Gelişmiş Arama
Ziyaret
6487
Güncellenme Tarihi: 2011/08/21
Soru Özeti
Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
Soru
Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir? Yani Allah insan iradesini daha insan iradî fiilini gerçekleştirmeden önce nasıl bilmektedir?
Kısa Cevap

Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye bir şey yoktur. Diğer bir nokta da nedeni bilmenin aynı sonucu bilmek olmasıdır. Burada Allah evrendeki tüm varlıkların baş kaynağıdır ve O kendi zatını biliyorsa, kesinlikle diğer varlıkları da bilecektir. Bundan dolayı bir gökbilimcisi eğer size hangi zaman ve hangi konumda ay ve güneş tutulmasının olacağını söyleyebiliyorsa, bu onun ay ve güneş tutulmasının nedenini bilmesi sebebiyledir. O, söz konusu nedenin vuku bulması durumunda sonucun da vuku bulacağını bilmektedir. Tüm varlıkların nedenlerinin nedeni olan Allah’ın ilmi nasıl olacaktır?!

Ayrıntılı Cevap

Bu soru gerçekte şu meşhur kelam meselesine dönmektedir: Allah’ın eşyalara yönelik ilmi onların icat edilmesinden önce midir, sonra mıdır? Esasen Allah için böyle bir ilim mümkün müdür, değil midir? Bu soruya yanıtlarken mukaddime sıfatıyla bazı noktalara işaret etmeliyiz.

1. Bazı âlimlerin[1] belirttiğine göre bu en zor kelamsal ve felsefî meselelerden biridir. Hatta mütekellim ve filozoflar bazı yerlerde acayip ve tuhaf yanıtlara başvurmuşlardır.[2] 

2. Felsefe ve kelam kitaplarında Allah’ın ilmini iki kısma ayırmaktadırlar.

2.1. Allah’ın Kendi Zatına Yönelik İlmi: Felsefe ve kelam kitaplarında Allah’ın zatına yönelik ilmi hakkında alimlerin kanıtları tam bir şekilde açıklanmıştır. Soruya konu olan husus bu olmadığından buna değinmiyoruz.

2.2. Allah’ın Eşyalara Yönelik İlmi: Bu ilim ya eşyaların icadından öncedir ya da onların icat edilmesinden sonradır.

Allah’ın kendi zatına ve icat edilmeden önce haricî eşyalara yönelik ilmi zatî ilim ve icat edildikten sonra haricî eşyalara yönelik ilmi ise fiilî ilim olarak adlandırılır.

Allah’ın İcat edildikten sonra eşyalara yönelik ilmi de sorunun konusu değildir ve şimdiye dek hiç kimse bunu soru konusu yapmamıştır.[3] Bundan dolayı değinmemiz gereken tek husus, Allah’ın icat edilmeden önce eşyalara yönelik ilmidir. İslam âlimleri bu soruya değişik yanıtlar vermiştir ve biz sadece onların üçünü açıklamakla yetineceğiz.

A. Yüce Allah nezdinde hiçbir şekilde zaman ve mekân yoktur. O’nun mukaddes varlığı tüm zaman ve mekânları kuşatmıştır. Geçmiş, hal ve gelecek O’nun için birdir. O’nun varlığının mahlûklardan önce olmasını, nasıl zamansal bir öncelik olarak bilmek olanaksızsa, aynı şekilde O’nun mahlûkların varlığına yönelik ilmini zamansal öncelik olarak bilmek de olanaksızdır.[4] Başka bir tabirle insanın bilmeye güç yetiremediği ilimler kendi varlıksal haddi dışındadır. İnsanın bilmeye kadir olduğu ilimler ise kendi varlıksal haddinde olan ilimlerdir. Allah’ın hiçbir had taşımadığı ve hiçbir şeyin O’nu sınırlayamayacağı göz önünde bulundurulursa, hiçbir şeyin Allah’ın ilmi dışında olmadığı anlaşılacaktır.[5] Daha sade bir ifadeyle, “Allah geçmişte bizim gelecekte ne yapacağımızı bilmektedir”, diye bir şey söz konusu değildir; bilakis Allah zaman üstü olarak bu meseleyi bilmektedir. O, bu konuyu şimdiki zamandaki bir gerçekliği bildiği gibi bilmektedir; çünkü tüm zamanlar O’nun için haldir. Aquinali Thomos’ın deyimiyle, “bir caddede yürüyen kimse, kendisinden sonra gelenleri görmez; ama bir yükseklikten tüm caddeye bakan kimse, bir bakışta caddeyi geçmekte olan tüm yayaları gözlemler.” Elbette bu yükseklik Allah için ezeli ve ebedi olmaktır. Allah belirtilen yükseklikten zaman caddesini görmektedir. Ama bu caddenin zamansal yayaları olan biz ise, sadece caddede ilerlediğimizde azar azar ona yönelik ilim sahibi oluruz.[6] 

B. Allah hakkında ilmin mefhumunun ne olduğuna dikkat etmek, bu meseleyi halletmek için çok önemlidir. Felsefeciler ilimi huzurî ve husulî diye iki kısma ayırmıştır. Eğer bilinen hiçbir vasıta olmaksızın bilenin nezdinde hazır olursa, bu huzurî ilimdir. Ama bilinen zihindeki sureti vasıtasıyla bilen nezdinde hâsıl olursa, bu husulî ilimdir. Örneğin insanın Kâbe’ye yönelik bilgisi husulî bilgidir; çünkü onu bilmek için ilkönce zihinde Kâbe’nin bir sureti icat edilmekte ve sonra o surete dönük bir bilgi ortaya çıkmaktadır. Ama insanın kendi iradesine veya zihnî suretlerine dönük ilmiyse, huzurî ilimdir; çünkü bu ilimde hiçbir suret vasıta olmamıştır.[7] Allah’ın ilmi konusunda Allah’ın varlıklara yönelik ilminin husulî ilim olmayıp huzurî ilim olduğu noktası çok önemlidir; çünkü aksi takdirde eşyalara dönük bilgi elde etmek için Allah’ın onların suretlerine ihtiyaç duyması gerekecektir. Oysaki Allah her ihtiyaç duymadan beridir. Yanı sıra huzurî ilimde bilinenin bilmeden önce olmasına gerek yoktur; huzurî ilimde durum tersinedir ve bilme bilinenden önce var olmalıdır.[8] 

C. Belirtilen hususlar bir yana, Allah’ın icat olmadan önce eşyalara yönelik ilminin olasılığı ve tahakkuk etmesi hakkında bazı deliller getirilmiştir ve biz burada onların en önemlilerine işaret ediyoruz:

Sebebi bilmek sebebin vaki olduğunu da bilmektir. Neden olması cihetiyle nedeni bilmek, sonucu da bilmektir. Nedeni bilmekten kastedilen şey, sonucun varlığına menşe olan boyutu bilmektir. Örneğin bir gökbilimci ay veya gök tutulmasının ne zaman olacağını bildirdiğinde, bu onun eflak kanun ve hesaplarını bilmesinden kaynaklanır. Başka bir ifadeyle onların nedenlerini bildiği için onları da bilmektedir. Yahut mesela bir doktor bir hastalığın nedenlerini bildiği için, bu nedenleri bir hastada gördüğü zaman, bu hastanın kaç güne kadar sorunla karşılaşacağını teşhis etmektedir. Bu delilin benzerini Allah için de kullanabiliriz. Şöyle ki; evrendeki tüm varlıklar Allah’ın varlığının sonucudur ve Allah’tan başka onların bir nedeni yoktur. Bundan dolayı Allah’ın kendi zatına yönelik ilmi, onların gerçekleşmesine sebep olan hususa yönelik ilmin aynısıdır. Başka bir ifadeyle, Allah’ın kendi zatına yönelik ilmi, tüm evrenin kendisinden yaratıldığı hususa yönelik ilimdir ve o hususa yönelik ilim de sonuca yönelik ilmin gereğidir.[9] Mesela Allah’ı nurların nuru bilecek olursak, diğer varlıkların tümü O’nun ışıklarıdır; o halde eğer Allah kendi zatını (ki nurların nurudur) biliyorsa, evrendeki tüm varlıkları bilecektir. Çünkü onların tümü O’nun zatının yansımasıdır.[10] Yahut ekilen bir tohum eğer kendini tanısaydı, kendinde yeti halinde olan yaprak, dal, sap, gül ve meyveyi de kendini tanımanın yanında tanırdı.[11]     



[1] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Felsefe, c. 2, s. 411, Çap Ve Neşr-i Beynelmilel-i Tebliğat-ı İslami.

[2] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Bidayetü’l-Hikmet, s. 204 – 207, Müessesetü’l-Neşri’l-İslamî.

[3] Sübhani, Cafer, Muhazarat Fi’l-İlahiyat, s. 113, Merkezu’l-Alemi lid-Derasati’l-İslami, çap-ı sevvom, 1411 h.k.

[4] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Felsefe, c. 2, s. 412.

[5] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsiru’l-Mizan, tercüme-i Seyid Muhammed Bakır ve Musevi Hemedani, c. 11, s. 419, Defter-i İntişarat-ı Camia-i Müderrsisin-i Havza-i İlmiye-i Kum.

[6] Petersun, Maykıl, Akıl Ve İtikad-ı Dini, Ahmed Neraki ve İbrahim Sultani, c.122, Terh-i Nu.

[7] Faali, Muhammed Taki, Ulum-ı Paye, Nazariye-i Bidahet, s. 66 – 68, Daru’s-Sadıkin, çap-ı evvel.

[8] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsiru’l-Mizan, tercüme-i Seyid Muhammed Bakır ve Musevi Hemedani, c. 14, s. 383.

[9] Sübhani, Cafer, Muhazarat Fi’l-İlahiyat, s. 113 – 114.

[10] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Felsefe, c. 2, s. 412.

[11] Aleme Hilli, Keşfu’l-Murad, Şerh-i Allame Şa’rani, s. 398, Kitapfuruşi-i İslamiye.

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar