Gelişmiş Arama
Ziyaret
11409
Güncellenme Tarihi: 2008/02/01
Soru Özeti
Acaba Halifetullah / Allah’ın halifeliği makamı herkes için midir ve ayrıca bu makamdan daha üstün bir makam bulunmakta mıdır?
Soru
Bütün insanlarda yaratılışta kapasite olarak halifetullah olma yeteneği varmıdır? Kullukta kemaletin en son makamımıdır halifetullah veya bundan başka makamlar var mıdır?
Kısa Cevap

Arapça literatürde halife yahut hilafet kavramları “hulf: başın gerisi” kökünden türemiş ve birinin yerine gecen manasında kullanılmıştır. Başka birisinin yerine geçmek ise; somut işlerde kullanıldığı gibi, kuramsal ve hakiki işlerde de kullanılır.

Bakara suresinin 30. ayetinde gecen, “Ben yeryüzünde muhakkak bir halife kılacağım…” cümleden açıkça anladığımız; Allahın halifesi olma makamı sadece Hz. Adem'e özgü bir makam değildir, bilakis tüm insanlar için potansiyel olarak var olan bir makamdır.

Sonraki ayetlerden de anlaşılan, Allah'ın yeryüzünde halifesi olmak için gerekli olan Allah’ı ve onun isimlerini tanımaktır, bu ise insanın kulluk vazifesini en güzel şekilde yerine getirmesine bağlıdır. Lakin tüm insanlar Allah'a olan kulluklarını istenildiği şekilde yerine getirmediklerinden Allah'ın halifesi olamamaktadırlar. Yeryüzünde Allah'ın halifesi olmak sadece Allah’a tam bir teslimiyet ile boyun eğenler için geçerlidir, aksi takdirde meleklerin bile layık olmadığı bu yüce makam büyük cinayetler işleyen bir insan ulaşması düşünülemez.

Elbette herkes aynı derecede Allah’ın halifesi olma makamına sahip değildir, zira kimin Allah’ın isimleri hakkındaki bilgi ve marifeti daha çoksa ve ne kadar o isimlerin mazharıysa, ilahi hilafet makamı da o denli yüksektir.

Ayet ve rivayetleri incelediğimiz de bu tanıma ve mazhariyeti kendisinde en üst seviyede bulunduranlar; Peygamber efendimiz (s.a.a), Hz. Fatime (s.a) ve 12 imamdır (a.s), dolayısıyla Allah’ın halifesi olmada en üst derecede bulunan on dört masumdur. Sonrasında ise diğer peygamberler ve peygamberlerden sonra da Allah’a kullukta kusur etmeyen, salih, bilgili ve bildiğine amel eden insanlar gelmektedir.

Acaba bir insan için düşünebileceğimiz en üst makam Allah’ın halifesi olmak mıdır yoksa bundan daha üstün bir makam var mıdır?

Halifetulllah / Allahın halifesi kavramını iyice incelediğimiz takdirde, bundan daha üstün bir makamın olmadığını anlıyoruz. Zira halife, yerine gecen anlamındadır Allah kelimesi ise; yüce Allah'ın tüm diğer sıfatlarını kapsayan ve kendisinde bulunduran bir isimdir. Nitekim Allah’ın halifesi olan aslında diğer bütün kemal sıfatlarında halifeliğini üstlenmiş kimsedir. Öyleyse bu makamdan daha üstün bir makam bulunmamaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Yukarıda sorulan sorunun çok daha iyi anlaşılması için öncelikle iki noktaya değinmemiz gerekmektedir:

1- Halife ve hilafet kavramları “hulf” kelimesinden türemiş ve birinin yerine gecen anlamındadır. Bu hilafeti üç şekilde düşüne biliriz; bazen somut işler için kullanılır: “O düşünmek veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbirine halef kılmıştır.”[1] Bazen kuramsal işler için: “Ey Davut, gerçek şu ki, biz seni yeryüzünde bir halife kıldık. Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet…”[2] Bazen ise hakiki işler için kullanılır, örneğin Hz. Adem'in yeryüzünde Allah’ın halifesi olarak tayin edilmesi gibi: “Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife tayin edeceğim, dedi…”[3]

2- Yüce Allah, insanı yarattığı zaman ona kendi ruhundan üflemekle, kendi halifesi olma potansiyelini insana vermiş oldu. “Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!”[4] Bu ayetin dışında, Bakara suresinin 30. ayetindeki “yeryüzünde bir halife tayin edeceğim” ayetinden de açıkça Hz. Adem'in Halifetullahlığından bahsedilmektedir ve bu hilafet sadece Hz. Adem'le sınırlı değildir, onun soyundan da bu makama ulaşacak kimselerin olacağı anlaşılmaktadır, çünkü: Birincisi, ayette gecen “hilafetin tayini” cümlesi Arap grameri açısından “cümle-i imsiye”dir ve böyle cümleler her zaman devamlılığa işaret eder. İkincisi, meleklerin: “Yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun?” sorusundan anlaşılan bu hilafet makamının Hz. Adem'den sonra da devam edeceğidir. Zira kan döküp, fesat çıkaracak olanlar başkalarıdır, melekler burada masum olan Hz. Adem'i kastetmemişlerdir, eğer maksatları Hz. Adem olsaydı şüphesiz yüce Allah : “Adem kan döküp, fesat çıkarmaz” diye buyururdu.

Fakat ilahi hilafet makamına ulaşmak; Allah’ın isimlerini tanımaya ve bu tanıma kulluğa bağlıdır. Kuşkusuz bazı insanlar da Allah’a kullukta kusur ettikleri ve ona gerektiği gibi kul olmadıklarından, Allah’ın isimlerini tanıyamamakta, dolayısıyla onun hilafetine ulaşamamaktadırlar. Çünkü meleklerin bile layık olmadığı bu yüce makama cinayetler işleyen bir insan ulaşması düşünülemez.[5]

Diğer taraftan tanımanın farklı dereceleri olduğu için; Allah'ın hilafeti de herkes için aynı derecede değildir. Kim ilahi isimleri daha güzel tanır ve kendisinde mazhar kılarsa o derece ilahi hilafetteki makamı yükselir.

Ayet ve rivayetleri incelediğimiz de, bu tanıma ve mazhariyeti kendisinde en üst seviyede bulunduranlar; Peygamber efendimiz (s.a.a), Hz. Zehra (s.a.) ve 12 imamdır (a.s), dolayısıyla Allah'ın halifesi olmada en üst derecede bulunan on dört masumdur. Sonrasında ise peygamberler ve peygamberlerden sonrada Allah'a kullukta kusur etmeyen, salih, bilgili ve bildiğine amel eden insanlar gelmektedir.

İnsan için bu makamdan daha üstün bir başka makam var mı sorusuna gelince, kesinlikle olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz, çünkü: Halifetulllah / Allahın halifesi kavramını iyice incelediğimiz takdirde, bundan daha üstün bir makamın olmadığı anlaşılır. Zira halife, yerine gecen anlamındadır Allah kelimesi ise; yüce Allah’ın tüm diğer sıfatlarını kapsayan ve kendisinde bulunduran bir isimdir. Nitekim Allah’ın halifesi olan aslında diğer bütün kemal sıfatlarında halifeliğini üstlenmiş kimsedir. Öyleyse bu makamdan daha üstün bir makamı düşünemeyiz.



[1] Furkan:62.

[2] Sad: 26.

[3] Bakara:30.

[4] Hicr:29.

[5] Recebi,İnsan Şinasi,s: 153- 154.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar