Gelişmiş Arama
Ziyaret
13732
Güncellenme Tarihi: 2012/05/19
Soru Özeti
Neden Hz İsa Ruhullah olarak adlandırılmıştır?
Soru
Neden Hz İsa Ruhullah (Allah’ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah’ın kendi ruhundan Peygamberi Âdem’e üflemesinin manası nedir?
Kısa Cevap

Bazı özellikler değişik ve birçok şey ve bireylerde bulunmasına karşın, bir takım deliller nedeniyle özel bir birey veya şeyde belirgin olarak ilan edilir. Örneğin Allah’ın olan tüm gökler ve yeryüzü arasında Kâbe’nin Allah’ın evi olarak tanıtılması bu kabildendir. Bu anlamda tüm peygamberler ve mümin bireyler Allah’ın ruhuna isnat edilmekle birlikte, bu istinat Hz İsa ve Hz Âdem ile ilgili olarak bu iki şahsın özel bir şekilde yaratılması nedeniyle belirgin bir şekilde ortaya çıkmış ve bu esas uyarınca da Hz İsa, “ruhullah” olarak adlandırılmıştır. Elbette bu ad ve lakap onun kulluğuna bir halel ve noksanlık getirmemiş ve onu ulûhiyet mertebesine çıkarmamıştır. 

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim’de bu ilahi peygamberi tanıtma noktasında mevcut olan ayet şöyle buyurmaktadır: Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine iman edin, “(Allah) üçtür” demeyin. Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah, ancak bir tek ilâhtır. O, çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.[1]  Bu ayete istinatta bulunarak ruhullah kelimesi, Hz İsa’nın isimlerinden biri sıfatıyla İslami metinlerde kullanılmıştır. Öte taraftan Kur’an-ı Kerim’in açıkça belirtmesiyle ruh az insani bir bilgiyle tüm yönlerinin bilinebileceği konulardan değildir.[2] Bununla birlikte Kur’an’da ruh kelimesini değişik manalarda kullanan birçok ayete rastlamaktayız ve bunların arasında ortak bir nokta bulunabilir. Kur’an’daki ruh kelimesinin bazı manaları şunlardır:

1. Allah’ın mesajını peygamberlere ulaştıran yakın melek.[3]  

2. Semavi kitap.[4]

3. Allah tarafından kullarına gönderilmiş gaybi yardım.[5]

4. Hz İsa’nın bir özelliği.

Son numune bağlamında Kur’an’da bir defa Hz İsa’nın Allah’ın ruhu olarak adlandırıldığını[6] ve başka bir yerde de onun “Kutsal Ruh” ile desteklendiğini[7] gözlemlemekteyiz. Tabirdeki bu ihtilafın niteliği bizim için açık olmayan ruhun değişik yönlerine matuf olabilir. Şayet bütün bu belirtilen hususlar kendi başına herhangi bir ipham ve soru yaratmayabilirdi, ama Hıristiyanların özel inançları ve özellikle teslis inancı[8] onların bu ayetlerden istifade ederek, Kur’an’ın da Hz İsa’nın bir takım özelliklere sahip olduğunu kabul ettiğini, onu kadim bildiğini, Allah’ın yaratığı bilmediğini ve Allah’ın oğlu bildiğine dair Hıristiyanların inancını takviye ettiğini iddia ederek Müslümanlara bir takım hususları kabul ettirmeye yeltenmesine neden oldu.

Bu konuların eskiden beri dile getirildiği ve Masum önderlerimizin de bu tür iddialar karşısında takipçilerini uygun cevaplarla bilgilendirdiklerini bilmeliyiz. Aşağıdaki iki numuneye dikkat ediniz:

1. Hamran, İmam Sadık’tan “Ondan bir ruh” ayeti ile ilgili olarak bir açıklama ister. İmam cevap olarak şöyle buyurur: Bu ruhtan kasıt, yaratılmış bir varlıktır ve Allah onu Âdem ve İsa’nın varlığına koymuştur.[9] Bu şekilde İmam, “eğer Allah’ın ruhu bir fertte olursa, kesinlikle o da kendi tanrısı gibi ezeli ve ebedi olacaktır” diye öne sürülen şüpheyi ortadan kaldırmaktadır.

2. İmam Sadık (a.s) bu hususla bağlantılı olarak başka bir yerde Muhammed b. Müslim’e verdiği cevapta şöyle buyurmaktadır: Allah evler arasından Kâbe’yi seçtiği ve orası benim evimdir dediği gibi, bir peygamberi (İbrahim) de diğer peygamberler arasından seçmiş ve o benim dostumdur demiştir. Aynı şekilde diğer hususlara benzer şekilde İsa’yı kendi ruhu olarak ilan etmesinin sebebi de onu diğer ruhlar arasından seçmiş olmasıdır. Bu konu onun yaratılmış olması gerçekliğini zedelemez. İsa’da diğer peygamberler gibi Allah’ın yaratığı idi ve onun yönlendirmesiyle rolünü oynuyordu.[10] İmam burada önemli bir noktaya işaret etmektedir: Allah bazen herkeste veya birçok bireyde bulunan bir özelliği bir takım deliller nedeniyle bir şey veya bir bireyde belirgin kılar, ama bu, söz konusu özelliğin diğer şahıslarda bulunmadığı anlamına gelmez. Örnek:

1. Tüm evren Allah’ın olmasına karşın[11]O, Mekke şehrinde küçük bir alanı belirgin kılmış ve orasını “evim”[12] sıfatıyla kendi evi olarak ilan etmiştir.

2. Kur’an’ın açıkça buyurmasıyla tüm peygamberler ve melekler Allah’ın seçilmiş yaratıkları olmasına rağmen[13], bu kutsal kitabın bir başka yerinde peygamberlerden bir grubun belirgin olarak seçildiği ilan edilmiştir.[14]

3. Son olarak, ilahi ruh tüm peygamberlere verilmesine ve onların ve hatta diğer imanlı şahısların Allah tarafından bir ruhla desteklenmesine karşın[15], bu özellik Hz İsa hakkında ve ondan önce de Hz Âdem bağlamında[16]  bu belirgin bir şekilde ilan edilmiştir.

Bu esas uyarınca Hz İsa’nın “ruhullah” olmasını onu Tanrıya benzer kılacak ve Tanrının bir cüzünün kendinde cisimleştiğini çağrıştıracak bir özellik olarak algılamamak gerekir.[17]

Hz İsa’nın beşikteyken ilk sözü “ben rabbimin kuluyum”[18] idi. Kendisi misyonunun son döneminde de Allah’a şöyle hitap etmiştir: Ben takipçilerime benim ve sizin rabbiniz olan Allah’a ibadet edin diye söyledim.[19] Sen benim kalbimden haberdarsın ve ben senin ilmine ulaşamam.[20] Hz İsa bu şekilde kendi kulluk mertebesini ilan etmiştir. Bu ilahi peygamber babasız yaratılmıştır. Nitekim Âdem de babasız ve annesiz olarak yaratılmıştı.  Bu esas uyarınca tüm insanların yaratılması Allah tarafından bir mucize olsa da bu mucize bu iki şahıs hakkında daha belirgin kılınmıştır. Bu nedenle Allah, peygamberleri arasında bu iki şahsı belirgin kılmış ve onları kendi ruhuna isnat etmiştir. Elbette Allah istediği her kuluna kendi ruhundan üfleyebilir.[21]

Sorunuzun ikinci bölümü 17684 (Site: tr17361) yanıtta yer almaktadır. Arzu ederseniz okuyabilirsiniz.

 


[1] Nisa Suresi, 171. ayet.

[2] İsra Suresi, 85. ayet: " وَ يَسْئَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَ ما أُوتيتُمْ مِنَ الْعِلْمِ إِلاَّ قَليلا".

[3] Nahl Suresi, 102. ayet; Meryem Suresi, 17. ayet; Şuara Suresi, 193. ayet…

[4] Şura Suresi, 52. ayet.

[5] Mücadele Suresi, 22. ayet; Bakara Suresi, 87. ayet.

[6] Nisa Suresi, 171. ayet: "وَ رُوحٌ مِنْه‏".

[7] Bakara Suresi, 87 ve 253. ayet: "وَ آتَيْنا عيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّناتِ وَ أَيَّدْناهُ بِرُوحِ الْقُدُس‏".

[8] Elbette bazı Hıristiyan mütekellimler teslise tapmayı kabul etmemekte ve bir takım yorum ve teviller ile kendilerinin muvahhit olduğunu ispat etmeye çalışmaktadır. Gerçek Hıristiyanların Allah’a taptıklarını bilmeliyiz. Bu husus, Âli İmran suresinin 64. ayetinde belirtilmiştir.

[9] Kuleyni, Muhammed bin Yakup, Kâfi, c: 1, s: 133, hadis 2, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[10] a.g.e, hadis 3.

[11] A’li İmran Suresi, 189. ayet: "وَ لِلَّهِ مُلْكُ السَّماواتِ وَ الْأَرْض‏”. Ve benzer başka onlarca ayet daha mevcuttur.

[12] Bakara Suresi, 125. ayet: "َ أَنْ طَهِّرا بَيْتِي‏"؛ حج، 26"طَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفينَ وَ الْقائِمينَ وَ الرُّكَّعِ السُّجُود".

[13] Hac Suresi, 75. ayet: "اللَّهُ يَصْطَفي‏ مِنَ الْمَلائِكَةِ رُسُلاً وَ مِنَ النَّاس‏".

[14] A’li İmran Suresi, 33. ayet: "إِنَّ اللَّهَ اصْطَفى‏ آدَمَ وَ نُوحاً وَ آلَ إِبْراهيمَ وَ آلَ عِمْرانَ عَلَى الْعالَمين‏"; Bakara Suresi, 130. ayet: "مَنْ يَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ إِبْراهيمَ إِلاَّ مَنْ سَفِهَ نَفْسَهُ وَ لَقَدِ اصْطَفَيْناهُ فِي الدُّنْيا...".

[15] Mücadele Suresi, 22. ayet: "أُولئِكَ كَتَبَ في‏ قُلُوبِهِمُ الْإيمانَ وَ أَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ".

[16] Hicr suresi, 29. ayet; Sad Suresi, 72. ayet: "فَإِذا سَوَّيْتُهُ وَ نَفَخْتُ فيهِ مِنْ رُوحي‏ فَقَعُوا لَهُ ساجِدين‏".

[17] Bu hususta bu sitedeki 4671. Sorunun açıklamasını okuyabilirsiniz.

[18] Meryem Suresi, 30. ayet: "قالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّه‏".

[19] Maide Suresi, 117. ayet: "ما قُلْتُ لَهُمْ إِلاَّ ما أَمَرْتَني‏ بِهِ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَ رَبَّكُم‏".

[20] Maide Suresi, 116. ayet: "تَعْلَمُ ما في‏ نَفْسي‏ وَ لا أَعْلَمُ ما في‏ نَفْسِك‏".

[21] Gafir Suresi, 15. ayet: " ِ يُلْقِي الرُّوحَ مِنْ أَمْرِهِ عَلى‏ مَنْ يَشاءُ مِنْ عِبادِهِ ".

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Acaba peygamberin (s.a.a) veya imamın (a.s.) gölgesi var mıydı? Bu hususta nakledilen hadislerin doğruluk payı ne kadar?
    25079 Eski Kelam İlmi 2011/07/20
    Peygamberin (s.a.a.) gölgesi var mıydı yok muydu meselesi akli bir mesele değildir. Dolayısıyla akla dayanarak bu konuda hüküm veremeyiz. Buna binaen akli olarak ne peygamberin (s.a.a.) gölgesi vardı şeklinde ne yoktu şeklinde hüküm edemeyiz. Bu konuda itimat edebilecek ve dayanabileceğimiz tek kaynak nakil ve hadis içerikli kaynaklardır. Hadis içerikli olup ...
  • Bura b. Azip Kimdir? Ehl-i Beyt’in dostlarından mıdır? Hz. Ali’nin imamlığını kabul etmiş midir?
    6810 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 ...
  • Ömer hadis uydurduğu için Ömer tarafından kınanmış mı?
    16242 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2010/06/30
    Buhari, Muslim, İmam Ebu Cafer Eskafi, Muttaki Hindi İkinci Halife Ömer’in Ebu Hureyre’den temelsiz hadis naklettiği için Ebu Hureyre’yi kırbaçlamış ve kendi hükümranlığının sonuna kadar onu hadis nakletmekten sakındırmıştır.Ömer’in Ebu Hureyre’ye bu kötümserliğinin sebebini şu faktörlere dayandırabiliriz:
  • Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
    24188 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/04
    Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu,göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. ...
  • Ebu Leheb muvahhit değil miydi, küfrünün delili sadece peygambere (s.a.a) muhalefet ettiği midir?
    4672 تاريخ بزرگان 2015/05/04
    Rivayet ve tarihi nakiller esasınca ebu Leheb putperest idi ve onun peygambere (s.a.a.) muhalefet etmesinin nedeni de tevhide karşı olduğundan dolayı idi. ...
  • Evde eğitilmiş köpeklerin necaset hükmü nedir?
    6109 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Necasetlerden biri köpektir. Karada yaşayan tüm türleri necistir. Bütün Tevzihu’l-Mesail’lerde şöyle yazar: ‘Karada yaşayan köpek ve domuz, onların kılı, kemiği, pençesi, tırnağı ve rutubetleri necistir; ama deniz domuzu ve köpeği paktır.’[1]Ayetullah Hadevi Tahrani’nin bu konudaki görüşüde ...
  • Cemaat namazında mezhebi Sünni olan bir imama iktida etmek caiz midir?
    9855 Varie 2014/01/21
    Ehlisünnetin cemaat namazına katılmak ve onlara uymak sakıncasızdır. Bazı nakledilen muteber hadislerde onların namazlarının ilk safında durup onlara katılanlar Allah Resulü’nün (s.a.a) arkasındaki ilk safta durup namaz kılan kimseye benzetilmiştir.[1] Ama imkân dâhilinde Şialar gibi namaz kılınmalıdır. Eğer bir takiye durumu bulunmuyorsa ve Ehlisünnet ...
  • Evrenin bütün sırlarından haberdar olan bir peygamberin ummi olması nasıl mümkündür?
    9913 Eski Kelam İlmi 2008/03/15
    Ummi okuma ve yazmayı birisinden öğrenmeyen kimseye denir. İslam Peygamberine de ummi denilmesi onun kimseden ders almadığı ve okuma ve yazmayı kimseden öğrenmediği içindir. Bu konu tarihi veriler açısından kesindir ve bu İslam Peygamber’ine bir üstünlük ve övgü sayılır ve aynı zamanda onun peygamberliğine ...
  • Allah’ın evini veya imamları ziyarete gitmek için bizim istememiz mi gerekmektedir yoksa Allah ve imamların bizi çağırması mı?
    9256 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Böyle yolculuklarda insanların isteğiyle onların Allah ve ilahi evliyalar tarafından çağrılmaları arasında bir çelişki bulunmaz. Ziyaretçinin isteği ve çağrılmasıyla beraber gerçekleşen yolculuk, bir şahsın kendi isteğiyle bir ziyafete gitmesi ve ziyafet veren şahsın da ona davetname göndermesine benzer ve bu durumda onun özel saygısına muhatap olacaktır. Ama bazı şahısların ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7162 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...

En Çok Okunanlar