Gelişmiş Arama
Ziyaret
10422
Güncellenme Tarihi: 2008/12/10
Soru Özeti
Darwin’in evrim teorisi hakkında görüşünüz nedir?
Soru
Ben Darwin’in evrim teorisine inanıyorum. Bu teori hakkındaki görüşünüz nedir?
Kısa Cevap

Doğa bilimcileri arasında bitkiler ve canlıları içine alan varlıkların yaratılışı hakkında iki hipotez mevcuttur.

A. Türlerin evrim teorisi veya transformizm: Bu hipotez canlı varlıkların başlangıçta bir hücreli varlıklar olarak okyanuslarda ve denizlerin derin katmanlarındaki çamurlarda bir atılım ile ortaya çıktığını söylemektedir. 

B. Türlerin sabit oluşu hipotezi veya feksizim: Bu hipotez her canlı türlerinin başlangıçta ayrı bir şekilde bugünkü şekliyle ortaya çıktığını belirtir. 

Şimdiye kadar hiç kimse bir hayvanın bedeninin asıl azalarında önemli bir dönüşüm yaratan veya bir türü başka bir türe dönüştüren bir atlama görmemiştir. Bu nedenle biz sadece atlamaların yoğunlaşmasının bir gün hayvan türünü muhtemelen değiştirebileceğini söyleyebiliriz. Örneğin böyle bir atlama sürüngen hayvanları uçan hayvanlara dönüştürebilir. Lakin bu sanı asla kesin bir sanı değildir; salt zanna dayalı bir meseledir. Çünkü biz hiçbir zaman his ve tecrübe ile asıl azaları dönüştüren atlamalar ile karşılaşmadık. Varlıkların türleri arasındaki evrimsel ilişkiyi keşfetmek de tanrıyı tanımak yolunda hiçbir engel oluşturmaz. Bu nedenleri keşfetmek tevhide bir zarar vermemekle kalmaz, yaratılış düzeninde tanrının varlığını ispat etmeye dönük yeni deliller bize verir. Hem türlerin evrimi hipotezinin taraftarları ve hem de Müslümanlar içindeki bu hipotezin karşıtları, kendi iddialarını ispatlamak için Kur’an ayetlerine istinatta bulunmuşlardır. Lakin her iki grup da bazen kendi görüşlerinin etkisinde kalarak iddiaları ile pek irtibatlı olmayan ayetlere istinatta bulunmuşlardır.

Âlemin ilk yaratılışı hakkındaki Kur’an ayetlerinin zahirinden anlaşıldığı kadarıyla ilk insan siyah renkli çamurdan yaratılmış ve şekli tamamlandıktan sonra ilahi ruh kendisine üflenmiştir. Bunun ardından iblis dışında kalan melekler onun karşısında secde etmişlerdir. Bu ayetlerin beyan ediliş tarzı, Âdem’in topraktan yaratılış şekli ile şimdiki insan şekli arasında başka türlerin olmadığını yansıtmaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Doğa bilimcileri arasında bitkiler ve canlıları içine alan varlıkların yaratılışı hakkında iki hipotez mevcuttur.

A. Türlerin evrim teorisi veya transformizm: Bu hipotez canlı varlıkların başlangıçta bir hücreli varlıklar olarak okyanuslarda ve denizlerin derin katmanlarındaki çamurlarda bir atılım ile ortaya çıktığını söylemektedir. Bu zerre ölçüsündeki varlıklar tedrici olarak evrimleşmiş ve bir türden başka bir türe dönüşmüştür. Bu evrimin en kâmil halkası bugünkü insanlardır. Bu insanlar maymuna benzer varlıklardan meydana gelmiş ve bu şekilde insan görünümlü maymunlar ortaya çıkmıştır. 

B. Türlerin sabit oluşu hipotezi veya feksizim: Bu hipotez her canlı türünün başlangıçta ayrı bir şekilde bugünkü şekliyle ortaya çıktığını belirtir. Hiçbir tür başka bir türe dönüşmemiştir ve doğal olarak insan da bağımsız bir yaratılışa sahip olup ilk başta bu şekilde yaratılmıştır.[1]

Darwin’in evrim teorisi birçok kabul edici ve reddedicisi olan son asırdaki en tartışılan teorilerdendir. Bu alanda bu teoriyi kabul eden ve karşı olan bilginlerin özel olarak yazdıkları kitaplara ek olarak bazıları da genellikle değişik münasebetler ile bu konuya değinmiştir. İslam bilginleri arasında el-Menar Tefsiri ve Meragi yazarları bu teorinin taraftarlarındandır. Onlar, bu teoriyi ilahi sünnetlerden biri olarak kabullenecek ve bazı ayetleri bu yönde tefsir edecek kadar bu görüşün etkisi altında kalmışlardır. Onlar bu hipotezin Darwin’in buluşlarından değil, Kur’an’ın buluşlarından olduğunu sanmışlardır.[2]

Evrimin Kaynağı

Lamark, Darwin ve onların takipçileri gibi doğa bilimciler evrimin kaynağının doğa gereksinimleri, beka mücadelesi, muhite uyarlanma ve en güçlü olanın baki kalması olarak dile getirmiş ve şu neticeye ulaşmışlardır: Bu etkenler varlıkların suret ve azalarını değiştirmekte, potansiyel sahibi varlıkları evrimleştirmekte ve potansiyeli olmayanı ise ortadan kaldırmaktadır. Bunlar hareket ve evrimi gereksinim ve mücadeleden başlattıklarından doğal seçim ve muhite uyarlanma ile sonlanmaktadır.[3]

Evrim Taraftarlarının Delilleri

Bu kesimin delilleri basit bir sınıflandırmayla üç kısımda özetlenebilir:

1. Bunlar arkeolojiden yani canlı varlıkların fosilleşmiş iskeletlerinden bir takım deliller getirmişlerdir. Onlar yerin değişik tabakaları üzerinde yapılan araştırmaların canlı varlıkların basit şekillerden evrimleşmiş şekillere ve daha girift suretlere dönüştüğünü bildirdiğini belirtmekteler. Fosiller arasındaki farklılık ve değişikliği açıklayabilecek tek yol mevcut evrim hipotezidir.

2. Evrim taraftarları karşılıklı beden incelemeleri neticesinde bir takım karineler elde etmişlerdir. Onlar uzun ve detaylı araştırmaların ardından ve de değişik hayvanların iskeletlerini inceleme ve birbirleri ile mukayese etme neticesinde birçok benzerlik bulmuşlardır. Bu da onların tümünün bir türden geldiğini göstermektedir.

3. Evrim taraftarları cenin bilimden de bir takım karineler elde etmişlerdir. Onlar hayvanların gerekli evrime ulaşmadan önce cenin halindeyken karşılıklı olarak incelenmesi durumunda ceninlerin evrimleşmeden önce anne karnındayken veya yumurta içindeyken birbirlerine çok benzediklerini ifade etmektedirler. Bu da onların tümünün başlangıçta bir türden geldiğinin göstergesidir.

Türlerin Stabilliğini Kabul Edenlerin Yanıtları

Lakin türlerin stabilliği hipotezini kabul edenler bütün bu delillere genel bir cevap vermektedirler ve bu cevap şudur: Bu karinelerin hiçbiri ikna edici değildir. Elbette bu üç karinenin zihinde evrimi sanıya dayalı bir ihtimal olarak gerekçelendirdiği inkâr edilemez, lakin bunların hiçbiri kesinlik ifade etmemektedir. Daha açık bir ifadeyle evrim hipotezinin ispat edilmesi ve onun bir hipotez şeklinde bilimsel ve kesin bir kanuna dönüşmesi ya akli delil esasınca kanıtlanmalı ya da sınama, his ve tecrübe kanalıyla kanıtlanmalıdır. Bu iki yol dışında başka bir yol bulunmamaktadır. Öte taraftan akli ve felsefi delillerin bu meseleye müdahale edemeyeceğini ve de kökleri iki milyon yıl öncesine dayalı meseleleri incelemede tecrübe ve sınamanın gücünün olmadığını bilmekteyiz! Bizim his ve tecrübe ile idrak ettiğimiz şey, hayvanlar ve bitkilerde mutasyon atlama şekliyle zamanın geçmesi neticesinde meydana gelen yüzeysel değişikliklerdir. Örneğin normal koyun neslinden aniden yünü normal koyunların yününden farklı olan bir koyun üremektedir. Bu koyunun yünü daha yumuşak ve hafiftir. Bu koyun, “merinos” koyunu adında yeni bir koyun neslinin belirtilen yün özelliği ile ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bir takım hayvanlar atlama neticesinde göz rengi, tırnak veya bedenin deri şekli gibi değişimler geçirmektedir, ama şimdiye dek hiç kimse bir hayvanın bedeninin asıl azalarında önemli bir değişikliği yaratan veya bir türü başka bir türe dönüştüren bir atlamaya tanıklık etmemiştir. Bundan dolayı biz sadece atlamaların yoğunlaşmasının bir gün hayvan türünün değişmesine neden olabileceği ve örneğin sürüngen hayvanları uçan hayvanlara dönüştürebileceği ihtimalini verebiliriz. Lakin bu ihtimal asla kesin bir ihtimal değildir. Sadece sanıya dayalı bir ihtimaldir. Çünkü biz hiçbir zaman his ve tecrübe aracılığıyla asıl azaları değiştiren bir atlamayla karşılaşmadık. Belirtilen hususların bütününden aldığımız netice şudur: Transformizm taraftarlarının üç delili bu teoriyi bir hipotezden öteye taşıyamamaktadır. Bu nedenle bu konu üzerinden tartışan kimseler meseleyi dile getirirken her zaman “türlerin evrim hipotezi” sözcüğünü kullanıp kanun ve esas sözcüğünü kullanmamaktadırlar.[4]

Âlemin ilk yaratılışı hakkındaki Kur’an ayetlerinin zahirinden anlaşıldığı kadarıyla ilk insan siyah renkli çamurdan yaratılmış ve şekli tamamlandıktan sonra ilahi ruh kendisine üflenmiştir. Bunun ardından iblis dışında kalan melekler onun karşısında secde etmişlerdir. Bu ayetlerin beyan ediliş tarzı, Âdem’in topraktan yaratılış şekli ile şimdiki insan şekli arasında başka türlerin olmadığını yansıtmaktadır.[5]

Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki kitapları okuyabilirsiniz:

1. MekarimŞirazi, Nasır, Tefsiri Numune.

2. Taligani, Seyit Mahmut, Pertovi ez Kur’an.

3. Tusi, Muhammed b. Hasan, et-Tibyan fi Tefsiri’l-Kur’an (Kitabın önsözünde).

4. Necefi Humeyni, Muhammed Cevad, Tefsiri Asan.

5. Fadlullah, Seyit Muhammed Hüseyin, Tefsiri MinVahyi’l-Kur’an.

6. Behzat, Mahmut, Darwinizm.

7. MekarimŞirazi, Nasır, AherinFarziyeyiTekamül.

8. Musevi Sebzevari, Seyit Abdü’l-A’la, Mevahibi’r-Rahman fi Tefsiri’l-Kur’an.

9. Necefi, Muhammed Rıza, Nakdı Felsefeyi Darwin (Arapça).

10. Belaği Necefi, Muhammed Cevat, A’lai’r-RahmanfiTefsiri’l-Kur’an.

 


[1] 731 sayılı (site: 911) başlıktan alıntılanmıştır. 

[2] El-Menar ve Meragi, Bakara, 251. Ayetin tefsiri.

[3] Taligani, Seyit Mahmut, Pertovi ez Kur’an, c. 1, s. 35, Naşir Şirketi Sehamiyi İntişar, çapı Tahran, 1362 h.ş.

[4] Tefsiri Numune, c. 11, s. 84 – 90.

[5] 731 sayılı (site: 911) başlıktan alıntılanmıştır.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar