Gelişmiş Arama
Ziyaret
9200
Güncellenme Tarihi: 2010/07/24
Soru Özeti
İslam ve İmam Humeyni’nin eğlence ve şakaya yönelik bakışı nedir?
Soru
İmam Humeyni’ye isnat edilen şu sözler hakkında sizin görüşünüz nedir: “Yüce Allah insanı oyun ve eğlenceyle meşgul olması için yaratmamıştır. Yaratılışın hedefi, zorluk, sorun ve ibadetler yoluyla insanların imtihana tabi tutulmasıdır. İslamî bir düzen ve rejim tüm alanlarda ciddi olmalıdır. İslam’da espri, mizah ve eğlenmek yoktur ve ciddi olan herkesin şaka yapmaması gerekir. İslam, kimsenin denizde yüzmesine izin vermez. İslam, radyo dinlemeye ve televizyon dizilerini izlemeye muhaliftir. Ama İslam ok atmaya, ata binmeye ve at yarışına izin verir.”
Kısa Cevap

İslam’ın bakışında yaratılışın asıl hedefi, insanın tekâmülüdür ve evrendeki varlıkların tümü bu büyük hedef doğrultusunda yaratılmıştır; zira insan yaratıkların en üstünüdür. Kur’an şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”[1] Müfessirlerin görüşüne göre bu ayetteki ibadetten maksat, gerçek tekâmül olan insanın ubudiyetidir. Bu doğrultuda İslam insanın maddi ve manevi tüm boyut ve yönlerine dikkat etmiştir. Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: Mümin bir fert gece ve gündüz vakitlerinde şu üç vakte sahip olmalıdır: O, vakitlerin bir bölümünü maneviyat ve Rabbi ile irtibata, bir bölümünü dünya hayat ve işlerine ve bir bölümünü de helal lezzet ve ilahî nimetlerden faydalanmaya ayırır. Bu üçüncü bölüm diğer programlar için bir yardımdır.[2] İslam hiçbir yerde doğru eğlenceler ve mizah, şaka ve yüzmeye muhalefet etmemiştir. Aksine İslam’ın bunlar için bir takım buyrukları vardır ve temiz imamların (a.s) hayatlarında da bu hususlar yer almıştır. Birçok yerde Peygamber (s.a.a) fertleri sevindirmek için onlarla şaka ve mizah yapardı. Hz. İmam Humeyni (r.a) konuşmalarının hiçbir yerinde şakaya, doğru eğlenceye ve… muhalefet etmemiştir. Bilakis her zaman eğlence doğru olmalıdır diye buyurmuştur. O, radyonun eğlence programları ve televizyon dizilerine muhalif değildi, aksine birçok defa sunucu ve onların yöneticilerini teşvik eder ve överdi. Elbette faydalı yönlendirmelerde de bulunup bunların hepsinin İslam’ın hizmetinde olması ve öğretici ve ahlakî yönler taşıması gerektiğini söylerdi. Hatırlatmak gerekir ki İmam Humeyni’nin (r.a) görüşleriyle tanışmak için kesinlikle İmam Humeyni’nin Eserlerini Düzenleme ve Neşretme Merkezi’nin sitelerine veya aşağıdaki adreste mevcut olan Sahife-i Nur kitabının metnine müracaat edilmelidir.  

http://www.imam-khomeini.org/farsi/main/main.htm


[1] Zariyat, 56 “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”

[2] Ey evlat müminin üç vakti vardır. Vakitlerinin birinde Rabbine münacat eder. Diğer bir vaktinde nefsini muhasebeye çeker. Üçüncü vaktinde ise helal ve güzel şeylerle nefsini eğlendirir. Müminin geçim için çalışma, ahret için çalışma ve haram olmayan şeylerle eğlenme vakti diye üç zamanı olmalıdır.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermek için ilk önce mukaddes şeraitin insanın yaratılış hedefi ve dağ, orman, doğru eğlenme, mizah ve… gibi tabii nimetlerden faydalanma hakkındaki görüşünün incelenmesi gerekir. Sonra Hz. İmam Humeyni’nin (r.a) buyurdukları ile İslam’ın beyan ettiklerinin bir olduğu ve aralarında bir fark olmadığının iyice aydınlanması için rahmetli İmam’ın bu hususlardaki görüşleri de zikredilmelidir. İslam’ın mukaddes şeraitinin asıl kaynağı olan Kur’an yaratılış hakkında şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” ( ve bu yolla tekamül edip bana yakınlaşsınlar diye)!.[1] Bundan ötürü, yaratılış hakkında azıcık bir düşünme, asıl hedefin ubudiyet (insanın kemal mertebesine ulaşması) olduğunu, ilim, bilgi, imtihan ve testin ubudiyet yolunda yer alan hedefler sayıldığını ve ilahî engin rahmetin bu ubudiyetin neticesi olduğunu göstermektedir.[2] Merhum Hz. İmam da konuşmalarında İslam’ın hedefinin insanı hidayete erdirmek olduğunu ve mülk âleminden melekût âlemine kadar var olmak için yaratıldığımızı ve hedefin Allah’a ibadet edilen bir devletin var olması ve teşkil edilmesi olduğunu buyurmuştur.[3] Şaka ve mizah hakkında İslam’da bir takım tavsiyelerde bulunulmuştur. Bunlardan birinde İmam Sadık’tan (a.s) rivayet edilen bir rivayette şöyle buyrulmuştur: Kendinde “duabe” olmayan hiçbir mümin yoktur. Ravi duabe nedir diye sorar ve İmam Sadık da “mizah” diye cevap verir.[4] Rivayet kitaplarımızda mizah ve şakanın sünnet oluşu hakkında birçok hadis nakledilmiştir.[5] Yunus Şeybani İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakleder: İmam, diğerleriyle şaka ve mizahınız ne derecededir diye sordu ve ben de az dedim. İmam, azarlarcasına neden diğerleriyle mizah ve şakanız yoktur, hoş davranış ve güzel ahlakın bir kısmı şaka ve mizahtır dedi ve bu hadisin devamında şöyle buyurdu: Peygamber (s.a.a) de insanlarla şaka yapar ve onları sevindirmek isterdi.[6] Hz. Peygamberin (a.s) esprili ve şakacı davranışları hakkında rivayet edilen numuneler kendisinin ahlakı güzel, güler yüzlü ve şakacı biri olmakla birlikte, hak sınır ve doğru sözden öteye geçmediğini ve şakalarının yalan, boş ve yersiz olmadığını göstermektedir. Nitekim şöyle buyurmuştur: “Ben şaka yaparım ama gerçek dışında bir şey söylemem.”[7] Bu söz hem Allah Resulü’nün (s.a.a) yaşam tarzında şakanın yerini ve hem de onun had ve sınırını göstermektedir. Ama merhum İmam Humeyni’nin “İslam’da şaka yoktur…”[8] sözü İslam’da mizah ve şakaya yer olmadığı anlamında değildir, sadece İslam hükümlerinin boşuna, beyhude ve şaka olarak beyan edilmemesi anlamındadır. Çünkü devamında şöyle söylemektedir: İslam tümüyle ciddidir, beyhude ve şaka değildir. Hem maddi hususlarda ve hem de manevi hususlarda ciddidir. İslam beyhude ve boş işlerle meşgul olan ayyaş bir insan değil, mücahit yetiştirmek istemektedir.”[9] Ama bu, istirahat zamanlarında (iş, çalışma, okuma, ibadet ve… sonrası) kimsenin şaka ve mizah yapmaması ve eğlenmemesi gereği anlamında değildir. Bundan ötürü hiçbir yerde Hz. İmam, İslam doğru mizah ve şakalara muhaliftir diye bir şey söylememiştir. Doğru eğlenceler ve onları teşvik etme hakkında İslam’da bir takım buyruklar yer almaktadır. Hz. Ali (a.s) evladına şöyle buyurmaktadır: “Mümin, hayatında şu üç vakte sahip olan kimsedir: O, vakitlerin bir bölümünü maneviyat ve Rabbi ile münacata, bir bölümünü dünya hayatı ve işlerine ve bir bölümünü de helal lezzet ve ilahî nimetlerden faydalanmaya ayırır.”[10] Enteresan olan ise bir başka hadiste, bu doğru uğraş ve eğlence diğer programlar için bir yardımdır diye bir cümlenin eklenmiş olmasıdır. Ama önemli olan eğlence ve uğraşın sağlıklı olmasıdır, aksi takdirde o sorunlar yaratacaktır. Zira insanın ruh ve sinilerini gerip ondan iş ve faaliyet yapma gücünü bir müddet boyunca alan sağlıksız birçok eğlence mevcuttur. Şu nokta dikkat çekicidir: İslam’da sağlıklı eğlence konusuna o kadar önem verilmiştir ki bazen yarışmalar Peygamberin (s.a.a) huzurunda yapılmaktaydı ve bazen de onun hakemliği ve nezaretinde gerçekleşirdi.[11] Hz. İmam hem sözlerinde ve hem de ilmi risalesinde yeryüzünde gezip dolaşmayı sağlıklı eğlencelerden biri saymakta ve şöyle demektedir: Eğer bir kimse eğlence ve gezme niyetiyle yolculuk yaparsa, haram değildir ve sakıncası yoktur. Eğlence doğru olmalıdır.”[12] Devamında şöyle demektedir: “Ben eğlenmeyelim ve her zaman meşgul olun demiyorum, sadece gencin vakitlerini düzenlemesi gerekir.”[13] Televizyon ve radyodan yararlanma hakkında da şöyle demektedir: “Televizyon tüm propaganda araçlarından daha hassastır. Dolayısıyla daha öğretici ve ahlaki olmalıdır. Yoksa televizyondan yararlanmamak gerekir diye bir şey söz konusu değildir.”[14] İslam denizde yüzmek hakkında muhalefet etmemekle kalmayıp çocuklarınıza yüzmeyi, atıcılığı ve ata binmeyi öğretiniz diye tavsiyede bulunmaktadır.[15] Ama bu sağlıklı eğlencelerin ahlakî olmayan hususlar ile kirlenmemesine özen göstermeliyiz. Bu nedenle Hz. İmam (r.a) deniz sahillerine gelip doğru olmayan eğlenceler ile zevk, içme ve günaha zemin hazırlayanlara muhalefet etmiştir.[16] Bir cümlede özetlersek, İslam’da hiçbir tür gericilik ve ruhaniyet yoktur. Nitekim bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.a) İslam’da ruhaniyet yoktur diye buyurmuştur. Kur’an ve rivayetlerden edinilen deliller ile İslam’ın, maddi dünyevi işler ve dünyadaki helal nimetlerden yararlanma ve doğru şaka ve eğlenceler de dâhil olmak üzere insan hayatının tüm merhaleleri hakkında güzel program ve projeleri olan bir din olduğu iyice açığa çıkmaktadır. Aynı şekilde Hz. İmam’ın sözlerinin iyice incelenmesiyle onun hiçbir yerde helal eğlence, şaka ve lezzetler ve de ilahî nimetlerden doğru yararlanmaya muhalefet etmediği anlaşılmaktadır. Son olarak hatırlatmak gerekir ki İmam Humeyni’nin (r.a) görüşleriyle tanışmak için kesinlikle İmam Humeyni’nin Eserlerini Düzenleme ve Neşretme Merkezi’nin sitelerine veya aşağıdaki adreste mevcut olan Sahife-i Nur kitabının metnine müracaat edilmelidir.

http://www.imam-khomeini.org/farsi/main/main.htm


[1] Zariyat, 56.

[2] Babayi, Ahmed Ali, Berguzide-i Tefsir-i Numune, c. 4, s. 533; Tercüme-i el-Mizan, c. 18, s. 583, Musevi Hemedani.

[3] İmam Humeyni, Cihad-ı Ekber, Kısmet-ı Mukaddime.

[4] Kuleyni, Usul-i Kafi, c. 2, s. 664.

[5] Şeyh Hür Amili, c. 12, Vesailü’ş-Şia, s. 116, Bab-ı İstihbab-ı Mizah ve Zahk.

[6] Vesailü’ş-Şia, c. 12, s. 114, Hadis 15794 ve Sunenu’n-Nebi, Allame Tabatabi, s. 60.

[7] Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 16, s. 17.

[8] Sahife-i Nur, İmam Humeyni (r.a), c. 9, s. 455

[9] Sahife-i Nur, İmam Humeyni (r.a), c. 9, s. 455

[10] Necefi Humeyni, Tefsir-i Asan, c. 8, s. 70, Çap-ı İntişarat-ı İslamî; el-Mizanu’l-Hikme, c. 10, s. 376-380.

[11] İbid, s. 71.

[12] Sahife-i Nur, İmam Humeyni (r.a), c. 1, s. 395; Risale-i Ameli, Mesele. 1300.

[13] İbid, c. 3, s. 218.

[14] İbid, c. 8, s. 496.

[15] Kenzu’l-Ummal, Hadis. 45342

[16] Sahife-i Nur, c. 15, s. 178

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar