Gelişmiş Arama
Ziyaret
7514
Güncellenme Tarihi: 2009/09/22
Soru Özeti
Münafıklar ruhları çağırarak Müslümanlara sorun çıkarabilirler mi?
Soru
Münafıklar ruhları çağırarak Müslüman ülkelere sorun çıkarabilirler mi?
Kısa Cevap

Ruh çağırmak ve ruhlarla irtibata geçmek mümkün bir şeydir; yani akli yönden imkansız değildir ve ruhla irtibat kuranlar olabilir. Evliyalar ve nefislerine çok riyazet çektiren kimseler dışında galiba kimse bu işi yapamaz. Münafıklar kibirli, kendilerini beğenmiş ve nefislerinin esiri insanlar olduklarından riyazet çekmeye de güçleri yoktur. Bu yüzden asla böyle bir güce ulaşamazlar.

Onların Şeytani bir güçleri olduğunu farz etsek bile bu, başkalarına zarar vermede özgür oldukları ve hiçbir gücün onlara engel olamayacağı veya onlara karşı savunma imkanının olamayacağı anlamına gelmez.

Ayrıntılı Cevap

Ruh çağırmak ve ruhlarla irtibata geçmek mümkün olan bir şeydir; yani akli yönden imkansız değildir ve ruhla irtibat kuran kimseler olabilir.[1] Bu iş nasıl olur ve şu anda bu işi yapabilen kimse var mı konusunda elimizde bir bilgi yoktur.

 

Bu işi kimler yapabilir? Bu işi evliyalardan ve riyazet çeken kimselerden başka kimse yapamaz. Bilimsel yollarla da olacak iş değildir.

 

Daha geniş bir açıklama için bir kaç konuya işaret ediyoruz:

 

1- İnsan beden ve ruh olmak üzere iki boyuttan oluşmaktadır. Beden ölümden sonra toprak olmakta ama ruh öteki aleme gitmekte ve orada baki kalmaktadır, kıyamete kadar da berzah aleminde kalacaktır. Ruh maddi olmadığı için maddi herhangi bir sınırlaması yoktur. Cam ve bulutun arkasından odaya sızan bir güneş ışını gibi her tarafta olabilir.

 

2- Bir çok ayet ve hadiste[2], ruhlarla irtibata geçmek, onlarla konuşmak ve onların konuşmaları duydukları vb. gibi gerçekler ispatlanmıştır. Allah Resulu (s.a.a) Kureyş’in (Bedir kuyusuna atılan) ölülerine şöyle buyurdu: ‘Sizler Allah Resulü için ne de kötü komşular idiniz…’ Bu işin faydasız olduğunu söyleyen Ömer’e şöyle buyurdu: ‘Sus ey Hattab’ın oğlu! Andolsun Allah’a sen onlarda daha çok duyan değilsin’[3]

 

Emir-ul Mü’minin Ali (a.s)’da Cemel savaşından sonra ölülere hitap ederek konuştu.[4]

 

Demek ki ruhlarla irtibat kurmak inkar edilemez bir gerçektir. Bundan daha ötesi her birimiz rüyalarımızda defalarca tanıdığımız ruhlarla (akrabalarımız gibi) sohbet etmiş ve belki de gelecekten haber almışızdır. Bunların hepsi ruhlarla irtibatın ve onları çağırmanın delilleridir.

 

Bu alanda asrımızın büyük Kur’an müfessiri Allame Tabatabi (k.s) ve onun kardeşi Allame Seyyid Muhammed Hüseyin İlahi Tabatabai’nin tecrübesi en güzel teyittir. Onlar anne ve babalarının ruhlarını çağırmış ve bazı haberleri almışlardır.[5]

 

3- Bazı zamanlar cin ve şeytanlar belli bir şahsın ruhunun yerine geçip ruhu çağırmak isteyen kişileri kandırmaları da ( ki ruhları çağırma toplantılarından nakledilen bilgiler de bunu teyit etmektedir) inkar edilmeyecek bir gerçektir. Öyleyse ruhla irtibat her zaman doğru olmayıp bazen yalandır. Ayrıca yine kimi sahtekar insanlar var ki, cinle irtibat kurar ve onu esir ederek, hatta hayal gücünden faydalanarak bazı işler yapar ve ruh çağırıyoruz diye yutturmaya çalışırlar. Bu yüzden insan uyanık olmalı ve onların tuzağına düşmemelidir.

 

4- Ruh çağırmak gerçek olsa da, sadece nefsiyle mücadele edip, onu kötülüklerden temizleyerek bu makama ulaşmış insanların yaptığı ruh çağırmadan elde edilen bilgilere güvenilebilir. Yoksa şer’i olmayan riyazetler çekerek böyle bir kudrete ulaşanların gittikleri yollara ve onların söylediklerine güvenilmez.[6]

 

Münafıkların böyle bir güce sahip olması konusuna gelince söylemek gerekir ki, onlar düşünce ve ahlaki yapıları yönünden mütekebbir ve nefislerinin köleleri kimseler olduğundan (özellikle kafirlere uşaklık edenler) asla böyle bir güce sahip olamayacaklardır. Ancak bunların kişiliklerinde bir dönüşüm söz konusu olursa böyle bir güce sahip olabilirler, o zamanda münafık olmaz ve Müslüman ülkeler örneğin İslam Cumhuriyetine karşı bir zarar vermek istemezler.

Her halükarda batıl yoldan böyle bir güce ulaştıklarını farz etsek bile böyle şeytani bir hileyi defetmek mümkündür. Nitekim bazıları Peygamber (s.a.a)’e de nazar etmek istemiş ama Allah onların büyü ve nazarlarını defetmiştir ve bunun için bazı emirler peygamber’e vermiştir.

 

Daha fazla bilgi için bkz:

1-Diğer Alemlerdeki Varlıklarla İrtibat, 293. Soru (Site:1747)

2-Şeytan ve Cin’in Gücü, 138. Soru (Site:883)

3-İnsanla Cin’in İrtibatı, 556. Soru (Site:606)

4-İnsan ve Cinle İrtibatı, 438. Soru (Site:468)



[1] -Nasır Mekarim Şirazi, Avd-u Ervah, s.63, 130

[2] -Örneğin Hz. Salih (a.s) kendi kavminin ruhlarıyla konuşmuştur: A’raf/77-79; veya Şuayb (a.s) geçmişlerin ruhlarıyla konuşmuştur: A’raf/85-93; yine Hz. Pegamber (s.a.a) Peygamberlerin (a.s) ruhlarıyla sohbet etmiştir: Zuhruf/45; veya Baki’de ölülerin ruhlarıyla konuşmuştur: Tabakat-ı İbn-i Saad, c.2, s.204; Sire-i İbn-i Hişam, c.1, s.453.

Emir-ul Mü’minin (a.s) Sıffin’den dönerken Kufe mezarlığının başında durup şöyle hitap etti: ‘Ey vahşet evlerinin, fakir yurtlarının ve karanlık kabirlerin sakinleri! Ey toprakla kucaklaşan ve vatanlarından uzak kalanlar! Ey vahşet ve korkunun mazharları! Siz bizden öne geçtiniz ve biz size varacağız. Ben size haber vereyim: Evlerinizi başkaları sahiplendi, eşlerinizi başkaları aldı, servetleriniz bölündü! Sizin yanınız da ne haberler var?’ Sonra ashabına dönüp şöyle buyurdu: ‘Eğer onlara konuşma izni verilseydi diyeceklerdi ki: En güzel azık takvadır.’ (Nehc-ul Belağa/ 179.Hutbe)

Bkz: Cafer Subhani, Asalet-i Ruh

[3] -Bihar-ul Envar, c.6, s.254, Ahundi baskısı

[4] -Hüseyni Tahrani, Mead Şinasi, c.2, s.242

[5] -Bu olayı Muhammed Hüseyin Hüseyni-i Tahrani’nin Allame Tabatabai’nin yaşamını anlatan ‘Mehr-i Taban’ adlı kitaptan okuyabilirsiniz.

[6] -Bkz: Diğer Alemlerdeki Varlıklarla İrtibat, 293. Soru (Site:1747)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar