Gelişmiş Arama
Ziyaret
22306
Güncellenme Tarihi: 2010/05/19
Soru Özeti
Toplumsal yaşamdan tamamen uzaklaşarak yalnızlığa gömülmenin hükmü nedir?
Soru
Her tarafı fesatçılar sarmışken topluma girmek insanın günaha düşmesine neden olacaktır. Böyle bir durumda toplumsal yaşamdan tamamen kopmanın, yalnızlığa gömülmenin ve insanlardan uzaklaşmanın hükmü nedir?
Kısa Cevap

İnzivaya çekilmek bazen devamlıdır, bazende geçici.

Devamlı inzivaya çekilmek çeşitli sakıncaları beraberinde getirmektedir. Örneğin:

1- İnziva ilahi sünnet ve tedbire aykırıdır; çünkü Hak Teâlâ’nın sünnet ve meşiyyeti insanın tekamüle erme temeli üzerine kurulmuştur; bunuda insanın kendi iradesiyle ve onun ortamlarını hazırlayarak, yani hidayet ve dalalet kapılarını açık tutarak yapmaktadır.

2- Bazılarının içine düşmüş olduğu bu bidat, semavi dinler tarafından reddedilmiştir. Hiçbir  Peygamber ve vasisinin toplumdan tümüyle koptukları görülmemiştir.

3- Böyle bir inziva hangi sebepten dolayı olursa olsun müminlerin haklarını eda etmek, anne-babaya karşı iyi davranmak, din kardeşlerini ziyaret etmek, müminin ihtiyaçlarını gidermek, insanların arasını düzeltmek gibi dinî ve insanî öğretilerle uyuşmamaktadır.

4- Dini düsturlara riayet etmekle toplumsal yaşamın arasında uymsuzluk yoktur. İnsan dini görevlerini yerine getirmenin yanı sıra halkın içinde olabilir, hatta sizin gibi toplumda fesatçıların… olduğunu düşünenler bile halka hizmet edebilirler.

 

İslam açısından böyle durumlarda mümin insanların toplumdaki kötülükleri gidermesi, halka hizmet etmesi bakımından sorumluluklarını artırmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Uzlet, halvet veya ruhbanlık halktan uzaklaşmak ve köşesine çekilmek demektir.[1] Bunun iki çeşidi vardır:

 

1- Devamlı olarak inzivaya çekilmek.

2- Geçici olarak inzivaya çekilmek.

 

Birinci kısım inziva caiz değildir. Ama belirli zamanlarda Allah’a kulluk ve münacaat için halktan uzaklaşmanın sakıncası yoktur.

 

Her peygamber ve onun vasisi sadece kısa süreliğine halktan uzaklaşmış,[2] namaz kılmış, raz u niyaz etmiş, tefekkür edip zikirde bulunmuşlardır.

 

Birinci kısım inziva şu nedenlerden dolayı kötülenmiştir:

 

1- Hz. Musa (a.s) ve Hz. İsa’nın (a.s) dinine mensup olanlardan bazıları azınlıkta ve zalim hükümdarların baskıları altında olduklarından dolayı canlarından ve dinlerinden korktukları için halktan kopup ibadetle meşgul olmaya koyuldular.[3]

Böyle bir şeyin güzel olduğunu zanneden bir grup Müslüman da onlara bakıp inzivaya çekildiler. İslam Peygamberi (s.a.a) onları bu işten men etti. Peygamberimizin (s.a.a) vefatından sonra da bazı Müslümanlar sofilik adına inzivaya çekildi ve bunun için adaplar çıkardılar. Ehl-i Beyt (a.s) onlara her zaman karşı gelerek bu işi teyit etmediler.[4]

 

2- Peygamberler ve vasileri ömürlerinin kısa bir dönemini inzivaya ayırdılar, ama bunu ilahi kanunları daha iyi ve daha çok algılayabilmek ve halka ulaştırmak amacıyla yaptılar. Onlar hiçbir zaman devamlı şekilde inzivaya çekilmediler; hep zalim hükümdarlarla mücadele ettiler, halkın içine girip onların sevinç ve kederlerine ortak oldular.

 

3- Beşeri yaşam hususunda ilahi sünnet ve tedbir hem sapma, hem de hidayet vesileleri üzerine kurulmuştur; çünkü insanın kemale ermesi bunları aşmaya bağlıdır.

 

Dolayısıyla inzivaya çekilmek ilerlemenin engellenmesi, ruhî ve dinî yönden eğitilme vesilelerinin bir şekilde yokedilmesi demektir.

 

4- Resul-u Ekrem (s.a.a): ‘Ümmetimin ruhbanlığı hicret, cihad, namaz, oruç, hac ve umredir.’ diye buyurmuştur.[5]

 

İmam Sadık (a.s) İslam dini hakkındaki sözlerinin bir yerinde şöyle buyuruyor: ‘Halktan uzaklaşmak demek olan inzivaya çekilmek ve çöllere gitmek İslam’da yoktur.’[6]

 

5- Devamlı olarak inzivaya çekilmek müminlerin haklarını eda etmek, anne-babaya karşı iyi davranmak, din kardeşlerini ziyaret etmek, müminin ihtiyacını gidermek, insanların arasını düzeltmek, müminin hayırını istemek, Müslümanların işlerine koşmak, akraba bağlarını korumak vb. gibi dinî öğretilerle çelişmektedir.[7]

 

Son olarak belirtmek gerekir ki, dinî düstur ve adaba riayet etmekle toplumsal yaşam arasında aykırılık yoktur. İnsan toplumsal yaşamdan kopmadan hem inziva adabına riayet edebilir, hem de onun koyduğu hedefe ulaşabilir. Zira halktan uzaklaşmanın dışında, devamlı abdestli olmak, devamlı Kur’an tilavetiyle zikir halinde bulunmak, az uyumak, az yemek, kendini Hakk’ın huzurunda görmek… gibi[8] şeyler inzivanın genel adabıdır. Bunların çoğunu toplumsal dinî yaşamda da yerine getirmek mümkündür. Bunun genel hedefi dinin selameti, zamandan faydalanmak, nefsin durumlarını ve amelin ihlasını kontrol etmektir. Bu hedeflerin tümüne toplumsal dinî yaşamda ulaşmak mümkündür.

 

Bunların yanı sıra inzivanın gerektirdiği sakıncalar halkın ve toplumun içinde olmakta yoktur.

 

Kısacası insan her durumda, her işte Allah-u Teâlâ’yı anabilir, nefsin hallerini kontrol ve onu tezkiye edebilir.



[1] - Bk. Seyyid Şerif Ali b. Cürcani, Et-Ta’rifat, Bab-ı Ğayn; Kemaleddin Abdurrazzak Kaşani, Istılahat-ı Sufiye, Bab-ı Ha; Tefsir-ul Mizan, c.19, s.173

[2] - Mi’rac-us Saadet, s.569

[3] - Tefsir-ul Mizan, c.19, s.178

[4] - Bk. Misbah-ul Hidaye, s.115

[5] - Bk. Tefsir-ul Mizan, c.19, s.178

[6] - Usul-ul Kafi, Kitab-ı İman ve Kufr, Bab-ı Şerayi’, c.1

[7] - Bk. Usul-ul Kafi, Kitab-ı İman ve Kufr, Kitab-ı Dua ve Kitab-ı Muaşeret

[8] - Bk. Kimyay-ı Saadet, c.1, s.545; Misbah-ul Hidaye, s.117; Avarif-ul Maarif, s.213, 220

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Istakoz, deniz kabukları ve ahtapot yemek haram mıdır?
    59266 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/09
     Istakoz[1] ve deniz kabuklarını yemek haramdır. Dini kaynaklar uyarınca helal ve haram olan hayvanların birbirlerinden ayırt edilmesi için bir takım genel kurallar açıklanmıştır. Bu kurallar deniz ve kara hayvanları hakkında birbirinden farklıdır. Kuşların da kendilerine özgü hükümleri vardır…
  • Bir şahıstan veya bankalardan aldığımız borca ve her ay taksitini ödediğimiz paraya humus düşer mi?
    5865 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Dikkatinizi buna benzer bir soruya İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney tarafından verilen cevaba çekiyoruz: 868. Soru: Birkaç yıl önce bir bankadan borç aldım ve onu bir yıllığına banka hesabıma aktardım. Bu borçtan faydalanamadım ve her ay ...
  • Kız ve oğlan elçilik ve nişanlılık aşamasından sonra ve nikahtan önceki ilişkileri nasıl olmalıdır?
    12259 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Hikmet sahibi Allah kadın ve erkeği birbiri için yaratmıştır. İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar; zira birbirlerine sükunet vermekte, cinsel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermekteler. İslam, her iki tarafında ...
  • Hz. Ali'nin (a.s) dilenciye yüzüğünü vermesi haliyle, ayağından ok çekildiğinde bunu fark etmemesi hali arasında bir çelişki yok mudur?
    15833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/04/18
    Sorunuza şu şekilde cevap verebiliriz: 1- İnsan, ilahi rızaya uygun ameller yaparak kemale erişebilme gücüne sahiptir. Yani insan-ı kâmil makamına ulaşarak bütün mükemmellikleri kendisinde toplayabilir. 2- İnsan-ı kâmil makamına ulaşmak demek, bu makama ulaşanların çeşitli halleri olmayacağı anlamına gelmez. Bize ve birçok Müslüman'a göre İmam Ali (a.s), Müslümanlar için mükemmel bir örnektir ve ...
  • Cude’nin Hz. Hasan’dan (a.s) olma bir evladı var mıydı?
    19559 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cude, Eş’as b. Kays Kindi’nin kızıdır. Eşas, İslam’ın ilk yıllarındaki meşhur şahıslardan olup o dönemin tehlikeli münafıklarından sayılmaktaydı. Belazeri’nin yazdığına göre Cude babasının hilesiyle İmam Hasan Mücteba (a.s) ile evlenmiştir.[1] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eşas, Müminlerin ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    9033 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    12615 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    8033 کلیات 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    8041 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20774 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...

En Çok Okunanlar