Gelişmiş Arama
Ziyaret
10739
Güncellenme Tarihi: 2012/05/15
Soru Özeti
Hangi surede insan ilminin okyanustaki bir damladan daha az olduğu belirtilmiştir?
Soru
Hangi surede insan ilminin okyanustaki bir damladan daha az olduğu belirtilmiştir? Galiba ‘Size ilimden pek az bilgiden başka bir şey verilmemiştir’ ayetidir ki onun tefsirinde, en azının okyanusun karşısındaki bir damlaya olduğu söylenmiştir.
Kısa Cevap

Sorudaki konuya Kur’an’ın bazı surelerinde işaret edilmiştir. Mesela: ‘De ki: Deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi.’ gibi. Yine ‘Size ilimden pek az bilgiden başka bir şey verilmemiştir’ diye buyurulmaktadır. Ehl-i Beyt’in (a.s) bazı sözlerinde ayet ‘Size çok az ilim verilmiştir ve birçok kişinin ilimden nasibi yoktur.’ şeklinde tefsir edilmiştir. Belirtmek gerekir ki soruda gelen ‘İlmimiz okyanustaki bir damladan daha azdır.’ sözü Masumların (a.s) sözlerinde gelmemiş, ancak bunun benzeri İbn-i Abbas’tan nakledilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an’da soruya uygun bazı ayetler vardır. Örneğin:

‘De ki: Deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, elbette deniz tükeniverirdi, hatta o deniz kadar bir deniz daha yardım için gelse de (o da tükenirdi)’[1]

‘Yeryüzünde ne kadar ağaç varsa hepsi kalem, deniz de mürekkep olsa ve bundan sonra da yedi deniz daha mürekkep olup o denize katılsa gene Allah'ın sözleri yazılıp tükenmez; şüphe yok ki Allah, üstündür, hikmet sahibidir.’[2]

İkinci ayet (Lokman/27) hakkında Tefsir-i Kummi’de şöyle gelmiştir: ‘Bir grup yahudi Hz. Resul’den (s.a.a) ruh hakkında sorduklarında şöyle buyurdu: ‘Ve sana ruhu soruyorlar; de ki: Ruh, Rabbimin emrindendir ve size ilimden pek az bilgiden başka bir şey verilmemiştir[3] Onlar: ‘Biz Yahudilerin mi ilmi azdır yoksa bütün insanların mı?’ diye sorduklarında Allah Resulü (s.a.a): ‘Bütün insanların ilmi.’ diye buyurdu. Dediler ki: ‘Ya Muhammed, böyle bir şey nasıl mümkün olur? Sen diyorsun az bir ilmim var ama Allah Tevrat’ı bize verdiği gibi Kur’an’ı da sana vermiştir ve Kur’an ‘Kime hikmeti (yani Tevratı)[4] ihsan ederse şüphe yok ki o, çok hayra nail olmuş demektir.’ diye buyurmaktadır.’[5] Onların bu sorusunun üzerine Allah ‘Yeryüzünde ne kadar ağaç varsa...’ ayetini nazil etti. Yani Allah’ın ilmi büyüktür, size verilen sizin gözünüzde çoktur, oysa Allah’ın nazarında çok azdır.[6]

Bir rivayette İmam Bakır (a.s) ‘Size ilimden pek az bilgiden başka bir şey verilmemiştir’ ayetini şöyle tefsir etmiştir. ‘Ayetin batını, insanların azına ilim verilmiştir, manasındadır. ‘pek az’ kelimesinden sonra ‘Sizden’ kelimesi farzedilmiştir. Yani sizden çok az kimseye ilim verilmiştir[7] (yani insanların çoğunun ilimden nasibi yoktur.)

Belirtmek gerekir ki soruda gelen ‘ilmimiz okyanustaki bir damladan daha azdır.’ sözü Masumların (a.s) sözlerinde gelmemiş, ancak onun benzeri İbn-i Abbas’tan nakledilmiştir: ‘Haricilerden biri İbn-i Abbas’tan bir soru sordu. İbn-i Abbas cevap vermeden önce ondan ‘Benim mi bilgim daha çoktur yoksa Ali’nin mi (a.s)?’ diye sordu. Adam dedi ki: ‘Ali’yi senden daha bilgili bilseydim senden sormazdım.’ İbn-i Abbas bu söze sinirlenerek dedi ki: ‘Annen sana matem tutsun! İlimi bana öğreten de Ali’dir. O da ilmini Resulullahtan (s.a.a) almıştır. Resulullah’a (s.a.a) ise Allah arşından öğretmiştir. Dolayısıyla İmam Ali’nin ilmi Peygamberin (s.a.a) ilminden, benimde ilmim Ali’den (a.s) alınmıştır. Ve Muhammed’in (s.a.a) ashabının ilmi Ali’nin (a.s) ilminin yanında denizde bir damladır.’[8]

 


[1] -Kehf/109

[2] -Lokman/27

[3] -İsra/85

[4] -Bakara/269

[5] -Bakara/269

[6] -Kummi, Ali b. İbrahim b. Haşim, Tefsir-i Kummi, c.2, s.166, Müessesetü’l-Daru’l-Kitap, Kum, H.1404.

[7] -Ayyaşi, Muhammed b. Mesud, Tefsiru’l-Ayyaşi, c.2, s.317, Çaphane-i İlmiyye, Tahran, H.1380.

[8] -Şeyh Müfid, Emali, s.235, Kongre-i Şeyh Müfid, Kum, H.1413.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar