Gelişmiş Arama
Ziyaret
59018
Güncellenme Tarihi: 2010/08/08
Soru Özeti
Kur’an’ın bakışında iblis ile şeytanın farkı nedir?
Soru
Kur’an’da iblis ile şeytanın farkı nedir?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim ayetleri esasınca, İblis çok ibadet etme neticesinde melekler arasına giren cinlerden biridir. Ama Âdem’in yaratılışından sonra Yüce Allah’ın emrine karşı gelmesi ve Âdem’e secde etmemesi nedeniyle ilahî dergâhtan kovulmuştur. Ama şeytan ise insanlardan yahut cinlerden veyahut hayvanlardan olan her isyancı ve aksi varlığa denir. İblis’i şeytan olarak adlandırmalarının nedeni; isyan etmesi ve ilahî emre karşı çıkmasıdır. O halde şeytan İblis ve onun dışındakileri kapsayan genel bir isimdir.

Ayrıntılı Cevap

Cevaba ulaşmak için şeytan ve İblis diye belirtilen iki kavramın açıklanması lazımdır.

Şeytan: Şeytan “şatan” maddesinden olup muhalefet anlamına gelmekte ve insanlardan yahut cinlerden veyahut hayvanlardan olan her isyancı ve aksi varlığa denmektedir.[1] Kur’an’da şeytan kelimesi üç şekilde kullanılmıştır:

1- Elif ve lam olmaksızın kullanılan tekil şeytan kipi: Bu kullanımda belirgin olmayan şeytan kastedilir ve cin ve insan şeytanlarından her ferdi kapsayabilir. Tıpkı şu ayet-i kerime gibi: “Kim, Rahmân’ın Zikri’ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.”[2] 

2- Elif ve lam ile kullanılan tekil şeytan kipi: Bu kullanımda genellikle iblis manasında özel bir anlam kastedilir. Tıpkı şu ayet-i kerime gibi: “Ey Âdemoğulları! Ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın.”[3] Bazı yerlerde ise şu ayet-i şerife gibi genel anlamıyla kullanılmıştır: “Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinliği ve hayâsızlığı emreder.”[4] Burada elif ve lam cins (genel) anlamında kullanılmıştır; çünkü fakirlikle korkutmak şeriat karşıtı amellere davet etmek bazen insanî şeytan tarafından da gerçekleşmektedir.

3- Şeytanlar diye çoğul kipinin kullanılması: Bu, şeytanın birçok ve değişik örnekleri olduğunun göstergesidir. Oysaki şeytan kelimesi özel bir fert (İblis) için bir isim olsaydı, tekil kipiyle kullanılırdı. Artı, bazı ayetler şeytanlar kelimesinden sonra şu ayet-i şerifede olduğu gibi şeytanların cins farklılıklarına da işaret etmektedir: “İşte böylece biz her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık.”[5]

İblis: İblis “iblas” kelimesinden türeyip karamsarlık ve umutsuzluğun çokluğundan kaynaklanan üzüntü ve hüzün manasındadır. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Kıyametin kopacağı günde, suçlular hayal kırıklığı içinde ümitsizliğe düşeceklerdir.”[6] İblis’i Allah’ın rahmetinden umutsuzluğa düşmesi nedeniyle bu adla adlandırmışlardır. Bu da onun Yüce Allah’ın emrine baş kaldırması sebebiyledir. Kur’an bu hususta şöyle buyuruyor: “Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı.”[7] “Allah, Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu? Büyüklük mü tasladın, yoksa üstünlerden mi oldun? dedi. İblis, Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın dedi.”[8] İşte burada Yüce Allah onun kovulmasını emretti[9] ve onu meleklerin saffından ayırdı.[10] Elbette o baştan beri meleklerden değildi. Sadece kulluk ve itaat ve de Allah’a yaklaşmasından ötürü melekler saffında yer almıştı.[11] İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “İblis’in adı “Hars veya Haris” idi. Allah’ın rahmetinden meyus olduğu için İblis olarak adlandırıldı.”[12] Fütuhat-ı Mekkiye kitabının yazarı İbn. Arabî, İblis adının konulması hakkında şöyle yazıyor: Şeytan olarak adlandırılan ilk kimse “Haris” idi. Sonra Allah onu İblas etti; yani onu kendi rahmetinden uzaklaştırdı ve meyus etti.[13] Kur’an şöyle buyuruyor: “İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver dedi. Allah, şöyle dedi: “Sen o bilinen vakte (kıyamet gününe) kadar mühlet verilenlerdensin.”[14] İblis yaşayacağından emin olunca şöyle söyledi: “Senin şerefine andolsun ki, içlerinden ihlâslı kulların hariç, elbette onların hepsini azdıracağım.”[15] Dolayısıyla o insanlığın iflah olmaz düşmanıdır. Yüce Allah’ın kullarına vurgulayarak verdiği tavsiye ve öğüt şudur: “Şüphesiz şeytan sizin için bir düşmandır. Öyle ise (siz de) onu düşman tanıyın.”[16] Elbette şeytanların İblis’in buyruklarına tabi oldukları ve onun komutası altında bulundukları hususu hatırlatılmalıdır. Kur’an-ı Kerim bu gruptan şeytanın (İblis) tarafında olanlar diye söz etmektedir. “Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”[17] Netice: İblis, itaatsizlik nedeniyle Yüce Allah’ın dergâhından kovulan özel bir şeytanın ismidir. Şeytan ise cin, insan ve hatta hayvanlardan olan şeytanları kapsayan asi ve baş kaldıran varlık anlamında genel bir mefhumdur.      



[1] el-Muncid Fi’l-Luğe.

[2] Zuhruf, 36.

[3] A’raf, 27.

[4] Bakara, 268.

[5] En’am, 112.

[6] Rûm, 12.

[7] Kehf, 50.

[8] Sâd, 75 ve 76.

[9] Allah, şöyle dedi: “Öyle ise çık oradan (cennetten), çünkü sen kovuldun. Şüphesiz benim lânetim hesap ve ceza gününe kadar senin üzerinedir.” (Sâd, 77 ve 78).

[10] Tefsir-i Numune, c. 19, s. 341.

[11] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 462.

[12] Sefinetü’l-Bahar, c. 1, s. 99.

[13] El-Fütuhatü’l-Mekkiye, İbn. Arabî, c. 1, s. 134.

[14] Sâd, 79-81.

[15] Sâd, 82 ve 83.

[16] Fatır, 6.

[17] Mücadele, 19.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Beni Kureyze kabilesi hakkında Şia’nın görüşü nedir?
    8793 تاريخ کلام 2011/08/21
    Beni Kureyze Medine’de ikamet eden Yahudi kabilelerden biri olup birkaç boyutlu bir anlaşma esasınca bu şehirde Müslümanlar ile barışçıl bir şekilde yaşamaktaydı. Ahzab savaşı gelip çatınca onlar anlaşmalarını bozarak pratikte Medine’yi kuşatmış düşmanların beşinci sütunu rolünü oynadılar. Bu nedenle yüce İslam Peygamberi (s.a.a) bu savaşı başarı ile atlattıktan sonra ...
  • Sürmeyle abdest veya gusül alınabilir mi?
    36298 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Abdest ve gusül alırken bedende, suyun deri ve uzuvlarına ulaşmasına engel olacak herhangi bir şeyin olmaması gerekir. Buna göre sürme, gözün içine çekilirse abdest ve guslün doğruluğuna zarar vermez. Ama gözün etrafına veya kaşlara çekilirse bakılmalıdır, abdest veya gusül uzuvlarına suyun ulaşmasına engel midir, değil midir?
  • Kur’an-ı Kerim’de bir canlının canını almanın günah olduğu belirtilmiştir. O halde İslam neden savaşlar ve insanların canını almayla yayılmıştır?
    8908 Tarih 2012/10/09
    Hz. Peygamberin (s.a.a) hayat tarzını incelediğimizde onun İslam dininin yayılması için gösterdiği birçok teşebbüsün kültürel olduğunu kavrarız. İslami konular uzmanı tarihçiler ve analistler yüce İslam dininin Arap yarımadasında ve sonra da diğer ülkelerde hızlı bir şekilde yayılması hakkında bazı etkenleri dile getirmişlerdir: 1. İslam dininin ...
  • "Bu asrın yaşlıları dahi imam-ı zamanın (Allah ferecini yakınlaştırsın) zuhur edeceği zamanı derk edeceklerdir" sözü Ayetullah Behcet'e aittir. Bu söz hakkında görüşünüz nedir?
    9618 Masumların Siresi 2010/11/21
    Ayetullah Behcet'in defterinden yapılan araştırmaya göre kendisi böyle bir şey söylememiştir. Onun söylemiş olduğu söz şudur; "sorunlar ve zorluklar şiddetlendikçe imamın zuhur edeceği zaman yakınlaşacaktır". Ve bu söz, rivayetlerden alıntı yapılmıştır. Rivayette şöyle denilmiş: "zuhur gerçekleşmeden önce fitneler çoğalacak ve dünya zulüm ve adaletsizlikle dolacaktır".
  • Mercilerin (fetvalarına mürcat edilen kimseler) fetvalarında var olan ihtilaf, acaba Nehc’ül- Belağa'nın 18. Hütbesinde yasaklanmış ihtilafların örneklerinden sayılmaz mı?
    7001 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/06/17
    Bazı araştırmacıların akidesine göre Nehc’ül-Belağa’nın 28. Hutbesi, 17. Hutbenin bir bölümüdür. Ancak Seyit Razi’nin (r.a) toplamasında birbirinden ayrılarak müstakil hütbeler şekline girmiştir. Hutbenin içeriği de buna şahitlik etmektedir. Zira 17. hutbede cahil ve salih olmayan kadılardan (yargıç) söz edilmektedir. Bu kadılar vermiş oldukları kendi yanlış yargılarıyla halkın ...
  • Çağdaş arifler kimlerdir?
    7839 Teorik İrfan 2011/12/19
    Hicrî birinci ve ikinci asırdan günümüze dek meşhur Müslüman arifler sırasıyla aşağıda yer almaktadır:Hicrî birinci ve ikinci asır: Ebu Haşim Sofu Kufi, Şakik Balhi, Maruf Kerehi, Fuzeyl b. Ayaz.Üçüncü asır: Bayezid Bestami, Sırri Sakti, Haris Mehasibi, Cüneyd Bağdadi, Zunnun ...
  • Dövme yaptırmak haram mıdır?
    6635 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/22
    Ayetullah el-Uzma Hadevi Tahrani’nin cevabı:Bedene zararı yoksa, müstehcen şekiller olmazsa ve insanın şahsiyetini düşürmezse sakıncasızdır. ...
  • Nafile gece namazı nasıl bir ibadettir?
    7816 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Gece namazı, gece yarısından sonra ve her türlü riya, gösteriş ve kendini göstermeden uzak bir şekilde yerine getirilen çok faziletli ibadet ve namazlardandır. Gece namazı on bir rekâttır. Sekiz rekâtı, sabah namazı gibi iki rekâtlık namaz halinde, ama gece namazı niyetiyle kılınır. Sonra iki rekât Şef’ namazı niyetiyle ve ...
  • Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve temiz imamların (a.s) önemli ve sahih hadis kaynakları özel olarak nelerdir?
    8966 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2013/04/23
    Şiaların inancına göre imamların (a.s) rivayetleri, Hz. Peygamberin (s.a.a) rivayetleri gibi delil teşkil eder ve onlara uyulması gerekir. Bu açıdan bu rivayetler arasında herhangi bir fark yoktur. Bu nedenle dört hadis kitabı (Usul-u Kâfi, Tehzib, Men la Yehzeruhu’l-Fakih ve İstibsar) Şia’nın asıl hadis kaynakları olarak Hz. Peygamberin ...
  • Eğer Hz. Peygamber (s.a.a) cuma günü doğmuşsa, neden biz pazartesi günü oruç tutuyoruz?
    7241 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    1. İslam Peygamberinin (s.a.a) yaşam tarihindeki en ihtilaflı meselelerden biri, o yüce şahsiyetin doğum tarihi hakkında bulunan ihtilaftır. Eğer bir kimse bu husustaki tüm görüşleri toplamak isterse yirmi görüşe ulaşır. Hz. Peygamberin (s.a.a) yaşamını yazanların çoğu, onun Fil yılında, miladi 570 yılında doğduğu görüşündedir; zira Hz. Peygamberin (s.a.a) miladi ...

En Çok Okunanlar