Gelişmiş Arama
Ziyaret
34977
Güncellenme Tarihi: 2008/11/02
Soru Özeti
Şans ne anlama gelmektedir? Şans diye bir şey var mıdır?
Soru
İnsanların, “Filân kimsenin şansı var ve filân kimsenin şansı yok” demeleri ne anlama gelmektedir? Aslında şans diye bir şey var mıdır, yok mudur? Eğer varsa neden insanlar bu alanda farklıdır?
Her şeyi verenin Allah olduğuna dikkat ederek insanların, “Senin alın yazın buymuş” demeleri ne anlama gelmektedir? İnsanlar arasındaki fark günümüzde neden bu kadar çoktur?
Kısa Cevap

Halk arasında bazen kullanılan, baht, uğur ve şans sözcükleri, daha çok edebiyat ve şiirlerde bulunmaktadır. Bu sözcük iki manaya gelebilir:

1. Bir şeyin nedensiz meydana gelmesi: Bu mana; felsefî açıdan reddedilmiştir ve her şeyin kendine göre ayrı bir nedeni ve sebebi olduğu ispatlanmıştır. Elbette bu sebep iyi ve hayırlı bir sebep olmayabilir; yani adaletsizlik ve zulüm gibi bir neden, bir şeyin meydana gelmesinde rol alabilir. Ama özel bir düşünceden kaynaklanan bu gibi sözcüklere yönelmenin bazı özel sebepleri vardır ki şunlardan ibarettir:

a) Hak alma, makamlar ve bağışlarda, sosyal adaletsizlik, zulüm ve uyumsuzluğun olması.

b) Toplum içersinde rahatlık isteme psikolojisinin olması ve bazı insanların hayattan daha fazla fayda almalarının, şans ve talih olarak yorumlanması.

c) Zalim hükümetler, bu tür kelimelerle propaganda yaparak kendi hükümetlerini şans ve alın yazısına bağlayıp insanların itiraz etmelerini engellemek istemişlerdir.

İslâm kaynaklarındaki rivayetler ve ayetlerde de, şans ve talihe hiç itina edilmeyerek kabul görmemiştir.

2) Alın yazısı ve ilâh-i takdir: Bu mana kabul görmektedir ve insanın başarılı olmasının, Allah’ın inayeti ve insanın kendi çabasıyla mümkün olacağı anlamına gelmektedir. Bu çabada, sosyal ve çevresel şart ve kabiliyetler önemli rol oynamaktadır ve toplumda görülen farklılıkların sırrı da budur.

Ayrıntılı Cevap

“Şans” kelimesinin aslı Fransızcadır ve fırsat anlamına gelmektedir. Ama halk arasında genellikle şans, sebebi belli olmayan olaylara denilmektedir. Bu olayların gerçekleşmesini şansa dayandırmaktadırlar. Eğer şanstan maksat, bir şeyin illetsiz meydana gelmesiyse, hiç şüphesiz İslâm felsefesine ve kesin delillere göre reddedilmektedir.[1]Biz illetleri bilmesek de, eğer illetler üzerinden perde kalkacak olursa, hiçbir şeyin rast gele olmadığını görürüz.

İyi şanslı ve kötü şanslılık, varlıkların illetlerinin bilinmemesinden daha çok her kişinin kendi hakkındaki düşüncesinin neticesidir ve kendisini her hangi bir delili göre kötü şanslı gören birisi, doğal olarak ona uygun davranışlarda bulunacaktır.

Tabiî ki bazen insanlar arasında ilah-i takdirlere de şans kelimesi kullanılabilir. Örneğin, maddî durumu iyi olan ve ticarî işlerden iyi kar elde eden birisine iyi şanslı denmektedir.

Bu konunun daha iyi değerlendirilebilmesi için, olayların nedenlerine daha geniş bir açıdan bakmak gerekir. Şahsın zahiri faaliyetlerine ilâve olarak manevî ve ruhî durumuna, hatta önceki nesillerin etkilerine, başkaların duaları ve beddualarına ve hayatın düzgün ve düzensiz olmasındaki gizli ve açık nedenlere dikkat edilmelidir. Eğer şanstan maksat bu mana ise, rivayet ve ayetlerde yeri vardır ve din açısından bu konu kabul görmektedir.[2]

Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “Allah kiminize kiminizden daha bol rızık verdi…”[3]

İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Allah rızkları takdir etmiş ve onları az ve çok olarak adilce taksim etmiştir. Bu yolla fakir ve kudretlinin sabır ve şükrünü imtihan etmek istemiştir.”[4]

Eğer şansı, olumsuz manada yani olayların illetsiz olduğu anlamında, alırsak şöyle diyebiliriz; insanların bu gibi kelimeleri kullanmalarının bazı nedenleri şunlardır:

1)                   Hak alma, makamlar ve bağışlarda, sosyal adaletsizlik, zulüm ve uyumsuzluğun olması. İnsanlar illeti gerçek olmayan bu tür olayları gördükleri zaman, hepsini şansa bağlamaktadırlar.

2)                   Toplum içersinde rahatlık isteme psikolojisinin olması ve bazı insanların haytan daha fazla fayda almalarının, şans ve talih olarak yorumlanması. Daha az bir çabayla hedeflerine ulaşmak isteyen ve amellerinin çabuk netice vermesini isteyen kimseler, çabuk kazanç sağlayamadıklarını ve başkalarının da bağış, makam ve mevkide ilerleme ve kazanç elde ettiklerini görünce bunu şans ve talihe yorumlamaktadırlar.

3)                   Zalim hükümetlerin propagandası, bu tür düşüncelerin insanlar arasında yayılmasında etkili olmuştur. Onlar, hükümete ulaşmak ve onu devam ettirmek için bu tür yorumlarla bunu kendi şans ve alın yazılarına bağlayıp insanların itiraz etmelerini engellemek istemişlerdir.[5]

Ama Kuran mantığında, insanın çaba ve gayretinin, ilâhî ve maddî nimet ve hedeflere ulaşmada özel bir yeri vardır. Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: “Bir toplum kendilerindeki özellikleri değiştirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı değiştirmez.”[6]

Lakin insanların bu verilen nimetlerden aldıkları faydaların farklı olması, Allah’ın yardımına, değişik kabiliyetlere, insanlardaki sosyal ve ruhî yeteneklere ve diğer sebeplere bağlıdır.

Elbette, dünyevî nimetlerden faydalanan herkesin, hakkının olmasına, çaba ve gayretine veya Allah’ın yardımına dayandırmak doğru değildir. Belki bunları zulüm ve zorla elde etmiş olabilir ve bu da dinde kınanmış ve reddedilmiştir.[7]



[1] Mutahhari, Murtaza, Yirmi Konuşma, s: 80–83.

[2] Daha fazla bilgi edinmek için: İnanın rızkını kazanmasındaki rolü, soru: 109 (site: 976)

[3] Nahl Suresi, 71. ayet.

[4] Nehcu'l-Belağa, 91. Hutbe.

[5] Mutahhari, Murtaza, Hüseynî Yiğitlik, c: 1, s: 326.

[6] Ra’d Suresi, 11. ayet.

[7] Daha fazla bilgi edinmek için: Farklılıkların Oluşma Felsefesi, Çirkinlikler ve Güzellikler ve Hidayet ve Sapıklık, Soru: 205 (Site: 1198)

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar