Gelişmiş Arama
Ziyaret
11410
Güncellenme Tarihi: 2012/04/02
Soru Özeti
Ali (a.s.) hangi hutbede kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına gelmelerinin nitelliği açıklamıştır?
Soru
Hz. Ali “Nehcü’l – Belaga”nın hangi hutbesinde kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına geçme şeklini beyan etmiştir? Bu hutbe hangi isimle tanınmaktadır?
Kısa Cevap

Ali (s.a) kendisinden önceki üç halifenin hilafet makamına oturmalarının nasıllığını “nehcül – balaga”nın üçüncü hutbesinde anlatmış. Bu hutbe, hazreti Ali’nin (bu hutbenin sonunda söylemiş olduğu) sözlerinden yararlanarak “Şıkşıkiyye” adı verilmiş ve bu adla tanınmıştır. Şıkşıkiyye hutbesi, İmam Ali'nin (a.s.) hilafet hakkında yapmış olduğu şikâyetini, kendi hakkının gasp edilmesinin karşısında göstermiş olduğu sabırlı duruşunu ve daha sonra halkın kendisine nasıl biat ettiği konuları içermektedir. Ayrıntıları detaylı cevapta okuyabilirsiniz.

Ayrıntılı Cevap

Nehcü’l-Balaga”nın üçüncü hutbesi “şıkşıkiyye” adıyla meşhur ve bu adla tanınmaktadır.

Bu hutbe, hazreti Ali’nin (bu hutbenin sonunda söylemiş olduğu) sözlerinden yararlanarak “Şıkşıkiyye” adı verilmiş ve bu adla tanınmıştır. Hazreti Ali (a.s.) bu hutbede, hilafet hakkında yapmış olduğu şikâyetini, kendi hakkının gasp edilmesinin karşısında göstermiş olduğu sabırlı duruşunu ve daha sonra halkın kendisine nasıl biat ettiği konuları içermektedir.

Hz. Ali bu hutbede şöyle buyurur: “Allaha yemin ederim ki o, (birinci halife) hilafet abasını giydi. Oysaki o İslam devletini idare etme bağlamında benim değirmen taşlarının ekseni gibi (ki değirmen onsuz çalışmıyor) olduğumu çok iyi biliyordu. O, sel ve çeşmelerin dağların eteğinden aktığı gibi ilim ve fazilet pınarlarının da engin vücudumdan aktığını ve (uçup uzak düşüncelerin zirvelerine giden) kuşların benim yüce düşünce ve fikirlerime ulaşamayacağını çok iyi biliyordu. Durum böyle olunca ben, hilafet abasını bıraktım ve eteğimi sararak ondan çektim (ve kenara çekildim). Oysaki şu düşünceye dalmıştım: Tek başıma (yaversiz bir halde kendimin ve halkın hakkını almak için) kıyam etmeliyim mi yoksa oluşturmuş oldukları bu boğucu atmosferde ve meydana getirmiş oldukları bu karanlıkta sabır etmeli miyim?. Oluşturulan ortam öyle bir ortamdır ki yaşlıları çürütür, gençleri ihtiyarlaştırır ve imanlı kimselere de son nefese kadar acı veriyor. Sonuçta, sabır ve tahammülün akla daha yakın olduğunu gördüm. Dolayısıyla sabır etmeye başladım.  Ancak benim bu durumdaki halim gözleri toprak, tozla dolmuş ve boğazına kemik saplanmış haliyle yaşayan bir kimsenin haline benziyordu. Mirasımın nasıl talan edildiğini gözlerimle tanık oluyordum. Ta ki birincisi (birinci halife) kendi yolundan gitti (ve ölüm onu yakaladı). Ancak hilafeti kendinden sonra Hattab’ın oğluna devretti. (Bu durumu müşahede eden İmam, şair olan A’şa’nın şu şiirini okudu). İçeriği şöyledir:

Çok farklıdır benim dünümle bu günüm,

Şimdilik gamlı hüzünlü, dün ise galip ve sevinçli

Ne tuhaftır! Kendi hayatında iken halktan mazeretini kabul etmelerini diliyordu. (benim olduğum halde) hilafet yerine oturduğundan dolayı mazur olduğunu kabul etmelerini diliyordu. Ama ölümünden sonra yerine öbürünün geçmesini sağladı. Çok acayiptir! Bu ikisi hilafetten, nöbetleşerek yararlandılar. (Özetle):  O, hilafeti şiddet, sıkı tutan, hata ve (hep) özür dilemeye baş vuran vadisi niteliklerine sahip olan bir kimsenin ihtiyarine verdi. Hilafet makamında oturan kişi serkeş bir deveye benzer. Eğer deveye binmiş olan kişi deveyi kontrol etmek için yularını sıkı tutarsa devenin burnunun üzerindeki perdeler yırtılır. Eğer serbest bırakırsa onu uçurumlara fırlatır.

Allaha and olsun ki halk, garip bir acı ve huzursuz olan bir duruma yakalandılar. Benim de bu uzun, sıkıntılı ve elem verici müddet içinde sabretmekten başka bir çarem yoktu. Nihayet onun da (ikinci halifenin de) ömrü ve dönemi sona erdi ve onu (hilafeti)  bir gurup arasında şuraya tabi kıldı. Kendince benide bu gurubun üyelerinden saymıştı. Bu şuradan Allaha sığınırım! (Doğrusu) ne zaman onlar beni kendilerinin ilkiyle (Ebu Bekir) mukayese etmeye kalkıştılar ki (zira bu mukayese dengesiz bir mukayese olacak olduğunu biliyorlardı) şimdi işim öyle bir noktaya varmıştır ki beni bunlarla (şura üyeleriyle) bile mukayese ederek aynı kefede tutmaya çalışırlar. Lakin yinede taviz verdim ve sesimi çıkarmayıp onlarla (Müslümanların maslahatı gereği) uyum sağladım ve şurada hazırda bulundum. Onlardan bazıları kinleri nedeniyle benden yüz çevirdiler. Birisi de akrabalık bağını (hakikatin) önüne geçirdi. Bir diğerinin itirazı da garezli ve amaçlı idi (günümüzün tabiriyle siyasi idi), bu amaçları dile getirmek uygun değil ve yakışıksızdır. Nihayet üçüncüsü ayağa kalktı. O ki, karnı çıkık (göbekli) ve bir deve gibi beytülmali toplayıp yemekten başka hiçbir düşünce ve gayesi yoktu. Babasının akrabaları onun yardımı için ayağa kalktılar. Onlar, bahar mevsiminde çayıra girip müthiş bir iştahla çimenleri yiyen aç develer gibi idiler. Allah’ın malından yemek için kolları sıvamışlardı. Ama buluşunun sonu (hilafeti sağlam kılmak için) pembe olmuştu. Uygun olmayan yakışıksız davranışları onun işlerini heder etti. Mide doldurmanın ve servet toplamanın akıbeti onun ebediyen hayatının yok olmasına mal oldu.  Halk, sırtlan’ın boynunda üst üste yığılmış olan kılları gibi üzerime üşüşüp yığılarak çıkardıkları büyük izdiham neticesinde beni hilafeti kabul etmeye zorladılar. Onlar her taraftan beni sarmışlardı. Öyle ki, nerdeyse iki gözümün nuru ve Peygamberin iki yadigârı olan Hasan ile Hüseyin, ayaklar altında ezileceklerdi. Kalabalığın baskısı, o denli şiddetliydi ki, yanlarımı sıkıştırarak bana çok şiddetli ağrı verdi ve abamı her iki taraftan yırttılar. Halk (kurt korkusundan çobanın etrafını saran) koyunlar gibi etrafımı sarmışlardı. Ama ayağa kalkıp hilafet sorumluluğunu elime aldığım zaman...''[1]

 


[1] Mekarim Şirazi,''Tercümeyi Guya Ve Şerhi Fuşurdeyi Ber Nahcul-Balaga'' İran/Kum: İntişarat-i Matbuati Hedef,c.1, s.65-67.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Istakoz, deniz kabukları ve ahtapot yemek haram mıdır?
    59266 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/09
     Istakoz[1] ve deniz kabuklarını yemek haramdır. Dini kaynaklar uyarınca helal ve haram olan hayvanların birbirlerinden ayırt edilmesi için bir takım genel kurallar açıklanmıştır. Bu kurallar deniz ve kara hayvanları hakkında birbirinden farklıdır. Kuşların da kendilerine özgü hükümleri vardır…
  • Bir şahıstan veya bankalardan aldığımız borca ve her ay taksitini ödediğimiz paraya humus düşer mi?
    5865 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Dikkatinizi buna benzer bir soruya İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney tarafından verilen cevaba çekiyoruz: 868. Soru: Birkaç yıl önce bir bankadan borç aldım ve onu bir yıllığına banka hesabıma aktardım. Bu borçtan faydalanamadım ve her ay ...
  • Kız ve oğlan elçilik ve nişanlılık aşamasından sonra ve nikahtan önceki ilişkileri nasıl olmalıdır?
    12259 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Hikmet sahibi Allah kadın ve erkeği birbiri için yaratmıştır. İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar; zira birbirlerine sükunet vermekte, cinsel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermekteler. İslam, her iki tarafında ...
  • Hz. Ali'nin (a.s) dilenciye yüzüğünü vermesi haliyle, ayağından ok çekildiğinde bunu fark etmemesi hali arasında bir çelişki yok mudur?
    15833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/04/18
    Sorunuza şu şekilde cevap verebiliriz: 1- İnsan, ilahi rızaya uygun ameller yaparak kemale erişebilme gücüne sahiptir. Yani insan-ı kâmil makamına ulaşarak bütün mükemmellikleri kendisinde toplayabilir. 2- İnsan-ı kâmil makamına ulaşmak demek, bu makama ulaşanların çeşitli halleri olmayacağı anlamına gelmez. Bize ve birçok Müslüman'a göre İmam Ali (a.s), Müslümanlar için mükemmel bir örnektir ve ...
  • Cude’nin Hz. Hasan’dan (a.s) olma bir evladı var mıydı?
    19559 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cude, Eş’as b. Kays Kindi’nin kızıdır. Eşas, İslam’ın ilk yıllarındaki meşhur şahıslardan olup o dönemin tehlikeli münafıklarından sayılmaktaydı. Belazeri’nin yazdığına göre Cude babasının hilesiyle İmam Hasan Mücteba (a.s) ile evlenmiştir.[1] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eşas, Müminlerin ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    9033 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    12615 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    8033 کلیات 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    8041 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20774 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...

En Çok Okunanlar