Gelişmiş Arama
Ziyaret
7849
Güncellenme Tarihi: 2011/05/23
Soru Özeti
Neden Şialar, Yalancı Cafer’in, “kardeşimin çocuğu yoktu” şeklindeki iddiasını kabul etmiyor. Ama Osman b. Said’in iddiasını kabul ediyor?
Soru
Gıybetteki imamın babası Hasan Askerinin kardeşi olan Cafer şöyle diyor: Kardeşimin (Hasan Askerinin) oğlu yoktu. Şialar onun bu iddiasını kabul etmiyor. Zira Cafer Şiaların anlayışına göre masum değildir. Ama Osman b. Sait’tin, “Hasan Askeri’nin çocuğu vardı” şeklindeki iddiasını kabul ediyor. Oysaki Osman’ın kendisi de masum değildir! Bu çelişki nasıl tevcih edilebilinir?
Kısa Cevap

İmam-i Zamanın doğumu farklı yollarla ispatlanmış. Masum olan babası tarafından açık bir şekilde oğlunun var olduğunu söylemesi, bir çok mümin kimseler tarafından (ki Osman b. Sait onlardan birisidir) buna şahitlik etmesi ve ehlisünnetin bazı âlimlerinin bunu itiraf edip kabul etmeleri, söz konusu yollardan bir kaçıdır. İmam Hasan Askerinin kardeşi olan Cafer masum değildir. Masum olmamakla birlikte ahlaki açıdan fasit ve o dönemin hükümetiyle irtibatı söz konusuydu. Dolayısıyla böyleli töhmetler altında olan bir kimse tarafından imam Mehdinin varlığını inkâr edilmesi yönündeki iddiası kabul edilemez. Onun yapmış olduğu bu iddianın bu bağlamda var olan kesin ve sağlam delillerin karşısında çok değersiz kalır. Öyle ki teveccüh edilmeye bile değmez.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya cevap vermek için iki noktaya dikkat etmek lazım: Bir: Söz konusu Cafer zamanın hükümetiyle gizli irtibat içinde ve ahlaki açıdan da fasitti. Onun bu iki hususa sahip olması, İmam Hasan Askerinin (a.s) kendi çocuğunun; yani imam Mehdinin (a.s) doğumunu ondan gizli tutmasını gerekçelendirmek için yeterlidir. Dolayısıyla bu doğumun Cafer’den gizli tutulmasının nedeninin takkiye olduğunu söyleyebiliriz. İki: İmam Mehdinin doğumu birçok yollarla ispatlanılması mümkündür. Var olan bu yollardan her hangi birisiyle bu doğum ispatlanılırsa Cafer’in söylediklerinin faydasız ve teveccüh edilmeyecek kadar anlamsız olduğu ortaya çıkar. Onun yalancı özelliğine sahip oluşu, o derecededir ki yalancılık vasfıyla vasıflandırılmış ve bu vasıf onun için lakap konumuna gelmişti. Onun bu durumu dikkate alındığında imam Mehdinin (af.) doğumu hakkında ortaya attığı iddianın ne kadar itibarsız olduğu ve neden Şialar onun bu iddiasına itina etmediği ortaya çıkar.   

 

İmam Zamanın Doğumunu İspatlayan Yollar:[1]

Bir: İmam Hasanın kendi çocuğunun doğumu hakkında söylemiş olduğu açık sözler. Muhammed b. Yahya el-Atar, Ahmet b. İshak’tan, Ahmet b. İshak’ta Ebu Haşim-i Caferi’den sahih bir rivayeti naklediyor. Bu sahih rivayette şöyle denilmektedir: Ben Ebu Muhammed’e (İmam Hasan Askeri’ye(a.s)), heybetinizden dolayı sizden soru sormaktan çekiniyorum. Sizden soru sormama izin veriyor musun? Dedim. Sor dedi. Çocuğunuz var mıdır? Dedim. Evet dedi. Hakkınızda her hangi bir olay gerçekleştiğinde onun yanına gitmek için nerelerde onu aramalıyız? Dedim. Medinede dedi”.[2] Bu türden olan rivayetler bizim rivayi kitaplarımızda çoktur. Bu bağlamdaki Rivayi kaynaklara müracaat edebilirsiniz.[3]

İki: Onun doğduğu esnada bazı kadınların orada hazır bulunması: İmam Cevad’dın kızı hazreti Aleviye Hekime Hatun gibi. Bu hanım İmam Hadi’nın (a.s.) kız kardeşiydi. İmam Mehdinin Annesi Nergis Hanım İmam Mehdiyi doğurduğu esnada bu hatun kendisine hizmet ediyordu.[4][5] Bunun yanı sıra ebecilik görevini yapan bazı kadınlarda orada bulunup Nergis hanıma yardım ediyorlardı. İmam Askerinin hizmetçisi olan Mariye ve Nesime[6] ve hakeza Ebu Ali Hizrani’nin cariyesi olup İmam Askeri’ye hediye ettiği kadına, güvenilir ravi olan Muhammed b. Yahya gibi ravilerin bu bağlamda açık bir şekilde söylemiş olduğu sözlere[7] işaret edebiliriz.

Üç: İmam Mehdiyi gördüklerine şahitlik eden imamların yakın olan ashapları ve başkaları: Bu bağlamda (dört naip anlamında olan) nevvabi arbaa olarak bilinen kişilerin (ki Osman b. Sait bunlardan bir tanesidir) Onu görüp yaptıkları şahitliğe işaret edebiliriz. Bunların yapmış oldukları şahitliği küçük gıybet anlamında olan gaybeti sugra döneminde yaşayan Küleyni (usulü’l-kafi sahibi) ve bu dönemin birkaç yılını derk eden Şeyhi Saduk’un yazmış oldukları kitaplarda rastlayabiliriz.[8]

Elbette bu ziyaret dört naip dışında başkalarına da nasip olmuştur. İmam’ı (af.) ziyaret eden kimselerin isimleri Şia’nın kaynak kitaplarında zikredilmiştir. Bu bağlamda yazılan kitaplara müracaat edebilirsiniz.[9]

Dört: İmam’ı (af.) gördüklerine şahitlik yapan hizmetçiler, cariyeler ve köleler: Tarif hadim (hizmetçi),[10] kendi sahibiyle imamın (af.) ziyaretine giden İbrahim b. Abdu-i Nişaburi’nin[11] hadimesi, Ebu el-Adyani Hadim[12], Ebu Ganımi hadim[13] gibi hizmetçiler imam zamanı (af) ziyaret edip Onu görenler arasındadırlar. Daha önce de işaret ettiğimiz gibi Nesime, Mariye ve başkaları da imamı zamanı ziyaret etmişlerdir.

Beş: İmam Mehdinin (af.) doğumunu itiraf eden ehlisünnetin âlimleri: İbn. Esiri Cezri (İzeddin vf. 630)[14], ibn. Halkan (vf. 681),[15] Şebravi Şafii (vf. 1171),[16] ve Hayrettin Zarkeli (vf. 1396)[17] gibi ehlisünnet âlimleri bu itirafı yapanlardan bazılarıdır.

Bunlardan Hayrettin Zarkeli’nin bu bağlamdaki sözleriyle yetiniyoruz: (El-mehdi el-muntazar) (256 – 275 hc. = 870 – 888 m.) Muhammed oğlu Hasan-i Askeri (el – halis) b. Ali Hadi, ebu el – Kasım, Şiaların on iki imamlarının sonuncusudur. O onların yanında Mehdi, Sahibe ez–zaman, Muntazar, el–hücce ve… gibi isimlerle meşhurdur. Kendisi beş yaşında iken babası vefat ediyor…

İbn. Halkan şöyle diyor: Şiiler ahiru’z-zamanda Onun zuhurunu beklemektedirler.[18]  

Saydıklarımız âlimler dışında birçok âlim daha vardır ki, Hasan-i Askerinin oğlu olan Mehdiyi vaat edilen Mehdi olarak kabul etmiyor olsalar bile bu tarihi gerçeğe işaret etmişlerdir.

Dolayısıyla var olan bütün bu tarihi deliler ve gerçekler dikkate alındığında Cafer’in imam Mehdinin doğumunu inkâr etme yönündeki iddiasının ne kadar değersiz olduğu ve neden Şialar tarafından onun bu iddiası kabul edilmediği de anlaşılıyor.



[1] Daha fazla bilgi edinmek için bkz. 534 nolu soruya. (saytŞ 582) (dlili akli ve nakli zende buden imam zaman af.).

[2] KULEYNİ, “usuli kafi”, Tahran: çap-i mektebetu’l – mektebetu’l – islamiye, 1388 h. c. 1, s. 328.

[3] a. g. e.

[4] SADUK, “ikmalu’d – din” İran: müesesei neşr-i İslam, 1405 h. c. 2, s. 424.

[5] Kafi,c. 1, s. 330.

[6] İkmalu’d – din, c. 2, s. 430.

[7]  a, g, e. s. 431.

[8] Bkz. “Kafi”, c. 1, s. 329 - 331; “İkmalu’d – din”, c. 2, s. 441, 435, 502.

[9] Bkz. El – AMİDİ, Seit samir ve ALİ ZADE, Mehdi, baskı 2, , “Der intizari kafnus kavuşi der kalemruyi mevud şınası ve mehdi baveri”, merkezi intışarati müesesei amuzeşi ve pejohişi hlhl Humeynis. 152 – 154.

[10] “Kafi”, c. 1, s. 332; “İkmalu’d – din”, c. 2, s. 441, 435.

[11]Kafi”, c. 1, s. 331.

[12]İkmalu’d – din”, c. 2, s. 475.

[13] a. g. e., s. 431.

[14] İZZEDDİN EBU’l – HASAN, Ali b. ebu’l- kerem, (ibn. Kesir), “el-kamil-u fi’t – tarih”, Beyrut: daru sadır, 1399 h. c. 7, s. 274.

[15] ŞEMSUDDİN, Ahmet b. Muhammed, “vefiyatul ayan ve enbauz zaman” tahkik: dr. İhsan AYAS, Beyrut: daru sadır, 1398 h. c. 4, s. 176.

[16] EŞ-ŞEBRAVİ EŞ- ŞAFİİ, Abdullah b. Muhammed, “el – ithafu bi hubbi’l-eşraf”, Mısır: el – metbaatu el – edeb, s. 68.

[17] ZARKELİ, Hayruddin, “el – aalam”, baskı 7, Beyrut: daru’l - ilm lilmelayin, 1986, c. 6, s. 80.

[18]el aalam lil-Zarkali”, c. 6, s. 80.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar