Gelişmiş Arama
Ziyaret
10571
Güncellenme Tarihi: 2012/05/16
Soru Özeti
İsrail oğullarının buzağıya tapmasından dolayı cezalandırılması bilgece miydi?
Soru
Bakara Suresi 54. ayet şöyle buyurmaktadır: “Musa, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin). Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.” Sizin için daha hayırlıdır denen cahilliğin karşılığına dikkat edin! Allah’ın İsrail oğullarından istemiş olduğu birbirlerine kılıç çekmeleri insani midir?
Kısa Cevap

Müfessirler bu ayette yüce Allah’ın öldürmekten kastettiği şey hususunda üç olasılığı zikretmiştrir:

1. Bu emir, sınamaya dayalı bir emir idi ve onların tövbe etmesiyle bundan vazgeçilmiştir.

2. Bu ayetteki öldürmekten maksat, nefsanî şehvetler ve şeytani vesveselerin yok edilmesidir.

3. Ayetteki öldürmekten maksat, birbirinizi öldürün ve yok edin anlamında gerçek öldürmedir.

Bu hükmün hikmeti aşağıdaki hususların tümü veya biri olabilir:

A. İsrail oğullarının küfür ve şirkten temizlenmesi.

B. Bu tür bir büyük günahın tekrar edilmesini önlemek.

C. Tevhit ilkesinden sapmanın ve putperestliğe yönelmenin mahiyeti.

Her halükarda en şiddetli cezalara tahammül etmek cehennem azabından kurtulmaya değer.

Ayrıntılı Cevap

Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Musa, kavmine dedi ki: “Ey kavmim! Sizler, buzağıyı ilâh edinmekle kendinize yazık ettiniz. Gelin yaratıcınıza tövbe edin de nefislerinizi öldürün (kendinizi düzeltin). Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. Böylece Allah da onların tövbesini kabul etti. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir, çok merhametlidir.”[1] Müfessirler bu ayette yüce Allah’ın İsrail oğullarına birbirlerini öldürmelerine dair vermiş olduğu emir hakkında üç olasılığı zikretmiştir:

1. Bu ayetteki öldürme emri, sınamaya dayalı bir emirdir. Tıpkı Hz İbrahim’e Hz İsmail’i öldürme emri verilmesi ve İsmail’in öldürülmeden önce Ey İbrahim sen rüyada aldığın emri yerine getirdin[2] diye hitap edilmesi gibi. Hz Musa kıssasında yüce Allah şöyle buyurmuştur: Tövbe edin ve birbirinizi öldürün bu Allah katında sizin için daha hayırlıdır. Ama Allah’ın buyruğunun tam bir şekilde icra edilmesinden önce, bazılarının öldürmesini tümünün öldürmesi olarak hesaplamış ve onların tövbesini kabul etmiştir.[3]

2. Bu ayetteki öldürmekten maksat, nefsanî şehvetleri ve şeytani vesveselerin yok etmektir. Bu anlamıyla ayet, nefsanî şehvetleri ve şeytani vesveseleri kendinizden uzaklaştırın ve tam bir ihlâs ile ilahi birliği itiraf edin[4] manasını ifade etmek istemektedir.

3. Ayetteki öldürmekten maksat, birbirinizi öldürün ve yok edin[5]; zira dünya hayatında bu öldürülmek sizin için daha hayırlıdır anlamında gerçek öldürmektir.

Yüce Allah’ın kastinin gerçek öldürmek olduğunu söyleyen kimseler, Allah’ın bu hükmü için bir takım hikmet ve felsefeler dile getirmiştir ve biz onların bazılarına işaret ediyoruz:

A. Bu öldürülmek İsrail oğullarının küfür ve şirkten temizlenmelerine ve onların ebedi hayat ve sonsuz cennete girmesine sebep olmuştur.[6]

B. Her ne kadar insan öldürmek çirkin ve haram bir amel olsa da, bazen bir takım maslahatlar uyarınca hayır ve farz olmaktadır. Bir tür dinsel ve toplumsal maslahat bunun mahiyetini değiştirmektedir. İsrail oğulları hakkında da onların öldürülmeleri bu tür büyük bir günahın tekrar edilmesini önleme amacı güttüğünden iyidir ve bunu kabullenmekte güzel bir davranış sayılmaktadır.[7]

C. Samiri’nin buzağısına tapmak küçük bir iş değildi. Yüce Allah’ın bütün ayetlerini ve büyük peygamberi Musa’nın mucizelerini gördükten sonra onların tümünü unutmaları ve peygamberlerinin kısa bir süre ayrılmasıyla tevhit ilkesini tümüyle unutmaları, Allah’ın dinini ayakları altına almaları ve putperest olmaları küçük bir olay değildi. Eğer bu konu her zaman için, kendilerinin zihninden silinmezse tehlikeli bir durum meydana gelecekti. Her fırsatta ve özellikle Musa’nın ölümünün ardından onun çağrısının tümünün ortadan kalkması ve dininin akıbetinin tamamıyla tehlikeye düşmesi muhtemeldi. Burada sert bir tavır takınılması gerekliydi ve asla dile dayalı bir pişmanlık ve tövbe ile yetinilmemeliydi. Bunun için tüm peygamberler tarihi boyunca eşine ve benzerine rastlanmayan sert bir emir Allah tarafından geldi. Bu emre göre tövbe ve tevhide dönme buyruğunun yanı sıra, günahkârların büyük bir bölümünün özel bir şekilde (kendi elleriyle)idam edilme emri de gelmiştir. Bu cezanın düzeyinin sert ve yüksek olmasının nedeni, tevhit ilkesinden sapmanın ve putperestliğe yönelmenin rahat bir şekilde affedilebilecek bir mesele olmamasıdır. Onlar bütün o açık mucizeleri ve Allah’ın nimetlerini gördükten sonra buna kalkışmışlardır. Gerçekte semavi dinlerin usullerinin tümünü tevhit ve Allah’ın birliğinde özetlemek mümkündür. Bu ilkenin sarsıntıya uğraması, din temellerin tümüyle yok olmasıyla eşdeğerdir. Eğer buzağıya tapma meselesi basit telakki edilseydi, gelecektekiler için bir gelenek haline gelebilirdi. Özellikle İsrail oğulları, tarihin tanıklığıyla, çok inatçı ve bahane getiren bir halk idi. Bunun için anısı tüm asır ve çağlarda kalacak ve asla ondan sonra putperestlik düşüncesine düşmeyecek bir cezanın kendilerine verilmesi gerekliydi. Ve yaratıcınız nezdinde bu sizin için daha hayırlıdır cümlesi belki de bu manaya işaret etmektedir.[8] Son olarak şu noktayı hatırlatmak elzemdir: En şiddetli dünyevi cezalar en küçük ahiret azabıyla mukayese edilemez. Bu yüzden eğer bir şahıs zor da olsa bir takım cezalara katlanarak ahirette müstahak olduğu zorluklardan kendini kurtarabiliyorsa, çok faydalı bir ticaret yapmış sayılır. Biz bu dünyadaki ilahi had ve cezaların, kalpten samimice tövbe eden şahısların günahlarının kefareti olacağına inanmaktayız. Şu rivayete dikkat ediniz: Bir grup hırsızı Müminlerin önderinin yanına getirdiler. Müminlerin önderi onların ellerini kesti, ardından bu hırsızları uygun bir mekâna götürdü, gerekli tedavinin yapılmasını emretti, ondan sonra et ve bal gibi lezzetli yiyecekler ile cezalandırılan fertleri ağırladı ve onlara şöyle hitap etti: Ey günahkârlar şimdi sizin elleriniz cehenneme girdi, elbette eğer tövbe eder ve Allah tövbenizde samimi olduğunuzu bilirse, ellerinizi ateşten kurtaracak ve sizinle birlikte cennete koyacaktır. Aksi takdirde kesilmiş elleriniz sizi cehenneme çekecektir.[9] İsrail oğullarının öldürülmüş fertleri hakkında da aşağıdaki iki ihtimalden biri söz konusudur:

1. Ya onlar tövbe etmiş ve bu durumda cennete gireceklerdir ki cennete ulaşmak için her zorluğa tahammül etmek değerlidir.

2. Veya onlar batıl inançlarına bağlı kalmışlardır ve bu durumda onların görmüş olduğu işaretler ve mucizeler karşılığında ölüm cezası kendilerine azdır.

 


[1] Bakara Suresi, 54. ayet:  " وَ إِذْ قَالَ مُوسىَ‏ لِقَوْمِهِ يَاقَوْمِ إِنَّكُمْ ظَلَمْتُمْ أَنفُسَكُم بِاتخَِّاذِكُمُ الْعِجْلَ فَتُوبُواْ إِلىَ‏ بَارِئكُمْ فَاقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ ذَالِكُمْ خَيرٌْ لَّكُمْ عِندَ بَارِئكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ  إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيم‏"

[2] Saffat Suresi, 105. ayet: " يا إِبْراهِيمُ قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيا"

[3] Musevi Hamedani Seyyit Muhammed Bakır, Tercüme-i El- Mizan, c: 1, s: 288 (Az bir tasarrufla), Neşr: İntişaratı İslamiyi Camiayı Muderrisini Howzei İlmiyeyi Kum, 1374 h.ş.

[4] Kaşani, Molla Fethullah, Tefsiri Minhacu’s Sadıkin fi İlzami’l Muhafiliyn, c: 1, s: 192, Neşri Kitapfuruşiyi Muhammed Hasan Alemi, Tahran, Sali çap 1336 h.ş.

[5] Tefsiri Minhacu’s Sadıkin fi İlzami’l Muhafiliyn, c: 1, s: 192.

[6] Tefsiri Minhacu’s Sadıkin fi İlzami’l Muhafiliyn, c: 1, s: 192.

[7] Tecüme-i Mecmeu’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, c: 1, s: 179, tahkik: Rıza Sutude, İntişaratı Ferahani, Tahran 1360 h.ş, çapı evvel.

[8] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsiri Numune, s: 1, s: 256, Neşri Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1374 h.ş, çapı evvel.

[9] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kafi, c: 7, s: 266, hadis 31, Daru’l Kutubu İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şia düşüncesine göre imam nasıl her yerde hazırda bulunuyor?
    6341 Eski Kelam İlmi 2010/11/22
    İmam peygamberin (s.a.a.) yerine geçen halifedir. Peygamberin uhdesinde bulunan (vahiy almak hariç) bütün vazifeler imamın da uhdesindedir. Peygamber (s.a.a.) kendi uhdesinde bulunan vazifeleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek olmadığı gibi, imam da kendi uhdesinde bulunan teklifleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek yoktur. ...
  • Kur’an’ın adlarını nedir?
    27212 Kur’anî İlimler 2009/07/11
    Kur’an için birçok isim zikredilmiştir, elbette sadece bunlardan bazıları müslümanlar arasında meşhurdur. Ayrıca Kur’an için zikredilen isimlerden bazıları Kur’an’da, Kur’an’ın ismi değil vasfı olarak gelmiştir. Kur’an’ın isim ve vasıflarını birbirinden ayırmak konusundaki ihtilaf yüzünden Kur’an’ın isim ve vasıflarının sayısı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
  • Nübüvvetin felsefesi ve Peygamberlerin görevleri nelerdir?
    4598 Kelam İmi 2020/08/31
    Hem akli hem de nakli deliller ışığında Peygamberlerin varoluş zarureti kanıtlandıktan sonra görev, yetki ve vazifeleri açıklığa kavuşmalıdır.Özetle Allah Teala insanoğlunun dünyevi ve uhrevi saadete ve kemale ulaşması için peygamberleri insanlara kılavuzluk ve rehberlik etmesi için göndermiştir.Konuyu insanoğlu açısından tahlil edecek ...
  • Sorunun Özeti: Acaba “Ebu Mihnef ve bazı eserlerini ezcümle “Vakatu Taf” kitabını tanıtabilir misiniz?
    7128 Varie 2015/06/18
    Ebu Mihnef Kimdir? Lut b. Yahya b. Said ki Ebu Mihnef ile meşhurdur, imam Sadık’ın (a.s.) değerli ashaplarından birisidir. Şia ve güvenilir bir şahıstır.[1] O birinci asrın ikinci yarısında Şii bir ailede, belki de Küfe’nın en büyük Şii ailelerinden birsinde dünyaya geldi. Dedesi nebiyi ...
  • Masum İmamlar da iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?
    5719 Eski Kelam İlmi 2012/03/04
    Birincisi, İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi. İmam Ali’nin (a.s) ‘Beni bırakın ve başkalarının yanına gidin.’ sözü bu iddiaya en güzel delildir. İkincisi, başkalarından daha üstün ...
  • Babam bir spor salonunda çalışıyor. Salonun beyazcamından kendi evimizden şahsi olarak istifade etmenin hükmü nedir?
    5369 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Halk elinde olan malların ya hakiki yönü ya da hukuksal yönü vardır; yani bunlar ya şahsi mallardır ya da devlete bağlı kurumlara ve özel şirketlere aittir. Başkasının (şahsi veya şahsi olmayan) mallarından izin ve müsaade alınmaksızın istifade etmek kesinlikle caiz değildir ve gasp hükmünü taşımaktadır.
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50300 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11457 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    120199 Tefsir 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...
  • İmam Muhammed Bakır (a.s)‘ın biyografisini beyan eder misiniz?
    3060 Masumların Siresi 2020/01/19

En Çok Okunanlar