Gelişmiş Arama
Ziyaret
11812
Güncellenme Tarihi: 2011/01/31
Soru Özeti
Acaba Allah, kendisinin yok ve imha edemeyeceği bir varlık türünü yaratabilir mi?
Soru
Acaba Allah, kendisinin yok ve imha edemeyeceği bir varlık türünü yaratabilir mi?
Kısa Cevap

Allahın kudreti her ne kadar kapsamlı ise de ama tahakkuk bulma kabiliyetine sahip ve mümkün olan şeylere taalluk eder. Bu nedenle zati itibariyle mümteni (imkansız) veya zati olarak mümteni ve muhal değil ama mümteni ve muhal olan durumları gerektirecek şeylere taalluk etmiyor. Oysaki Allah, kendisinin yaratmış olduğu bir şeyi yok edememesi muhaldir. Zira Allahın yaratmış olduğu şey “mümkünü’l-vücut” ise yok olma kabiliyetine sahiptir. Eğer yok edilme imkânına sahip değilse o zaman “vecibu’l-vücut” olması gerekir. Bu da muhaldir. Zira bunun gereksinimi şudur ki söz konusu olan şey Allahın ortağı olmuş olsun. Oysaki böyle bir şeyin tasavvuru bile çelişkilerin içtima ettiğini gösterir. Şöyle ki: tek bir şey (Allahın şeriki) Allahın ortağı olması itibariyle “vacibu’l-vücut” olması lazım, Allahın mahlûku olduğu cihetiyle de bu şey “mümkünü’l-vücut” olması gerekmektedir. Zira soruda ortaya atılan faraziye şudur ki söz konusu olan şey Allahın yaratmış olduğu bir şey olmasıdır.   

Ayrıntılı Cevap

Kudret, zati ihtiyar ve istek esasınca bir fiili icat ve gerçekleştirmekten ibarettir.[1]

Allahın zati sıfatlarından birisi onun, sonsuz ve sınırsız kudret sahibi olmasıdır. Bunun delili yaratılıştaki itkanlık, muhkemlik ve göz kamaştırıcı düzen ve nazımdır. Zira fiilin (yaratılışın) özne ve failin (yaratıcı) varlığına delalet ettiği gibi fiilin (yaratıkların) nitelikleri de failin ve öznenin (yaratıcının) niteliklerine delalet eder. Sanat ve yaratıklar muhkemlik ve itkan ve güzelliklere sahip oldukları vakit yaratıcının ilim ve kudretine de delalet eder. Zira eğer Allah böyle bir kudret ve güce sahip olmamış olsaydı böyleli düzene sahip ve göz kamaştırıcı çok dakik nitelik ve niceliklere sahip olan bu varlıkları yaratamazdı.[2]

Kuranı kerimde şöyle okumaktayız: “Allah, yedi göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri bunlar arasından inip durmaktadır ki, Allah’ın her şeye kadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz”.[3] Bu ayeti kerime Allahın gökyüzünün ve yeryüzünün yaratılışındaki büyük kudretine ve hakeza insanın sonsuz ve sınırsız olan bu ilahi kudret ve yetenek hakkındaki marifetine işaret etmektedir.

İmam Ali (a.s.) “ayet ve yaratıkları onun kudretine delildir”.[4] Hakeza şöyle buyuruyor. “Allah u Teâlâ kendi kudretiyle varlıkları yarattı”.[5] Allahın kudretinin kapsamlılığı genel, mutlak ve sınırsızdır.  Kuranı kerimin ayetleri de bu sınırsızlığa delalet etmektedir. “Allah her şeye gücü yetendir”.[6]

Ama Allahın sahip olduğu kudretinin sınırsızlığı ve kapsamlılığı, tahakkuk bulması olanaklı ve mümkün olan şeylere taalluk eder. Bu nedenle zati itibariyle mümteni (imkansız) veya zati olarak mümteni ve muhal değil ama mümteni ve muhal olanları gerektirecek şeylere taalluk etmiyor. Zira bu durumda olanlar, “şey” ve “mümkün” dairesine girmiyor. Dolayısıyla ilahi kudrete muteallak olmuyor. Netice itibariyle bu durumların tahakkuk olmaya olanaklı olmamaları onlardaki kabiliyetsizlikten ve onlardaki kusur ve sorundan kaynaklanıyor fail ve öznenin kusurlu olduğuna delil değildir.[7]  Başka bir ifadeyle bu durumlar mümteni ve muhal olduklarından dolayı vücudu kabul etme istidadına sahip değildirler.

Buna binaen yukarıdaki açıklamaları dikkate alarak sorulan sorunun cevabında şöyle diyoruz:

  1. Allah, kendisinin yaratmış olduğu bir şeyi yok edememesi muhaldir. Zira Allahın yaratmış olduğu şey “mümkünü’l-vücut” ise yok olma kabiliyetine sahiptir. Eğer yok edilme imkânına sahip değilse o zaman “vecibu’l-vücut” olması gerekir. Bu da muhaldir. Zira bunun gereksinimi şudur ki Allahın ortağı var olmuş olmasıdır. Oysaki böyle bir şeyin tasavvuru çelişkilerin içtima etmiş olması gerektirmektedir. Şöyle ki: tek bir şey (Allahın şeriki) hem “vacibu’l-vücut” olması gerekmektedir, Allahın ortağı olması itibariyle, hem “mümkünü’l-vücut” olması lazımdır, Allahın mahlûku olduğu cihetiyle. Zira soruda ortaya atılan faraziye şudur ki söz konusu olan şey Allah yaratığı olmuş olmasıdır. [8]    
  2. Allahın yok edemeyeceği bir şeyin yaratılması mümteni ve muhal şeylerdendir. Zira söz konu olan şey ilahi kudretin alanına girecek kabiliyetine sahip bile değildir. Oysaki Allahın kudret ve gücü mümkün ve olanaklı olan şeylere taalluk eder. Bu nedenle buradaki sorun kabilin (yaratılması istenilen şeyin) kabiliyet ve istidadından kaynaklanmaktadır. Fail ve öznenin (yaratıcının) kabiliyetinden kaynaklanmıyor. Yani bu şeyin (yaratılması istenen) kendisi yaratılmaya kabil değildir Allahın onu yaratamayacağından kaynaklanmıyor.

Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki indekslere bakabilirsiniz:

1 . «نشانه های قدرت خدا»؛ سؤال 9508 (سایت: 9485)

2. «قدرت الاهی و اسباب و مسببات»؛ سؤال 25279 (سایت: 7471)

3. «رابطۀ ممکن الوجود و ممکن العدم بالذات با ممکن بالذات»؛ سؤال 19037 (سایت: 18495)

 


[1] SUBHANİ, Cafer, “Muhaderatun fil, İlahiyat”, tahlis: RABANİ GÜLPAYGANİ, Ali, Kum: Baskı, 7, Neşri Müesesei İmam Sadık, (a.s.), 1425 kameri, s. 101.

[2] A.g.e., s. 103; MUHAMMED RIZAYİ, Muhammed, “İlahiyat Felsefi”, baskı, 1, Çapı Kuds, intişarati defteri Tebliğati İslami Havze-i Kum, 1383, şemsi, s. 163.

[3] Talak, 12.

[4] KÜLEYNİ, “el-Kafi”, Tahran: Darul- Kutubul İslamiye, 1365, c. 1, s. 139.

[5] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharul-Envar”, Beyrut/Lübnan: Müesesei el-Vefa, 1404, kameri, c. 4, s. 248; “Nehcül Balaga”, Kum: intişarati Darul-Hicre, s. 39.

[6] Bakare, 20.

[7] MUHAMMED RIZAYİ, Muhammed, “İlahiyat Felsefi”, baskı, 1, Çapı Kuds, intişarati defteri Tebliğati İslami Havze-i Kum, 1383, şemsi, s. 163-164.

[8] SUBHANİ, Cafer, “Muhaderatun fil, İlahiyat”, tahlis: RABANİ GÜLPAYGANİ, Ali, Kum: Baskı, 7, Neşri Müesesei İmam Sadık, (a.s.), 1425 kameri, s. 105-106.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar