Gelişmiş Arama
Ziyaret
6608
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
İslam’ın doğuşunda Allah tarafından tesis edilen ya da imzalanan siyasal-toplumsal hüküm ve kanunlar, ebedi kanunlar sunulması anlamına mı gelmektedir?
Soru
Bazıları şöyle inanmaktadır: İslam’ın doğuşundan önce aile ilişkileri ve de yargı ve hâkimiyet gibi toplumsal konularda bir takım kanunlar bulunmaktaydı ve İslam’ın doğuşuyla onların tümü ya da bir kısmı İslam’da yer edinmiştir. İslam onlara müdahale ederek bazılarını ıslah etmiş, bunlar kitap ve sünnette yer almış ve yasalar sıfatıyla kendilerine uyulmuştur. Bu teori sahibine göre, İslam’ın bu tür örneklere olan müdahalesi ve ilk asırda onlar ile amel etmek kanun oluşturmak için değildi, bilakis İslam Peygamberi böyle örnekleri ıslah ve onlarla amel ederek o asırdaki halkın insanî üstünlüğü ve tevhide dayalı ilerleyişini koruma hedefini gütmekteydi. Bu nedenle kitap ve sünnette ailevî ve de devlet ve yargı gibi toplumsal ilişkiler hakkında yer alan ve teyit edilen şeyler, ebedi kanunlar sunmak hedefini gütmemekteydi. Bu hususta ebedi olan şey, sadece her çağın halkının istekleriyle mutabık olması gereken ve zamanın geçmesiyle değişen değersel usullerdir. Bu teorinin sahibi şöyle demektedir: “… Kitap ve sünnette müdahalesiz imzalar veya ıslah edilmiş ve dengelenmiş imzalar sıfatıyla yer alan ailevî ilişkiler, toplumsal ilişkiler, devlet, yargı, cezalar, muamelat ve bunlara benzer şeyler, ailenin hukukî bağları veya toplumun hukukî ilişkileri yahut devlet veyahut buna benzeri hususlar için, ebedi kanunlar tayin etmek hedefiyle kitap ve sünnet tarafından yaratılan şeyler değildir… Belirttiğimiz usul ve neticeler bizi şu temel konuya ulaştırmaktadır: Her çağda Müslüman toplumda amel edilen ve istinatta bulunulan aile ve toplumun hukuksal ilişkileri, devlet, devlet şekli, hadler, diyetler, kısas, muamelat ve buna benzer hususlar ile ilgili kanun ve kurumlar, halkın tevhide dayalı hareketiyle ne kadar uyuştuğu veya uyuşmadığı ölçüsüyle incelenmelidir.”
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

1. Belirtilen teorinin sahibi bu bakışla İslam’ı sadece ibadet hükümleriyle sınırlamaktadır. Bu teori kuşatıcılık ve kemali reddetmek gibi menfi neticeler ortaya çıkarabilir. Oysaki İslam dininin kuşatıcı ve kâmil bir din olduğu hakkında detaylıca açıklama yapıldı.[1]

2. Teori sahibi İslam’ın kanunlarının geçici ve sadece değersel usullerin ebedi olduğuna dair naklî ve din içinden hiçbir delil getirmemektedir. Her asırda insanın ilahi kanunları zedeleyebileceği iddiasına dönük hiçbir delil öne sürülmemiştir. Gerçekte öne sürülmesi de mümkün değildir. Bilakis bu iddianın aksine delil mevcuttur; yani herkes İslam Peygamberi (s.a.a) ne diyorsa onu almakla mükelleftir:

"ما اتاکم الرسول فخذوه ما نهاکم عنه فانتهوا و اتقوا الله ان الله شدید العقاب"[2]Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.” Allame Tabataba bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: “Taşıdığı siyaka bakmaksızın bu ayet Allah Resulü’nün (a.s) tüm emir ve yasaklarını kapsamaktadır, sadece elde edilen malları vermek ve vermemekle sınırlı değildir. Onun belirttiği tüm emir ve yasakları içermektedir.”[3] Ayetin sonundaki “Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir” ifadesi Müslümanları aziz İslam Peygamberinin emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakındırmaktadır.[4] Peygamberin (s.a.a) emir ve yasaklarına uymayı vurgulayan emri nadide addetmek, İslam kanunlarını zamanlık ve asrî telaki etmek ve her asırda yeni kanunlar yapmak nasıl mümkün olabilir?

3. Bu teorinin sahibi, İslam kanunlarının her asırdaki halkın tevhide dayalı hareketiyle uyuşması gerektiğine inanmaktadır.[5] Her asırda halkın tevhide dayalı hareketinin değişmesiyle ilahi kanunlar da değişmelidir. Cevap olarak şöyle söylemek gerekir: İslamî kanunların halkın tevhide dayalı hareketiyle bağdaşmadığı nereden anlaşılmaktadır? Bazı İslam kanunlarının halkın tevhide dayalı hareketiyle uyuşmadığı sadece akıl ile tespit edilebilir mi? Bu şekilde İslam kanunları değiştirilebilir mi? Eğer insan akıl ile İslam kanunlarını aşabiliyorduysa, dine ne ihtiyaç vardı? Çünkü İslam’ın açık kanunlarını aşabilecek bir akıl din yerine insanın hidayet edicisi de olabilir. Oysaki durum böyle değildir. Akıl, dinin kaynağı olan vahyin karşısında eğitime ihtiyaç duyan bir ilkokul çocuğu gibidir. Belirtilen hususlar esasınca şu neticeye ulaşılabilir: İslam’ın nihaî hedefi Allah’a tapmak ve tağuttan uzak durmaktır[6], lakin vahiy metinlerinden anlaşıldığı üzere ilahi peygamberler nihaî hedefe ek olarak bir takım ön hedefler de taşımaktadır ve bu ön hedeflere ulaşmadan nihaî hedeflere ulaşmak müyesser olmayacaktır. Toplumsal adalet, devlet ve yargı meseleleri ve de bunlarla ilgili detaylar tümüyle gerçek tevhide ulaşmanın ve tağuttan uzak durmanın altyapısını hazırlayan ön hedeflerdendir. Bu nedenle toplumsal ilişkiler, devlet, yargı ve hadler ile ilgili kanunlar hiçbir zaman zamanın değişmesi ve halkın tevhide dayalı hareketiyle aşınamayacaktır.[7]



