Gelişmiş Arama
Ziyaret
13080
Güncellenme Tarihi: 2010/12/22
Soru Özeti
İmam Seccad’ın ahlaki yaşam tarzını açıklar mısınız?
Soru
İmam Seccad’ın imamet öncesi ve sonrası ve de özellikle Kerbela hadisesindeki ahlaki yaşam tarzı nasıldı?
Kısa Cevap

Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve bir güneş gibi aydınlık saçtı ve unutulmuş tüm fazilet ve değerleri kendi vücudunda bir araya getirdi. Bu fırsatta insanlık toplumu için eşsiz bir idol olan İmam Seccad’ın (a.s) fazilet ve ahlaki üstünlüklerinden bazı örnek ve numuneler aktaracağız:

1. İmam Seccad’ın (a.s), Allah karşısındaki ibadet ve yakarışı o kadar çoktu ki kendisi ibadet edenlerin efendisi ve ziyneti (Seyyidülabidin ve Zeynülabidin) ve çok secde eden (Seccad) lakabını almıştır.

2. Affetmek, bağışlamak ve kötülüğün cevabını iyilikle vermek bu önderin diğer hasletlerindendi.

3. Yoksullara bağışta bulunmak ve onların işleriyle uğraşmak tüm masum imamların ve bu cümleden olmak üzere İmam Seccad’ın kuşatıcı özelliğiydi.

4. İmam Seccad (a.s) tıpkı diğer imamlar (a.s) gibi cesur, yiğit ve zulüm düşmanıydı. Onun Kerbela vakıasından sonraki olaylarda ve imamet döneminde Übeydullah, Yezit ve Abdülmelik gibi başı buyruklar karşısındaki kararlı tutumu ve vurucu sözleri kendisinin ruhsal gücü ve cesaretinin en büyük delilidir. Netice itibariyle Ehli Beyt’in ahlakî yaşam tarzı, faziletleri ve üstünlükleri en yetkin ve eşsiz yaşam tarzı ve en yetkin ve eşsiz ahlaki erdemlerdir. Bu, onların çok bereketli ömürlerinin sadece bir merhale ve dönemine özgü olmamıştır, hayatlarının her anında var olmuş ve süregelmiştir. Ama bu ruh hali ve erdemler zaman ve mekan şartlarına bağlı kalmış ve de bireyler ve hareketler karşısında farklı olmuştur.

Ayrıntılı Cevap

Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu ve halkın Peygamberin (s.a.a) halifeleri sıfatıyla yöneticilerde züht, sade yaşam, tevazu, türdeşlik, yumuşak huylu olmak ve insanlara iyi davranmayı görmesi yerine dünyaya tapıcılık, aristokratlık, lükse yönelme, egoistlik ve büyüklenmelerine tanıklık ettiği Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve bir güneş gibi aydınlık saçtı ve unutulmuş tüm fazilet ve değerleri kendi vücudunda bir araya getirdi. Nitekim bu husus dost ve düşmanı övgüye mecbur kıldı.[1] Muhammed b. Talha Şafii şöyle yazmaktadır: O abitlerin ziyneti, zahitlerin önderi, sakınanların efendisi ve inananların imamıdır. Hayat tarzı, Allah Resulü’nün salih evladı olduğunun delili ve siması ise Allah yanındaki yakınlık makamını göstermektedir…[2] Bu fırsatta insanlık toplumu için en üstün ve kamil bir idol olan İmam Seccad’ın (a.s) mübarek ömründeki faziletlerden ve ahlaki üstünlüklerinden bazı örnek ve kesitler aktaracağız:

1. İmam Seccad’ın (a.s), Allah karşısındaki ibadet ve yakarışı o kadar çoktu ki kendisi ibadet edenlerin efendisi ve ziyneti (Seyyidülabidin ve Zeynülabidin) ve çok secde eden (Seccad) lakabını almıştır. O, tüm secde yerleri nasır bağlayacak kadar Hakk’ın karşısında alnıyla toprağa secde etmekteydi. Her yıl iki defa ve her defa da beş adet nasır keserdi ve bu yüzden kendisine (nasırlar sahibi) derlerdi.[3] İmam Seccad (a.s) abdest aldığı zaman mübarek yüzünün rengi kaçardı. Bunun nedeni kendinden sorulduğunda ise kimin karşısında durmak istediğimi biliyor musunuz diye buyururdu![4]  İmam Bakır (a.s), yüce babasının Seccad lakabı alması nedeni hakkında şöyle buyurmaktadır: Onu Seccad olarak adlandırmışlardır; çünkü o, her nimeti hatırladığında secde ederdi, secdesi olan (farz veya müstehap) her Kur’an ayetini okuduğunda secdeye kapanırdı, Allah ondan her kötülük ve tatsızlığı uzaklaştırdığında secde ederdi, her farz namazı kıldıktan sonra secdeye kapanırdı ve iki insanı barıştırdığı her seferde secde ederdi. (Bu secdelerin çokluğu sebebiyle) secde izleri onun tüm secde bölgelerinde belirgin idi.[5]

2. Affetmek, bağışlamak ve kötülüğün cevabını iyilikle vermek bu önderin diğer hasletlerindendi. O ulu imam kendisinin bu belirgin huyu hakkında şöyle buyururdu: “İçtiğim hiçbir yudumluk telafi konumundayken yutkunduğum öfkeden daha sevimli değildir benim için.” (Benim için içeceklerin en tatlısı öfkeyi yutkunmaktır.)[6] Bir gün Haşim oğullarından bir adam İmama (a.s) hakaret eder. İmam bir şey söylemez. Adam döndükten sonra İmam (a.s) orada hazır olanlara şöyle buyurur: Bu adamın söylediklerini duydunuz; yanına gidip benim de cevabımı duymanız için benimle gelmenizi istiyorum. İmam (a.s) yola koyuldu ve şu ayeti okumaya başladı: “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.”[7] İmam (a.s), o şahsın evine ulaştı ve kendisi de İmamın (a.s) karşılık vermek için geldiğini sanarak yanıt vermeye ve tavır koymaya hazırlanarak dışarı çıktı. İmam (a.s), ona şöyle buyurdu: Ey kardeş! Sen bir müddet önce yanıma geldin ve bir takım sözler söyledin; söylediklerin eğer bende varsa Allah beni bağışlasın ve eğer yoksa Allah seni bağışlasın. O şahıs bu karşılığı görünce İmamdan (a.s) utandı ve onun alnını öperek şöyle dedi: Söylediklerim sizde yoktur ve kendim onlara daha layığım![8]

3. Yoksullara bağışta bulunmak ve onların işleriyle uğraşmak tüm masum imamların (a.s) kuşatıcı bir özelliğiydi ve bu büyük şahsiyetlerin her birinin hayatında bunun birçok örneği göze çarpmaktadır. İmam Seccad (a.s) birçok muhtaç ailenin yaşamını temin etmekteydi.[9] Her gece ekmek, hurma vb. dolu bir çuval ile tanınmayacak şekilde onların evlerine giderdi. İmam Seccad (a.s) yaşadığı müddetçe hiç kimse onların ihtiyaçlarını kimin giderdiğini öğrenemedi. Kendisinin şahadete ermesinden sonra ise bu bilinmeyen ferdin Ali b. Hüseyin (a.s) olduğunu anladılar.[10] Dördüncü önder yediği her yemeğin aynısını sadaka olarak verir ve şöyle buyururdu: Sevdiklerinizden (Allah yolunda) infak etmedikçe asla (gerçek anlamda) iyiliğe ulaşamazsınız.[11];[12] İmam Zeynülabidin’in (a.s) infak etme ve sadaka vermedeki yöntemi şöyleydi: O, muhtaca sadakayı vermeden önce onu öperdi. Bunun nedeni kendisinden sorulduğunda ise şöyle buyurmuştur: Ben isteyenin elini öpmüyorum, Rabbimin elini öpüyorum. Sadaka muhtacın eline ulaşmadan önce Rabbimin eline ulaşır.[13] O yüce şahsiyetin sadaka vermedeki diğer bir yöntemi de onu gizli vermesiydi. O ulu şahsiyet bu hususta şöyle buyururdu: Gizli sadaka Rabbin gazabını söndürür.[14]

4. İmam Seccad (a.s) tıpkı diğer imamlar (a.s) gibi cesur, yiğit ve zulüm düşmanıydı. Onun Kerbela vakıasından sonraki olaylarda ve imamet döneminde Übeydullah, Yezit ve Abdülmelik gibi başı buyruklar karşısındaki kararlı tutumu ve vurucu sözleri kendisinin ruhsal gücü ve cesaretinin en büyük delilidir. Kendisini ölümle tehdit eden Übeydullah karşısında İmam Seccad (a.s) şöyle buyurdu: Beni öldürmekle mi tehdit ediyorsun? (Allah yolunda) öldürülmenin bizim âdetimiz ve şahadetin üstünlüğümüz olduğunu bilmiyor musun?[15] Yezit karşısında şöyle buyurdu: Ey Muaviye, Hind ve Zahr’ın oğlu! Sen ceddim Ali b. Ebi Talib’in (a.s) Bedir, Uhud ve Ahzab gününde İslam’ın sancaktarı ve baban ile ceddinin ise kâfirlerin sancaktarı olduğunu biliyorsun![16] Kendisini çağırtıp ben babanın katili değilim o halde niye bizim yanımıza gidip gelmiyorsun diyen Abdülmelik karşısında da İmam Seccad (a.s) şöyle buyurdu: Babamın katili her ne kadar onun dünyevi hayatına son vermiş olsa da ahretini bu cinayetle yok etti; eğer sen de onun gibi olmak istiyorsan ol![17] Bu gaddar ve zorba hükümdarlar karşısında ve onların saray ve devlet merkezlerinde böyle kararlı bir tutum takınmak ve yerici sözler sarf etmek, tasavvur üzeri bir cesaret istemektedir. Buna ek olarak İmam Seccad’ın (a.s) Ümeyye oğulları devletinin ve özelikle de Yezid’in cinayet, zulüm ve bozgunculuğunu ifşa etmeyle sonuçlanan Yezid’in sarayındaki hamasi hutbesi de onun ruhsal gücü ve cesaretinin zirvesini göstermektedir. Netice itibariyle Ehli Beyt’in ahlakî yaşam tarzı, faziletleri ve üstünlükleri en yetkin ve eşsiz yaşam tarzı ve en yetkin ve eşsiz ahlaki erdemlerdir. Bu, onların çok bereketli ömürlerinin sadece bir merhale ve dönemine özgü olmamıştır, hayatlarının her anında var olmuş ve süregelmiştir. Ama bu ruh hali ve erdemler zaman ve mekân şartlarına bağlı kalmış ve de bireyler ve hareketler karşısında farklı olmuştur. Bazen mustazaflar, mahrumlar ve toplumdaki zayıflar karşısında mülayim ve affedici olup tüm vücutları infak, sevgi ve bağışlamayla dolup taşmış ve bazen de tiranlar, gaddarlar ve zalim hükümdarlar karşısında mazlumun hakkını zalimden almak için insanların en cesurları, yiğitleri ve kararlıları olmuşlardır.


[1] Refii, Ali, Tarih-i İslam Der Asr-ı İmamet-ı İmam Seccad ve İmam Bakır (a.s), s. 17-21, Merkez-i Tahkikat-i İslamî, 76.

[2] Şafii, Muhammed b. Talha, Metalibi’s-Seul, s. 77, Tarih-i İslam Der Asr-ı İmamet-ı İmam Seccad ve İmam Bakır (a.s)’dan alınmıştır.  

[3] Şeyh Saduk, İlelu’ş-Şerayi’, c. 1, s. 233. Camiü’l-Ahadis cd.

[4] a.g.e, s. 232. Camiü’l-Ahadis cd.

[5] a.g.e, s. 232. Camiü’l-Ahadis cd.

[6] Usul-i Kafi, c. 2, s. 109. Camiü’l-Ahadis cd.

[7] Ali İmran, 134.

[8] Şeyh Mufid, İrşad, c. 2, s. 146.

[9] İmam Bakır’dan (a.s) nakledilen bir rivayette kendisinin yüz aileye baktığı zikredilmiştir. (Bkn: Menakib-i İbn. Şehr Aşub, c. 4, s. 154). Camiü’l-Ahadis cd.

[10] Şeyh Mufid, İrşad, s. 258, Tarih-i İslam Der Asr-ı İmamet-ı İmam Seccad ve İmam Bakır (a.s)’dan alınmıştır.

[11] Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. (Ali İmran, 92).

[12] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 46, s. 89. Camiü’l-Ahadis cd.

[13] a.g.e, s. 74. Camiü’l-Ahadis cd.

[14] a.g.e, s. 88. Camiü’l-Ahadis cd.

[15] A’yanu’ş-Şia, c. 1, s. 633.

[16] a.g.e

[17] Biharu’l-Envar, c. 46, s. 121. Camiü’l-Ahadis cd.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • cinsel sapıklık ve inhiraftan korkulmadığı taktirde evlilik bırkalabilinir mi?
    10114 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Evlilik olgusu bütün milletler arasında süre gelmiş bir gelenektir. Ancak islam dini evliliğe ve aile yuvasının ve teşkilatının kurulmasına çok önem vermiştir. Ayet ve rivayetlerdeki bütünlükten evliliğin ne kadar önemli olduğu çok güzel bir şekilde anlaşılıyor. Allahu teala kuranı kerimde bekar olanları evlendirin, şeklinde emr ...
  • İmam Musa Kazım’ın (a.s) hayatı, evlatları ve torunlarını özetle benim için açıklar mısınız?
    21759 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    13280 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Cennet ve cehennemde ölüm var mıdır?
    18303 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    Kur’an, rivayet ve aklî deliller, insanların cennete veya cehenneme gittiği zaman artık bir ölümün olmadığı hususunda müttefiktirler. Kur’an’ı Kerim bir taraftan kıyameti daimi gün (ebediyet günü) olarak adlandırmış ve öte taraftan da cennetlikleri daimiler (ebediler) sıfatıyla nitelemiştir. Rivayetlerde geldiği üzere cennetlik ve cehennemliklere şöyle ...
  • Yolculuktayım ve yolculuğumun müddeti belli değil. Lütfen seferî kılma ve tam kılma açısından namazımın durumunu belirtiniz.
    6948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Cemaat namazı niyetinde namaz rekâtlarının sayısı belirtilmeli midir?
    6376 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Asıl yanıta değinmeden önce niyette iki önemli konunun dile getirildiği noktasını hatırlamak gerekir:1. Niyette söz gerekli midir?2. Niyette muteber olan şeyleri dile getirmenin lazım olmadığı açıklığa kavuştuktan sonra[1] hangi şeylerin niyette gerekli ve muteber olduğu konusu ortaya çıkmaktadır. ...
  • Hicr suresi 91. ayetteki bölenlerden Allah’ın kasti nedir?
    11333 Tefsir 2010/11/27
    Bu ayet-i şerifede yer alan “el-muktesimin” kavramı bölen ve bölücüler anlamındadır. Bu ayetin nüzul sebebinin ne olduğu ve kimler hakkında nazil olduğu hususunda ise tefsirlerde birkaç ihtimal beyan edilmiştir. 1. Hac aylarında yolculara Muhammed adındaki bir şahsın bir takım iddiaları olduğunu ve kesinlikle kendisinin sözlerini dinlememelerini ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7310 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • Sigaranın orucu bozduğunu bilmeyen biri, sigara içerek tuttuğu oruçların kazasının yanı sıra keffarette vermeli midir?
    8350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İmam Humeyni (r.a) ve diğer büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: (Oruç tutan kişi) Meseleyi bilmediğinden dolayı orucu bozan bir şey yapsa, eğer meseleyi öğrenme imkanı vardıysa farz ihtiyat gereği üzerine keffaret gelir. Eğer meseleyi öğrenme imkanı yoktuysa veya meselenin farkında değildiyse yahut filan şeyin orucu bozduğunu kesin olarak ...
  • Hz. Müslim kimdi?
    19268 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2010/12/22
    Akil’in oğlu olan Müslim üç imam (müminlerin önderi Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin (a.s) ) ile aynı asırda olup onları yakından görmüş, İmam Hüseyin’in (a.s) imameti zamanında imamının hedefleri için canını feda etmiş ve Übeydullah b. Ziyad emriyle şahadete ulaşmıştır. O bu zamanda İmam Hüseyin’in (a.s) ...

En Çok Okunanlar