Gelişmiş Arama
Ziyaret
9129
Güncellenme Tarihi: 2010/01/23
Soru Özeti
Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt (a.s) diri midirler? Eğer diriyseler bunun manası nedir?
Soru
Peygamber (s.a.a) ve onun Ehlibeyti (a.s) diri midirler? Diri olmanın manası nedir? Lütfen akli ve nakli deliller ile bunu açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’inin (a.s) diri olması,  hakiki hayat konusunda Kur’an’daki anlamı içerir ve özellikle şehitler hakkında buna vurguda bulunulmuştur: "وَ لا تَحْسَبَنَّ الَّذينَ قُتِلُوا في‏ سَبيلِ اللَّهِ أَمْواتاً بَلْ أَحْياءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ". Aynı şekilde birçok rivayette de imamların diri oluşu hakkında bu anlama işaret edilmiştir. Bundan kastedilen şey, dünyevi anlamıyla diri olmak değildir; çünkü İmam-ı Zaman (a.c.f) dışında geriye kalan on üç masum belirli bir zamanda dünyada yaşamış ve ardından şehadet veya tabii bir ölüm ile dünyadan göçmüşlerdir. Bununla birlikte ruh için bulunan ve masumlar hakkında en yüksek derecede gerçekleşen üstün ve hakiki hayat, onların evrendeki işleri bilmesine ve evrende dünyada yaşayan canlılardan daha diri bir şekilde bulunmalarına sebep olur. Bu iddianın nakli delili, ölümden sonra ve kıyametten önce hakiki hayatı vurgulayan birçok ayet ve rivayettir. Aynı şekilde masumların makamı ve varlıksal kapasiteleri hakkında nakledilmiş birçok rivayet bu hususta herhangi bir şüpheye yer vermemektedir. Bu hususta ileriye sürülebilecek en basit akli delil ise düşünen nefsin soyut oluşudur. Bu, masumların değerli ruh ve varlıklarının maddi hayattan öteye bir alanda faaliyet gösterdiğini ve etkide bulunduğunu ispat eder.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyti (a.s) seven, sayan ve onlara tevessül eden insanların inançlarından elde edilen netice üzere, Hz. Peygamber (s.a.a) ve onun Ehlibeyti (a.s) bize öğretilerini öğreten, eserlerini bırakan ve ardından bizden ayrılan salt bir grup öğretmen mesabesinde değildir. Bilakis onlar her zaman hazır olan ve özellikle kendi takipçilerini ve hakikat taliplerini gözetleyen değerli varlıklardır. Her ne kadar bu husus Şii’lerin diri imamı (İmam-ı Zaman (a.c.f.)) hakkında daha belirgin bir şekilde kendini gösterse de batıni hidayet kaidesi ve özellikle manevi tevessüller ile ilgili hususlarda diri ve etkili olma tüm on dört masum hakkında geçerlidir. Masumlar hakkındaki bu bakış daha çok onların kutsal konum ve batini makamlarından kaynaklanır ve bu açıdan onların diri ile ölmüş olmaları ve hazır ile kayıp olmaları arasında herhangi bir fark bulunmaz. Bu iddianın kelam, Kur’an ve akıl eksenli esası, her şeyden önce düşünen nefsin soyut oluşu ve insanın hakiki hayatına dayalıdır. Bu, maddi hayattan daha üstün bir hayattır. Nitekim imamlarla ilgili birçok duada şöyle denilmiştir: Şehadet ederim ki sen beni görmektesin, sözümü işitmektesin ve sen diri ve Allah nezdinde rızıklandırılmaktasın.[1] “Allah yanında rızıklandırılmaktasın” tabiri “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis onlar diridirler, Rableri katında Allah’ın, lütfünden kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar”[2]ve[3] ayetine işaret eder. Bu ayet şehitlerin gerçek ve üstün hayatını ispat eder ve öldükten sonra onların ruhsal varlık, hayat ve güçlerinin azalmadığına, bilakis denetleme ve varlıksal kapasitelerinin arttığına delalet eder. Bu hakikatin Hz. Peygamber (s.a.a) ve imamlar (a.s) hakkında en üstün şekilde gerçekleştiği belirtilmelidir; çünkü onların sahip olduğu en küçük makam, manevi şehadet makamıdır. Bundan dolayı Hz. Peygamberin (s.a.a) ve Ehlibeytinin (a.s) diri oluşu belirtilen anlamdadır. Onların dünyevi cisim taşıması manasında değildir; çünkü İmam-ı Zaman dışında kalan on üç masum özel bir zamanda dünyada yaşamış ve neticede şehadete ermiş veya tabii bir ölüm ile dünyadan göçmüşlerdir. Bundan dolayı ruhun güç kapasitesini göz önünde bulundurduğumuzda, ölümün gerçekleşmesinin ve dünyevi cismin olmayışının onun fonksiyonunu değiştiremeyeceği hakikatine bizi yönlendirir. Bu husus ilahi ruhla bağlantısı olan Hz. Peygamber (s.a.a) ve imamlar (a.s) hakkında daha üst derecelerdedir. Elbette bu batini hakikatlerin niteliğini zahiri tartışmalar ve cüzi akıl ile kavramak mümkün değildir.  Kur’an’ın vurguladığı ölümden sonra gerçekleşen hakiki hayat, bu hakikatlere yönelik en düşük seviyedeki kavrayışımızı simgeler.. Bu hayatı ve diri olmayı gerçek anlamıyla dünyevi hayat sınırlarına özgü kılmak mümkün değildir. Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi![4]  Bu şekilde öldükten sonra ve kıyametten önceki hayatı vurgulayan Kur’an’daki birçok ayet bu konunun nakli delillerini teşkil eder ve her şeyden daha önemlisi ise ilgili ayette şehitlerin üstün bir hayatının olduğu belirtilmesidir. Kur’an’a ek olarak, birçok muteber rivayet ve dualar da bu manaya delalet eder ve genel olarak derecesi büyük olan on dört masumun batini makamları ile ilgili rivayetler, bu iddianın gerçekliği hususunda hiçbir kimsede kuşku uyandırmayacak kadar çoktur. Aynı şekilde bu konuya delalet eden en basit akli delil ise nefsin, ilmin ve bilincin soyut olması ve ruhun gücüdür. Bunlar hakiki hayata sahiptir ve dünyevi bir şekilde diri olmayla hiçbir irtibat taşımazlar. Gerçek hayat, öldükten sonra ruh için gerçekleşen şeydir. Son olarak şu noktanın hatırlatılması gerekli olabilir: Masumların üstün bir hayata sahip oldukları, onların diri ve ölü, hazır ve kayıp olanları arasında bu üstün hayat bağlamında bir farklılık bulunmadığı ve bunun onların varlıksal kapasitesine delalet ettiğine ek olarak, Şiilikle ilgili ayrı bir boyutta ve İmam-ı Zamanın varlığının gerekliliğine vurguda bulunma bağlamında birçok rivayette dünyevi olarak yaşayan diri bir imamın varlığına atıfta bulunulmuştur. Bu rivayetlerden biri şudur: “Ben Ebu Abdullah’tan şöyle buyurduğunu duydum: Her kim ölür ve onun diri ve zahir bir imamı olmazsa o cahillik üzerine ölür. Ben, sana feda olayım diri bir imam mı diye sordum ve o evet diri imam diri imam diye buyurdu.”[5] Bu rivayetler önceki konular ile bir çelişki arz etmez ve yerinde bahsedildiği üzere dünyevi hayatta bulunan imamın varlığı birçok önemli hikmeti barındırır ve burada bu işaretle yetiniyoruz.

Bu hususta daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki yanıtlara müracaat edebilirsiniz:

İmamın tüm mekânlardaki varlığı, 11043 (Site: tr10911).

İmamlar ve tekvini velayet, 222 (Site: 1406).

Gıyap asrında İmam-ı zamanın varlığının faydaları, 654 (Site: 705).

Berzah ve berzah hayatı, 3891(Site: 4160).

Aziz İslam peygamberinin berzah hayatı, 11043 (Site: tr10911).

 


[1] Muhaddisi Nuri, Müstedreku’l Vesail, c. 10, s. 345, Müessese-i A’lul Beyt, Kum, 1408 h.k.

[2] A’li İmran Suresi, 169. ayet.

[3] Kur’an’da birçok ayetin ölümden sonra ve kıyametten önce berzah hayatına işaret ettiği hatırlatılmalıdır. Bunların hepsi, bu konunun nakli delilleri sayılabilir. Bu hayat salt şehitlere özgü değildir. Ancak bu ayetin meşhur olması ve imamların diri olması anlamını açıklayan bazı rivayetlerde bu ayete isnat edilmesi nedeniyle biz de bu ayeti naklettik. Berzah hayatının nakli delillerini öğrenmek için bu sitede yer alan 3891 (Site: 4160) ve 5262 (Site: 5870) sayılı yanıtlara müracaat edebilirsiniz.

[4] Ankebut Suresi, 64. ayet.

[5] Müstedreku’l Vesail, c. 18, s. 177.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar