Gelişmiş Arama
Ziyaret
7754
Güncellenme Tarihi: 2011/12/07
Soru Özeti
İlkin: Cennetliklerin tümü gençtirler, ikinci olarak: Nasıl oluyor da bütün Peygamberler ve İmamlar içerisinden yalanız imam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s.) Cennet ehlinin seyitleri olabilirler?
Soru
Cennetliklerin tümü genç oldukları halde nasıl Peygamber ve İmamlar (s.a.) içerisinden yalanız imam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s.) cennet ehlinin seyidi olabilirler?
Kısa Cevap

Hasan ile Hüseyin (a.s.) Peygamberin (s.a.a) bu iki torunu cennetliklerin seyidi ve büyükleridirler. Cennette olanların hepsi gençtirler ama gençlikte şehit olanların ve genç iken bu dünyadan rihlet edip cennete gidenlerin gençliği yaşlı olarak vefat edip cennete gidenlere oranla daha fazla cilve edecek. Elbette onların bu siyadeti (ayrıcalıkları) diğer peygamberlerinin ve Allah’ın velisi olan kimselerinin insanlara karşı sahip oldukları siyadetleriyle tazat teşkil etmiyor.

Dikkat edilmelidir ki bu ikisinin cennetliklerin üzerinde olan seyitlikleri diğer imamların ve peygamberin karşı ve üzerlerinde değil, bilakis cennetliklere karşı ve onların üzerindedir.

Ayrıntılı Cevap

Peygamber (s.a.a.) ve Allahın evliyaları ki imam Hasan ile imam Hüseyin (a.s.) onların belirginliklerindendir cennette olan diğer cennet ehline oranla has bir değere sahiptirler. Bu itibarla bütün bunları cennette olanların seyidi ve büyükleri olarak sayabiliriz. Allahın dergâhına yakın olanların bir kısmında bazen bazı nitelikler bulunmaktadır ki bu nitelikler onların siyadetini ve büyüklüklerini daha yüceltiyor olabilir.

Eğer hz. Zehra (s.a) için cennet ehlinden olan kadınların büyüğüdür deniliyor, eğer dördüncü İmama abidlerin seyidi (seyidul Abidin) lakabı veriliyor ise bu Fatime erkeklere ve imam Seccad (a.s.) da abid olmayan kimselerin seyidi değildir anlamına gelmiyor. Belki bu Hz. Zehra’nın kadın olma niteliği ve imam Secad’ın da (a.s.) diğer tüm toplumsal faaliyetlerden mahrum bırakıldığı dönemde hep ibadet ve secde etmekle meşgul olduğu o durumu göz önünde bulundurarak bu konum ve lakap kendilerine verilmiştir.

Artık bu esasa göre şu soruyu soramayacağız: Acaba imam Seccad (a.s.) sahip olduğu bu lakaptan dolayı o yalanız bütün secde ve ibadet edenlere karşı seyit ve onlara oranla daha büyüktür, hata dedesi Hz. Muhammet  (s.a.a) ve müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s.) bile bu makamdan mahrumdurlar?

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in (a.s.) diğer cennet ehline karşı sahip oldukları seyit ve büyüklük de bu bağlamda değerlendirilip ve tevcih edilebilinir. Zira bu değerli zat İslamın zuhur bulduğu ilk günlerde dünyaya gözlerini açtılar. Onların gençlikleri İslamın gençliğiyle denkleşmiştir. Müslümanlar içinde ne peygamber döneminde ne ondan sonraki dönemde genç ve çocuklardan hiçbirisi onlar kadar değerli değildir. Onların sahip oldukları takva ve kişilikleri hiç kimseyle kıyaslanmayacak derecede yücedir. Bundan dolayıdır ki onlar bu lakabı hak kazanmışlar. Oysaki onlar cennet ehlinin hem gençlerinin hem yaşlılarının seyidi ve büyüğüdürler.

Açıklandığı açıklama doğrultusunda dikkatinizi aşağıdaki iki rivayete çekeceğiz:

1-      Aba Abdullah (imam Sadık (a.s)) şöyle buyuruyor: “Hüseyin’in kabrini ziyaret etmek için acele ediniz onun hakkına cefa ve sitem etmeyin. Zira o evrenin cennetliklerinin tümünün seyididir. O genç şehitlerin seyididir”.[1]

Eğer yukarıdaki rivayette dikkat ederseniz şehitlerin seyidi lakabının -ki imam Hüseyin’in meşhur lakabı ve şehit olurken de orta yaşlı idi- yanı sıra “genç şehitlerinin seyidi” şeklinde başka bir lakabı daha vardır. Bu genç şehitlerinin faziletine delalet eden bir işaret olabilir ki bu imamın (imam Caferin) genç olarak şehit olanlara ne kadar özel bir inayeti var olduğuna delalet ediyor.

2-      Hz. Ali peygamberden naklen şöyle buyuruyor: “Allahın Resulü şöyle buyurdu: Bana bir Melek geldi ve şöyle dedi: Ya Muhammed!...Allah senin için şöyle buyuruyor: Ben tuba şeceresine duru, yakutu ve mercanı yükleyip Fatima’nın nikahina şahitlik yapan melekler ve hurul’inlerin üzerlerine dağıtsın diye emrettim. Gökyüzünde bulunan diğer varlıklar buna sevindiler. İkisinin arasında iki çocuk doğacak dünyada seyit oldukları gibi cennette de yaşlılar ve gençlerin seyitleri olacaklar…Sen ise ya Muhammed ilklerin ve sonların (yani herkesinin) seyidisin”.[2]

Bu rivayette hem cennettekilerin gençlerine hem yaşlılarına işaret edilmiştir. Ama cennete yaşlılar yoktur kaidesi esasınca sonuç olarak şunu söylemek gerekir: Peygamberin iki torunu bütün cennetliklerin büyükleridir (seyitleridir)ler. Ama bu seyitlik dünyada genç olarak şehit olmuş veya vefat etmiş olanlara yöneliktir. Bu açıklama tüm cennet ehlinin genç olmalarıyla tezat teşkil etmiyor. Yaşlılardan maksatta dünyada yaşlanmış olarak vefat edenler veya şehit olmuş olanlardır.

Bu bağlamda muhtemelen zihinlere gelen sorulardan bir diğeri şöyledir: Bu rivayete dikkatle Hasan ile Hüseyin (a.s.),  peygamber ve imamlara oranla da mı seyittirler? Bu sorunun cevabını şu cümlede özetleyebiliriz: Her sözde bazı istisnalar olabilir ve bu istisnanlar bazen aynı cümlenin kendisinde bazen de daha farklı cümlelerde zikredilebilinir bazen de çok açık olduğundan ötürü açıklanmasına gerek duyulmuyor. Muhatap olan kimseler ise var olan karine ve şahitlere dikkat ederek onu anlamaları gerekir.

Buna binaen bu rivayetten çok açık ve net bir şekilde anlaşılan şudur: Bu iki imamın seyitlikleri cennetliklere yöneliktir. Peygamber, müminlerin emiri ve Hz. Fatime’ye ve…(s.a.) yönelik değildir.

Bu bağlamda konu hakkında olan rivayete benzer olarak nakledilmiş olan aşağıdaki rivayete dikkat ediniz:

Adamın birisi imam Sadıkın huzuruna varıyor ve şöyle diyor: “Peygamber ebu Zer Hakkında o insanların en doğrusu ve doğru söyleyenidir” dememiş miydi? İmam cevaben: “Evet! demiş, Adam, O zaman peygember ve müminlerin emiri hz. Ali nerededirler? İmam Hasan ve imam Hüseyin nerdedirler? (Acaba Ebu Zer Onlardan daha doğru mudur)? Şeklinde karşılık veriyor. İmam bazı açıklamalar yaptıktan sonra şöyle buyurdu: Ehlibeyt olan bizim bu mukayeselerde yerimiz yoktur”.[3]

Yani var olan karine ve şahitleri dikkate aldığımızda Ebu Zerrin Ehlibey ile değil, diğer insanlar ve umum ile mukayese edildiğini anlıyoruz. Her ne kadar rivayetin metninde böyle bir ayrım yapılmış olmuş olmasın.



[1] Şeyhi Saduk, “sevabul a’amal”, intş. Şerif Rezi, Kum, 1364, h.ş. s. 97.

[2]Sehifetu’r-Rezh (a.s.)”, Kongrei Cihani İmam Rıza (a.s.), 1406, h.k. s. 94, hadis, 30.

[3] Şeyh-i Saduk, “meaniyu’l-ahbar”, İntş. Camiai mudderisin, Kum, 136, 1 h.ş. c. 1, s. 179.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Fasıklık (sefahat) ne anlama gelir ve kimlere Fasık denir?
    3901 Tefsir 2020/01/20
  • Mahşer yeri nasıl bir yerdir?
    11478 Eski Kelam İlmi 2012/04/09
    Kıyametin varlıksal mertebesi, nasıl tabiat âleminden ve dünyadan farklıysa ve dünyevi cismin parçalarındaki var olan değişimler, kıyametin varlığıyla farklılık arz ediyorsa, mahşer veya kıyamet yeri de tözsel varlık yönüyle yeryüzünden farklılık arz eder. Bu sebepten ötürü cismani dirilişi kabul eden kimseler şöyle demişlerdir: Parçalardan ve zıtlardan oluşan ...
  • Kur’an’ın bakışında iblis ile şeytanın farkı nedir?
    59021 Tefsir 2010/08/08
    Kur’an-ı Kerim ayetleri esasınca, İblis çok ibadet etme neticesinde melekler arasına giren cinlerden biridir. Ama Âdem’in yaratılışından sonra Yüce Allah’ın emrine karşı gelmesi ve Âdem’e secde etmemesi nedeniyle ilahî dergâhtan kovulmuştur. Ama şeytan ise insanlardan yahut cinlerden veyahut hayvanlardan olan her isyancı ve aksi varlığa denir. İblis’i şeytan olarak ...
  • Allah-u Teala mutlak feyiz veren olduğundan, neden insanlar daha baştan cennette yaratılmadılar?
    9223 Eski Kelam İlmi 2010/12/04
    Cennet ve cehennem insanların kendi iradelerine göre yaptığı amellerin soucudur. Öyleyse yolun sonu olan cennet, dünya ve salih amel olmadan kazanılmaz. Bu, Allah’ın mutlak feyyaz olmasıyla çelişmez. Çünkü Allah’ın feyzi, ilahi hikmet üzerinedir. Burada Allah’ın hikmetiyle çakışma denen şey söz konusu değildir. Ve insan Allah’ın sıfatlarından birine yönelip, ...
  • Kur’an’daki mukataa harflerinin manası nedir?
    12771 Kur’anî İlimler 2010/09/07
    Mukataa harfleri bazı surelerin başında gelen ve bağımsız bir manası olmayan harflerdir. Bu harflerin tefsirinde değişik görüşler ortaya atılmıştır. En doğru görüş, bu harflerin şifre olduğu ve de peygamber ve evliyaların onları bildiğidir. “Sıratu Aliyyin hakkun nemsikuhu” cümlesi ise bazı araştırmacıların sözü olup ...
  • Farz gusül alırken bedenin sağ ve sol tarafını yıkadığımızda bedenin bir yerinde necaset olursa gusül sırasında onu gidermenin sakıncası var mı?
    5916 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Gusül almadan önce bedenin pak olması vacip değildir. Gusül sırasında gusül verilen uzvun pak olması yeterlidir. Dolayısıyla bir uzuv gusülden önce temizlenirse onunla alınan gusül ve kılınan namaz doğrudur. Ama necis uzuv, gusülden önce temizlenmezse ve bir kere yıkamayla hem onu temizlemek, hem de gusül almak isterse gusül ...
  • Mümin karı ve koca ölümden sonra da birlikte yaşayacaklar mıdır?
    71740 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    İnsanın ahiretteki yaşam şeklinin tüm detayları, masum zatlar (a.s) dışında hiç kimse için malum değildir. Bununla birlikte erkek ve kadın arasındaki evlilik ilişki ve sözleşmesi dünya hayatıyla ilgilidir ve mümin kadınlar ahirette de dünyadaki eşleriyle yaşama mecburiyetinde değildir. Elbette isterlerse onlarla yaşayabilirler. Aynı şekilde bu dünyada kocası bulunmayan veya ...
  • İcazı nasıl tarif edilir ve nasıl ispatlanır?
    9718 Kur’anî İlimler 2011/02/14
    Mucize inkarcılara meydan okumakla birlikle olan ve peygamberlik iddiasını destekleyen harikulade bir iştir. Harikulade iş yani bilinen ve alışılan doğal işleyişin dışında bir olgunun gerçekleşmesi.Mucizenin harikulade olduğu onun nedensellik kuralının dışında olduğu anlamına gelmez ve mucize sebepleri yok saymayı ifade etmez. Çünkü Sebep- sonuç kuralı bizzat Kur'an'ın ...
  • İnsani Şeytan nedir?
    16632 Eski Kelam İlmi 2008/05/04
    “Şeytan” kelimesi, insan, cin veya herhangi bir türden olan isyankâr, asi ve saptıran varlıklar için kullanılan genel bir isimdir. Kuran- Kerim’de şeytan kelimesi özel bir varlık için kullanılmamış, hatta şer, fitneci ve fesat çıkartan insanlar için de şeytan tabiri kullanılmıştır.Buna göre, İnsani Şeytandan maksat, ilahi emirlere isyan etmeleri sonucu ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6105 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar