Gelişmiş Arama
Ziyaret
32865
Güncellenme Tarihi: 2008/11/02
Soru Özeti
Şans ne anlama gelmektedir? Şans diye bir şey var mıdır?
Soru
İnsanların, “Filân kimsenin şansı var ve filân kimsenin şansı yok” demeleri ne anlama gelmektedir? Aslında şans diye bir şey var mıdır, yok mudur? Eğer varsa neden insanlar bu alanda farklıdır?
Her şeyi verenin Allah olduğuna dikkat ederek insanların, “Senin alın yazın buymuş” demeleri ne anlama gelmektedir? İnsanlar arasındaki fark günümüzde neden bu kadar çoktur?
Kısa Cevap

Halk arasında bazen kullanılan, baht, uğur ve şans sözcükleri, daha çok edebiyat ve şiirlerde bulunmaktadır. Bu sözcük iki manaya gelebilir:

1. Bir şeyin nedensiz meydana gelmesi: Bu mana; felsefî açıdan reddedilmiştir ve her şeyin kendine göre ayrı bir nedeni ve sebebi olduğu ispatlanmıştır. Elbette bu sebep iyi ve hayırlı bir sebep olmayabilir; yani adaletsizlik ve zulüm gibi bir neden, bir şeyin meydana gelmesinde rol alabilir. Ama özel bir düşünceden kaynaklanan bu gibi sözcüklere yönelmenin bazı özel sebepleri vardır ki şunlardan ibarettir:

a) Hak alma, makamlar ve bağışlarda, sosyal adaletsizlik, zulüm ve uyumsuzluğun olması.

b) Toplum içersinde rahatlık isteme psikolojisinin olması ve bazı insanların hayattan daha fazla fayda almalarının, şans ve talih olarak yorumlanması.

c) Zalim hükümetler, bu tür kelimelerle propaganda yaparak kendi hükümetlerini şans ve alın yazısına bağlayıp insanların itiraz etmelerini engellemek istemişlerdir.

İslâm kaynaklarındaki rivayetler ve ayetlerde de, şans ve talihe hiç itina edilmeyerek kabul görmemiştir.

2) Alın yazısı ve ilâh-i takdir: Bu mana kabul görmektedir ve insanın başarılı olmasının, Allah’ın inayeti ve insanın kendi çabasıyla mümkün olacağı anlamına gelmektedir. Bu çabada, sosyal ve çevresel şart ve kabiliyetler önemli rol oynamaktadır ve toplumda görülen farklılıkların sırrı da budur.

Ayrıntılı Cevap

“Şans” kelimesinin aslı Fransızcadır ve fırsat anlamına gelmektedir. Ama halk arasında genellikle şans, sebebi belli olmayan olaylara denilmektedir. Bu olayların gerçekleşmesini şansa dayandırmaktadırlar. Eğer şanstan maksat, bir şeyin illetsiz meydana gelmesiyse, hiç şüphesiz İslâm felsefesine ve kesin delillere göre reddedilmektedir.[1]Biz illetleri bilmesek de, eğer illetler üzerinden perde kalkacak olursa, hiçbir şeyin rast gele olmadığını görürüz.

İyi şanslı ve kötü şanslılık, varlıkların illetlerinin bilinmemesinden daha çok her kişinin kendi hakkındaki düşüncesinin neticesidir ve kendisini her hangi bir delili göre kötü şanslı gören birisi, doğal olarak ona uygun davranışlarda bulunacaktır.

Tabiî ki bazen insanlar arasında ilah-i takdirlere de şans kelimesi kullanılabilir. Örneğin, maddî durumu iyi olan ve ticarî işlerden iyi kar elde eden birisine iyi şanslı denmektedir.

Bu konunun daha iyi değerlendirilebilmesi için, olayların nedenlerine daha geniş bir açıdan bakmak gerekir. Şahsın zahiri faaliyetlerine ilâve olarak manevî ve ruhî durumuna, hatta önceki nesillerin etkilerine, başkaların duaları ve beddualarına ve hayatın düzgün ve düzensiz olmasındaki gizli ve açık nedenlere dikkat edilmelidir. Eğer şanstan maksat bu mana ise, rivayet ve ayetlerde yeri vardır ve din açısından bu konu kabul görmektedir.[2]

Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi…”[3]

İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Allah rızkları takdir etmiş ve onları az ve çok olarak adilce taksim etmiştir. Bu yolla fakir ve kudretlinin sabır ve şükrünü imtihan etmek istemiştir.”[4]

Eğer şansı, olumsuz manada yani olayların illetsiz olduğu anlamında, alırsak şöyle diyebiliriz; insanların bu gibi kelimeleri kullanmalarının bazı nedenleri şunlardır:

1)                   Hak alma, makamlar ve bağışlarda, sosyal adaletsizlik, zulüm ve uyumsuzluğun olması. İnsanlar illeti gerçek olmayan bu tür olayları gördükleri zaman, hepsini şansa bağlamaktadırlar.

2)                   Toplum içersinde rahatlık isteme psikolojisinin olması ve bazı insanların haytan daha fazla fayda almalarının, şans ve talih olarak yorumlanması. Daha az bir çabayla hedeflerine ulaşmak isteyen ve amellerinin çabuk netice vermesini isteyen kimseler, çabuk kazanç sağlayamadıklarını ve başkalarının da bağış, makam ve mevkide ilerleme ve kazanç elde ettiklerini görünce bunu şans ve talihe yorumlamaktadırlar.

3)                   Zalim hükümetlerin propagandası, bu tür düşüncelerin insanlar arasında yayılmasında etkili olmuştur. Onlar, hükümete ulaşmak ve onu devam ettirmek için bu tür yorumlarla bunu kendi şans ve alın yazılarına bağlayıp insanların itiraz etmelerini engellemek istemişlerdir.[5]

Ama Kuran mantığında, insanın çaba ve gayretinin, ilâhî ve maddî nimet ve hedeflere ulaşmada özel bir yeri vardır. Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez.”[6]

Lakin insanların bu verilen nimetlerden aldıkları faydaların farklı olması, Allah’ın yardımına, değişik kabiliyetlere, insanlardaki sosyal ve ruhî yeteneklere ve diğer sebeplere bağlıdır.

Elbette, dünyevî nimetlerden faydalanan herkesin, hakkının olmasına, çaba ve gayretine veya Allah’ın yardımına dayandırmak doğru değildir. Belki bunları zulüm ve zorla elde etmiş olabilir ve bu da dinde kınanmış ve reddedilmiştir.[7]



[1] Mutahhari, Murtaza, Yirmi Konuşma, s: 80–83.

[2] Daha fazla bilgi edinmek için: İnanın rızkını kazanmasındaki rolü, soru: 109 (site: 976)

[3] Nahl Suresi, 71. ayet.

[4] Nehcu'l-Belağa, 91. Hutbe.

[5] Mutahhari, Murtaza, Hüseynî Yiğitlik, c: 1, s: 326.

[6] Ra’d Suresi, 11. ayet.

[7] Daha fazla bilgi edinmek için: Farklılıkların Oluşma Felsefesi, Çirkinlikler ve Güzellikler ve Hidayet ve Sapıklık, Soru: 205 (Site: 1198)

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Acaba peygamberin (s.a.a) veya imamın (a.s.) gölgesi var mıydı? Bu hususta nakledilen hadislerin doğruluk payı ne kadar?
    25079 Eski Kelam İlmi 2011/07/20
    Peygamberin (s.a.a.) gölgesi var mıydı yok muydu meselesi akli bir mesele değildir. Dolayısıyla akla dayanarak bu konuda hüküm veremeyiz. Buna binaen akli olarak ne peygamberin (s.a.a.) gölgesi vardı şeklinde ne yoktu şeklinde hüküm edemeyiz. Bu konuda itimat edebilecek ve dayanabileceğimiz tek kaynak nakil ve hadis içerikli kaynaklardır. Hadis içerikli olup ...
  • Bura b. Azip Kimdir? Ehl-i Beyt’in dostlarından mıdır? Hz. Ali’nin imamlığını kabul etmiş midir?
    6810 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 ...
  • Ömer hadis uydurduğu için Ömer tarafından kınanmış mı?
    16242 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2010/06/30
    Buhari, Muslim, İmam Ebu Cafer Eskafi, Muttaki Hindi İkinci Halife Ömer’in Ebu Hureyre’den temelsiz hadis naklettiği için Ebu Hureyre’yi kırbaçlamış ve kendi hükümranlığının sonuna kadar onu hadis nakletmekten sakındırmıştır.Ömer’in Ebu Hureyre’ye bu kötümserliğinin sebebini şu faktörlere dayandırabiliriz:
  • Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
    24188 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/04
    Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu,göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. ...
  • Ebu Leheb muvahhit değil miydi, küfrünün delili sadece peygambere (s.a.a) muhalefet ettiği midir?
    4672 تاريخ بزرگان 2015/05/04
    Rivayet ve tarihi nakiller esasınca ebu Leheb putperest idi ve onun peygambere (s.a.a.) muhalefet etmesinin nedeni de tevhide karşı olduğundan dolayı idi. ...
  • Evde eğitilmiş köpeklerin necaset hükmü nedir?
    6109 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Necasetlerden biri köpektir. Karada yaşayan tüm türleri necistir. Bütün Tevzihu’l-Mesail’lerde şöyle yazar: ‘Karada yaşayan köpek ve domuz, onların kılı, kemiği, pençesi, tırnağı ve rutubetleri necistir; ama deniz domuzu ve köpeği paktır.’[1]Ayetullah Hadevi Tahrani’nin bu konudaki görüşüde ...
  • Cemaat namazında mezhebi Sünni olan bir imama iktida etmek caiz midir?
    9855 Varie 2014/01/21
    Ehlisünnetin cemaat namazına katılmak ve onlara uymak sakıncasızdır. Bazı nakledilen muteber hadislerde onların namazlarının ilk safında durup onlara katılanlar Allah Resulü’nün (s.a.a) arkasındaki ilk safta durup namaz kılan kimseye benzetilmiştir.[1] Ama imkân dâhilinde Şialar gibi namaz kılınmalıdır. Eğer bir takiye durumu bulunmuyorsa ve Ehlisünnet ...
  • Evrenin bütün sırlarından haberdar olan bir peygamberin ummi olması nasıl mümkündür?
    9913 Eski Kelam İlmi 2008/03/15
    Ummi okuma ve yazmayı birisinden öğrenmeyen kimseye denir. İslam Peygamberine de ummi denilmesi onun kimseden ders almadığı ve okuma ve yazmayı kimseden öğrenmediği içindir. Bu konu tarihi veriler açısından kesindir ve bu İslam Peygamber’ine bir üstünlük ve övgü sayılır ve aynı zamanda onun peygamberliğine ...
  • Allah’ın evini veya imamları ziyarete gitmek için bizim istememiz mi gerekmektedir yoksa Allah ve imamların bizi çağırması mı?
    9256 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Böyle yolculuklarda insanların isteğiyle onların Allah ve ilahi evliyalar tarafından çağrılmaları arasında bir çelişki bulunmaz. Ziyaretçinin isteği ve çağrılmasıyla beraber gerçekleşen yolculuk, bir şahsın kendi isteğiyle bir ziyafete gitmesi ve ziyafet veren şahsın da ona davetname göndermesine benzer ve bu durumda onun özel saygısına muhatap olacaktır. Ama bazı şahısların ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7162 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...

En Çok Okunanlar