[1] Bu hususta şu adrese müracaat edebilirsiniz: !7. Soru (Site: 217) ve 386 (Site: 399).

[2] Haşr, 7.

[3] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefsirü’l-Mizan, Musevi Hemedani, Seyid Muhammed Bakır, c. 19, s. 353 ve 354, Naşir: Defter-i İntişarat-ı İslamî Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, Kum, çap-ı pencom, 1374 ş.

[4] Bkz: a.g.e., s. 354.

[5] Müçtehid Şebisteri, Muhammed, İman Ve Azadi, s. 87.

[6] Nahl, 36: "لقد بعثنا فی کل امة رسولاً ان اعبدوا الله و اجتنبوا الطاغوت"

[7] Bkz: Hadevi Tahranî, Velayet-i Fakih, s. 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    9095 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...
  • İmamiye Şia’sı ve Ehlisünnetin İbn. Teymiye hakkındaki görüşü nedir?
    8416 شیعه آماج تهمتها 2015/06/29
    İbn. Teymiye, Hicri-Kameri 661 yılında Şam yarım adasında yer alan (bugünkü Türkiye) Harran şehrinde dünyaya geldi ve 67 yıl süren bir yaşamın ardından Hicri-Kameri 728 yılına denk gelen yılda Şam Kalesi hapishanesinde öldü. İbn. Teymiye ilahi sıfatlar, peygamberlere ve velilere tevessül etmek hakkında özel inançlara sahiptir. Onun ...
  • İslam’ın bakışında nazar değmesi ve vesveseyi etkisiz kılmak için dua yazmanın bir meşruiyeti var mıdır?
    14501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    İslam, fakihler ve mercilerin bakışında hastalık, nazar değmesi ve vesvese gibi sorunları gidermek için muteber ve masumlardan gelen duaları okumak ve yazmak doğru ve onaylanan bir fiildir. Yüce rehberlik makamı dua, dua yazmak ve dualarla kutsanma hakkında sorulan bir soruya cevaben şöyle buyurmuştur: Eğer dualar temiz imamlardan (a.s) nakledilmiş ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    11319 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Bazı Kuran ayetleri, ilahi peygamberlerin masumluğuyla çelişiyor mu?
    18114 Eski Kelam İlmi 2007/11/26
    Yukarıdaki soruya şöyle cevap verilebilir:1. “İsmet” masum olan bir şahısta ruhla özleşmiş ve onu günah, unutkanlık, kötü işler ve hata yapmaktan engelleyen ve koruyan bir sıfattır. Bununla beraber masum olan şahıs mecbur kılınarak iradesi elinden alınmamaktadır.2) Peygamberlerin masum olmalarının sırrı, Allah’a olan aşk, inanç, kâmil bir iman ve ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6936 آسمان و زمین 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Şiilerin arasında Hz. Âdem’in (a.s) müminlerin önderi Ali’nin (a.s) elleriyle yaratıldığına dair bir inanç var mıdır?
    11282 Varie 2012/08/21
    Eğer bir kimse Müminlerin Önderinin bağımsız olarak Hz. Âdem’i (a.s) yarattığına inanırsa, bu inanç Kur’an-ı Kerim’in aksi doğrultusundadır ve Rabbe şirk koşmak sayılır. Hz Âdem’in(a.s) Müminlerin Önderinin (a.s) maddi cismi tarafından yaratılması da mevcut gerçekler ile bağdaşmamaktadır; zira bu maddi cisim Hz. Âdem’den (a.s) sonra dünyaya gelmiş ...
  • İbrahim makamı nedir? Ondan kastedilen nedir?
    47316 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Mekke’deki belirgin işaretlerden birisi, İbrahim makamıdır; zira orası İbrahim’in (a.s) durduğu bir makamdır. İbrahim makamının tefsir ve manası hakkında bazıları tüm haccın İbrahim makamı olduğu görüşündedir. Bir grup İbrahim makamının “Arafe”, Meş’aru’l-Haram” ve “üçlü cemerat” olduğuna inanmaktadır. Bazıları da tüm Mekke hareminin İbrahim makamı sayıldığı görüşünü taşımaktadır. Ama mevcut ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    17120 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Modern İnkılabi (pop) müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
    10803 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    Bu soruyu cevaplandırmak için öncelikle Taklit Mercilerine başvurup sonra çok kısa bir şekilde müziğin haramlığının hikmetini felsefi olarak inceleyeceğiz.Hz Ayetullah El Uzma Seyyid Ali Hamenei:Eğlence toplantılarına uygun her türlü coşturucu/eğlendirici çalgı ve eğlence haramdır.

En Çok Okunanlar