmesinden yıllarca sonra toplanmış ve düzenlenmiştir. Bu yüzden İncillerde birçok çelişki ve ihtilaf göze çarpmaktadır. Bu nedenle güvenilir değildirler. Bununla birlikte, ahitlerin müjdeleri kitabının yazarının söylediğine göre Barnaba İncilinde, İmam Ali (a.s) her türlü yetkinliğe layık biri sıfatıyla anılmıştır.[7] Ama sorulmak istenen husus, dinler ve mezheplerin önemli ve muteber şahsiyet ve yazarlarının imamlar (a.s) hakkındaki görüşünün ne olduğuysa, bu durumda genel olarak imamların ve özel olarak da İmam Ali’nin (a.s) şahsiyetinin diğer dinlerin ileri gelenleri ve düşünürleri için bilinmez olmadığını belirtmek gerekir. Hıristiyanların en büyük yazarlarından sayılan Coerce Courdak şöyle demektedir: “Ezel gibi bir geçmişi ve de ebediyet ve engin bir derinlik gibi baki geleceği olan insanî hakikati insan akıl ve bilinciyle tanıştıracak Ali gibi yüce bir insan tanıyor musun?” Hıristiyanların büyük şahsiyetlerinden ve güçlü yazarlarından ve düşünürlerinden bir olan Cibran Halil Cibran şöyle demektedir: “Ben, Ebu Talib’in evladının külli ruh ile ilişki kuran ilk Arap olduğuna inanıyorum. O, külli ruhun namelerini daha önce bunu hiç duymamış bir halkın kulağına okuyan ilk Arap şahsiyetti. O, misyonunu dünyalılara ulaştırmadan bu dünyadan göçtü. O, peygamberleri kavrama kapasitesi bulunmayan ve peygamberlere layık olmayan toplumlara gelen peygamberler gibi bu dünyadan gitti. Allah’ın bu işten kendisinin daha iyi bildiği bir hikmeti vardır.” Hıristiyan düşünür Mihail Nuaym şöyle demektedir: “Her ne kadar üstün bir deha ve yeteneğe sahip olsa da hiçbir tarihçi ve yazar bin sayfalık bir külliyatta olsa bile Ali (a.s) gibi büyük bir insanın kâmil portresini betimleyemez.”[8]

Daha fazla bilgi edinmek için tavsiye edilen kaynaklar:

1. İmam Ali Usve-i Vahdet, Muhammed Cevad Şiri.

2. İmam Ali Ve Ahlak-ı İslamî, Muhammed Deşti.[9]

3. el-İmam Ali Sovtü’l-Adaleti’l-İnsaniyet, Coerce Courdak.

İmamlar hakkındaki sorunuz bağlamında bu alanda yapılan ve bu sitede mevcut olan araştırmalara müracaat ediniz:

İndeks: “Kur’an’da İmamların İsimleri” sayı: 1223.

İndeks: “Kur’an’da İmamların Özelliği”, sayı: 2444.

İndeks: “İmamet Ve İmamlara İnanmanın Delilleri”, 2707.



[1] el-Bidaye Ve’n-Nihaye, Ebu’l-Feda İsmail b. Ömer b. Kesir ed-Dımeşki (M.S 774 ), Beyrut, Daru’l-Fikir, 1407/1986.

[2] Tarih-i Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakub b. Vazih Yakubi (M.S 292), tercüme-i Muhammed İbrahim, Ayeti, Tahran, İntişarat-ı İlmî Ve Ferhengi, çap-ı şeşom, 1371.

[3] Bakara, 146.

[4] Tusi, Hamza, es-Sekaf Fi Menakıb, Kum, Ensariyan, dovvom, 1412 k, c. 2, s. 147.

[5] Saduk, Uyun-i Ahbari’r-Rıza, Beyrut, Müessese-i İlmî Metbuati, evvel, 1404 k, c. 2, s. 147.

[6] Tevrat, Sefer-i Peydayış, 17/20, s. 14.

[7] Sadıki, Muhammed, Beşaretü’l-Ahdeyn, Tahran, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, 1362 h, s. 213.

[8] Caferi, Muhammed Taki, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, Tahran, Defter-i Neşr-i İslamî, çarom, 1380 h, c. 1, s. 173.

[9] Merkez-i Mutalataat Ve Pejuheşhay-ı Ferhengi Hovze-i İlmiye.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar