Gelişmiş Arama
Ziyaret
14942
Güncellenme Tarihi: 2012/02/18
Soru Özeti
Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
Soru
Hz. Peygamber (s.a.a), Ebu Leheb’e karşı da sıla-i rahim sünnetini uyguluyor muydu?
Kısa Cevap

Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ve Hz. Peygamber (s.a.a) onunla ilişkisini kesmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Sıla ilişki ve irtibat manasında ve rahim de yakınlar ve akrabalar anlamındadır. Sıla-i rahim, akrabalar ile ilişkiyi sağlayan amele denir. İslam’da sıla-i rahmin özel bir önemi vardır. İmam Sadık (a.s)[1], kendisine “bazı akrabalarım benim din ve düşüncemden ayrı bir din ve düşünceye sahiptir, onların benim üzerimde bir hakları var mıdır, diye soran bir şahsa şöyle buyurur: Evet, yakınlık ve akrabalık hakkını bir şey kesmez. Eğer senin ile hemfikir ve ortak inanca sahip olurlarsa, o zaman biri akrabalık hakkı ve diğeri de İslam ve Müslümanlık hakkı olmak üzere senin üzerinde iki hakları olur. Bir başka rivayette de şöyle buyurmuştur: Sizler yakınlarınıza sıla-i rahim veya iyilikte bulunun, onlar sizinle ilişkilerini kesse de siz onlarla ilişkinizi kesmeyin. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Sizinle ilişkilerini kesseler de siz akrabalarınızla ilişki kurun.[2] Ama soru şudur: İslam karşıtı ve düşmanı olan kâfir ve müşrik akrabalara da sıla-i rahimde bulunmayı İslam tavsiye etmiş midir? Örneğin Hz. Peygamber (s.a.a); maalesef müşrik olan, şirkte çok inat eden, kendisi ve diğer Müslümanlara inkâr edilmeyen düşmanlıklar, cinayetler ve zulümler yapan Ebu Leheb’e sıla-i rahimde bulunuyor muydu? İki delil ile cevabın hayır olduğunu söylemeliyiz.

1. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, -yakınları da olsalar- Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de müminlere.”[3] Çok açık olduğu üzere af dilemek, istiğfar etmek ve dua etmek sıla-i rahim kategorisinden sayılmaktadır. Rivayetlerde sıla-i rahim için minimum ölçüler belirtilmiştir. Selam vermek[4] veya bir miktar su içirmek[5] bu kabildendir; yani onlara selam vermek veya bir miktar su vermek ile sıla-i rahim gerçekleşmektedir. Aynı şekilde rivayetlerde eğer yakınlarınıza ulaşamıyorsanız hayır duası ve kendileri için istiğfar dileyerek onlar ile sıla-i rahimde bulunun diye buyrulmuştur. Ayetten istifade edildiği üzere, ehli hidayet olmadığı ve inatçı olduğu anlaşıldıktan sonra Ebu Lehep gibi müşrikler için Hz. Peygamberin (s.a.a) istiğfar etmemesi gerekmektedir.

2. Kur’an şöyle buyuruyor: “İbrahim’in, babası (amcası Azer) için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.”[6] Bu ayette İbrahim’in (a.s) amcası için istiğfar ettiği, sıla-i rahmin bir örneğini sergilediği, ama onun Allah’ın düşmanı olduğunu anladıktan sonra ondan uzaklaştığı ve ilişkisini kestiği beyan edilmiştir. Aziz İslam Peygamberi (s.a.a), peygamberliğin üçüncü yılında yakınlarına çağrıda bulununca Ebu Lehep ona düşmanlık etti, ama Hz. Peygamber o zaman ondan uzak olduğunu ilan etmedi. Bir sonraki merhalede Ebu Lehep düşmanlığını artırınca ve aşikâr kılınca ve Hz. Peygambere ve mesajına karşı savaş açınca ve de Ebu Lehep ve eşi hakkında Tebbet suresi nazil olunca Allah Resulü (s.a.a) onunla ilişkisini kesti.

3. İmam Seccad (a.s), Allah Resulü’ne salâvat gönderirken şöyle buyurmaktadır: “Sana davet etme yolunda yakınlarına düşmanlık etti. Senin hoşnut olman için kabilesiyle savaştı. Senin dinini diriltmek için yakınlarından uzaklaştı. Seni inkâr eden yakınlarını kendisinden uzaklaştırdı. Senin dinini kabul eden yabancıları kendisine yakın kıldı. Senin için en uzak kimseler ile dost oldu ve en yakın kimselere de düşmanlık yaptı.”[7]

Merhum Seyid Ali Han, Sahife’nin şerhinde şöyle demektedir: İlişkisini kesin olarak kesti ve onlardan uzaklaştı. Onlardan ayrıldı ve daha iyi bir tabirle dostluğunu onlar ile bitirdi. Onlara iyilik ve hayır yapmayı sona erdirdi. Allah Resulü’nün kavmi ve aşiretine ve de Kureyş, Beni Muttalib ve Beni Haşim’e karşı olan tavrı, kendisiyle savaşan, kendisini yalancı sayan ve Allah’ın nurunu söndürmek isteyenlerle savaşması ve onlardan birçoğunu Bedir ve Uhud’ta öldürmesi, esir alması ve Allah için kendilerine acıma ve şefkat göstermemesinden ibaretti.[8] Ebu Leheb’in de bu fertlerden olduğu hususunda bir şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, İslam’ın akrabamız olsa bile inatçı kâfir ve müşrikler ile hiçbir ilişkiyi tasvip etmediği neticesini almaktayız.              



[1] Reyşehri, Muhammed Mehdi, Mizanü’l-Hikmet, c. 4, s. 83.

[2] صلوا ارحامکم وأن قطعوکم  Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 175.

[3] Tövbe, 113, ما کانَ لِلنَّبِیِّ وَ الَّذینَ آمَنُوا أَنْ یَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِکینَ وَ لَوْ کانُوا أُولی قُرْبى مِنْ بَعْدِ ما تَبَیَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحابُ الْجَحیمِ»” Bkz: Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizan, c. 9 ve 10, s. 282, Menşurat-ı Zevi’l-Kurba, Bi Ca, Bi Ta.

[4] Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor: صلوا أرحامکم فی الدنیا ولو با السلام Biharü’l-Envar, c. 71, s. 104.

[5] İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: صل رحمک ولو بشربة من ماء, Biharü’l-Envar, c. 74, s. 117.

[6] Tövbe, 114, «وَ ما کانَ اسْتِغْفارُ إِبْراهیمَ ِلأَبیهِ إِلاّ عَنْ مَوْعِدَةٍ وَعَدَها إِیّاهُ فَلَمّا تَبَیَّنَ لَهُ أَنَّهُ عَدُوُّ لِلّهِ تَبَرَّأَ مِنْهُ إِنَّ إِبْراهیمَ َلأَوّاهٌ حَلیمٌ»  Mümtehine, 4,

 «قَدْ کانَتْ لَکُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فی إِبْراهیمَ وَ الَّذینَ مَعَهُ إِذْ قالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنّا بُرَآؤُا مِنْکُمْ وَ مِمّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّهِ کَفَرْنا بِکُمْ وَ بَدا بَیْنَنا وَ بَیْنَکُمُ الْعَداوَةُ وَ الْبَغْضاءُ أَبَدًا حَتّى تُؤْمِنُوا بِاللّهِ وَحْدَهُ إِلاّ قَوْلَ إِبْراهیمَ ِلأَبیهِ َلأَسْتَغْفِرَنَّ لَکَ وَ ما أَمْلِکُ لَکَ مِنَ اللّهِ مِنْ شَیْ‏ءٍ رَبَّنا عَلَیْکَ تَوَکَّلْنا وَ إِلَیْکَ أَنَبْنا وَ إِلَیْکَ الْمَصیرُ»

[7] Sahife-i Seccadiye (a.s), s. 48, tercüme-i Mühendis Yasir Arap, çap-ı evvel, 1370, İntişarat-ı Guli,

 و کاشف فی الدعاء الیک حامّتَهُ * وحارب فی رضاک أسْرَتَهُ * وقطع فی احیاء دینک رِحَمَهُ * وأقصی الادْنینَ علی جُحودهم * وقَرَّبَ الاقصین علی استجابتهم لک * و والی فیک الابعدین * وعادی فیک الاقربین *.

[8] Hüseyni, Medeni Şirazi, Seyid Ali Han, Riyazü’s-Salikin, c. 1, s. 365 ve 366, çap: 6, İcmaatü’l-Müderrisin.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar