Gelişmiş Arama
Ziyaret
9893
Güncellenme Tarihi: 2020/01/26
Soru Özeti
İmam Hasan’ın (a.s) yaşantısı, faziletleri, menkıbeleri, sulh ve şahadeti tarihçesini kısaca açıklayınız.
Soru
İmam Hasan’ın (a.s) yaşantısı, faziletleri, menkıbeleri, sulh ve şahadeti tarihçesini kısaca açıklayınız.
Kısa Cevap

 İmam Ali b. Ebu Talip’in (a.s) oğlu İmam Hasan (a.s), mübarek Ramazan ayının 15. gecesinde hicretin üçüncü yılında Medine’de dünyaya gözlerini açtı. 37 yaşındayken ona İmam Ali’nin halifesi ve (a.s) varisi olarak biat edildi. İmamet dönemi altı ay üç gün sürdü. Ondan sonra oluşan bazı özel etken ve şartlardan dolayı hicri 41. yılda Muaviye ile sulh ederek Medine’ye döndü ve orada on yıl yaşadı. Nihayet Muaviye’nin plan ve entrikaları sonucu hanımı tarafından (Eş’as Kendi’nin kızı) şehit edildi ve Baki Mezarlığında büyükannesi Fatıma binti Esed’in yanına defnedildi.

 

Dost ve düşmanların itiraf ettiği bir gerçek şu ki o üstün ahlak ve fazilet açısından kâmil bir insandı. Resulullah’a (s.a.a) yakınlığı, Peygamber’in (s.a.a) ona olan ilgi ve muhabbeti, birçok konuda Peygamber’e (s.a.a) benzerliği,  tathir ayetinin ve Kesa hadisinin tanıttığı kişilerden biri oluşu, mübahele olayında Peygamber’in (s.a.a) yanında bulunması, tevazu ve cömertliği, çok ibadet etmesi, kardeşi (İmam Hüseyin (a.s)) ile birlikte cennet gençlerinin efendisi olması onun en belirgin özellik ve hususiyetlerindendir.

 

Ayrıntılı Cevap

Cennet gençlerinin efendisi olan İmam Hasan (a.s), Abdi Menaf oğlu Haşim oğlu Abdul Muttalip oğlu İmam Ebu Talip oğlu Ali’nin (a.s) oğludur.[1]

 

Ehlisünnet ve Şia arasında meşhur olan rivayete göre[2] İmam Hasan (a.s), mübarek Ramazan ayının 15. gecesinde hicretin 3. yılında Medine’de doğmuştur.[3] İmam”ın doğumunun Şaban ayında olduğunu zikreden zayıf rivayetler de mevcuttur. Büyük ihtimalle bu tarih İmam Hüseyin’in (a.s) doğum tarihi ile karıştırılmıştır.

 

Künyesi, Ebu Muhammed’dir. Bu künyeyi Peygamber (s.a.a) İmam Hasan’a (a.s) vermiştir. [4] Doğumunun yedinci gününde Hz. Fatıma (s.a), İmam Hasan’ı babasının yanına götürdü. Peygamber (s.a.a) ise ona Hasan adını verdi.

 

İmam”ın lakapları ise; Sait, Zeki, Mücteba ve Takî’dir.[5]

 

Peygamber (s.a.a) dünyadan gittiğinde İmam Hasan (a.s) 7 yıl birkaç ay veya 8 yaşındaydı. İmam Ali’den (a.s) sonra İmamet ona ulaştığında ise 37 yaşındaydı.[6]

 

Şeyh Müfit, İrşat kitabında şöyle diyor: İmam Mücteba’ya (a.s) biat (İmametinin başlangıcı), hicri kırkıncı yılda Ramazan ayının 21’i olan Cuma günü gerçekleşti.[7]

 

Hz. Hasan”ın imamet dönemi 6 ay 3 gün sürdü ve Hicri 41. yılda Muaviye ile ateşkes imzaladı. Antlaşmadan sonra İmam Hasan (a.s) Medine’ye döndü ve ömrünün son on yılında orada sükûnet etti. Hicri ellinci yılda Peygamber’in (s.a.a) vefat yıldönümü olan Sefer ayının 28. günü 47 yaşında[8] (Eş’as Kindi’nin kızı olan) eşi Cu”de tarafından zehirlenerek şehit edildi.

 

Bu olay, Muaviye’nin hile ve entrikası ve adı geçen kadını oğlu Yezit b. Muaviye ile evlendirme vaadiyle  gerçekleşmiştir. Sonunda İmam (a.s), içtiği zehir ve 40 gün süren hastalığa tahammül ettikten sonra[9] Hak”ka kavuştu ve kardeşi İmam Hüseyin (a.s), gusül ve kefen işlemlerinden sonra kardeşini Cennet’ul Baki’de bulunan büyükanneleri Fatıma binti Esed’in (r.a) yanına defnetti.[10]

 

Tarihçilerin İmam Hasan (a.s) hakkında zikrettikleri fazilet ve menkıbelerden bazıları şunlardır:

 

1-     İmam Hasan’ın (a.s) adının Allah emriyle belirlenmesi

 

Cabir b. Abdullah diyor ki: Hazreti Zehra (s.a), Hasan’ı (a.s) dünyaya getirdikten sonra İmam Ali’ye (a.s) şöyle dedi: Onun için bir isim seç. Hz. Ali (a.s) buyurdular: Ben bu çocuğa konulacak isim konusunda Peygamber’den (s.a.a) öne geçmem. İmam Hasan’ın kundakta Hz. Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna getirdiler ve dediler ki; Ey Allah’ın resulü bir isim seç. Peygamber (s.a.a) buyurdu ki: Çocuğa isim koyma hususunda Allah’tan öne geçmem. Sonra Allah Teâlâ, Cebrail’e haber göndererek “Muhammed (s.a.a) çocuk sahibi oldu, ona git ve tebrik et ve ona söyle ki Ali’nin sana nispeti Harun’un Musa’ya olan nispeti gibidir. Öyleyse ona Harun’un oğlunun adını ver.” dedi. Cebrail, Peygamber’e (s.a.a) nazil oldu ve Allah tarafından onu çocuğun doğumu için tebrik etti ve dedi ki: Allah buyuruyor ki: Fatıma’nın çocuğunun adını Harun’un oğlunun ismi ile adlandır. Peygamber (s.a.a): “Harun’un oğlunun adı nedir?” diye buyurdu. Cebrail: “Şibr” diye cevap verdi.

 

Peygamber (s.a.a) buyurdular ki: Bizim dilimiz Arapçadır! Cebrail cevap verdi: Onun adını Hasan koy. Peygamber (s.a.a) de onun için Hasan adını beğendi.[11]

 

2-     İmam Hasan (a.s), Cennet gençlerinin efendisi:

 

Cabir, Peygamber’den (s.a.a) şöyle naklediyor: Cennet gençlerinin efendisini görmek isteyen, Ali (a.s) oğlu Hasan’ın cemaline baksın.[12]

 

3-     İmam Hasan’ın heybet ve azameti, Peygamber’in (s.a.a) heybeti ve azametidir.

 

İbni Ali Rafiî babasından, o da Ebu Rafiî kızı Zeynep’ten naklediyor: Hazreti Fatıma (s.a), iki oğlu Hasan ve Hüseyin (a.s) ile Resulullah’ın (s.a.a) huzuruna vardı … ve dedi ki: “Bu ikisi sizin oğlunuzdur. Öyleyse onlara sizden yadigâr kalacak ve irs kalacak bir şeyler öğretin.” Peygamber (s.a.a) onlar hakkında şöyle buyurdu: “Hasan bendeki heybet ve azamete sahip Hüseyin de bende olan cesaret ve cömertliğe sahipdir.” Bu rivayeti teyit edici bir rivayet de Muhammed b. İshak’ın naklidir. Resulullah’tan (s.a.a) sonra hiç kimse şeref ve itibarda Hasan b. Ali”ye (a.s) ulaşmamıştır. O diyor ki: Ben Mekke yolunda şahsen şahit oldum ki İmam Hasan (a.s) merkebinden indi ve yaya olarak yoluna devam etti. Yol arkadaşlarının tamamı hatta Sa’d b. Ebi Vakkas bile bineğinden inerek İmam (a.s) ile birlikte yürüdüler. [13]

 

4-     İmam Mücteba (a.s) halkın Resulullah’a (s.a.a)’a en çok benzeyeni idi

 

Enes ibni Malik’ten nakledildiğine göre, hiç kimse Allah Resulü’ne (s.a.a) Hasan b. Ali’den (a.s) daha çok benzemezdi.[14]

 

5-     Allah Resulü’nün (s.a.a) İmam Mücteba’ya (a.s) olan aşırı sevgisini açığa vurması

 

Sahih’i Müslim kitabındaki rivayete göre, Allah Resulü (s.a.a) İmam Hasan (a.s) hakkında şöyle buyuruyor: “Ben Hasan’ı seviyorum, Allah”ım! Sen de her kim onu severse sev.”[15]

 

Bera’ b. Azib’den nakledilen diğer bir rivayette şöyle diyor: Ben, Hasan’ın Allah Resulü’nün (s.a.a) omuzlarındayken Hazretin şöyle buyurduğunu gördüm: “Allah”ım! Ben onu (Hasan’ı) seviyorum, sen de onu sev.”[16]

 

6-     İmam Hasan’ın (a.s) züht ve ibadeti

 

Emali kitabında şöyle nakil olunmaktadır: İmam Mücteba (a.s) kendi zamanında halkın en abidi, zahidi ve faziletlisiydi. Hac için yola çıktığında yaya gider hatta bazen yalın ayak ile hacca giderdi. İmam Hasan (a.s) ölümü yâd ettiğinde ağlar ve kabir ve kıyameti andığında ise gözünden gözyaşları dökülürdü.[17]

 

7-     Allah yolunda bağış ve cömertliği

 

İmam Mücteba (a.s) cömertlik ve bağış ehliydi. Halk arasında bu özelliğiyle meşhurdu. Bu konuda birçok rivayet gelmiştir. Bihar’ul Envar’ın sahibi Allame Meclisi, Hilliyetul-Evliya’dan şöyle nakleder: İmam Hasan (a.s), iki defa tüm varlığını Allah yolunda ihtiyaç sahipleri arasında dağıttı.[18]

 

8-     Fakirlere karşı tevazu ve sevgisi

 

İbni Şehri Aşub, El-Fünun kitabında Ahmet Müeddip’ten ve Nizhetul-Ebsar’da ibni Mehdi’den naklediyor ki: İmam Hasan (a.s), bir yerden geçiyordu. Fakirlerden bir gurubun yerde oturduğunu, sofralarında bir miktar ufalanmış kuru ekmek olduğunu ve onu yediklerini gördü. Hazreti davet ederek kuru ekmekten meyletmesini söylediler. İmam (a.s) da bineğinden inerek onların yanına oturdu ve kuru ekmekten yedi. Hazret’in vücudunun berektiyle ekmek o kadar çoğaldı ki herkes ondan yedi ve doydu. Yemekten sonra İmam Mücteba (a.s), onları kendi evine davet ederek ağırladı ve …[19]

 

Ehli Beyt’in ve İmam Hasan’ın menkıbeleri ve faziletlerini anlatan bu rivayetin benzerleri ve onlarca Kur”an ayeti mevcuttur.[20] Biz o Hazret’in hakkında bu kadarıyla yetiniyoruz. İmam Hasan’ın (a.s) şahsiyeti hakkında Onun Ehli Beyt’ten olması yeterlidir. Onlar öyle kimseler ki Allah, bütün kötülükleri (pislikleri) onlardan uzak kılmış ve onları pak ve tertemiz(mutahhar) kılmıştır.[21] Ayrıca Allah Resulü (s.a.a), Ehlibeyt ile birlikte Necran Hıristiyanları ile mübahele etmiştir.[22]

 



[1] Tehzib’ul Ahkam, 6.c, 40.s.

[2] A’lamul Vera, 1.c, 206.s.; Sulh’ul-İmamil-Hasan (a.s), 25.s.

[3] Cafer Murtaza El-Amili, El-Hayatus-Siyasiye lil-İmamil-Hasan (a.s), 9.s

[4] Seyit Muhsin, Emin, A’yanuş-Şia, 1.c, 567.s.

[5] Sulhul-İmamil-Hasan (a.s), 25.s.

[6] A’lamul-Vera, 1.c, 206.s.

[7] A’yanuş-Şia, 1.c, 207.s. Şeyh Müfit’in İrşat kitabından naklen

[8] A’yanuş-Şia, 1.c, 567.s. Şeyh Müfit’in İrşat kitabından naklen

[9] A’yanuş-Şia, 1.c, 576.s

[10] A’lamul-Vera, 1.c, 207.s.

[11] A’lamul-Vera, 1.c, S. 207-211

[12] a’lamul-Vera, 1.c, 211.s.

[13] A’lamul-Vera, 1.c, 212.s.

[14] Bihar’ul-Envar, 43.c, 340.s.

[15] Bihar’ul-Envar, 37.c, 74.s.

[16] Bihar’ul-Envar, 37.c, 74.s.

[17] Emali, Şeyh Saduk, 179.s.

[18] Bihar’ul-Envar, 43.c, 340.s.

[19][19][19] İbni Şehri Aşub, El-Menakib, 4.c, 24.s.

[20] Bakınız: Fezail’ul-Hamse mines-Sihahis-Sitte, Firuz Abadi

[21] Bakınız: El-Mizan, Numune ve … tefsirlerinde Tathir ayetinin tefsiri.

22] Tathir ayetinin tefsiri ve Mübahele hakkındaki kitaplar.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar