Gelişmiş Arama
Ziyaret
8925
Güncellenme Tarihi: 2010/02/28
Soru Özeti
Şeriat literatüründe taabbuddan ne kastedilmektedir ve onun şartları nedir? Taabbudu ispat etmek için nasıl bir delil getirilebilir?
Soru
Şeriat literatüründen taabbuddan ne kastedilmektedir? Taabbudun ne gibi şartları vardır? Bazı hususların taabbudî olduğunu ispat edebilmek için ne gibi bir delil getirilebilir? Taabbudî hususlar nasıl belirlenebilir?
Kısa Cevap

Taabbud; abd ve ubudiyet kökünden olup kulluk ve tapmak anlamına gelir ve rivayetlerde de bu anlamıyla zikredilmiştir. Fakihler ve şeriata bağlı olanlar taabbudu başka manalarda da kullanılmışlardır. Taabbudî kavramının kullanıldığı yerlerden biri, delile gerek duyulmayan yerdir. Her şahsın din ve inanç usulleri akıl esasınca olmalıdır, lakin dinin detayları konusunda hükmün Allah tarafından olduğunun ispatlanması yeterlidir ve hükmün araştırılmasına, ispatlanmasına, nedeninin ve felsefesinin bilinmesine gerek yoktur. Örneğin neden sabah namazını iki rekât kılmaktayız diye sorulduğunda, bu taabbudî (bunu kabul etmeliyiz ve bunu ispatlamaya gerek yoktur) sayılır diye cevap verilir. Usulcülerin arasında da taabbudî farz, tevessülî karşısında kullanılır. Taabbudi farz, Allah tarafından kabul edilmesi ve doğruluğu için yakınlaşma niyeti güdülen ve amelin Allah için halis olması şartı koşulan namaz, oruç ve hac gibi hususları içerir. Tevessülî farz ise Allah tarafından kabul edilmesi için yakınlaşma niyetinin ve amelin Allah için halis bir şekilde gerçekleşmesi şartının gerekmediği ölüyü defnetmek ve elbiseyi yıkamak gibi konuları içerir. Elbette burada da sevap elde etmek için yakınlaşma niyeti taşınması şarttır.

Ayrıntılı Cevap

Taabbud; abd ve ubudiyet kökeninden olup kulluk ve tapmak manasına gelir ve rivayetlerde de bu anlamıyla zikredilmiştir.[1] Ama şeriata tabi olanlar ve fakihler arasında taabbud bir şekilde sözlük manasıyla ilintili bir şekilde başka manalarda da kullanılmıştır. Taabbud kavramının kullanıldığı yerlerden biri istidlal ve delile ihtiyaç duyulmayan yerdir. Kullar ve yükümlülerin görevi inanç ve amel diye iki bölüme ayrılır. Birinciden dinin usulleri ve ikinciden ise dinin fer’i hususları diye tabir edilir. Dinin usulleri bağlamında her şahsın inancı akıl esasınca şekillenmelidir.[2] Lakin dinin fer’i hususları ile ilgili konuların çoğunda meselenin Allah tarafından belirlenmiş bir hüküm ile dile getirildiği ispatlanırsa, bu yeterli olur ve hükmün araştırılması, ispatlanması, nedeninin ve felsefesinin bilinmesine gerek kalmaz. Genellikle neden sabah namazını iki rekât kılıyoruz diye sorulduğunda cevap olarak bunun taabbudi (kabullenmemiz gereken ve delile ihtiyaç duymayan) bir husus olduğu dile getirilmektedir. Bu yüzden yüce Allah tarafından belirlenmiş dini buyrukların taabbudî olduğu söylenmiştir.[3]

Neden ibadetsel hususlar istidlale gerek duymaz?

İbadetsel hususlar dinin fer’i konularıyla ilgilidir. İsminden de anlaşıldığı gibi bu hususlar dinin usullerinin fer’i konularıdır; yani biz Allah’ı âlim, hikmet sahibi ve adil olmak gibi sıfatlar ile tanıdığımızda, genel bir şekilde eğer O’nun bizi bir takım hususlarla yükümlü kıldığını bilirsek bunun kesinlikle biz kulların maslahatının böyle bir şeyi gerektirdiğini anlarız. Buna ek olarak hükümlerin neden ve felsefesini bilmek bizim faydamızı olmayabilir ve ihlâs ve yakınlık niyetimizi zedeleyebilir; örneğin oruç tutan bir şahsın orucun kendi hastalığına faydalı olduğunu bilmesi ve bir başkasının ise böyle bir bilgisinin olmaması buna bir örnek teşkil eder. Yükümlü, taabbudî ameli itaat açısından yapar ve taabbud ne kadar çok olursa yükümlünün ruhunda Allah’a itaat etme esası daha sağlamlaşır, İslam onun tüm özünü kuşatır ve başka bir ifadeyle onun insani yeti ve dürtüleri Hakka teslim olur. Bu yüzden insan ibadet yapmada biraz halis taabbud ve itaatten yüz çevirir ve herhangi bir fayda veya zararı göz önünde bulundurursa, ibadetin hakikat ve ruhu burada gerçekleşmediğinden amel geçersiz olur. İbadetin tüm sırlarının herkes için meçhul olması bu yüzden olabilir ve taabbudun kemale ermesi için bu hususta az olarak bilinen şeyler niyette göz önünde bulundurulmamalıdır.[4] Taabbud kavramının kullanıldığı bir başka yer de fıkıh usulü ilmidir. Bu kavram tevessülî kavramının karşısında kullanılır ve tanımı şudur: Taabbudî farz; doğru sayılması ve Allah tarafından kabul edilmesi için yakınlık niyeti ve amelin Allah için ihlâslı bir şekilde yapılması şartının bulunduğu namaz, oruç ve hac gibi farzlara denir. Tevessülî farz ise yakınlaşma niyeti ve amelin Allah için ihlaslı bir şekilde yapılması şartının gerekmediği ölüyü defnetmek ve elbiseyi yıkamak gibi farzlara denir. Elbette burada da sevaba erişmek için yakınlaşma niyeti şarttır. İslam şeriatında bulunan farzlar değişik açılardan sınıflandırılabilir: Aynî ve kifaî, tayinî ve tahayyürî, taabbudî ve tevessülî, mutlak ve şartlı, nefsî ve gayrî bunun birer örnekleridir. Taabbudî farz yakınlaşma niyetinin doğruluğunda şart olduğu namaz, oruç, humus, zekât ve benzeri hususları içerir. Tevessülî farz ise yakınlaşma niyetinin doğruluğunda şart olmadığı boğulan bir şahsı kurtarmak ve nafaka ödemek gibi hususları içerir. Bu esasla yakınlaşma niyeti ve ihlâsın içinde bulunduğu ve bunlar olmadan geçersiz olan hususlar taabbudî sayılır.[5] Tevessülî hususlar ise yakınlaşma niyeti ve ihlâsın gerekli olmadığı ve bunların yokluğunda amelin geçersiz sayılmadığı hususlardır. Elbette yakınlaşma niyeti ve ihlâs olmazsa sevap ve ecir bulunmaz. Rivayetlerden istifade edildiği üzere bazı ameller yakınlaşma niyetine gerek duyar ve bu olmazsa amel geçersiz olur. Lakin bazı amellerin doğru olmasının yakınlaşma niyetine ihtiyacı bulunmaz ve yakınlaşma niyeti bulunmaksızın da amel doğru sayılır. Birinci kısım amellerden ibadetsel veya taabbudî hususlar olarak, ikinci kısım amellerden ise tevessülî hususlar olarak söz edilir.

 


[1] Mustafavi, Hasan, Et- Tahkik fi Kelimati’l Kur’an-i’l Kerim, c. 8, s. 12, Naşir: Bongahı tercüme ve neşri kitap, 1360, h.ş; Tebersi, Ebu Mensur Ahmet bin Ali, El- İhticac, c. 2, s. 395, Neşri Murtaza Meşhedi Mukaddes, 1403 h.k.

[2] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c: 1, s: 11, m: 1.

[3] İmam Sadık’a (a.s) isnat edilen, Misbahu’ş Şeria, Mustafavi, Hasan, s. 236, Naşir: Encümen-i İslam-i Hikmet Ve Felsefe-i İran.

[4] Taligani, Seyyid Mahmud, Pertovi ez Kur’an, Naşir: Şirkeri Sehamiyi İntişar, Tahran, 1362 h.ş.

[5] Tayyib, Seyyid Abdu’l Hüseyin, Etyebu’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, c. 3, s. 40 ve 41.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar