Gelişmiş Arama
Ziyaret
7477
Güncellenme Tarihi: 2009/05/17
Soru Özeti
İmam Hasan (a.s), neden İmam Hüseyin (a.s) gibi kıyam etmedi?
Soru
İmam Hasan (a.s), Emevilerin aleyhine kıyam edebileceği halde bunu yapmadı ama İmam Hüseyin (a.s) kıyam etti. Bunun nedeni nedir?
Kısa Cevap

Her tarihi olayı, vuku bulduğu dönemin siyasi durum ve şartlarını göz önüne alarak incelemek gerekir.

İmam Hasan (a.s) İmam Ali (a.s)’ın şehit olmasına müteakip halife olduktan sonra, Muaviye’den taraf gelecek tehlike ve saldırıyı önlemek için bir ordu hazırlama girişiminde bulundu. Ancak toplumun içinde bulunduğu şartları, İslam dünyasının iç ve dış sorunlarını ve girişilecek savaşın beraberinde getireceği sonuçları göz önünden bulundurarak savaşa devam etmenin bir faydası olmayacağından savaştan vaz geçip barış yaptı. Tarihi belgeler gösteriyor ki:

1-İmam Hasan (a.s)’ın, ihlaslı ve sadık asker ve kumandanları olmadığından Muaviyeye karşı askeri bir zafer elde edemezdi.

2-O şartlar altında Muaviye’yle savaşmak gerçek İslam olan Ehl-i Beyt mektebi için uzun vadede zararlı olurdu.

3-İmam Hasan (a.s), Muaviyeyle savaşması ve kendisinin Muaviyenin eliyle öldürülmesi Gerçek yol olan Ehl-i Beyt (a.s) yolunun tanınmasına bir yarar sağlamadığı gibi bunun halk arasında bir uyanmaya da sebep olmazdı. Çünkü halk Emevilerin gerçek yüzünü tanımış değillerdi.

Oysa İmam Hüseyin (a.s)’ın içinde bulunduğu dönemin şartları tamamen farklıydı. Zira halk, Emevilerin uzun süre yönetimde bulunmaları sonucu onların İslam’a tamamen aykırı olan gerçek mahiyetlerini tanımış ve onlardan oldukça haksızlık ve zulüm görmüştü halk içinde genel bir uyanma oluşmuştu. Öte yandan İmam Hüseyin (a.s)’ın karşısında olan şahıs Yezit idi. Yezit, hiç bir İslami hüküm ve edebe uymayan biriydi. İmam (a.s)’ın onunla biat etmesi demek, böyle birini resmiyette tanımak, onun zulüm ve fesatlarına boyun eğmek, neticede İslamın da yok olmasına razı olmak demekti.

 

Dolayısıyla, İmam Hasan (a.s)’ın sulhu ve İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamı iki ayrı tarihi vakıa olduğundan her birinin vuku buldukları siyasi ve toplumsal şartları göz önüne alınarak incelemesi ve analiz yapılması gerekir. Yoksa aslında Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s)’ın her ikisi de masum imam olduklarına her birisi kendi bulunduğu şartlar içinde Allah’ın rızasına uygun olanı yapmışlardır. Eğer İmam Hüseyin (a.s), Hz. Ali (a.s)’dan sonra imamet makamına gelseydi, kardeşi İmam Hasan (a.s)’ın yaptığının aynısını yapardı.

Ayrıntılı Cevap

İslam dini, rahmet, barış ve sefa dinidir. İslam tarihi, Resul-u Ekrem (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s)’ın hayatları bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bazı yerlerde Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) mecbur kalıp savaşmışlarsa bunu savunma amaçlı yapmışlardı. İmam Hasan (a.s) halife olduğunda, Muaviyenin muhalefetiyle karşı karşıya geldi. O da (a.s) savunma amaçlı olarak bir ordu hazırladı. Ama, şartlar öyle bir yere geldi ki İmam (a.s), İslamı savaşla değil daha farkı bir metot kullanarak savunmak zorunda kaldı.[1]

İmam Hasan (a.s)’ın barış yapmsının ve İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyam etmesinin nedenlerine gelince, bunların her biri kendi zamanlarının toplumsal ve siyasi şartlarının gerektirdiği şekilde yapılan iki tarihi olaydır. Bu iki olay incelenirken, o zaman ki durumlar göz önüne alınmalıdır.

 

Bize göre Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s)’ın ikisi de imam olup, hata ve günah işlemezler. Birinin barış, diğerinin kıyam etmesinin sırrı, yaşadıkları dönemin toplumsal ve siyasi şartlarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Aşağıda bu farklılıkların bazılarına değiniyoruz:

1-Tarih, Muaviyenin hilekar biri olduğunu kesin olarak ortaya koymuştur. O, İslami hükümlere görünürde de olsa biraz riayet eden biriydi. Oysa Yezid, İslamla olan düşmanlığını -babasının aksine-  içinde gizlemez onu açığa da vururdu. O, İslamın hiç bir değerine bağlı değildi.[2] Bu yüzden İmam Hüseyin (a.s), Muaviyenin zamanında, Iraklılardan kıyam için davet gelmesine rağmen bunu kabul etmedi. İmam (a.s) bu konuda şöyle buyuruyordu: ‘Bugün kıyam günü değildir. Allah’ın rahmeti üzerinize olsun. Muaviye yaşadığı sürece bir şey yapmayın ve evlerinizde oturun.’[3]

2-Haricilerin ortaya çıkması, ihlaslı asker ve fedakar kumandanlarının olmayışı[4] ve içteki zaaf, İmam Hasan (a.s)’ın gücünü azaltmıştı. Böylece halkın, Muaviyeyle savaşmaya yanaşmaması da[5] İmam (a.s)’ı barışa zorlayan nedenlerindendi. Kendisi bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Baktım ki halk, savaştan bıkmış ve barış istiyor, ben de onları istemedikleri şeye zorlamak istemedim. Bu yüzden -az sayıda ki- Şiilerimin canını korumak için barış yaptım.’[6]

3- İmam Hasan (a.s), halifelik makamında olduğu için, Muaviyeyle savaşıp, onun eliyle öldürülmesi hak yolun takipçilerinin lideri olan gerçek İmam’ın öldürülmesi ve Müslümanların halifelik merkezinin darbe alması demekti. Dolayısıyla, bu şartlar altında savaş yapılamazdı. Sulh, Müslümanların durumunu düzeltmek ve İslami devletin temelini sağlamlaştırmak için önemli bir taktikti.

 

Bizim inancımız şudur: İmam Hüseyin (a.s), İmam Hasan (a.s)’ın yerinde olsaydı, aynı şeyi yapardı. Çünkü, İmam Hasan (a.s) barış yaptıktan sonra, bir grup, İmam Hüseyin (a.s)’ın yanına gelerek, bu barışı kabul etmediklerini ve kendisiyle biat etmek istediklerini söyleyince İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: ‘Kardeşim Hasan ne yaptıysa ben ona tabiyim.’[7]

 

Bütün bunları göz önüne aldığımızda İmam Hüseyin (a.s)’ın içinde bulunduğu şartların, İmam Hasan (a.s)’ın bulunduğu şartlardan tamamen farklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Aşağıda bu şartlara göz atacağız:

1-İmam Hüseyin (a.s)’ın şartlarıyla -bu aynı zamanda İmam (a.s)’ı kıyama iten neden idi- İmam Hasan (a.s)’ın şartları arasında ki ilk önemli fark, Yezidin, İmam (a.s)’dan biat istemesiydi. İmam Hüseyin (a.s)’ın, Yezid gibi hiç bir İslami ahkama uymayan birine biat etmesi demek, onun zulüm, fesat ve haksızlıklarına boyun eğmesi demekti. Bu da İslamın yok olması anlamına geliyordu. Ama Muaviye, İmam Hasan (a.s)’dan biat talep etmemişti. Barış antlaşmasındaki şartlardan biri buydu.

2-İmam Hasan (a.s)’ın zamanında Muaviyeyle savaşa yanaşmayan halk[8], Muaviyenin yirmi yıllık saltanatı boyunca Emevilerden gördükleri zulümden dolayı dize gelmişlerdi. Bundan dolayı Küfe’de, İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyam etmesi için toplumsal destek vardı. Bu, İmam (a.s) için bir hüccetti ve onu değerlendirmesi gerekiyordu.[9]

3- İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamının en büyük nedeni iyiliğe emir, kötülükten sakındırma hükmüne amel etmekti.

Muaviye, yirmi yıllık saltanatı boyunca, zulümler yapmış, İslami hükümleri değiştirmiş, beytu’l-malı savurmuş, haksız yere kanlar dökmüş, barış antlaşmasının şartlarına uymamış, Allah’ın kitabı ve Peygamberin sünnetine amel etmemişti. Ayrıca, şarap içen, köpekle oynayan oğlu Yezid’i kendi yerine atamıştı. Bu ve benzeri bir çok şey, İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamına, iyiliğe emir ve kötülükten sakındırma hükmüne amel etmesine zemin hazırlamıştı. Halk, Muaviyenin bu durumunu İmam Hasan (a.s)’ın zamanında görememişti. Bu yüzden, ‘İmam Hasan (a.s)’ın barışı, İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamına ortam hazırladı’ denmektedir. Yani, İmam Hasan (a.s)’ın antlaşmaya koyduğu şartlar, Muaviyenin her türlü hile ve aldatma yolunu kapatmıştı. Muaviye, bu şartların hiç birine amel etmedi. Bu da, onun İslam toplumunda rezil olmasına ve İmam Hüseyin (a.s)’ın Yezidin aleyhine kıyam etmesine ortam hazırladı.

 

İmam Hasan (a.s)’ın barışının bazı şartları şunlardır:

1-Muaviye, Allah’ın kitabına ve Peygamberin sünnetine amel edecektir.

2-Halifelik, Muaviyeden sonra İmam Hasan (a.s)’a geçecektir; eğer herhangi bir sebepten dolayı bu gerçekleşmezse İmam Hüseyin (a.s) halife olacaktır.

3-Minber ve namazlarda Hz. Ali (a.s)’a küfür edilmeyecektir.

4-Beş milyon dirhemi olan Küfe’nin beytu’l malı alınmayacaktır.

5-Müslümanlar ve Şiiler güvende olacaklar.

 

Antlaşmanın bu maddeleri gösteriyor ki, İmam Hasan (a.s), hiç bir zaman, Muaviyenin halifeliğini sağlamlaştırma amacında olmamış, aksine İslam ve Müslümanların menfaati için ve İslami toplumun şartları gereği böyle bir antlaşma yapmak zorunda kalmıştı. İmam Hasan (a.s) kendi döneminde İslam toplumuna hakim olan şartlar ve kendisinin halife olması hasebiyle Muaviyeyle barış yaptı. Şartlar farklı olduğundan İmam Hasan (a.s)’ın zamanı barış yapmayı, İmam Hüseyin (a.s)’ın zamanı da kıyam etmeyi gerektiriyordu.

 

Daha fazla bilgi için, Üstad Murtaza Mutahhari’nin ‘Masum İmamlar (a.s)’ın Siretinde Bir Gezinti’ adlı eserine başvurulabilir.



[1] -Ali Asker Rızvani, Aşura Vakıası Şüphelerine Cevap, s.35

[2] - a.g.e. s.319

[3] - el-Mecme’ul Alemi li-Ehli’l Beyt (a.s), A’lam’ul Hidaye, İmam Hüseyin (a.s), s.147

[4] - İmam (a.s)’ın ordusunun başına getirdiği dört kumandan, Muaviyeden rüşvet alarak onun safına geçtiler. (Ali Asker Rızvani, Aşura Vakıası Şüphelerine Cevap, s.316).

[5] - İmam Ali (a.s)’ın halifeliği döneminde meydana gelen Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşları halkı yormuş, İmam Hasan (a.s)’ın dostlarının içinde kötümserliğe yol açmıştı.

[6] - el-Mecme’ul Alemi li-Ehli’l Beyt (a.s), A’lam’ul Hidaye, İmam Hüseyin (a.s), s.147

[7] - Murtaza Mutahhari, Masum İmamlar (a.s)’ın Siretinde Bir Gezinti, s.96

[8] - İmam Hasan (a.s), son hutbelerinin birinde, halktan savaşa devam edip etmeme konusunu sorunca, hepsi birden, ‘biz savaş istemiyoruz, yaşamak istiyoruz’ diye feryat etmişlerdi. (Ali Asker Rızvani, Aşura Vakıası Şüphelerine Cevap, s.316).

[9] - Murtaza Mutahhari, Masum İmamlar (a.s)’ın Siretinde Bir Gezinti, s.81

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    8880 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Bazı insanların üst düzey karar alma ve plan yapma kabiliyetleri olduğu halde beklenmedik olaylar yaşanmakta ve bu insanlar amaçlarına ulaşamamaktadırlar bunun sebebi nedir?
    2294 روش شناسی 2020/01/20
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    20068 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...
  • Eğer fakir bir kimse başkasının sigorta kartını kollanırsa hükmü nedir?
    4882 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/18
    Aşağıdaki cevaplar taklidi mercilerin defterlerinde sorularak alınmıştır: Ayetullahe'l-uzma HAMENEY'NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Sigorta kartından yararlanmak sadece gösterilen hizmetler karşılığında kurum tarafından sosyal hayatı sigortalanmış kişiler için caizdir. Hayatı sigortalanmış kişilerden başkası bu katran yararlanması zaminliğe neden olur.
  • İmam-ı Zaman’ın (a.f) gaybeti dönemindeki vazifemiz nedir?
    7240 Eski Kelam İlmi 2011/04/13
    Gaybet dönemindeki vazifelerimiz, Masum İmamın (a.s) hazır olduğu dönemdeki vazifelerle aynıdır. Vazifeleri kısaca şöyle özetleyebiliriz: Şiilerin gaybet dönemindeki en büyük vazifesi fereci ve İmam Mehdi’nin (a.f) küresel devletinin zuhurunu beklemektir. Fereci beklemek ise Kur’an’ın, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) bütün emirlerine amel etmektir. ...
  • Cinleri, ruhları ve şeytanları çağırıp teshir etmenin (emri altına almanın) hükmü nedir?
    12753 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Ruhlar, cinler ve şeytanlardan ilmi ve ameli istifade etmeye ve irtibata geçmeye lugatte ve fıkhi ıstılahta sihir denmektedir.[i] Kur'an, hadis ve fıkhi delillere göre sihirbazlık dünya ve ahiret yaşantıları açısında insanın faydasına değildir.
  • Nazarı engellemek için üzerlik otu dumanını saçmanın dinî bir kanıtı var mıdır?
    127691 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Bazı hakikat ve gerçekleri anlamada insan aklı ve bilgisi yetersizdir. Nazar en azından bugüne kadar insan aklı ve bilgisinin ispat edemediği ve aynı şekilde onu reddetmeye dönük bir kanıt bulamadığı bir fenomendir. Kur’an ve rivayetleri içeren dinî metinlere müracaat ederek nazarı ispat eden deliller bulmak mümkündür. İnsan ...
  • Hazreti Zehra’nın (a.s.) kaç kızı var idi?
    6426 فرزندان زهرا س 2014/06/22
    Şeyhi Müfit “İşarat” adlı eserinde şu beyanda bulunmaktadır: Hazreti Alinin (a.s.) hazreti Zehra’dan çocukları şunlardır: Hasan, Hüseyin, Muhsin, Zeynebi Kubra, Zeynebi Sugra ve Ümmi Gülsüm.[i] İbni Sad kendi “Tabakat”[ii] adlı kitabında ve Belazeri “Ensabul-Eşraf”[iii] adlı kitabında şöyle diyorlar: ...
  • Akıl din ile neden çelişir?
    10755 Yeni Kelam İlmi 2010/07/24
    Akıl, insanların içsel hücceti olup kemal yolunda kendilerine rehberlik eder. Şeriat (din) ise kirlilik girdabından insanları kurtarmak ve onları insanî kemal ve saadete sevk etmek için dışsal bir hüccettir. Buna göre zahir ve batın hüccetlerin birbiriyle çatışır olması mümkün değildir. Akıl bir fenomen ve her fenomen ...
  • İslam Peygamberi (s.a.a.) Peygamber olmadan önce hangi veya kimin dini üzerindeydi?
    39069 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Bu bağlamda farklı görüşler var olmaktadır. Ancak kanaatimizce aşağıdaki görüş doğru olana daha yakındır: Peygamber (s.a.a.) şahsen Allah tarafından kendisine verilen has bir programa sahipti. O programa uygun bir şekilde eylemlerini ve yaşamını düzenliyordu. Yani asıl itibariyle İslam dini kendisine gelinceye kadar bu ona mahsus bir ...

En Çok Okunanlar