Gelişmiş Arama
Ziyaret
10751
Güncellenme Tarihi: 2009/07/12
Soru Özeti
Diğer gezegenlerde yaşamaya İslam’ın bakışı nedir?
Soru
Diğer gezegenlerde yaşamaya İslam’ın bakışı nedir?
Kısa Cevap

Diğer gezegenlerde yaşamayı iki açıdan ele alabiliriz.

1.       Diğer gezegenlerde yaşam ve canlı varlık belirtileri var mı? İnsanın diğer gezegenlerde yaşaması mümkün mü? İnsan diğer gezegenlere gidebilir mi?

Bu sorunun cevabı astronomi ve doğa bilimlerinin uzmanlarına aittir.

2.       Eğer diğer gezegenlerde yaşamak mümkünse, İslami açıdan bu gezegenlerde yaşamanın hükmü nedir? Nasıl şer’i vazifelerini bu gezegenlerde yerine getirebiliriz?

Bu soruların cevabını vermek ise fakihlerin ve İslam bilginlerinin görevidir.

Diğer gezegenlerde yaşamak, eğer İslam’ın genel ve külli kanunları göz önünde bulundurduğumuzda topluma ve ferde büyük zararlar ve sorunlar doğurmasına sebebiyet vermezse bir sakıncası yoktur. Bu durumda şer’i vazifelerinin yerine getirilmesinde her konuda olduğu gibi taklit mercisine başvurmalıdır.

Ayrıntılı Cevap

diğer gezegenlerde yaşama konusu asrımızda ortaya cıkmış ve iki açıdan ele alınması gereken bir konudur.

Diğer gezegenlerde yaşamak mümkün müdür? Bu sorunun muhatabı doğa bilimleri uzmanları ve uzay bilimcileridir.

 Diğer gezegenlerde yaşamanın mümkün olduğu sabit olursa konu diğer bir yönüyle ele alınır. Diğer gezegenlerde yaşayan insanların görevleri nelerdir? Dini vazifelerini nasıl yerine getirmeleri gerekmektedir?

   Eğer ikinci yönüyle konu ele alınacak olursa bu sorulara cevap vermek fakihlerin ve İslam bilginlerinin görevidir. Fakihler ayetlerden ve muteber rivayetlerden istifade ederek, genel ve külli usul fıkıh kanunlarının da sayesinde bu sorulara cevap vermeleri gerekir ve fakihlerimiz bu konuyu ele almış ve çeşitli yönlerden incelemişlerdir. İlk olarak genel ve külli kanunlar gereğince şu hükmü verebiliriz ki bu gezegenlerde yaşamanın bir sakıncası yoktur.[1] Elbette insanlık toplumuna ve ferde büyük zararlar verirse, böyle bir durumda yine bu genel ve külli kanunlar sayesinde bu konunun hükmü değişir.

    Ama İslami vazifelerin yerine nasıl getirileceği; örneğin kıblenin tayin edilmesi, namaz vakitlerinin belirlenmesi konusunda taklit merciine başvurulmalıdır.

Örnek olarak taklit mercilerden sorulan bir soruya dikkat edelim:

Soru: günümüzde teknolojinin gelişmesi sayesinde insan bir gece gündüz süresince birkaç kez dünyanın etrafında dönebilir böyle bir durumda beş vakit namazlarının hükmü nedir?

 Cevap: Ne zaman uzay gemisiyle dünyanın etrafında dönerse gece ve gündüz süresince beş vakit namazlarını yerine getirmelidir kendi vatanının vakitlerini ölçü almalıdır.[2]

Son olarak şuna değinelim ki; İslam açık ve aydın bir bakışla insan hayatındaki gelişmeleri değerlendirmektedir. Kuran-ı Kerimin ayetleri ayın ve güneşin insanların emrine verildiğinden...[3] bahsediyor. Hiç şüphesiz emrine almak, suzay gemisi göndermekten daha yüksek bir konudur. Kuran-ı Kerim balığın karnındaki yaşamdan bahsederek “Hz. Yunus’u (a.s) Allah Teala bağışlamasaydı kıyamete kadar orada yaşayacağını açıklıyor.”[4] Bu gibi işleri hatta bilim adamları keşfedebilmiş değildir.

Bir hadis-i şerifte peygamberi Ekrem Selman’ı Farisi i işaret ederek ‘’Eğer ilim Süreyya yıldızında olsa bu adamın kavminden insanlar ona ulaşacaklardır.’’[5] diye buyurduğu nakledilmiştir.



[1] Asaletu’l beraat (hükmü açıklanmayan konular mubahtır) ilkesi gibi.      Bkz. Hekim, Seyit Muhsin, Hekaiku’l-Usul, c. 2, s. 223

[2] Mekarim Şirazi, İstiftaat-i Cedid, c. 2 s. 74.

[3] İbrahim: 33, Nehl: 12 İbrahim:32 Nehl:14

[4] Saffat: 139-148

[5] Abbas Kummi, Sefinetu’l-Bihar, c. 2, s. 707

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Allah-u Teala mutlak feyiz veren olduğundan, neden insanlar daha baştan cennette yaratılmadılar?
    9238 Eski Kelam İlmi 2010/12/04
    Cennet ve cehennem insanların kendi iradelerine göre yaptığı amellerin soucudur. Öyleyse yolun sonu olan cennet, dünya ve salih amel olmadan kazanılmaz. Bu, Allah’ın mutlak feyyaz olmasıyla çelişmez. Çünkü Allah’ın feyzi, ilahi hikmet üzerinedir. Burada Allah’ın hikmetiyle çakışma denen şey söz konusu değildir. Ve insan Allah’ın sıfatlarından birine yönelip, ...
  • İnsanlara rahmet ve azap etmeyi Allah-u Teâlâ’nın istemesiyle alakalandırılmasının anlamı nedir?
    9488 Tefsir 2012/06/11
    Çeşitli ayetlerde Allah'ın iradesi kulların izzet, zillet, bağışlama, azap ve ödül sebebi olarak tanıtılmış ve başka ayetlerde hidayete erme, izzet, mutluluk ve rızık, takva ve ihlâsla birlikte çalışma ve ceht koşuluna bağlı kılınmıştır. Bu iki gurupta yer alan ayetlerin birbirleriyle hiçbir çelişir tarafı yoktur ve birbirlerini ...
  • mukaddes kitap kabul edilir bir nazma sahiptir ki kuran ondan yoksundur. Bu hal ve durum kuranın daha iyi olduğuyla nasıl bağdaşa biliniyor?
    5523 Kur’anî İlimler 2015/05/21
    Mukaddes kitapta iki tür yazılış var; mevcut mukaddes kitapların bazısında tarih önemli hale getirilmiş; dolayısıyla tarihi bir kitap gibi basmaklar şeklinde bir basamaktan başlıyor tarihi seyrini dikkate alarak açıklamasına devam ediyor. Mukaddes olan bu kitaplar içinde başka kitaplar da var ki tarihi seyre sahip değildirler. Diğer kitaplarda ...
  • İnsanın zatının kaynağı nedir ve bunun davranışlardaki etkisi nasıldır?
    8737 Yeni Kelam İlmi 2009/10/22
    Hikmet-i Mütealiye’ye göre zatlar önce belirsiz bir şekilde vardırlar, sonra maddi var oluşla belirlenmektedirler. Ondan sonrada bireysel bir varlığa sahıp olurlar.İnsanın zatı, onun ortaya çıkışının başlangıcından itibaren onunla beraber olup maddi ve manevi boyutlarını kapsamaktadır. Genellikle maddi ...
  • Allah-u Teâlâ neden Kur’an-ı tertilli okumamızı emretmiştir?
    14098 Kur’anî İlimler 2012/04/07
    Asıl itibarıyla tertil ki “retilil kurane tertila” denilmiştir “tertip” ve “sıralı vezinli” anlamındadır. “ وَرَتِّلِ الْقُرْاٰنَ تَرْتٖيلًا” “Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku.”[1] Ama buradaki manası ise Kur’an ayetlerini sabır ve ağır ağır, gerekli tertip, harflerini doğru bir şekilde eda etme, kelimelerini açıklama, ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14227 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...
  • Hasan Musenna kimdir ve Kerbela vakıasında bulunmuş mudur?
    5307 امام حسن مجتبی ع 2019/06/15
    Hasan Musenna Hasan bin. Hasan olup İmam Hasan (a.s)’ın ikinci oğludur. Annesinin ismi ‘Hole’ olup Menzur Fezariye’nin kızıydı.[1] Hasan bin. Hasan Hasan Musenna olarak meşhur olmuştur. Saygın, takvalı ve faziletli bir şahsiyettir. Kendileri Emir’el-Müminin Ali (a.s) hayır kurumunun kurucusudur. Hasan Musenna Abdulmelik bin Mervan’nın ...
  • Yafuriye fırkasının menşei ve inançları nedir?
    5522 تاريخ کلام 2010/09/22
    Bu fırka hakkında tarihe fazla bir bilgi yansımamıştır. Tarihî kaynaklarda yer alan bilgiler şunlardır:1. “Yafuriye” fırkası Muhammed b. Beşir’in takipçileri olup Musa b. Cafer’in (a.s) imametinde duraksamış ve sonraları onun da imametini de inkâr etmişlerdir. Bu grup Musa b. Cafer’den (a.s) ...
  • Biz bütün âlemde Müslüman ya da Şia olmayan insanları görmekteyiz...
    9737 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    İslam dinine inanmayan insanlar iki grupturlar:Diğer bir ibaretle İslam dinine iman etmeyen insanlar iki gruptur:1- Terim olarak cahil-i mukassir ve inatçi kâfir olan grup. Yani İslam onlara ulaşmış ve onun hak olduğunu anlamışlar ama inat ve isyancılıkları yüzünden hakkı kabul etmemişlerdir. Bu grup, azabı ve ...
  • Acaba Ebu Abdullah el-Hüseyin (a.s.) Habib bini Mezahiri’ye şöyle bir mektup yazmış mıydı; “Mine’l – garibi ile’l – habib”; yani garipten habibe?
    7811 تاريخ بزرگان 2011/12/17
    Biz, “Mine’l – garibi ile’l – habibi”  şeklinde bir cümle veya ibareyi Şianın hadis kitaplarında ve mersiyelerde (maktellerde) bulamadık. Bu nedenle bunu İmam Hüseyin’e nispetlendirmek doğru olamaz. Habib bini Mezahiri hakkında var olan tek şey şudur: O imam Hüseyin’in (a.s.) vefalı yaranlarından idi. savaşa katıldı, şehit oldu ...

En Çok Okunanlar