Gelişmiş Arama
Ziyaret
20268
Güncellenme Tarihi: 2009/10/10
Soru Özeti
Şirk nedir?
Soru
Şirk nedir?
Kısa Cevap

Şirk lügatte, pay vermek anlamındadır, Kur’ani kullanışta ise şirkten kasıt Allah-u Teala’ya ortak ve benzer koşmaktır. Şirk, tevhit ve “hanifliğin karşısında yer almaktadır. Hanif yani, istikamet ve itidale yönelmek. Muvahhit insanlar şirkten yüz çevirip tevhit esasına yöneldikleri için onlara hanif denir.

Şirk iki kısma ayrılır: Akide de şirk ve amelde (ibadet ve itaatte) şirk.

Akidede şirkin de kısımları var:

1- İlahiyatta şirk: Allah’ın dışında, bütün ilahi sıfatlara sahip müstakil başka bir varlığın olduğuna inanmak

2- Yaratmada Şirk: Alemde müstakil iki ayrı yaratıcının olduğuna inanmak

3- Rububiyette Şirk: Alemdeki işlerin idaresinde birbirinden ayrı rablerin olduğuna inanmak

Amelde şirkte iki kısıma ayrılmaktadır:

Açık şirk ve gizli şirk.

Bunların hükümleri fıkıh ve kelamda açıklanmıştır.

Kur’an’a göre şirkin bütün kısımları sapıklık ve Allah’a büyük bir zulüm sayılmaktadır.

Günümüzde bazı fırkalar, şirk meselesini bahane edip başkalarını suçlamaktadırlar. Böyleleri kendilerini delil yönünden zayıf gördükleri için zorbacı yöntemlere başvurup kendileri dışında kalan bütün Müslümanları dinden çıkmak ve müşrik olmakla itham etmekteler.

Ayrıntılı Cevap

Şirk lügatte pay vermek ve iki ortağın birbirine karışması demektir.[1] Kur’ani kavramda ise hanifin karşısında kullanılmaktadır. Şirkten kasıt, Allah’a ortak ve benzer koşmaktır. Hanif, sapkınlıktan çıkıp doğruluğa yönelmek manasına gelmektedir. Halis tevhid’in takipçileri şirkten yüz çevirip tevhid esasına yöneldikleri için onlara hanif denmektedir. Yine bu yüzden Hanif’in manalarından biri doğru ve müstakimdir.[2]

 

Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de Peygamberine şöyle buyuruyor:

“De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine; tevhid inancı üzere olan İbrahim’in dinine iletti ve o, müşriklerden değildi.”[3]

 

Yine buyurmaktadır ki:

“Ve (yine bana şöyle emredildi): Yüzünü dosdoğru bir şekilde hak dine çevir. Sakın Allah’a ortak koşanlardan olma”[4]

 

Dolayısıyla Kur’an’a göre şirk tevhit ve hanifin tam karşısındadır. Şirkin ne olduğunu bilmek için tevhit ve hanifin ne olduğunu bilmek gerekir. Çünkü eşya zıddıyla tanınır.

Genel olarak şirk iki kısıma ayrılır: Akide de şirk ve amelde şirk.

 

Akidede şirk üç kısma ayrılır:

 

1- İlahlıkta şirk: Allah’ın dışında, bütün cemal ve kemal sıfatlara sahip müstakil başka bir varlığın olduğuna inanmak. Böyle bir inanç küfre neden olur.[5] Bu yüzden Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de Peygamberine şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz ki: ‘Allah, Meryem oğlu Mesihtir’ diyenler kafir olmuşlardır. De ki: ‘Allah, Meryem oğlu Mesih’i annesini ve yeryüzünde olanların tümünü yok etmek istese, ona karşı kim ne yapabilir?’ Göklerin, yerin ve bu ikisinin arasındakilerin hakimiyeti Allah’a aittir. (O) dilediğini yaratır ve Allah’ın her şeye gücü yeter.”[6]

 

2- Yaratmada Şirk: İnsanın alemde ayrı ayrı iki yartıcının olduğuna inanmasıdır. Öyle ki alemin işlerindeki yaratma ve tasarruf/etki onların elindedir. Nitekim Mecusiler hayır yaratıcısı (Yezdan) ve şer yaratıcısı (Ehrimen) olmak üzere iki yaratıcının olduğuna inanmaktalar.

 

3- Rububiyette Şirk: İnsan alemde çeşitli rablerin olduğuna inanır. Yani alemdeki işler bu çeşitli rablere ayrı ayrı havale edilmiştir. Hz. İbrahim’in (a.s) zamanında ki müşrikler böyle bir şirke müptela olmuşlardı. İşlerin idaresinde kimisi yıldızların, kimisi Ay’ın kimisi de Güneşin etkili olduğuna inanırdı.

 

Amelde Şirk:

 

Amelde şirk, ibadet ve itaattaki şirktir.

Yani, insan ilahlık, yaratıcılık ve rablık makamı olduğuna inandığı kimselere karşı huzu ve huşu yapar onlara karşı ibadet ederr.

 

Şunu da bilmek gerekir ki ne yazık ki bazı sapık fırkalar şirk yanlış yorumlayarak din büyüklerine saygı gösteren onların mezarlarını open kimseleri şirkle suçlamaktalar.

 

Bize göre onların şirk için tayin ettikleri ölçülerin hiç bir değeri yoktur. Zira onların koydukları ölçüler, Kur’an’ın ayetleri, İslam Peygamberi (s.a.a) ’in ve O’nun (s.a.a) halifeleri olan On iki İmam’ın (a.s) tutum ve davaranışlarıyla çelişmektedir.

 

Aşağıda onların sahte ölçülerinin bazılarına işaret ediyoruz:

 

1- Allah’ın dışında gaybi güce inanmak; diyorlar ki, birisi Peygamber veya evliyalardan birinden yardım isterse ve onların duaları duyduğuna ve halinden haberleri olduğuna veya hacetini yerine getirdiğine inırsa bud a şirktir.[7]

 

2- Ölülerden hacet istemek, onlardan yardım dilemek ve onlara yönelmek şirktir.[8]

 

3- Dua ve tevessül bir çeşit ibadettir; buna göre Allah’ın dışında birinden istekte bulunmak şirktir.[9]

 

4- Kabirleri ziyaret etmek şirktir

5- Enbiya ve Salihlerin eşyalarına teberrük etmek şirktir.

6- Peygamberin doğumunu kutlamak şirktir.

7- Kabirlere türbe yapmak şirktir.

Ancak onların bu iddialarının hiçbir delili yoktur. Hatta onların bu sözleri tamamen Kur’an ve sünnete aykırıdır.

Bu sahte ölçüler iki kısma ayrılır:

 

1- Bu ölçü ve amellere inançta şirk demelerinin nedeni müşriklerin amellerine benzediği içindir.

 

Bu şüphelerin cevabı şudur: Allah’tan başkasının gaybi güce sahip olduğuna inanmak, onlara tevessül etmekle şifa verildiğine, hacetlerin yerine getirildiğine inanmak eğer tevessül edilen kimsenin ilah olduğu ve kendi başına bu işleri yaptığına inanmak şeklinde olursa bu şirk sayılır Ancak Peygamber ve imamlara tevessül eden hiçbir Müslüman böyle bir inancı taşımaz sadece bunların Allah katında saygın bir makama sahip olduğundan Allah’ın onlara bir takım feyizler verdiğini ve kendi feyzinin aracı kıldığına inanmak şeklinde olursa bunun bir mahzuru yoktur.

 

2- Onların şirk diye niteledikleri, Hz. Peygamber (s.a.a) doğumunu kutlamak, kabirlerin üstüne kubbe ve türbe yapmak, onları öpmek vb işlere gelince bu da yersiz ve temelsiz bir iddiadır. Çünkü bu işler ibadet değildir.

 

İbadet, uluhiyyet veya yaratmak yada rablık makamına inanmaktan kaynaklanan huzu ve huşudur.

 

Ama eğer huzu ve huşu böyle bir inançtan kaynaklanmazsa, asla ibadet sayılmaz. Bu yüzden Allah-u Teala, Yusuf Suresinde Hz. Yusuf (a.s)’ın kardeşlerinin Onun karşısında secdeye kapanmalarını şirk saymamaktadır. Zira onlar Hz. Yusuf’u (a.s) uluhiyet, yaratıcılık ve rablık makamında görmemişlerdir.

 

Müslüman alimler ve bilginler bu gibi sahte ölçülere cevap vermişlerdir.

 

Daha fazla bilgi için Ayetullah Subhani’nin “Buhusun Fi’t Tevhid ve’l Şirk” adlı eserine bakabilirsiniz.



[1] -Mecme-ul Bahreyn, c.5, s.274; el-Ayn, c.5, s.293

[2] -Hanif, Hanefe kipinden olup, sapkınlıktan çıkıp doğruluğa yönelmek manasına gelmektedir. Halbu ki Hanefe’nin manası tam tersinedir. Yani doğruluktan eğriliğe yönelmek demektir. Halis tevhid’in takipçileri şirkten yüz çevirip bu asıl esasa yöneldikleri için onlara hanif denmektedir. Yine bu yüzden Hanif’in manalarından birisi doğru ve müstakim demektir.

Buradan anlaşılıyor ki, müfessirlerin hanif kelimesi için yaptıkları tefsirler yani Allah’ın evini haccetmek, hakkın yolundan gitmek, İbrahim (a.s) ’ın takipçisi olmak, ihlaslı amel gibi manalar yukarıda açıklanan anlamın birer örneğidir. (Tefsir-I Nümune, c.2, s.605)

[3] -En’am/161

[4] -Yunus/105

[5] -Hatırlatmak gerekir ki, şirkin bütün kısımları bir biçimde küfüre neden olur ve bu küfür, hem kelami küfürdür, hem de fıkhi.

[6] - Maide/17

[7] - Mecmuay-ı Fetavay-ı Bin Baz, c.2, s.552

[8] -Feth-ul Mecid, s.68

[9] -el-Reddu Ala’l Rafize (Şia Şinasi’den naklen), Ali Asker Rızvani, s.135-143

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar