Gelişmiş Arama
Ziyaret
5819
Güncellenme Tarihi: 2011/08/21
Soru Özeti
Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
Soru
Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir? Yani Allah insan iradesini daha insan iradî fiilini gerçekleştirmeden önce nasıl bilmektedir?
Kısa Cevap

Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye bir şey yoktur. Diğer bir nokta da nedeni bilmenin aynı sonucu bilmek olmasıdır. Burada Allah evrendeki tüm varlıkların baş kaynağıdır ve O kendi zatını biliyorsa, kesinlikle diğer varlıkları da bilecektir. Bundan dolayı bir gökbilimcisi eğer size hangi zaman ve hangi konumda ay ve güneş tutulmasının olacağını söyleyebiliyorsa, bu onun ay ve güneş tutulmasının nedenini bilmesi sebebiyledir. O, söz konusu nedenin vuku bulması durumunda sonucun da vuku bulacağını bilmektedir. Tüm varlıkların nedenlerinin nedeni olan Allah’ın ilmi nasıl olacaktır?!

Ayrıntılı Cevap

Bu soru gerçekte şu meşhur kelam meselesine dönmektedir: Allah’ın eşyalara yönelik ilmi onların icat edilmesinden önce midir, sonra mıdır? Esasen Allah için böyle bir ilim mümkün müdür, değil midir? Bu soruya yanıtlarken mukaddime sıfatıyla bazı noktalara işaret etmeliyiz.

1. Bazı âlimlerin[1] belirttiğine göre bu en zor kelamsal ve felsefî meselelerden biridir. Hatta mütekellim ve filozoflar bazı yerlerde acayip ve tuhaf yanıtlara başvurmuşlardır.[2] 

2. Felsefe ve kelam kitaplarında Allah’ın ilmini iki kısma ayırmaktadırlar.

2.1. Allah’ın Kendi Zatına Yönelik İlmi: Felsefe ve kelam kitaplarında Allah’ın zatına yönelik ilmi hakkında alimlerin kanıtları tam bir şekilde açıklanmıştır. Soruya konu olan husus bu olmadığından buna değinmiyoruz.

2.2. Allah’ın Eşyalara Yönelik İlmi: Bu ilim ya eşyaların icadından öncedir ya da onların icat edilmesinden sonradır.

Allah’ın kendi zatına ve icat edilmeden önce haricî eşyalara yönelik ilmi zatî ilim ve icat edildikten sonra haricî eşyalara yönelik ilmi ise fiilî ilim olarak adlandırılır.

Allah’ın İcat edildikten sonra eşyalara yönelik ilmi de sorunun konusu değildir ve şimdiye dek hiç kimse bunu soru konusu yapmamıştır.[3] Bundan dolayı değinmemiz gereken tek husus, Allah’ın icat edilmeden önce eşyalara yönelik ilmidir. İslam âlimleri bu soruya değişik yanıtlar vermiştir ve biz sadece onların üçünü açıklamakla yetineceğiz.

A. Yüce Allah nezdinde hiçbir şekilde zaman ve mekân yoktur. O’nun mukaddes varlığı tüm zaman ve mekânları kuşatmıştır. Geçmiş, hal ve gelecek O’nun için birdir. O’nun varlığının mahlûklardan önce olmasını, nasıl zamansal bir öncelik olarak bilmek olanaksızsa, aynı şekilde O’nun mahlûkların varlığına yönelik ilmini zamansal öncelik olarak bilmek de olanaksızdır.[4] Başka bir tabirle insanın bilmeye güç yetiremediği ilimler kendi varlıksal haddi dışındadır. İnsanın bilmeye kadir olduğu ilimler ise kendi varlıksal haddinde olan ilimlerdir. Allah’ın hiçbir had taşımadığı ve hiçbir şeyin O’nu sınırlayamayacağı göz önünde bulundurulursa, hiçbir şeyin Allah’ın ilmi dışında olmadığı anlaşılacaktır.[5] Daha sade bir ifadeyle, “Allah geçmişte bizim gelecekte ne yapacağımızı bilmektedir”, diye bir şey söz konusu değildir; bilakis Allah zaman üstü olarak bu meseleyi bilmektedir. O, bu konuyu şimdiki zamandaki bir gerçekliği bildiği gibi bilmektedir; çünkü tüm zamanlar O’nun için haldir. Aquinali Thomos’ın deyimiyle, “bir caddede yürüyen kimse, kendisinden sonra gelenleri görmez; ama bir yükseklikten tüm caddeye bakan kimse, bir bakışta caddeyi geçmekte olan tüm yayaları gözlemler.” Elbette bu yükseklik Allah için ezeli ve ebedi olmaktır. Allah belirtilen yükseklikten zaman caddesini görmektedir. Ama bu caddenin zamansal yayaları olan biz ise, sadece caddede ilerlediğimizde azar azar ona yönelik ilim sahibi oluruz.[6] 

B. Allah hakkında ilmin mefhumunun ne olduğuna dikkat etmek, bu meseleyi halletmek için çok önemlidir. Felsefeciler ilimi huzurî ve husulî diye iki kısma ayırmıştır. Eğer bilinen hiçbir vasıta olmaksızın bilenin nezdinde hazır olursa, bu huzurî ilimdir. Ama bilinen zihindeki sureti vasıtasıyla bilen nezdinde hâsıl olursa, bu husulî ilimdir. Örneğin insanın Kâbe’ye yönelik bilgisi husulî bilgidir; çünkü onu bilmek için ilkönce zihinde Kâbe’nin bir sureti icat edilmekte ve sonra o surete dönük bir bilgi ortaya çıkmaktadır. Ama insanın kendi iradesine veya zihnî suretlerine dönük ilmiyse, huzurî ilimdir; çünkü bu ilimde hiçbir suret vasıta olmamıştır.[7] Allah’ın ilmi konusunda Allah’ın varlıklara yönelik ilminin husulî ilim olmayıp huzurî ilim olduğu noktası çok önemlidir; çünkü aksi takdirde eşyalara dönük bilgi elde etmek için Allah’ın onların suretlerine ihtiyaç duyması gerekecektir. Oysaki Allah her ihtiyaç duymadan beridir. Yanı sıra huzurî ilimde bilinenin bilmeden önce olmasına gerek yoktur; huzurî ilimde durum tersinedir ve bilme bilinenden önce var olmalıdır.[8] 

C. Belirtilen hususlar bir yana, Allah’ın icat olmadan önce eşyalara yönelik ilminin olasılığı ve tahakkuk etmesi hakkında bazı deliller getirilmiştir ve biz burada onların en önemlilerine işaret ediyoruz:

Sebebi bilmek sebebin vaki olduğunu da bilmektir. Neden olması cihetiyle nedeni bilmek, sonucu da bilmektir. Nedeni bilmekten kastedilen şey, sonucun varlığına menşe olan boyutu bilmektir. Örneğin bir gökbilimci ay veya gök tutulmasının ne zaman olacağını bildirdiğinde, bu onun eflak kanun ve hesaplarını bilmesinden kaynaklanır. Başka bir ifadeyle onların nedenlerini bildiği için onları da bilmektedir. Yahut mesela bir doktor bir hastalığın nedenlerini bildiği için, bu nedenleri bir hastada gördüğü zaman, bu hastanın kaç güne kadar sorunla karşılaşacağını teşhis etmektedir. Bu delilin benzerini Allah için de kullanabiliriz. Şöyle ki; evrendeki tüm varlıklar Allah’ın varlığının sonucudur ve Allah’tan başka onların bir nedeni yoktur. Bundan dolayı Allah’ın kendi zatına yönelik ilmi, onların gerçekleşmesine sebep olan hususa yönelik ilmin aynısıdır. Başka bir ifadeyle, Allah’ın kendi zatına yönelik ilmi, tüm evrenin kendisinden yaratıldığı hususa yönelik ilimdir ve o hususa yönelik ilim de sonuca yönelik ilmin gereğidir.[9] Mesela Allah’ı nurların nuru bilecek olursak, diğer varlıkların tümü O’nun ışıklarıdır; o halde eğer Allah kendi zatını (ki nurların nurudur) biliyorsa, evrendeki tüm varlıkları bilecektir. Çünkü onların tümü O’nun zatının yansımasıdır.[10] Yahut ekilen bir tohum eğer kendini tanısaydı, kendinde yeti halinde olan yaprak, dal, sap, gül ve meyveyi de kendini tanımanın yanında tanırdı.[11]     



[1] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Felsefe, c. 2, s. 411, Çap Ve Neşr-i Beynelmilel-i Tebliğat-ı İslami.

[2] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Bidayetü’l-Hikmet, s. 204 – 207, Müessesetü’l-Neşri’l-İslamî.

[3] Sübhani, Cafer, Muhazarat Fi’l-İlahiyat, s. 113, Merkezu’l-Alemi lid-Derasati’l-İslami, çap-ı sevvom, 1411 h.k.

[4] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Felsefe, c. 2, s. 412.

[5] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsiru’l-Mizan, tercüme-i Seyid Muhammed Bakır ve Musevi Hemedani, c. 11, s. 419, Defter-i İntişarat-ı Camia-i Müderrsisin-i Havza-i İlmiye-i Kum.

[6] Petersun, Maykıl, Akıl Ve İtikad-ı Dini, Ahmed Neraki ve İbrahim Sultani, c.122, Terh-i Nu.

[7] Faali, Muhammed Taki, Ulum-ı Paye, Nazariye-i Bidahet, s. 66 – 68, Daru’s-Sadıkin, çap-ı evvel.

[8] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsiru’l-Mizan, tercüme-i Seyid Muhammed Bakır ve Musevi Hemedani, c. 14, s. 383.

[9] Sübhani, Cafer, Muhazarat Fi’l-İlahiyat, s. 113 – 114.

[10] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Felsefe, c. 2, s. 412.

[11] Aleme Hilli, Keşfu’l-Murad, Şerh-i Allame Şa’rani, s. 398, Kitapfuruşi-i İslamiye.

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • İslam’ın Kehf suresinin son ayetlerini okumaya yönelik ısrarının nedeni nedir?
    23562 Tefsir 2011/03/01
    Hadislerde belirli bir vakitte uyanmak için Kehf suresinin son iki ayetinin okunması tavsiye edilmiştir.[1] Kehf suresini okumaya yönelik İslam’ın ısrarının nedeni nedir diye sorduğunuz sorunun yanıtı bağlamında ise şöyle söylemek gerekir: Buyruklardaki ısrar ve tekit ya farz hüküm ya ...
  • Musa (a.s.) Kısasının Kuranda Tekrar Edilmesinin hikmeti nedir?
    8815 Tefsir 2015/05/20
    Hazreti Musa’nın (a.s.) kur’anı kerimde tekrar edilmesinin hikmeti için hatırlatmalıyız; evvelen; Anlamsız ve lağviyete (boş) neden olacak kâmilen bir tekrar söz konusu değildir. Belki her surede, o surede zikir edilenin muhteva ve içeriğe uygun olan kıssanın kısmına işaret edilmiştir. Saniyen; kuranı kerimde hazreti Musa’nın (a.s.) hayatının diğer ...
  • Kur’an insanların hidayeti için değil midir?! O halde Kur’an’ı kâfirlerin eline vermemek gerektiği ne içindir?
    5873 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Bu husustaki büyük taklit mercilerinin görüşlerini açıklamadan önce bir takım noktalara dikkat etmek gerekmektedir: 1. İlmihalde bu konu “necaset hükümleri” başlığı altında yer almaktadır. Bu mesele belirtilmeden önce “Kur’an hat ve kâğıdını necis etmek haramdır”, “eğer Kur’an’ın cildi necis olursa”, “Kur’an’ı necaset üzerine ...
  • Hawking tarafından ortaya atılan anlayış ve düşünceye göre evren kendiliğinden meydana gelmiştir. İslam’ın bu nazariye karşısında cevabı nedir?
    12008 Yeni Kelam İlmi 2012/04/02
    Sorunun birinci kısmının cevap şudur: Evvela sayıns (science) anlamında olan ilimde hiçbir önermenin % 100 kesin olduğu hükmü yoktur. Hawking tarafından ortaya atılan bu yargı ve teori de bu kaideden müstesna değildir. Medya ve basın organlarının abarttığının tam tersine bilim adımı olan bu düşünce sahibinin kendisi bile ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9513 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • mütedeyin ve dindar olan insanlar ne gibi sıfatlara haiz olmaları lazım?
    8336 Teorik Ahlak 2011/03/01
    Allahu teala kuranı kerimde ve masumler (a.s.) kendi değerli sözlerinde mümin ve dindar olan bir kimsenin hususiyetlerini ve imanlı olan şahısların özelliklerini beyan etmişlerdir. Allah Teala tarafından farz kılınmış vacipleri[1] yerine getirmek ve haram kılınmış
  • Değişik siteleri hacklemenin hükmü nedir?
    5134 Manevi Haklar Ve Kopyalama 2014/05/20
    Bu tür hususların ölçüsü ilgili yasalardır. Eğer yasa ve kanunlara aykırı ise caiz değildir. Aynı şekilde eğer bu hususta herhangi bir yasa olmasa bile meşru bir faaliyet yürüten siteleri hacklemeye teşebbüs etmek doğru değildir. Ekler: Bu soruya yönelik büyük taklit mercilerinin cevabı şöyledir.[1] Hz. ...
  • Allah’ın insan yaşamı üzerindeki rolü nedir?
    7678 انسان و خدا 2013/02/16
    Allah’ın bütün yaratılış aleminde ve insanların yaşamındaki rolü ilahi hikmete göredir ve Onun iradesi, varlık aleminde ilahi sünnetlerle her an uygulanmaktadır. ...
  • Fizik ve metafizik (doğaötesi) arasındaki fark nedir? Eğer doğaötesi doğa için had ve sınır ise, bunu nasıl açıklıyorsunuz?
    18108 İslam Felsefesi 2011/08/21
    Fizik ilahiyat ve riyaziyatın karşısında olup doğa anlamını taşır. Metafizik bugünkü felsefî manasıyla varlıktan salt varlık olması hasebiyle bahseden disipline denmektedir. Trans fizik veya doğaötesi ise Allah ve maveradaki varlıklardan söz eden disipline denmektedir. Fizik ile metafizik arasındaki ilişki de cüz ile külün arasındaki ilişkidir. Onun ile trans fizik ...
  • Sad suresi 26’ıncı ayetin tefsiri
    3777 Tefsir 2019/06/02
    «يا داوُدُ إِنَّا جَعَلْناكَ خَلِيفَةً فِي الْأَرْضِ فَاحْكُمْ بَيْنَ النَّاسِ بِالْحَقِّ ...» Sad suresinin 26’ıncı ayetinde Hz. Davut (a.s) hitap alınmıştır. Allah Teala bu ayette Hz. Davut (a.s)’a hitap ederek onu yeryüzünde halifesi ve vekili karar kılmıştır.[1] Böylece toplumsal bazda diğer ulvi peygamberler ...

En Çok Okunanlar