Gelişmiş Arama
Ziyaret
15288
Güncellenme Tarihi: 2009/07/22
Soru Özeti
Niçin Hz. Âdem’in (a.s) hatası yüzünden yer küresinde kalmaya mecbur olup sonuçta günaha bulaşıp cezalandırılmalıyız?
Soru
Neden Hz. Âdemin işlemiş olduğu hata yüzünden günaha bulaşma imkânı olan bu yer küresinde cezalandırılmamız gerekir?
Kısa Cevap

Hz. Âdem başta olmak üzere bütün Enbiyalar (a.s) her çeşit günah ve hatalardan masum ve beridirler. Hz. Âdemin yaptığı şey ise irşad-i bir emre muhalefetti. Dolaysıyla yapılan bu muhalefete günah denilmez. Aslında insanın ve Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi ilahi bir takdir olup daha önceden belirlenmiş bir şeydi; sadece Allah (c.c) bu yolla Hz. Âdemi (a.s) yeryüzüne göndermesini diledi. Diğer taraftan insanın yeryüzüne gönderilmesi, yeryüzünün cezalandırma yeri değil, sınama yeri olduğu içindir.

Allah (c.c) Hz. Âdem ve onun neslini (yalnız salih ve iyi amellerin yeri olan cennetin tersine) iyi ve kötü amellerin yeri olan yeryüzüne sınamak için gönderdi. Onlar günah ve masiyet işlemeye kadir oldukları halde salih ve iyi ameller yerine getirebilirlerse, onları mükâfatlandırır ve hatta onlardan enbiya gibi bazı kimselerini mukarrep olan meleklerden de üstün kılar. Öyle ise semavileşmek için yeryüzüne inmek gerekirdi.

Ayrıntılı Cevap

Yaratılış hikâyesi hemen hemen dinlerin tüm kitaplarında konu edilmiş, çekici ve öğretici bir hikâyedir. Tevrat ve İncil’de yaratılış hikâyesini ele almışlar, ancak Kur’an’a ve Masum imamların hadislerine göre adı geçek kitaplardaki öykü birçok yönden eleştirilebilir. Yaratılışın gerçek hikâyesi Kuran’da en güzel ve inandırıcı bir şekilde beyan edilmiştir. Sorunun cevabını bulmak için birkaç noktaya dikkat etmek lazım:

1- Hz. Âdem (a.s) ilahi ve yüce nebilerden olduğu ve nebilerin de günah ve hatalardan uzak ve masum oldukları bilinmelidir. Dolaysıyla gerçekleşmiş bir olay varsa da günah türünden bir şey değildir. Bir şahıs imam Rıza’dan (a.s), sizce enbiya masum mudur? Şeklinde bir soru sorduğunda, imam cevabında: evet, dedi. Şahıs, öyle ise neden Allah (c.c) Kuran-ı Kerim’de “Adem isyan etti”[1] diye buyurmuştur, dedi. Hz. Rıza (a.s) buyurdu: yazıklar olsun sana! Allah’tan kork, kötü ve çirkin amelleri nebilere isnat etme... Allah (c.c), Hz. Âdem’i kendi halifesi ve hücceti olsun diye yeryüzüne yerleştirdi, cennette kalması için değil, Onun emre muhalefeti yeryüzünde değil, cennette olmuştur...

Allame Tabatabai bu hadise şöyle bir not düşmüştür: İmam (a.s) Hz. Âdemin muhalefeti cennete iken gerçekleşmiştir demesi, ağaçtan yememe emri mevlevi[2] değil, bilakis irşadi olduğuna işarettir. Zira cennette henüz dini teklifler koyulmamıştı, dini tekliflerin yeri, Allah’u Taala daha önceden Adem (a.s) için takdir etmiş olduğu yeryüzüdür. Dolayısıyla Adem (a.s) tarafından yapılan muhalefet ve masiyet mevlevi emre olan muhalefet değil, irşadi emre olan muhalefet ve masiyettir…[3] Yani Allah Taala onlara Şeytanın emrine kulak vermenin insan için ne gibi sorunlara neden olacağını anlatmak istemişti.

Aslında Hz. Âdemin (a.s) yasaklanmış ağaçtan yemesinden kaynaklanan zorluklar yine  Âdem’in (a.s) kendisine dönen bir eylemdi; bir babanın çocuğuna yalın ayakla yol yürüme, ayaklarına çivi batabilir demesine benzer. Hz. Âdem ve Hz. Hava (a.s.) da Allah’a muhalefet etmediler, onlar günah işlemediler, onlar kendi nefislerine zulüm ettiler ve kendilerini cennetten mahrum bıraktılar. Ayriyeten; Hz. Âdem’in (a.s) işlemiş olduğu bu eylem mevlevi emre karşı yapılmiş bir isyan ve günah olmuş olsaydı tövbesi kabul olunduktan sonra kendi ilk makamına (yani cennete) geri dönmesi gerekirdi. Zira mevlevi emre karşı işlenmiş olan isyandan dolayı yapılan tövbe kabul olunduktan sonra günahın tüm eserleri temizlenir ve tövbesi kabul olunmuş şahıs, daha önce bulunduğu mertebeye geri döner. Oysa Adem’in (a.s), işlemiş olduğu eylemden dolayı yapmış olduğu tövbesi kabul edildiği halde, daha önce bulunduğu mertebeye (cennete) geri dönmedi. Dolayısıyla buradaki yasaklık Mevlevi değil, irşadi olduğu anlaşılmaktadır. Yani buradaki yasaklık Hz. Âdemin (a.s) iyiliğini istemekten başka bir şey değildi. Bu nedenle buradaki muhalefet günahdan sayılan muhalefet türünden değildir.[4]

İsteklerin çatışması, günaha bulaşma ihtimali sadece maddi dünyanın özelliği değil, akıl ve şehvet bileşiminden meydana gelen insanın kendisinde de bu özellik vardır.[5]

2- Hz. Âdemin yeryüzüne gelişi, ilahi kaza ve kaderiydi. Eğer Hz. Âdem bu ağaçtan yememiş olsaydı, O ve Onun nesli yeryüzüne gönderilmeyecekti şeklinde bir durum söz konusu değildi. İmam Rıza’dan (a.s) naklettiğimiz rivayette, açık bir şekilde bu konuya değinilmiştir.[6]

Alleme Tabatabai (r.a) bu konuyla ilgili şöyle diyor: Ayetlerin akışından, insan baştan beri yeryüzünde yaşamını sürdürüp ve yeryüzünde ömrünü tüketip bitirmek istenildiği anlaşılmaktadır. Eğer birkaç günlüğüne Allah Taala onu (daimi olmayan) bir cennete yerleştirmiş ise,  onu imtihana tabi tutmak içindir.[7]

Bir rivayette İmam Bakır’dan (a) şöyle nakledilmiştir: “Allah’a yemin ederim ki, Allah’u Taala ,Hz. Ademi dünyada için yaratmıştır”.[8]

3- Dikkat edilmesi gerekir ki, insan sadece yeryüzünde doğup orada yaşayıp ve oraya gönderdiği için cezalandırılmıyor. Dünyaya gelmek kendi başına cezalandırmak değil, insan bu dünyada Salih bir insan ve bir veli gibi kendi yaşamını ilahileştirebilir. Allah Teala insanı kendisi için halife seçti ve onu meleklerden daha üstün kıldı. Meleklerin itirazına karşı ise, insanı savundu ve şöyle buyurdu: “Sizin bilmediğinizi ben biliyorum”[9]

Bütün bunlar bu içindir ki, insan melekler gibi salt akıldan değil, bilakis akil ve şehvet bileşiminden meydana gelmiştir. (Günah işleyebildiği halde) günah işlemiyor böyleli bir varlık, kesinlikle günah işlemeye müsait olmayan varlıklardan daha üstündür. İnsan için sözkonusu olan bu üstünlük ve kemal ancak iki yol; akıl ve cehl… Üzerinde yer alıp imtihana tabi tutularak gerçekleşebilir. Bu ilahi imtihan, ortamı ve yeri olmaksızın olanaklı olamaz. Ortamı ve yeri de ancak yeryüzü olabilir, onun dışında başka bir yerde olamaz. Dolayısıyla yer yüzüne indirildiğimiz için Allah dan memnun kalmamız gerekir. Zira yeryüzündeki sınava katılarak gökyüzlü olmayı kazanabiliriz.



[1] Taha 121.

[2] Mevlevi teklif, muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektiren teklif türüdür. Başka bir ifadeyle Mevla’nın yasamada kendi yetkisini kullanarak koyduğu tekliftir. İrşadi teklif ise bunun tersine muhalefet yapıldığında azabı, cezalandırmayı ve uyarmayı gerektirmez. Sadece bir şeye doğru giden yollardan en kolay ve zahmetsizini gösterir türündendir. Başka bir ifadeyle irşadi teklifteki emir bir bilgilendirme mahiyetini taşır.

[3] Tabatabai, Seyit Muhammed Hüseyin, el-Mizan (farsça) tercümesi, c 1, s 219.

[4] Age.

[5] Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor; Allah Teala melekleri şehvetsiz sadece akıllı yarattı, hayvanları akıldan yoksun şehvetli, İnsanı ise akıl ve şehvetin bileşiminden yarattı. Aklın buyruğuna kulak verirse meleklerden üstün, şehvete yenik düşerse hayvanlardan daha aşağı olur. Saduk, İlelu’ş-şeraii S.15.bab 6.

[6] Rivayette şöyle denilmişti: Hz. Âdemin emre uymayışı dünyada değil cennette olmuştur.

[7] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, el-Mizah (farsça) tercümesi, s 196.

[8] Age. C 1, s 225.

[9] Bakara 30.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar