Gelişmiş Arama
Ziyaret
8648
Güncellenme Tarihi: 2009/05/17
Soru Özeti
İmam Hasan (a.s), neden İmam Hüseyin (a.s) gibi kıyam etmedi?
Soru
İmam Hasan (a.s), Emevilerin aleyhine kıyam edebileceği halde bunu yapmadı ama İmam Hüseyin (a.s) kıyam etti. Bunun nedeni nedir?
Kısa Cevap

Her tarihi olayı, vuku bulduğu dönemin siyasi durum ve şartlarını göz önüne alarak incelemek gerekir.

İmam Hasan (a.s) İmam Ali (a.s)’ın şehit olmasına müteakip halife olduktan sonra, Muaviye’den taraf gelecek tehlike ve saldırıyı önlemek için bir ordu hazırlama girişiminde bulundu. Ancak toplumun içinde bulunduğu şartları, İslam dünyasının iç ve dış sorunlarını ve girişilecek savaşın beraberinde getireceği sonuçları göz önünden bulundurarak savaşa devam etmenin bir faydası olmayacağından savaştan vaz geçip barış yaptı. Tarihi belgeler gösteriyor ki:

1-İmam Hasan (a.s)’ın, ihlaslı ve sadık asker ve kumandanları olmadığından Muaviyeye karşı askeri bir zafer elde edemezdi.

2-O şartlar altında Muaviye’yle savaşmak gerçek İslam olan Ehl-i Beyt mektebi için uzun vadede zararlı olurdu.

3-İmam Hasan (a.s), Muaviyeyle savaşması ve kendisinin Muaviyenin eliyle öldürülmesi Gerçek yol olan Ehl-i Beyt (a.s) yolunun tanınmasına bir yarar sağlamadığı gibi bunun halk arasında bir uyanmaya da sebep olmazdı. Çünkü halk Emevilerin gerçek yüzünü tanımış değillerdi.

Oysa İmam Hüseyin (a.s)’ın içinde bulunduğu dönemin şartları tamamen farklıydı. Zira halk, Emevilerin uzun süre yönetimde bulunmaları sonucu onların İslam’a tamamen aykırı olan gerçek mahiyetlerini tanımış ve onlardan oldukça haksızlık ve zulüm görmüştü halk içinde genel bir uyanma oluşmuştu. Öte yandan İmam Hüseyin (a.s)’ın karşısında olan şahıs Yezit idi. Yezit, hiç bir İslami hüküm ve edebe uymayan biriydi. İmam (a.s)’ın onunla biat etmesi demek, böyle birini resmiyette tanımak, onun zulüm ve fesatlarına boyun eğmek, neticede İslamın da yok olmasına razı olmak demekti.

 

Dolayısıyla, İmam Hasan (a.s)’ın sulhu ve İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamı iki ayrı tarihi vakıa olduğundan her birinin vuku buldukları siyasi ve toplumsal şartları göz önüne alınarak incelemesi ve analiz yapılması gerekir. Yoksa aslında Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s)’ın her ikisi de masum imam olduklarına her birisi kendi bulunduğu şartlar içinde Allah’ın rızasına uygun olanı yapmışlardır. Eğer İmam Hüseyin (a.s), Hz. Ali (a.s)’dan sonra imamet makamına gelseydi, kardeşi İmam Hasan (a.s)’ın yaptığının aynısını yapardı.

Ayrıntılı Cevap

İslam dini, rahmet, barış ve sefa dinidir. İslam tarihi, Resul-u Ekrem (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s)’ın hayatları bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bazı yerlerde Peygamber (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) mecbur kalıp savaşmışlarsa bunu savunma amaçlı yapmışlardı. İmam Hasan (a.s) halife olduğunda, Muaviyenin muhalefetiyle karşı karşıya geldi. O da (a.s) savunma amaçlı olarak bir ordu hazırladı. Ama, şartlar öyle bir yere geldi ki İmam (a.s), İslamı savaşla değil daha farkı bir metot kullanarak savunmak zorunda kaldı.[1]

İmam Hasan (a.s)’ın barış yapmsının ve İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyam etmesinin nedenlerine gelince, bunların her biri kendi zamanlarının toplumsal ve siyasi şartlarının gerektirdiği şekilde yapılan iki tarihi olaydır. Bu iki olay incelenirken, o zaman ki durumlar göz önüne alınmalıdır.

 

Bize göre Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s)’ın ikisi de imam olup, hata ve günah işlemezler. Birinin barış, diğerinin kıyam etmesinin sırrı, yaşadıkları dönemin toplumsal ve siyasi şartlarının farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Aşağıda bu farklılıkların bazılarına değiniyoruz:

1-Tarih, Muaviyenin hilekar biri olduğunu kesin olarak ortaya koymuştur. O, İslami hükümlere görünürde de olsa biraz riayet eden biriydi. Oysa Yezid, İslamla olan düşmanlığını -babasının aksine-  içinde gizlemez onu açığa da vururdu. O, İslamın hiç bir değerine bağlı değildi.[2] Bu yüzden İmam Hüseyin (a.s), Muaviyenin zamanında, Iraklılardan kıyam için davet gelmesine rağmen bunu kabul etmedi. İmam (a.s) bu konuda şöyle buyuruyordu: ‘Bugün kıyam günü değildir. Allah’ın rahmeti üzerinize olsun. Muaviye yaşadığı sürece bir şey yapmayın ve evlerinizde oturun.’[3]

2-Haricilerin ortaya çıkması, ihlaslı asker ve fedakar kumandanlarının olmayışı[4] ve içteki zaaf, İmam Hasan (a.s)’ın gücünü azaltmıştı. Böylece halkın, Muaviyeyle savaşmaya yanaşmaması da[5] İmam (a.s)’ı barışa zorlayan nedenlerindendi. Kendisi bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Baktım ki halk, savaştan bıkmış ve barış istiyor, ben de onları istemedikleri şeye zorlamak istemedim. Bu yüzden -az sayıda ki- Şiilerimin canını korumak için barış yaptım.’[6]

3- İmam Hasan (a.s), halifelik makamında olduğu için, Muaviyeyle savaşıp, onun eliyle öldürülmesi hak yolun takipçilerinin lideri olan gerçek İmam’ın öldürülmesi ve Müslümanların halifelik merkezinin darbe alması demekti. Dolayısıyla, bu şartlar altında savaş yapılamazdı. Sulh, Müslümanların durumunu düzeltmek ve İslami devletin temelini sağlamlaştırmak için önemli bir taktikti.

 

Bizim inancımız şudur: İmam Hüseyin (a.s), İmam Hasan (a.s)’ın yerinde olsaydı, aynı şeyi yapardı. Çünkü, İmam Hasan (a.s) barış yaptıktan sonra, bir grup, İmam Hüseyin (a.s)’ın yanına gelerek, bu barışı kabul etmediklerini ve kendisiyle biat etmek istediklerini söyleyince İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: ‘Kardeşim Hasan ne yaptıysa ben ona tabiyim.’[7]

 

Bütün bunları göz önüne aldığımızda İmam Hüseyin (a.s)’ın içinde bulunduğu şartların, İmam Hasan (a.s)’ın bulunduğu şartlardan tamamen farklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Aşağıda bu şartlara göz atacağız:

1-İmam Hüseyin (a.s)’ın şartlarıyla -bu aynı zamanda İmam (a.s)’ı kıyama iten neden idi- İmam Hasan (a.s)’ın şartları arasında ki ilk önemli fark, Yezidin, İmam (a.s)’dan biat istemesiydi. İmam Hüseyin (a.s)’ın, Yezid gibi hiç bir İslami ahkama uymayan birine biat etmesi demek, onun zulüm, fesat ve haksızlıklarına boyun eğmesi demekti. Bu da İslamın yok olması anlamına geliyordu. Ama Muaviye, İmam Hasan (a.s)’dan biat talep etmemişti. Barış antlaşmasındaki şartlardan biri buydu.

2-İmam Hasan (a.s)’ın zamanında Muaviyeyle savaşa yanaşmayan halk[8], Muaviyenin yirmi yıllık saltanatı boyunca Emevilerden gördükleri zulümden dolayı dize gelmişlerdi. Bundan dolayı Küfe’de, İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyam etmesi için toplumsal destek vardı. Bu, İmam (a.s) için bir hüccetti ve onu değerlendirmesi gerekiyordu.[9]

3- İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamının en büyük nedeni iyiliğe emir, kötülükten sakındırma hükmüne amel etmekti.

Muaviye, yirmi yıllık saltanatı boyunca, zulümler yapmış, İslami hükümleri değiştirmiş, beytu’l-malı savurmuş, haksız yere kanlar dökmüş, barış antlaşmasının şartlarına uymamış, Allah’ın kitabı ve Peygamberin sünnetine amel etmemişti. Ayrıca, şarap içen, köpekle oynayan oğlu Yezid’i kendi yerine atamıştı. Bu ve benzeri bir çok şey, İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamına, iyiliğe emir ve kötülükten sakındırma hükmüne amel etmesine zemin hazırlamıştı. Halk, Muaviyenin bu durumunu İmam Hasan (a.s)’ın zamanında görememişti. Bu yüzden, ‘İmam Hasan (a.s)’ın barışı, İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamına ortam hazırladı’ denmektedir. Yani, İmam Hasan (a.s)’ın antlaşmaya koyduğu şartlar, Muaviyenin her türlü hile ve aldatma yolunu kapatmıştı. Muaviye, bu şartların hiç birine amel etmedi. Bu da, onun İslam toplumunda rezil olmasına ve İmam Hüseyin (a.s)’ın Yezidin aleyhine kıyam etmesine ortam hazırladı.

 

İmam Hasan (a.s)’ın barışının bazı şartları şunlardır:

1-Muaviye, Allah’ın kitabına ve Peygamberin sünnetine amel edecektir.

2-Halifelik, Muaviyeden sonra İmam Hasan (a.s)’a geçecektir; eğer herhangi bir sebepten dolayı bu gerçekleşmezse İmam Hüseyin (a.s) halife olacaktır.

3-Minber ve namazlarda Hz. Ali (a.s)’a küfür edilmeyecektir.

4-Beş milyon dirhemi olan Küfe’nin beytu’l malı alınmayacaktır.

5-Müslümanlar ve Şiiler güvende olacaklar.

 

Antlaşmanın bu maddeleri gösteriyor ki, İmam Hasan (a.s), hiç bir zaman, Muaviyenin halifeliğini sağlamlaştırma amacında olmamış, aksine İslam ve Müslümanların menfaati için ve İslami toplumun şartları gereği böyle bir antlaşma yapmak zorunda kalmıştı. İmam Hasan (a.s) kendi döneminde İslam toplumuna hakim olan şartlar ve kendisinin halife olması hasebiyle Muaviyeyle barış yaptı. Şartlar farklı olduğundan İmam Hasan (a.s)’ın zamanı barış yapmayı, İmam Hüseyin (a.s)’ın zamanı da kıyam etmeyi gerektiriyordu.

 

Daha fazla bilgi için, Üstad Murtaza Mutahhari’nin ‘Masum İmamlar (a.s)’ın Siretinde Bir Gezinti’ adlı eserine başvurulabilir.



[1] -Ali Asker Rızvani, Aşura Vakıası Şüphelerine Cevap, s.35

[2] - a.g.e. s.319

[3] - el-Mecme’ul Alemi li-Ehli’l Beyt (a.s), A’lam’ul Hidaye, İmam Hüseyin (a.s), s.147

[4] - İmam (a.s)’ın ordusunun başına getirdiği dört kumandan, Muaviyeden rüşvet alarak onun safına geçtiler. (Ali Asker Rızvani, Aşura Vakıası Şüphelerine Cevap, s.316).

[5] - İmam Ali (a.s)’ın halifeliği döneminde meydana gelen Cemel, Sıffin ve Nehrevan savaşları halkı yormuş, İmam Hasan (a.s)’ın dostlarının içinde kötümserliğe yol açmıştı.

[6] - el-Mecme’ul Alemi li-Ehli’l Beyt (a.s), A’lam’ul Hidaye, İmam Hüseyin (a.s), s.147

[7] - Murtaza Mutahhari, Masum İmamlar (a.s)’ın Siretinde Bir Gezinti, s.96

[8] - İmam Hasan (a.s), son hutbelerinin birinde, halktan savaşa devam edip etmeme konusunu sorunca, hepsi birden, ‘biz savaş istemiyoruz, yaşamak istiyoruz’ diye feryat etmişlerdi. (Ali Asker Rızvani, Aşura Vakıası Şüphelerine Cevap, s.316).

[9] - Murtaza Mutahhari, Masum İmamlar (a.s)’ın Siretinde Bir Gezinti, s.81

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Birinin bedeninin dışarıdan görünmeyen yerlerinde ‘ala’ hastalığı varsa evlenmeden önce bunu eşine söylemeli midir? Söylemezse hükmü nedir?
    11660 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/30
    Ayetullah el-Uzma Hamanei’nin Bürosu: Eğer sorulmazsa söylemeye gerek yoktur. Ayetullah el-Uzma Sistani’nin Bürosu: Evlenecek kadın veya ailesi sorarsa bu hastalığın varlığını gizleyemez. Kendisini sağlıklı gösterse ve nikah kıyılsa, sonra yalan olduğu ortaya çıkarsa kadın nikah akdini feshedebilir. Ayetullah el-Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu: Kadın ve erkek, ...
  • Zülkarneyn kimdir?
    19831 تاريخ بزرگان 2011/10/22
    Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmektedir. Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Kur’an’da belirtilen özellikler ve tarihçilerin görüşleri dikkate alındığında Zülkarneyn, Kuroş’un kendisidir. Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun ...
  • Niçin Peygamber (s.a.a), Adanan’dan önceki -Hz. İbrahim’e kadar ve Hz. İbrahim’den Hz. Adem’e kadar olan- ecdadının (atalarının) sayılmasını men’ etmiştir?
    8684 تاريخ بزرگان 2009/06/06
    Peygamber’in (s.a.a) Adanan’dan önceki -Hz. İbrahim’e kadar ve Hz. İbrahim’den Hz. Adem’e kadar olan- ecdadının (atalarının) sayılmasını men’ ettiğini açıklayan hadisler çeşitli kitaplarda yer almıştır. Bu işten men’ etmenin sebebi Adnan’dan önceki atalarının bilinemeyişidir. Böylece Hz. Peygamber (s.a.a) tarihçilerin bu konuda ihtilafa düşmelerini önlemek ...
  • kaşların olduğu yerde dövme yapmak abdesti batıl ediyor mu?
    6326 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    aşağıdaki cevaplar müçtehitlerin defterlerinden alınmıştır. Ayetullah Hameney’nin defteri: (yapılan dövme) abdest ve gusül alırken suya engel oluyorsa, kaldırılması gerekir. Ama eğer dövme işlemi derinin dibinde yapılmış ise, abdeste zararı yoktur.Ayetullah Mekarım Şirazi’nin defteri: abdeste mani değildir.
  • Arafat sahrasında durmak (vukuf) nasıl insanın kendini tanımaya neden olu verir?
    7203 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/06/21
    Arafat Mekke etrafında olan bir yerin ismidir. Hac yapan bir kimsenin zil'hicce ayının dokuzuncu gününde orada vukuf yapması (durması) vaciptir. Arafat kelimesi etimolojik olarak "a-r-f" kökünden gelme ve tanıma anlamındadır. Bu mekân birçok marifetlere ve tanımalara neden oluyor. Kendini ve Allah ı tanımayla alakalı bilgi ve marifette ...
  • Mali gelecek korkusu sebebiyle borcum olan humusu bir sene boyunca taksitle – bir sonraki humus yılına kadar – ödeyebilir miyim?
    5869 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi (Allah onun gölgesini üzerimizden eksik etmesin): Sakıncası yoktur. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani (Allah onun ömrünü bereketli kılsın): 1. Humusun bir sene geçmeden önce verilmesi farz değildir ama eğer verdiyseniz yeterlidir ve yeniden verilmesine gerek yoktur.
  • Hz. Ali (a.s) Ebubekr, Ömer ve Osman’a biat etti mi? Neden?
    20737 Eski Kelam İlmi 2010/08/14
    1-     İmam Ali (a.s) ve Peygamberin ashabından bazıları başlangıçta Ebubekr’e biat etmediler. Sonradan biat ettilerse de bunu İslamın korunması ve İslam devletinin hayırı için yaptılar.
  • Kafi’de sahih hadislerin fazla olmadığı iddiası doğru mudur?
    11472 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2010/12/29
    Kuleyni’nin hadisler için söylediği ölçüler, muhalif ve çelişik hadisler içindir. Yoksa bütün sahih hadisleri tanımak için söylenen şu üç ölçüyle, yani ‘rivayetin Kur’an’la karşılaştırılması, sünniye muhalif olması ve tahyir’le sınırlı değildir; ölçüler bunlardan daha çoktur.Kuleyni’den sonra yazılan kitaplar, onun kitabının yetersiz olduğu anlamına gelmez. Çünkü ...
  • Acaba İnsanın tekâmülü sadece özgür irade ve ihtiyari ameller ile mi mümkün?
    9197 Eski Kelam İlmi 2012/10/24
    Felsefi açıdan en aşağı dereceden vücudun en üst mertebesine varıncaya kadar varlıkların seyri her zaman öyle bir şekildedir ki vücutsal olarak en alttaki derece daha üsteki mertebenin tenezzül etmiş mertebesidir. Daha üst ve kâmil mertebe de, kendisinin aşağısında olan mertebenin kemaline sahiptir. Bu silsilenin bir ucunda bütün ...
  • İnternetten film ve müzik indirmenin hükmü nedir?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Film müstehcen ve müzik haram türden olursa onları indirmek, izlemek ve dinlemek, site sahiplerinin izniyle ve parasını ödeyerek olsa bile haramdır. Ama izlenmesi ve dinlenmesi caiz olan film ve müziklerin indirilmesi, site sahiplerinin koyduğu şartlara uyularak ve parasını ödeyerek olursa sakıncasızdır. Yoksa hırsızlık olur ve caiz değildir. ...

En Çok Okunanlar