Gelişmiş Arama
Ziyaret
18541
Güncellenme Tarihi: 2010/08/15
Soru Özeti
Uykuda ve baygınlıkta ruhun faaliyetleri farklı mıdır?
Soru
Uykuda ve baygınlıkta ruhun faaliyetleri arasından ne gibi farklılıklar vardır? Uykuda gördüğümüz rüyalar neden insanın aklında kalıyorda baygınlıkta olanlar kalmıyor?
Kısa Cevap

Uyanıkken ruhla beden arasındaki tepkileşim, uykudakinden tamamen farklıdır. Bu yüzden İslami öğretilerde uykuya ölümün kardeşi denmiştir.

Bilimin uyku sırasında ruhla beden arasındaki değişken ilişki hakkında bilgisi yoksada uyku sırasında baş gösteren bazı bedensel değişiklikleri keşfedebilmiştir. Labaratuvar çalışmalarına göre insanın uykusu birbirleriyle tamamen farklı olan REM ve NREM olmak üzere iki evrelidir. İnsanın NREM evresinde gördüğü rüyalar uyku derin olduğu için genellikle hatırlanmaz. Sadece REM evresindeki rüyalar hatırlanır. Baygınlıkta da ruhun bedenle irtibatı zayıftır ve uykunun derin olmasından dolayı görülebilecek rüyalar hatırlanmaz.     

Ayrıntılı Cevap

Ruhun ne olduğu ve nasıl faaliyet ettiği konusu en karmaşık konulardan biri olup, şimdiye kadar insan bilgisi onu anlamaya kadir olmamıştır. Öyle ki, bazılarının dediğine göre bilim insanları ruhun hakikatı ve ona ait meselelerde bin taneye yakın görüş belirtmişlerdir.[1]

Kur’an-ı Kerim’de insanın ruhu tanıyamayacağını vurgulayarak şöyle buyuruyor: ‘Ve sana ruhu soruyorlar; de ki: Ruh, Rabbimin işindendir ve zaten size pek az bir bilgiden başka bir şey de verilmemiştir.’[2]

Bununla birlikte ayet ve rivayetlerin yardımıyla ruhun, beden ve cismin aksine mücerret ve maddenin özelliklerine sahip olmayan bir varlık olduğunu anlıyoruz. Yani, zaman ve mekanla sınırlı değildir. Ruhun bedenle olan irtibatı ve bağlılık şekli uyanık halde, uykudayken ve yine uykuda ve ölüm zamanında bedenden ayrılırken meydana gelen durumları birbirlerinden tamamen farklıdır. Kur’an şöyle buyuruyor: ‘Allah, ölüm zamanında, ölenin ruhunu alır, ölmeyecek kişinin de uyuduğu zaman; ölümün mukadder olanın ruhu, gerçekten de geri vermez, öbürünün ruhunuysa muayyen ve mukadder bir zamana dek yollar...[3]

Kur’an-ı Kerim ölümden Teveffa  diye bahsetmektedir. Teveffa, almak, geri almak demektir. Başka bir ifadeyle Allah, kuluna verdiği canı ondan geri almaktadır. Canın alınması ise iki merhalede olur: 1) Uykudayken zayıf merhale, 2) Ölünce güçlü merhale.

Kısacası insan uykudayken bedeninden ayrılan ruh nasıl bir ruhtur ve o ruhun ne gibi etkileri vardır, ruh alındığı zaman alametleri nelerdir gibi sorular çok merak uyandıran sorulardır. Çünkü uyku sırasında insanda fazla bir değişiklik olmuyor. Sadece idrak ve bedensel kuvveleri zayıflamaktadır.[4]

İleride de değineceğimiz gibi fizyoloji ve pozitif bilimlerinin uzmanları uyku ve rüya hakkında araştırma yaparken insanın uyurken ölüme yakın olduğu gerçeğini anlamışlardır. Ancak onların araştırması ruhsal boyutla değil yalnızca cismi boyut ve bedensel değişikliklerle ilgilidir. Onlar uykuyu hafif (REM) ve derin (NREM) olmak üzere iki evreye ayırmışlardır:

a) Rahat uyku denilen kısa dalgalı veya NREM uyku. Bu evrede beyin istirahat durumuna geçer, beyin dalgaları rahatlama frekansı verir ve gündelik yorgunluk bedenden çıkar. Rahatlama uykusu yatağa ilk girdiğimizde uzun çekmektedir. Ama doksanlı dakikalardan sonra yavaş yavaş azalır.

b) Hafif uyku ya da Rem uykusu: Bu evredeki uyku bedende çelişkili olayların meydana geldiği uykudur. Zira beyinden hızlı ve faal dalgalar yayılmaktadır ki bu, uyanıklık zamanına benzemektedir. Göz ise kapalı göz kapaklarının arkasında uyanık zamandaki gibi sağa sola, yukarı aşağı hareket etmektedir, ama beden hareket etmemektedir. Gerçekte kaslar adeta felç olmuştur. Bu zamanda rüya görürüz. Bu evre doksan dakikalık bölümün ikinci yarısıdır.

Gözlerin hızlı bir şekilde titremesinin görülmediği ‘derin uyku’ dört evreye ayrılmaktadır. Toplam olarak insanın uykusu beş evredir ve birbirlerinden farklıdırlar. Beyinin elektrik dalgaları bu evrelerde değişiktir. Ve bu iki evre sırayla uyku süresince tekrarlanmaktadır.[5]

‘Rem uykusu boyunca felç benzeri bir durum yaşarız ve daha çok beyin ve ilik nöronlarının hareketi engellenir. Bu durumda beyin çok faaldır. Beyindeki kan akımı ve oksijen tüketimi çoğalır...’[6]  

Yine ‘Rem evresinde kalp ve solunum hızı, tansiyon, erkeklerde cinsel organın sertleşmesi ve kadınlarda vajinal kan akımı gibi iç organlara ait tepkimeler çoğalır. İç salgılar (kalp krizi ihtimali) ve bağırsakların faaliyeti çoğalır...’[7]

‘Rem uykusu sırasında acaip bir durum gözlemlenir. Düzensiz kalp atışları genelde bu evrede görülür. Yine kalp hastalığı olanlar için bu aşamada kalp krizi olabilir. Geceleri (uykuda) gerçekleşen ölüm oranı gündüzden daha fazladır.’[8]   

 

Neden Bazı Rüyalar Aklımızda Kalır?

Araştırmalar, Rem uykusundan uyandıktan sonra deneklerin rüyalarını anlatmaya başladığını göstermektedir. Oysa NREM uykusundan uyandıklarında bir şey hatırlamıyorlar.[9]

‘Bazıları rüya görmedikleri konusunda ısrar ediyorlar. Ama yanılıyorlar. Herkes rüya görür, ancak görülen rüyaların çoğu unutulmaktadır. İnsan rüya gördüğü sırada veya ondan hemen sonra uyanmazsa rüyasını hatırlamaz. Yıllardır rüya görmediklerini söyleyen kimselerin çoğu, denemelerde Rem uykusu sırasında uyandıklarında uykuda gördükleri açık ve canlı şeyler kendileri için hayret vericidir.’[10]

‘Sadece uyku gördüğümüz sırada (veya ondan hemen sonra) uyandığımızda rüyalarımızı hatırlayabiliyoruz. Bu sırada dikkat eder ve gördüğümüz rüyayı hatırlamaya çalışırsak sonradan onun bir kısmı aklımıza gelir. Yoksa rüyamız geçici olur ve hemen unutulur gider. Rüya gördüğümüzde onu hatırlamamamızda mümkündür.’[11]

Genel olarak diyebiliriz ki: ‘Uyku, ruhun bedenden ayrılmasıdır. Ve bu ayrılma bazen güçlü, bazen zayıf; bazen uzun süreli, bazen de kısa süreli olur. Baygınlıkta ise ruhun bedenle irtibatı zayıftır. Süresi ilacın ve ameliyatın çeşidine göre değişse de bayıltıcı ilaç bedene derin bir etki bıraktığından bedenle ruhun irtibatını çok zayıf bir düzeyde tutar. İlaç bedenin faaliyetini o kadar azaltıyor ki, sanki ruh aletsiz ve bedensiz dolaşmaktadır. Bu yüzden beden, ruh için alet olma özelliğini kazanmadığı sürece ruhun ona yönelmesi çok zayıf olcaktır. Buna göre baygınken ruhun bedenden güçlü bir şekilde ayrılması ve ruhun bedene zayıf bir yönelişi hatta ağır ameliyatlar ve en zor yaralarda bile ruhu etkilemediğinden insanın uyanmasına neden olmuyor.’[12]

Yukarıda söylenenleri dikkate aldığımızda şu sonuçlara ulaşırız:

1-     Ruhla bedenin ilişkisi, sadece uykuda değil, uyanık haldeyken bile ne şekilde olduğu bilinmemektedir.

2-     Yalnızca Rem uykusu merhalesinde görülen rüyalar hatırlanmaktadır, normal rüyalar çok az hatırlanmaktadır. Bu evrede görülen rüyaların hatırlanmasıda rüya görüldükten sonra hemen uyanmaya bağlıdır.

3-     Normal merhalede görülen rüyaların hatırlanmamasının nedeni bu merhalede uyku derindir ve ruhun bedenden ayrılması Rem uykusuna nazaran daha şiddetlidir. Dolayısıyla baygınken ruhun bedenle irtibatı çok zayıftır. Ayrıca baygın kimse yavaş yavaş ayılmaktadır. Bu yüzden görülebilecek rüyalarda akılda kalmıyor.


[1] - Ayetullah Mekarim Şirazi, Usul-u Akaid Bara-i Cavanan.

[2] - İsra/85

[3] - Zümer/42

[4] - Ayetullah Misbah Yezdi, Piş Niyazha-i Müdüriyet-i İslami, s.71-72

[5] - Muhammed Kerim Khoodapenahi, Revanşinasi-i Fizyolojik, s.242

[6] - Neil Carlson, Revanşinasi-i Fizyolojik, s.401

[7] - Muhammed Kerim Khoodapenahi, a.g.e, s.247

[8] - Robert B. Craham, , Revanşinasi-i Fizyolojik, s.325

[9] - Muhammed Kerim Khoodapenahi, a.g.e, s.253

[10] - Neil Carlson, a.g.e, s.401

[11] -Zemine-i Revanşinasi Hilgard, s.372

[12] - Porsiman programı

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar