Gelişmiş Arama
Ziyaret
6419
Güncellenme Tarihi: 2011/05/23
Soru Özeti
Kadınlar Ev, arazi ve toprak gibi taşınmaz şeylerden irs götüremiyorlar. Hal böyle iken Hz. Fatma (s.a.) Fedek arazisinin kendisine ait ve onun hakkı olduğunu iddia edebiliyor mu?
Soru
Küleyni "Kafi" adlı eserinde "kadınlar arazi ve topraktan irs götürmüyorlar" şeklinde bir başlık atmış ve bu başlığın altında İmam Caferden (s.a.a) naklen şöyle yazıyor: "Kadınların toprakta irs olarak herhangi bir payları yoktur". Tusi "tezhip" adlı eserinde Müyeser'den naklen şöyle yazıyor: Ben Eba Abdullah'dan, irs konusunda kadınların hakkını sordum? Eba Abdullah şöyle buyurdu: "Kerpiçin, binanın, ağacın ve kamışın değeri kadınlara verilir ama topraktan ise onlar irs götüremüyorlar". Muhammed b. Müslüm Eba Abdullah'dan şöyle naklediyor: "kadınlar araziden irs götüremiyorlar". Hakeza! Abdulmelik b. Aayan Ebu Cafer'den veya Ebu Abdullah'dan (a.s.) şöyle naklediyor: "kadınlar evden, mülk ve topraktan irs götürme payına sahip değildirler". Bu rivayetlerde ne Hz. Fatma ne de başka herhangi bir kimse istisna edilmemiştir. Bu nedenle Şia kaynaklı rivayetlere göre Hz. Fatma peygamberden (s.a.a) irs götürebilir ve Onun (s.a.a.) malında kendisinin hakının var olduğunu iddia edememelidir.
Hakeza! Peygamberin (s.a.a.) tüm varlıkları İmama aittir. Muhammed b. Yahya Ahmet b. Muhammed'den, o da Ömer b. Şimr'den, O da Cabir'den, Cabir de Eba Cafer'den şöyle naklediyor: Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Allah u Teâlâ Âdem'i yarattı ve dünyayı mülk olarak Ona verdi. Adem'e ait olanın tümü Allah ın peygamberine aittir. Allah ın peygamberine ait olan ne varsa Muhammed'in ali'nden olup imamlara aittir".
Şia inancına göre peygamberden (s.a.a.) sonra ilk imam hz. Ali (a.s.)dir. Buna göre fedeki isteme hakkı hz. Fatma'ya değil hz. Ali ye ait idi. hz. Ali ise bu istekte bulunmadı ve bununla da yetinmeyerek şöyle buyurdu: "eğer ben istesem has bal’a, buğday'a ve ipekli kumaşlara ulaşmanın yolunu bilirim, ama nefsimin arzularının bana galip gelip tama yüzünden beni yiyeceklere doğru çekmesi imkânsızdır. Hicaz ve Yemamede hiçbir zaman karınlarını duyurmamış ve bir lokma ekmek ellerine geçmeyen insanlar var olması ihtimali bulunduğu halde ben bunu nasıl yapabilirim".
Kısa Cevap

Yapılan iki işkâlın her birisinin iki farklı cevabı vardır. Birinci işkâla karşı şöyle denilmeli:

1.   Kadının topraktan (taşınmaz mülk) irs götüremesini nefiy eden rivayetler kadının kendi kocasının malından irs götüremesiyle alakalıdır. Kızın kendi babasının veya başkasının malından götüremiyor ile yakından veya uzaktan hiçbir irtibatı yoktur.

2.   Şia ve Sünni rivayet ve tarihi nakillere göre fedek arazısı,  peygamberin (s.a.a.) kendi kızı Fatma'ya hediye etmiş olduğu bir topraktır. Eğer burada irsten bahis edilmiş ise sadece muhalif olanları kani etmek ve onları susturmak içindir.  

İkinci işkâlın cevabı ise şöyledir:

1-   Söz konusu olan rivayetlerin anlamı zahiri olarak insanlar mal sahibi olabiliyor anlayışını nefiy etmek anlamında değildir; zira böyleli bir durum söz konusu olursa fıkıhsal olan birçok hüküm, bir biriyle tezat teşkil eder konuma düşer. Bu rivayetlerin zahirinden anlaşılan hakikat şudur ki; Bu rivayetler genel velayeti gerçek bir şekilde Allah’a ait olduğunu ve Allahın hükmüyle de peygambere ve imam’a ait olduğunu ispatlıyor. Çok açıktır ki, bu velayet ve ihtiyar sahibi olmak merhale bakımından zahiri velayettin çok üstündedir. Belki de zahiri velayet bunun dikeyinde yer almaktadır.

2-   Acaba peygamberin (s.a.a) mahiyetine verilmiş ve Onun sahip olduğu maldan bir kısmını kendi kızına hediye ederse bir çelişki mi meydana gelir? Yoksa İmam bu bağışa razı mı olamıyor?

Ayrıntılı Cevap

İrs ile ilişkin sorulan sorulara iki esaslı cevap verilir:

1-   Küleyn'inin "kafi" adlı eserinde mezkur bab’da zikir edilen rivayetler kadının kendi kocasının malından irs götürme konusuyla alakalıdır. Kızın kendi babasından veya başka yerlerden irs götürme konusuyla yakından veya uzaktan her hangi bir alakası yoktur. Söz konusu kitabın kendisinde birçok rivayette vardır ki, çocuğun irsi konusuyla alakalıdır. Bu rivayetler kız çocuğun babasnın tüm mallarından irs götürebilir şeklinde hükümler açıklamaktadır. Örnek babından iki rivayeti aşağıda zikrediyoruz:

a)   Hamza b. Hamran şöyle diyor: imam Sadıktan  (s.a.a) şöyle sordum: Allahın Resulün’den kimler irs götürdüler? O hazret şöyle buyurdu: “Ev eşyası olmak üzere peygamberin neyi var idi ise hepsini Fatma (s.a.) irs olarak götürdü.”[1]

b)   Başka bir rivayette de şöyle buyuruyor: Seleme b. Muhriz bir rivayette hz imam Sadıktan (a.s.), vefat edip dünyadan giden ve kendisinden sonra bir kız çocuk bırakmış bir kimse hakkında sordum diyor: O hazret  "vefat edenin tüm mülkünü kendisinden sonra bırakmış olduğu kızına verilmesini"[2] istedi.

2-   Şiaların inancı gereğince: Hz. Fatma'dan (s.a.) gasp edilen şey peygamberin kendinden sonra bıraktığı irs kısmından değildi. Bilakis Peygamber (s.a.a.) vefatından önce yani daha hayatta iken fedeki kendi kızı hz. Fatma’ya hediye olarak vermişti. Elbette bu sadece Şialar tarafından iddia edilen bir iddia değildir. Belki ehlisünnetin birçok muteber kaynak kitaplarında ve rivayetlerinde de zikredilmiştir.[3] Söz konusu kitaplarda fedek Peygamber (s.a.a) tarafından hz. Fatma'ya (s.a.) verildiği rivayet edilmektedir. Örneğin “şevahidu et-tenzil” kitabında, ebu Said-i Hudri’den şöyle nakledilmektedir: akrabalarının hakkını ver anlamında olan şu ayet “ati zal kurba hakkehu[4] nazil olduğu zaman hz. Peygamber Fatma’yı çağırdı ve fedek-i kendisine vererek şöyle buyurdu: bu Allah ın sana ve çocuklarına vermiş olduğu bir paydır”.[5] Bu nedenledir ki, eğer konuyla alakalı irsin sahihliğinden bahis ediliyorsa sadece muhalifleri ikna etmek ve onları sustumak içindir. Zira cedelsel metot muhaliflere karşı bazen faydalı geliyor. Hz. Fatma da (a.s.) faydalı olur babından cedel metoduna baş vurmuştur. Yoksa fedek irs türünden bir mal değil bilakis Peygamber tarafından kendisine ve çocuklarına hediye edilmiş bir mal idi. İkinci işkâlın cevabında şöyle diyoruz:

1-   Kafi adlı kitapta[6]yerin tümü imama aittir” şeklinde rivayetler var olmaktadır. Bu rivayetler yerin tümünün sahipliğini Peygambere (s.a.s) ve daha sonra İmama ait olduğunu tespit etmektedirler. Burada akla gelen soru şu: Acaba Peygamber (s.a.s) veya İmam kendi mahiyetlerindeki mülkü istediği kimselere hediye edemezler mi? Veya Peygamber (s.a.s) kendi mahiyetindeki mülkten bir kısmını istediği bir kimsye hediye ederse Ondan soraki imam Onun (s.a.s) yapmış olduğu bu eylemden hoşnut ve razı mı olmuyor?

2-   Bu rivayetlerin maksadı zahiri malikiyet değildir. Zira eğer zahiri malikiyet maksat olmuş olsa, diğer tüm malikiyetler ortandan kaldırılması gerekirdi. Örneğin imamın vefatından sonra bütün topraklar ve yerler vefat eden imamın varislerinin mahiyetine geçmesi gerekirdi. Bu durumda malikiyet ile alakalı olan hükümler arasında çelişki ve tezat meydana gelirdi. Veya ilgili hükümler iptal edilir ve faydasız duruma gelirdi. İmam Humeyni “kitab-i bey’i” adlı eserinde ilgili rivayetlerle alakalı muhtemel manalara işaret ediyor ve sonra o manaları redderek rivayetlerin kast ettiği doğru manayı açıklamış ve şöyle diyor: Allah u Teala gerçek ve hakiki velayete sahiptir ve Allah Resulü Allahın izniyle bu velayete sahip olmuş ve peygamberden (s.a.a) sonra bu velayet Allah tarafından veya Allahın Resulü tarafında imama verilmiştir.[7] Bu velayet ve ihtiyar sahibi olmak ile fertlerin kendi mallarına oranla sahip oldukları sahiplik arasında hiç bir tenafi ve tezat yoktur. Zira bu velayet fertlerin sahip oldukları malikiyetin fevkinde ve ona oranla daha yücedir. Zahiri malikiyet hakiki ve gerçek malikiyetin dikeyindedir. Dolayısıyla fedekte tasarruf etmek birinci derecede peygamberden sonra imamın velayet hakkını dikkate almamak ve bu makama saygısızlıktır. İkinci derecede de Hz. Fatma’ya (s.a.) verilen malikiyet hakkını göz ardı edip onu çiğnemek anlamındadır.



[1] KÜLEYNİ, “usulu’l-kafi”, 4. Baskı, Tahran: dahrul-kütübül-islamiye, 1407  h. ş. c. 7, s. 86.

[2] a.g.e.

[3] Aşağıdaki kitaplara bakabilirsiniz: HASKANİ, Abdullah b. Ahmet, “şevahidu et-tenzil”, Tahran: defteri neşri vezareti irşadi, baskı tarihi yok, c. 1, s. 438 – 445; SUYUTİ, Celaluddin, “eddürrü el-mensür fi tefsiri el-mesür” Kum: mektebetü – Ayetullah el-MERAŞİ EN – NECEFİ, 1404 h. k., c. 4, s. 177.

[4]Yakın akrabanın hakkını ver”, isra 26.

[5] HASKANİ, Abdullah b. Ahmet, “şevahidu et-tenzil”, Tahran: defteri neşri vezareti irşadi, baskı tarihi yok, c. 1, s. 441.

[6] KÜLEYNİ, “usulu’l-kafi”, c. 1, s. 407.

[7] İmam HUMEYNİ, “kitab-i bay’i” Kum: müessese’i ismailiye, 1410 h. k. c. 2, s. 494.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar