Gelişmiş Arama
Ziyaret
40445
Güncellenme Tarihi: 2012/05/17
Soru Özeti
Soru 25367: Kuranın Birçok Suresinin Başında “elif-lam-mim” şeklinde harfler (hurufi Mukata’a) var olmaktadır. Bazı müfessirler bile bunların manasını bilmiyor. Kuranı kerim her zaman için beşere kılavuzluk yapan bir kitap olmasına rağmen neden şifre içerikli bu kelimeleri kendisinde barındırıyor. Allah faydasız bir söz söylememelidir?
Soru
Soru 25367: Kuranın Birçok Suresinin Başında “elif-lam-mim” şeklinde harfler (hurufi Mukata’a) var olmaktadır. Bazı müfessirler bile bunların manasını bilmiyor. Kuranı kerim her zaman için beşere kılavuzluk yapan bir kitap olmasına rağmen neden şifre içerikli bu kelimeleri kendisinde barındırıyor. Allah faydasız bir söz söylememelidir?
Kısa Cevap

Kura’nın içermiş olduğu “hurufi mukata’a” harfleri hakkında birçok şey söylenmiş. Allame Tabatabai bu bağlamda şöyle diyor:  “Hurufi mukata’a” içeren sureler arasında var olan benzerliği dikkate aldığımızda bu harfler ile başında bu harflerin bulunduğu surelerin içeriği arasında özel ve has bir irtibatın var olduğu ihtimalini vermek mümkündür.

Dolayısıyla bu harfler Allah ile peygamberi arasında bazı şifrelerdir ki manaları gizlidir bizim sahip olduğumuz normal anlama yetimizle bu manaları anlayamayız. Anlayabildiğimiz tek şey şundan ibarettir ki bu harfler ile bu harfleri içinde bulunduran surelerin içerikleri arasında bir irtibat vardır.

Muasır araştırmacılardan bir başkası  bazı surelerin başında gelen “Hurufi mukata’alar” hakkında bazı noktalara varmış. Bu noktaları elektronik cihazlarla tespit etmiştir. O şu neticeye ulaşmış: Müfret ve mürekkep harfler ile başlayan 29 surenin her birisinde var olan harflerin miktarı bu surenin kendisinde zikredilen harflerin miktarından daha fazladır. Buna binaen birkaç önemli noktaya varabiliriz:

  1. Ulumu’l - Kuran” ilminde Hurufi mukataa şeklinde isimlendirilmiş olan bu harfler anlamsız harfler değildir.
  2. Bu harfler Allah ile resulünün arasında bazı şifreler konumundadır. Başka kimselerin bu şifrelerin hangi anlama geldiğini ve hangi manaya işaret ettiğini bilmemeleri bu harflerin anlamsız olduğuna delil olamaz.
  3. Umum için hidayet kitabı olan bir kitapta havas ve ünlü insanlar için de bazı kilit noktaları yerleştirmek hidayetçi olmasıyla tezat teşkil etmez. Şifre konumunda olan bu harfler günümüz dünyasındaki insanın sorunlarını doğrudan doğruya çözmeyle irtibatı olmayabilir ama peygamber (s.a.a.) bu şifreli harflerden yararlanarak beşere daha iyi bir şekilde kılavuzluk yapabilmiş ve netice itibariyle beşeri sapık vb… Sorunlarını çözebilmiş olabilir.

Bütün bunların yanı sıra “hurufi mukataadan” bahis etmek derun-i dini (dinin içsel meselesinden) bir konudur. Yani bu konudan bahis etmek Allah, peygamber vb. konuları işleyip bahis ettikten sonra konu ediliyor. Bu nedenle biz ilkin Allah’ı hekim ve âlim sıfatı olmak üzere tüm güzel sıfatlara sahip olduğunu kabul ediyor, hikmet ve ilim sahibi olan bir varlık hiçbir zaman boş ve anlamsız bir iş yapmaz ve bir söz söylemez inancına varıyoruz. Bu inançtan sonra eğer “hurufi mukataa” gibi bir konuyla karşılaşır ve manasını, delilini ve sırrını bulamadığımız takdirde şu kısa ve icmal cevapla cevaplandırabiliriz: Hekim ve ilim olmak üzere tüm kemal sıfatlarına haiz olduğuna inandığımız Allah’ın söylemiş olduğu sözler ve yaptığı işler kesinlikle anlamsız, boş ve hedefsiz değildir. Dolayısıyla şu neticeye varıyoruz ki Kuranı kerimde zikredilmiş olan bu harfler beyhude değildir.

Ayrıntılı Cevap

Bu sorunun uygun cevabına geçmeden önce kurandaki “hurufi mukataa” hakkında açıklanmış olan iki anlayışı ve iki görüşü açıklayacağız.

Kur’nda yer alan “hurfi mukataa” hakkında çok sözler söylenmiş.[1] Bu bağlamda söz söyleyen müfessirler arasından ilkin (yani Allahın hekim sıfatına sahiptir boş söz söylemez ve boş iş yapmaz) onu Allame Tabatabai’nin konuyla alakalı açıklamasını getiririz ve sonra başka bir müfessirin bu konudaki görüşlerini zikreder ve en sonda da netice almaya çalışacağız.

Allame Tabatabi (r.a.) şöyle diyor: Kuranın 29 suresinde “hurfi mukataa” gelmiş. Bu surelerin bazıları bir harf ile başlamış:  “Sad”, “”Kaf” ve “Nun” gibi. Bazıları iki harf ile başlamış; “Ta-ha”, “Ya-sin” ve “Ha-mim” gibi. Bazıları üç harfle başlamış; “elif-lam -mim”, “elif – lam - ra”, “ta – sin - mim” gibi. Bazıları da dört harfle başlamış: “elif – lam – mim – sad”, “elif – lam – mim – ra” gibi. Bazı sureler de beş harfle başlamış: “kaf – ha - ya – ayn – sad”, “ha – mim – ayn – sin – kaf”, gibi. Diğer taraftan da bu harfler (kullanım sayısı bakımından) bir biriyle farklıdır. Onlardan bir kısmı sadece bir yerde zikredilmiştir. “nun” gibi. Bazıları da birkaç surenin başında gelmiş; “elif – lam – mim”, “elif – lam – ra”, “ta - sin – mim” ve “ha – mim” gibi.

Bu iki noktayı dikkate alarak eğer “elif-lam-mim” ve “elif-lam-mim- ra” gibi başlangıcı aynı “hurufi mukataa” sahip olan surelere dikkat edersek bu sureler içerik bakımından da bir biriyle benzer durumda ve aynı akışa sahip olduğunu fark ederiz. Öyle ki bu sureler arasında var olan benzerlik başka surelerde söz konusu değildir.

Bu serelerin birçoğunun ilk ayetlerinde müşahede edilen benzerlik şu manayı tekit etmektedir; örneğin “hamim” ile başlayan surelerin ilk ayetleri “tilke ayatu’l - kitab” şeklindedir. Veya bu manayı ifade eden başka ibarelerdir. “elif - lam - ra” harfleriyle başlayan sureler de aynı şekildedir. Bu surelerin ilk eyetleri de  “tilke ayatu’l - kitab” ibaresiyle veya aynı manayı içeren farklı ibarelerle başlamış. “Ta sin” veya “elif lam mim” harfleriyle başlayan surelerin ilk ayetleri de genellikle “kitapta şüphe yoktur” anlamını ifade eden “la retbe fihi” şeklindeki ayetler veya aynı anlamı içeren başka ibareler oluşturuyor.

Ararlarında var olan bu benzerlik dikkate alındığı zaman bu harfler ile bu harfleri kendinde barındıran surelerin içeriği arasında has bir irtibatın var olduğu ihtimalini vermek mümkündür. Bu ihtimali teyit eden şey şu: “elif – lam – mim – sad “ şeklinde başlayan Araf suresi “elif – lam - mim” ve “sad” surelerinde ele alınmış konuları söz konusu etmiş. Ve hakeza “elif – lam – mim - ra” harfleriyle başlayan “rad” suresi “elif  - lam - mim” ve “elif - lam - mim - ra” ile başlayan surelerin konularını ele almıştır.

Buradan istifade ediliyor ki bu harfler Allah ile peygamberi arasında şifreler konumundadır ki anlam ve manaları bizden gizlidir. Sahip olduğumuz normal “anlama” yetisiyle sadece bu harfler ile bu harflere sahip olan surelerin içeriği arasında bir irtibatın var olduğu ihtimalini vermenin ötesinde başka bir anlamlar ve manalar verebilir durumda değildir.[2]

Konunun devamında muasır müfessirlerden birisinin bu bağlamda arz etmiş olduğu bir noktayı arz etmek lütuftan arî değildir.

Birkaç sene önce Amerika oturumlu Mısırlı araştırmacı “Dr. Reşat”  bazı surelerin başında zikredilen “hurufi mukatta’a” hakkında elektronik cihazlar vesilesiyle bazı noktaları keşfetmiş. Kendisi bu bağlamda şu neticeye varmıştır: Her surenin başında var olan “hurufi mukatta’a” ile bu harflere sahip olan surenin ayetlerindeki harfler arasında bir irtibat var. Kendi bu iddiasını bir surette elektronik cihazlarla ispatladı ve şu neticeye vardı ki “hurufi mukatta’a” tek harf veya birkaç (mürekkep) harfe sahip olan 29 surenin her birisinde var olan harflerin miktarı o surenin kendisinde bulunan diğer harflerden daha fazladır. yani surenin başında zikredilen mukataa şeklindeki harfler bu surenin kendisinde diğer harflere oranla daha fazla tekrarlanmış, dolayısıyla miktarca diğer harflere oranla daha fazladır.

Bu buluşa binaen şöyle bir şeyde anlaşılmış olur ki Kur’an’ın has lügatlerinde, cümlelerindeki terkip şeklinde ve kuran ayetlerinde var olan mucizeliğin yanı sıra harflerinde de mucizelik vardır. Zira Kur’an’ın harflerinde de özel bir hesap, uyumluluk ve has bir nazım dikkate alınmıştır.

Bu buluşlar bakara suresinin başında zikredilen Hurufi mukataa hakkında zikredilmiş görüşleri açıklıyor ve ispatlıyor. Bu görüşlerden birisi şudur ki bu harfler içinde bulunduğu surenin sahip olduğu ayetlerdeki kelimelerin uyumluluğuna ve mucizeliğine işaret ediyor. Bu görüş ve buluşlar daha iyi gerçeklere ulaşmak ve daha iyi hakikatleri bulmak için birer pencere olabilirler.[3]

Zikredilen konulara dikkatle birkaç önemli noktaya varabiliriz.

 

  1. “Ulumu’l - kuran” ilminde “hurufi mukataa” şeklinde isimlendirilmiş olan bu harfler anlamsız harfler değildir. Zira bunlar için birçok fayda zikredilmiştir. Eğer kendi söylediklerine müracaat ederseniz onlara “hurufi mermuz” yani rumuzlu harfler tabir etmişsiniz. Rumuzlu kelimesinin manası nedir? Sizden sorarlarsa batıl ve boş anlamında olduğunu söylemezsiniz.
  2. Müfessirlerden naklederek açıkladığımızı dikkate aldığımızda bu harflerin Allah ile resulünün arasında bazı şifreler konumunda olduğu anlaşılır. Elbette bu harflerin sahip olduğu bazı şifreler beşer tarafından anlaşılabilir değil ve her şifrede öyle sırlar saklıdır ki bu sırlardan başkaları onlardan habersizdir. Elbette başka kimselerinin bu şifrelerin işaret ettiği manayı veya manaları bilmemeleri bu harflerin anlamsız olduğuna delil olamaz.
  3. Umum için hidayet kitabı olan bir kitapta havas ve ünlü insanlar için bazı kilit noktaları yerleştirmek hidayetçi olmasıyla tezat teşkil etmez. Şifre konumunda olan bu harfler günümüz dünyasındaki insanın sorunlarını doğrudan doğruya çözmeyle irtibatı olmayabilir ama peygamber (s.a.a.) bu şifreli harflerden yararlanarak beşere daha iyi bir şekilde kılavuzluk yapabilmiş ve netice itibariyle beşeri sapık vb… noktalardaki sorunlarını daha kolay çözmüş olabilir.

Bütün bunların yanı sıra Hurufi mukatta’a’dan bahis etmek derun-i dini (dinin içsel meselesinden) bir meseledir. Yani bu konudan bahis etmek Allah, peygamber vb. konuları işleyip bahis ettikten sonra gelmektedir. Bu nedenle biz Allah’ı güzel sıfatlar ve hikmet sahibi olan bir varlık olarak tanıdık ve Allah Teâlâ boş ve anlamsız bir iş yapmayacağı anladıktan[4] sonra her ne zaman “hurufi mukataa” gibi bir konuyla karşılaşır ve anlamını, delil ve sırrını bulamadığımızda şöyle kısa ve icmalli bir cevapla cevaplandırabiliriz. Hekim ve ilim olmak üzere tüm kemal sıfatlarına haiz olduğuna inandığımız Allah’ın söylemiş olduğu sözler ve yaptığı işler kesinlikle anlamsız, boş ve hedefsiz değildir. Dolayısıyla şu neticeye varıyoruz ki Kuranı kerimde zikredilmiş olan bu harfler beyhude değildir.

 


[1] Bu bağlamda bkz: indeks: “ manayı huruf-i mukataa ” şomarei {HYPERLINK "/tr/archive/tr2473."} . Bu sitede mevcuttur müracaat ediniz.

[2] TABATABAYİ, Muhammed Hüsyein “ Tefsiri el-Mizan ”, farsça tercümesi: MUSEVİYİ HEMEDANİ, seyit Muhammed Bakır, baskı, 5, Kum: defteri intişarati İslami camiayi mudderisin havza’yı ilmiye’i kum, 1374, şemsi, c. 18, s. 7 ve 8.

[3] TALAKANİ, seyit Mahmut, “ Pertu’yi ez Kuran ”, Tahran: naşır; şirket-i sehami intişarat, 1363, şemsi, c. 5, s. 8, pavereki, c. 4, s. 157.

[4] Müminün, 115.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar