Gelişmiş Arama
Ziyaret
35821
Güncellenme Tarihi: 2013/02/14
Soru Özeti
Peygamberin döneminde gece yarısı nasıl hesaplanırdı?
Soru
Peygamberin döneminde gece yarısı nasıl hesaplanırdı? Zira o zamanlarda ne saat, ne de halkın yer kürenin durumunu bilecek astronomi bilgisi yoktu. Bu konuda o döneme ait metot olsa bile hesaplama yöntemi islamın hangi kaynağından alınmıştır? Yine öğle ezanının vakti rasathane sitelerinde verilen zamanla neden yarım saat farklıdır? Son olarak sünni ve şii mezheplerinde şer’i vakitler aynı mıdır yoksa birkaç dakikalık fark var mı?
Kısa Cevap
Kur’an’da ve rivayetlerde ‘Gasaku’l-Leyl’ ve Nisfu’l-Leyl’ ifadeleriyle gece yarısına işaret edilmiştir.
Allah Teala Kur’an da şöyle buyuruyor: ‘Güneşin zeval vaktinde, geceleyin karanlık basınca ve fecir çağında namaz kıl; şüphe yok ki sabah namazı, (meleklerden taraf) tanık olunandır.’
İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Güneş battıktan sonra gökteki kızıllığın çekilmesi yatsının başlangıcıdır. Sonu ise ‘gasaku’l-leyl’e yani gece yarısına kadardır.’
Bu konuda gelen rivayetlere baktığımızda ‘gece yarısı’ kavramının Müslümanlar için yabancı olmadığını görmekteyiz.
Zifiri karanlık manasına gelen ‘Gasak’ kelimesine dayanarak karanlığı bulmak zor olmayacaktır. Peygamberimizin (s.a.a) döneminde saatin olmaması, zamanı belirlemek için hiç bir alet ve aracın olmadığı anlamına gelmez. Onların astronomi bilgisinden yoksun oldukları söylenemez. Beşerin astronomi bilgisi Peygamberimizden (s.a.a) birkaç bin yıl öncesine gitmektedir.
Belirtmek gerekir ki şer’i öğle vakti, güneşin göğün orta yerinden batıya doğru yönelmesiyle başlar. Buna göre rasathane sitelerinde verilen bilgiler şer’i vakitler için söylenen ölçülere uyarsa doğrudur. Uymazsa değildir.
Sünni ve Şii arasındaki  şer’i vakitlerin farklılığı konusunda Abdurrahman el-Cezayiri, Seyyid Muhammed el-Garavi ve Yasir Mazih’in eseri olan el-Fıkh Ala’l-Mezahibi’l-Erbaa ve Mezheb-i Ehl-i Beyt (c.1, s.277) adlı esere bakabilirsiniz.
 
Ayrıntılı Cevap
Sorunuz gerçekte birkaç bölümden oluşmaktadır. Cevabı sorudaki sıralamaya göre vereceğiz.
1. Peygamberimizin döneminde şer’i gece yarısı nasıl hesaplanırdı?
Cevaba geçmeden önce birkaç noktayı hatırlatmakta fayda var:
a) Kur’an’da ve rivayetlerde ‘Gasaku’l-Leyl’ ve Nisfu’l-Leyl’ ifadeleriyle gece yarısına işaret edilmiştir.
Allah Teala Kur’an da şöyle buyuruyor: ‘Güneşin zeval vaktinde, geceleyin karanlık basınca ve fecir çağında namaz kıl; şüphe yok ki sabah namazı, (meleklerden taraf) tanık olunandır.’[1]
Ragıb, ‘el-Müfredat’ta şöyle diyor: ‘Gasaku’l-Leyl, zifiri karanlık manasına gelir.’[2] ‘Gasak’ kelimesinin zifiri karanlık manasına gelmesi ve karanlık, gece yarısında daha yoğun olduğundan bu kelime ‘gece yarısı’ manasına da gelmektedir.[3]
Rivyetlere gelince, İmam Bakır (a.s) buyuruyor: ‘Gece namazının vakti gece yarısı ile gecenin sonuna kadardır.’[4]
İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Yatsı namazının başlangıcı güneşin batmasından sonra (gökteki) kızıllığın gittiği vakittir. Sonu ise Gasaku’l-Leyl yani gece yarısına kadardır.’[5]
b) Bu konuda gelen rivayetleri incelediğimizde Müslümanların gece yarısı kavramını iyice anladıklarını görmekteyiz. Zira Masum İmamların (a.s) gece yarısı meselesinden bahsettikleri rivayetlerin hiç birinde raviler gece yarısının vakti ve onun niteliği hakkında soru sormamışlardır. Bu da meselenin halk için anlaşılmaz bir durum olmadığını göstermektedir.
2. Peygambermizin döneminde gece yarısı nasıl hesaplanırdı?
‘b’ şıkkında da belirtildiği gibi o zamanlarda gece yarısı meselesi anlaşılmaz bir durum değildi. Bununla birlikte insanın aklına bir takım ihtimaller gelmektedir ki aşağıda onları getiriyoruz:
I) Zifiri karanlık manasına gelen ‘Gasak’ kelimesi göz önüne alındığında onun manasını bulmak zor olmayacaktır. Zira gecenin en karanlık zamanı gece yarısıdır.
II) İslamın başlagıcında saatin olmaması zamanı belirlemek için hiç bir alet ve aracın olmadığı anlamına gelmez. Beşer önceden beri zamanı belirlemek için çeşitli aletlerden yararlanmış ve onlara göre işlerini ayarlamıştır.
3. O zamanlarda halkın astronomi bilgisinin olmadığı iddiasını Kur’an-ı Kerim çürütmektedir.[6]
4. Sorunuzun öğle ezanı vaktinin rasathane sitelerinde gelen vakitle farklı olduğu kısmına hakkında belirtmek gerekir ki güneş göğün ortasından batıya yöneldiğinde öğle namazının vakti girmiş olur. Bunu da belirlemenin en güzel yolu bir ‘şâhis’ten faydalanmaktır. Yani bir çubuk veya benzeri şey düz bir zemine dikilir. Güneş sabahleyin doğduğunda onun gölgesi batıya doğrudur. Güneş yükseldikçe bu gölge kısalır. Gölge en kısa haddine ulaştığında öğle vakti girmiş olur. Bundan sonra uzamaya başlayıp doğuya doğru döndüğünde öğle ve ikindi namazının vakti girer.[7] Mekke gibi bazı şehirlerde bazı günler öğle vakti gölge tamamen kaybolur ve güneş dikey olarak gelir. Böyle yerlerde gölge yeniden görülmeye başladığında öğle ve ikindi namazının vakti girmiş olur.[8]
Ayrıca, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarının özel vakitleri var ki bunun için ameli risalelere bakabilirsiniz.[9]
Şimdiye kadar söylenenler şer’i öğle vaktini belirlemek hakkında idi. Buna göre radyo ve televizyonlarda okunan ezanlar ve rasathane gibi sitelerin verdiği vakitler bu ölçüye uyarsa doğrudur, uymazsa değildir.
5. Şii ve sünni arasındaki şer’i vakitlerin ihtilaflı olup olmadığı konusunda Abdurrahman el-Cezayiri, Seyyid Muhammed el-Garavi ve Yasir Mazih’in eseri olan el-Fıkh Ala’l-Mezahibi’l-Erbaa ve Mezheb-i Ehl-i Beyt’e (c.1, s.277) ve Muhammed Cevad Muğniye’nin el-Fıkh Ala’l-Mezahibi’l-Hamsa (c.1, s.79) adlı kitaplara bakabilirsiniz.
 

[1] -İsra/78
[2] -Ragıb İsfahani, Hasan b. Muhammed, el-Müfredat Fi Garibi’l-Kur’an, c.606, ‘Veka’ maddesi, Naşir: Daru’l-İlm ed-Daru’ş-Şamiyye, Dimeşk, Beyrut,1. Baskı, HK.1412: Gasaku’l-Leyl: Şiddet-u Zulmetihi.
[3] -Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nümune, c.12, s.222, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, 1. Baskı, Tahran, HŞ.1374.
[4] -Şeyh Saduk, Muhammed b. Ali, Men La-Yahduruhu’l-Fakih, c.1, s.477, İntişarat-ı Camiay-ı Müderrisin, Kum, 2. Baskı, HK.1413.
[5] -Şeyh Saduk, a.g.e. c.1, s.219, 657.
[6] -Nahl/16
[7] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, Kafi, c.3, s.267, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HŞ.1365: İmam Sadık (a.s) buyuruyor: Güneş zeval vaktine geldiğinde öğle ve ikindinin vakti girmiştir. Ancak bu (öğle), ondan (ikindiden) öncedir.
[8] -İmam Humeyni (ve Mekarim Şirazi), Tevzihu’l-Mesail (Haşiyeli), c.1, s.402. Ancak belirtmek gerekir ki saat 12 her zaman öğlenin şer’i vakti değildir. Yılın bazı günlerinde saat 12’den önce bazı günlerinde 12’den sonradır. Saat 12, resmiyete göre olup insanların öğle için kendilerini ayarladıkları bir zamandır, şer’i yönü yoktur.
[9] -İmam Humeyni, Tevzihu’l-Mesail (Haşiyeli), c.1, s.403 ve 406.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar